Rawi: Afgan kadınlara doğrudan ulaşıyoruz
RAWA’nın farkındalık eğitimleri, mobil sağlık ekipleri ve gıda yardımları yoluyla doğrudan Afgan kadınlara ulaştığını belirten Mariam Rawi, “Bizim yaptığımız okyanusta bir damla” diyor.
RAWA’nın farkındalık eğitimleri, mobil sağlık ekipleri ve gıda yardımları yoluyla doğrudan Afgan kadınlara ulaştığını belirten Mariam Rawi, “Bizim yaptığımız okyanusta bir damla” diyor.
Afganistan Devrimci Kadınlar Birliği’nden (RAWA) Mariam Rawi, siyasi perspektife sahip ve Batılı fonlar olmadan da örgütlenmenin mümkün olduğu gösterdiklerini söyledi.
ABD, 11 Eylül saldırısını gerekçe göstererek 20 yıl boyunca kadın hakları, demokrasi ve özgürlükler adına Afganistan’ı işgal etti. ABD, Ağustos 2021’de Afganistan’ı terk ettiğinde geriye yoksul ve sefalet içerisinde bir ülke bıraktı. 20 yıl boyunca kadın hakları ve demokrasi adına işgal edilen ülke, kadın düşmanı, toplum düşmanı bir yapı olan Taliban’a devrildi. Taliban’ın ilk icraatı ise kadın haklarını gasp etmek oldu. Kadınların önce eğitim, sonra tüm toplumsal hakları ellerinden alındı. Bugün parklara dahi gitmesi yasak olan kadınlar, eril zihniyetlerin aldığı kararlar sonucu sokakta kırbaçlanıyor.
İnsan onuru ve haysiyetinin ayaklar altına alındığı Afganistan’da Taliban’ın kadına yönelik politikalarına, şiddet ve saldırılarına rağmen kadınlar direniyor. Kadınlar Geleceği Örüyor Ağı 2. Uluslararası Konferansı’na katılan ve burada bir sunum yapan Afganistan Devrimci Kadınlar Birliği’nden (RAWA) Mariam Rawi, RAWA’nın kuruluşunu, görüşlerini, örgütlenme modelini anlattı. Rawi, değerlendirmelerinde ABD’nin Afganistan’da yarattığı tahribatlara ve Taliban’ın kadına yönelik uygulamalarına da dikkat çekti.
Afganistan Devrimci Kadın Birliği (RAWA) ne zaman kuruldu? Kuruluş tarihi ile ilgili farklı bilgiler var. 1980 geçiyor bir makalede ama siz dün yaptığınız konuşmada 1977'de kuruldu dediniz.
Evet, 1987’de KGB-Sovyetler Birliği’nin ana istihbarat servisince suikasta uğrayan kurucu lider Meena (Mina Keşvar Kemal) tarafından 1977’de kurulmuştur.
O zaman Afganistan Sovyet işgali altındaydı, değil mi?
Evet, 1987 yılında, RAWA'nın kuruluşundan 10 yıl sonra suikasta uğradı ve suikasta uğradığında 30 yaşındaydı, çok gençti, henüz üniversitenin ilk yılındaydı. Yani RAWA Sovyet işgali altında kuruldu.
Amaçları, bakış açısı ve faaliyetleri nelerdi?
RAWA en eski örgüttür. Bir kadın örgütüdür ve aynı zamanda siyasi bir örgüttür; çünkü kuruluşunun en başında RAWA, eşitlik ve adaletin sağlanmasının ve kadınlara yönelik ayrımcılığın ortadan kaldırılmasının ancak toplumda derin siyasi değişimlerle mümkün olabileceğini çok açık bir şekilde ortaya koymuştur ki, bu da o dönemde sadece demokrasi getirmek değil, aynı zamanda Sovyet işgaline karşı mücadele etmek ve bu arada köktendinciliğe karşı da savaşmak anlamına geliyordu. Farklı toplantı ve konferanslara katılan RAWA'nın kurucu lideri, her zaman Sovyet işgaline karşı mücadele ettikleri kadar köktendincilere karşı da mücadele etmenin önemli olduğunu vurguluyordu.
RAWA bu fikirle ya da bu sloganla, üniversiteler, öğrenci hareketleri ve kadın hareketleri içinde çalışmaya, gösteriler ve toplantılar düzenlemeye, onlarla ağlar inşa etmeye ve onları eğitmeye, farkındalıklarını artırmaya başladı; çünkü kadınlar eğitilmezse yönetimi devralmak ve ülkelerinde siyasi değişiklikler yapmak için özgüven inşa etmezlerse hiçbir hak elde edemeyeceklerine inanıyoruz ve o zamandan beri farklı okuma yazma kursları, evlerde kurslar, eğitim projeleri, hatta küçük erkek ve kız çocukları için okullar aracılığıyla eğitim çalışmamızın nedeni buydu. Bu sadece onlara okuma yazma öğretmek anlamına gelmiyor, aynı zamanda Afganistan gibi insanların çok muhtaç durumda olduğu ve çok kritik koşullarda yaşadığı ülkelerde onlara farklı bir vizyon ve zihniyet kazandırmak anlamına da geliyor.
Sovyet işgali altındaki o yıllarda mülteciler Pakistan'da yaşarken, her zaman gelir getirici projeler, sağlık projeleri, gıda dağıtımı ve diğer acil yardımlar gibi insani projelerle onlara ulaşmaya çalıştık. Siyasi bir örgüttük ve aynı zamanda kadınlara sosyal yardım ya da insani yardım sağlayan bir örgüt olduk. RAWA hiçbir zaman kayıtlı veya açık bir örgüt olmadı. Hiçbir zaman bir ofisimiz olmadı.
RAWA adı altında açık merkezler kuramıyoruz; çünkü son 40 yılda Afganistan'ı yöneten tüm bu rejimler çoğunlukla köktendincilerden oluşuyordu. Son 20 yılda ABD, ki o da Karzai'nin köktendinci yozlaşmış rejimini destekledi; bu yüzden her zaman yeraltında ve daha çok gizli bir şekilde çalışmak zorunda kaldık. Bu da RAWA adını kullanamayacağımız anlamına geliyor. İsimlerimizi ve kimliklerimizi kullanamıyoruz, yüzlerimizi gösteremiyoruz, adreslerimiz ve ofislerimiz yok ve sağlık projesi gibi bazı insani yardım projelerimiz RAWA ünvanı adı altında yürütülmüyor.
Bence Afgan kadınlarının mücadelesinin çok zor olmasının nedeni sadece işgale, Sovyet ya da ABD işgaline karşı olmaması. Sadece köktendinci aşırılığa karşı da değil, aynı zamanda erkek egemen bir toplumda yaşamak, çok milliyetçi ve feodal bir sistemde yaşamak. Afgan kadınlarının mücadelesi aile içinde, ev içinde başlıyor ve bence eğitim bu mücadelede çok önemli bir rol oynuyor. Deneyimlerimizden öğrendik ki eğitim alan, programlarımızın bir parçası olan tüm kadınlar çok şey öğrendi, değişti ve ev içinde karşılaştıkları aile içi şiddeti azaltabildi. Ve tabii ki mali açıdan bağımsız olabilenlerin durumu daha da iyi oluyor. Kadınların durumunun bu şekilde iyileşebileceğine inanıyoruz. Diyelim ki gelecekte köktendinci bir rejim kalmayacak, Afgan kadınlarının mücadelesi bu erkek zihniyetine ve ailelerimizdeki erkek egemenliğine karşı yine devam edecek.
Sürgünde misiniz?
Hayır, Afganistan'da yaşıyorum. Bu konferans için üç aylığına geldim ve geri döneceğim. Yüzümü gösteremememin ya da gerçek ismimi kullanamamamın sebebi de bu. Aslında biz insanları Afganistan'da kalmaya teşvik ediyoruz. Elbette zorlukların farkındayız ama bu arada, özellikle bu çok kritik ve zor zamanlarda, Afgan kadınlarının Taliban gibi gerici terörist gruplara karşı mücadele edebilecek ve onlara umut verebilecek devrimci unsurlara ihtiyacı var ve biz oradaki varlığımızın son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. Örneğin Taliban'ın ilk döneminde [ABD işgali öncesi] dünyaya Afganistan'dan haberler ve fotoğraflar ulaştıran RAWA idi. Bu konuda çalışma ve örgütlenme deneyimine sahibiz. Muhtemelen Taliban'ın ilk dönemine ait bazı görüntüler görmüşsünüzdür, kadınların vurularak öldürüldüğü veya uzuvlarının kesildiği, bu görüntüler çoğunlukla RAWA üyeleri tarafından küçük gizli kameralarla çekildi ve bir web sitesi üzerinden paylaşıldı. Dolayısıyla bu deneyim çok değerliydi ve Taliban rejiminin ikinci dönemiyle birlikte çalışmalarımızı bir kez daha organize etmemizi sağladı.
Afganistan'ın bir işgalciden diğerine ya da ataerkil nitelikteki bir ideolojiden başka bir ideolojiye değişen koşulları altında RAWA evrimleşti mi?
Bence herhangi bir değişiklik olmadı. Elbette işgalcilerin Afganistan'a giriş şekilleri çok farklıydı ve girdiklerinde Afganistan’daki koşullar da çok farklıydı. Rus işgalciler, Afganistan’a “sosyalizm ve Afgan toplumuna devrim getirme” adı altında işgal ederken, Amerikalılar işgallerini sözde “terörle savaş ve kadın haklarını” kullanarak meşrulaştırdılar, ancak halkımız için davranışları, Afganistan'da faaliyet gösterme şekilleri, bombalama, öldürme ve sömürü tamamen aynıydı. Aradaki fark, ABD'nin esas olarak köktendinci müttefiklerine dayanması, Sovyet işgali sırasında başlayan en terörist, gerici ve kadın düşmanı gruplarla ittifakıdır. ABD'nin sadece Afganistan'da değil tüm dünyada köktendinciliği desteklemeye başlamasının ana nedeni ilerici zihniyete karşı, farklı ülkelerdeki sol unsurlara karşı, sol harekete karşı bunları kullanmaktı. ABD ve CIA onlara nakit para ödüyor, silah veriyor ve siyasi güç sağlıyordu. Afganistan'daki köktendinciliğin tarihine baktığımızda, Pakistan hükümeti, İran hükümeti ve CIA'in desteğiyle en güçlü köktendinci savaş ağalarına dönüşen ya da Taliban gibi en güçlü terör ağlarına dönüşen tüm bu aşiret liderleri var. Yani ABD işgalinin temel farkı buydu. ABD ordusu Afganistan'dan çıkmış olsa da çıkarları hala devam etmektedir ve Afganistan'ı kolay kolay terk etmeyecektir.
Yani iktidarı Taliban'a mı devrettiler?
Kesinlikle. Taliban, Amerika Birleşik Devletleri'nden bağımsız değil. Onlar Birleşik Devletler'in yarattığı bir olgu, Birleşik Devletler'in kuklaları, Birleşik Devletler tarafından kullanılıyorlar ve bu yüzden bir şekilde onlarla anlaşmanın yoluna bakıyorlar. Ofis açmalarına izin vermek, mahkumlarını serbest bırakmak ve liderlerin isimlerini terör listelerinden çıkarmak gibi birçok örnek verebilirim. Bunların hepsi, onların Afgan halkına bir kez daha dayatılması için yapılan anlaşmaların bir parçasıydı. Diğer taraftan, cihatçı grupların çoğunluğu da güçlü bir şekilde desteklenmektedir. Batılı hükümetler Taliban'ı resmi olarak tanımasa da, gayri resmi olarak bir şekilde meşruiyet veriyor, tanıyor. Örneğin toplantıların, konferansların bir parçası olmak gibi... Birkaç haftada bir ABD, dondurulan fonların bir kısmını Taliban hükümetine iade ediyor ve bu da Taliban'ın ayakta kalmasına ve siyasi desteğini sürdürmesine çok yardımcı oluyor.
Birleşmiş Milletler (BM), Batılı hükümetler ve Batı medyası gibi uluslararası kuruluşların çoğunun Taliban'dan talep ettiği tek şey, "kapsayıcı bir hükümet" kurması. Kapsayıcı hükümet, Afganistan'daki farklı etnik grupların veya kadınların da dahil edilmesi anlamına gelmektedir. Batılı hükümetler, diğer bazı etnik grupları da dahil etmek ya da bazı kadınları dahil etmek ya da Batı'ya kapıları yeniden açmak için anlaşmaya varmaya çalışıyorlar. Ancak bu çok önemli bir nokta; çünkü, Taliban'ın doğası, zihniyeti en önemli sorun, hükümetin şekli değil, hatta hükümetlerinin bileşimi bile değil. Örneğin diyelim ki bazı kadın Talibanlar var. Onlar hala Taliban, Tacik, Hazar ya da Afganistan'ın diğer azınlıkları olsalar bile aynı köktendinci zihniyete sahipler. Aynı zihniyete sahipler, mesele kapsayıcılık değil çünkü farklı etnik kökenlere mensup olsalar da, çoğu Taliban ile aynı suçları işleyen, aynı ihlalleri yapan köktendinciler. Dolayısıyla, hükümet kurma yöntemlerinde biraz değişiklik yapmaları halinde Batı'nın gelecekte Taliban'ı tanıyacağına inanıyoruz.
Taliban'a meşruiyet kazandırdığını düşündüğüm bir diğer önemli şey de, dünyanın Afganistan'da olup bitenler konusunda tamamen sessiz kalması. Hiçbir medya, hiçbir uluslararası örgüt, hiçbir siyasetçi, yani ana akım siyasetçiler ve ana akım medya, artık Afganistan’da ne olduğuyla ilgilenmiyor. Afganistan'da yaşananların Afganistan'ın iç meselesi olduğunu duydum mesela birçok kez. ABD Afganistan'dan çıktı. Batı Afganistan'dan çıktı. Şu anda yaşananlar Afgan halkının sorunu, onların kültürü, gelenekleri, etik farklılıkları diyorlar ve ABD'nin Afganistan'daki çıkarlarının hala hayati olduğu gerçeğini dikkate almıyorlar. Afganistan hala kullanılıyor, özellikle DAİŞ ve köktendinciler ve terörist ağlar hala Rusya'ya, Çin'e ve İran'a karşı kullanılıyor ve aynı Pakistan hükümeti, İran rejimi de onları ABD'ye karşı kullanıyor. Afganistan farklı hükümetlerin, farklı istihbaratların savaş alanına dönüştü.
Yeraltı okullarınızdan ve mobil sağlık ekiplerinizden bahseder misiniz? Nasıl örgütlüyorsunuz ve nasıl çalışıyorlar?
Kadın doktorlardan ve çoğunlukla kadın sağlık çalışanlarından oluşan bir ekip sürekli dolaşıyor. Bu yıl Afganistan'ın bazı köylerini yerle bir eden bir deprem ve sel felaketinde olduğu gibi acil bir durum yaşandığında da devreye giriyorlar ya da genellikle yerinden edilmiş kişilerin kaldığı kamplara, insanların sağlığa erişiminin olmadığı farklı kırsal bölgelere gidiyor. Afganistan hala en yüksek ölüm oranına sahip ülke. Kadınların çoğu hamilelik ve doğum gibi çok basit şeyler için bile herhangi bir sağlık merkezine veya yardım merkezine gitme imkanına sahip değil. Birçok köyü ziyaret ettim ve yakın zamanda bir köydeydim. Örneğin hamile bir kadın bebeğini bir sağlık merkezinde doğurmak istiyorsa oraya ulaşmak için iki saat yürümesi gerekiyor. Ve genellikle araba yok, yol yok; eşek kullanıyorlar, hastayı eşeğe bindirip oraya götürüyorlar ve bu sağlık merkezlerine ulaştığınızda bile hiçbir şey yok. Özellikle Taliban'dan bu yana sağlık sistemi tamamen çökmüş durumda; çünkü, uluslararası yardım yok. Yani bizim yaptığımız okyanusta bir damla. Afgan kadınların ihtiyacına kıyasla çok küçük ama yine de mümkün olduğunca çok sayıda kadına ulaşmaya çalışıyoruz. Yaptığımız gıda dağıtımı vb. gibi programları olan başka STK'lar da var ancak RAWA'nın farkı, her zaman doğrudan kadınlara ulaşmaya çalışması, kadınlar tarafından yapılması ve doğrudan kadınlara ulaşması. İnsanları gelip gıda paketlerini almaya davet edecek bir ofisimiz yok ama onlarla tanışmak, onlarla konuşmak, acılarını, yaşamlarını ve çektiklerini görmek ve onlara elimizden geleni vermek için evlerine gidiyoruz.
Yani kadınlara ulaşmak için sokakta mısınız?
Evet, elbette ağlarımız var. Farklı bölgelere gidiyoruz, bir tür anket yapıyoruz ve aileleri buluyoruz. Liste yapıyoruz; çünkü programlarımız sınırlı, yeteneklerimiz sınırlı. Hükümetlerden veya uluslararası kuruluşlardan aldığımız büyük fonlar yok. Üyelerimizin gönüllü çalışmalarına ve dünyanın dört bir yanından aldığımız küçük bağışlara dayanıyoruz. Bu nedenle bu tür ağları organize etmeye ve onlara ulaşmak için en çok ihtiyaç duyan kadınları bulmaya çalışıyoruz. Örneğin işini kaybeden ancak ailelerinin ekmek kapısı olan dul kadınlar veya herhangi bir erkek çalışanı olmayan aileler, onlara ulaşmaya çalışıyoruz. Ya da örneğin bağımlı olan birçok erkek var. Çalışmıyorlar, çalışamıyorlar, ailenin kadın üyesi, anneler, çocuklarını yetiştirmekle sorumlu. Projelerimiz aracılığıyla bu tür ihtiyaç sahibi ailelere ulaşmaya çalışıyoruz.
Üyelik profilinizi tanımlayabilir misiniz?
Çok farklı ideolojilerden, farklı sınıflardan, farklı etnik kökenlerden, farklı sosyal geçmişlerden ve elbette farklı eğitim seviyelerinden geliyorlar. Bazıları çok dindar, bazıları okur yazar, çok yüksek eğitimli, bazıları profesyonel. Örneğin, bir şehrin bir bölgesinde bir okuma yazma sınıfı açmamız gerekiyorsa önce oraya gitmeye, bizzat ziyaret etmeye ve bazı bağlantılar kurmaya çalışırız. Genellikle doğrudan siyasi ajitasyon ile başlayamayız, esas olarak yerel halka fayda sağlayacak sosyal programlar aracılığıyla örgütleniyoruz ve tabii ki bu arada onları eğitiyoruz. Temel olarak böyle çalışıyoruz.
Yani RAWA’nın bu tür hayır işlerini yapmak için sokaklarda olması gerekiyor.
Hayır, her gün dışarı çıkmıyoruz. Bu, her gün elimde bir gıda paketiyle sokaklarda muhtaç kadınları aradığım anlamına gelmiyor. Komitelerimiz var, bir örgütlenmemiz var, düzenli toplantılarımız var. Kişisel olarak birbirimizle buluşuyoruz ve "bu hafta şu bölgeye gidiyoruz ve dağıtım yapıyoruz" gibi ayarlamalar yapıyoruz. Genellikle bazı bağlantılarımızın olduğu, bazı insanları tanıdığımız bölgelere gidiyoruz ve faaliyetimizi orada örgütlüyoruz. Bazı durumlarda kendi üyelerimizin oraya gitmesi bile mümkün olmuyor, bazı arkadaşlarımızı ve hatta erkek destekçilerimizi kullanmaya çalışıyoruz; çünkü RAWA'ya sadece kadınlar üye olabiliyor, ancak bazı erkek destekçilerimizden seyahat etmelerini ve gıda paketlerini veya dağıtmamız gereken şeyleri teslim etmelerini isteyebiliyoruz.
Bir güvenlik görevlisi ya da Taliban'dan bir adam karşınıza çıktığında, sokakta olma bahaneniz ne oluyor?
Tabii ki RAWA'yı asla bilmiyorlar ama biz işimizi organize etmeye ve mümkün olduğunca normal davranmaya çalışıyoruz. Örneğin Avrupa'da bir tura çıktığımda aileme ve tanıdığım insanlara, örneğin komşularıma bile asla RAWA üyesi olduğumu söylemiyorum. Genellikle annem hasta olduğu için ona yardım etmeye gidiyormuş gibi yapıyorum. Tedavi olmaya gidiyorum ve mümkün olduğunca normal davranıyorum, bir feminist ya da siyasi aktivist gibi değil.
2018'deki konferansta Afganistan’da kadın hareketinin STK'laşması üzerine bir tartışma yapılmıştı. Bu hala bir sorun mu?
Biraz değişti; çünkü o yıllar ABD ordusunun, NATO ordusunun Afganistan'da bulunması açısından farklıydı. Taliban yönetimi altında değildi o dönem ama genel olarak bu STK'laşma olgusuna baktığımızda, daha önce olduğu gibi aynı riskin söz olduğunu düşünüyorum. RAWA gururla siyasi bir örgüt olduğunu söylüyor; çünkü feminist kadın gruplarının ve örgütlerinin çoğu bizim gibi siyasetle uğraşmadığını, sadece sosyal yardım sağladığını ve sadece insani boyutları düşündüğünü vurguluyor. Ancak biz toplumları değiştirmek ve bu değişimi toplumun derinliklerine taşımak için siyasi bir bakış açısına sahip olmak, siyasi açıdan bakmak gerektiğini düşünüyoruz ve ne yazık ki kadın örgütlerinin çoğu sadece uluslararası bağışçılardan fon almaya çalışıyor ve köktendincilerin yanında yer alıyor. Yozlaşmış hükümetin, yozlaşmış Karzai rejiminin ve ABD'nin yanında yer alıyorlar. Çoğunluk ABD varlığından yanaydı, ABD'nin Afganistan'daki işgalinin farklarından biri, bunun sadece askeri bir işgal olmamasıydı, aynı zamanda çok sayıda dolar getirerek, çok sayıda burs, iş imkanı ve fırsat getirerek, özellikle son 20 yıldır genç neslin beynini yıkadılar. Bazıları ABD'nin Afganistan'da olma nedeninin iyi olduğuna, hayatımızı değiştirdiğine inanıyor. Örneğin, Afgan çalışanlarına yüksek miktarda maaş ödeyen kuruluşlar vardı ve bu onları ABD yanlısı yapıyordu. Sorun bu ve ABD'nin çekilmesinden sonra Kabil Havaalanı'nda gördüğümüz kaosun nedeni de buydu; çünkü insanlar ABD'nin Afganistan'ı terk etmesi halinde bunun hayatlarının son günü olacağını düşünüyorlardı. Ama biz her zaman işgalciler Afganistan'dan çıkarsa, ABD destekli hükümetin doğrudan desteğine sahip olmayacakları için en azından yerel düşmanlara, Taliban'a karşı savaşmanın daha kolay olabileceğini söylüyoruz. STK'ların muhtaç insanlara insani yardım sağladığını düşünmüyoruz, çoğunlukla batılı hükümetlerin çıkarları, Birleşmiş Milletler ve UNICEF gibi uluslararası kuruluşların çıkarları ve kendileri de yolsuzluğa derinden bulaşmış olan diğer birçok uluslararası kuruluşun çıkarları doğrultusunda hareket ediyorlar. Dolayısıyla RAWA, Batılı fonlar ya da yabancı bağışçılar olmadan da örgütlenmenin mümkün olduğunu göstermektedir.
Uluslararası desteğe ihtiyaç olmadığını söylemek istemiyorum ama bu hükümetin niteliğine ya da biçimine bağlı. Ne yazık ki, tüm bu yıllar boyunca, özellikle de son 20 yılda gelen tüm bu uluslararası destek ve fonları denetleyebilecek temsili bir hükümete sahip olamadık. Afganistan'a büyük miktarda para geliyordu, köktendinciler ve savaş ağası hükümetimiz vardı ve bu yüzden insanların durumu çok fazla iyileşmedi, sadece savaş ağalarının cebi doldu, yolsuzluk yaygınlaştı ve mafya çok güçlendi, uyuşturucu baronları çok güçlendi. Yoksul halka bir faydası olmadı, bu nedenle Afganistan'a uluslararası destek gelirse, elbette bunun üzerinde bir denetime ve bir tür hesap verebilirliğe ihtiyaç var, o zaman işe yarayabilir. Örneğin şu anda İran'da yaşananlar... Biz her zaman İranlı direnişçilerin hiçbir Batılı hükümete, özellikle de ABD'ye kurtarıcıları, yardımcıları olarak bakmamaları gerektiğini söylüyoruz; çünkü İran'daki mevcut ayaklanmanın ABD tarafından ele geçirilmesi halinde Afganistan'da yaşadığımızla aynı sonucu doğuracağına inanıyoruz. Diyelim ki yakın gelecekte İran rejimi çökecek olsun, mutlaka halkı temsil eden bir hükümet gelmeli, kesinlikle kendi kaynaklarına bel bağlamalılar. Afganistan (ve eminim ki İran da) çok zengin bir ülke, çok sayıda madenimiz, mineralimiz ve doğal kaynaklarımız var.
http://www.rawa.org/meena.html