Rojava’da büyüyen kadın mücadelesi – II
Kuruluşu, 15 Ocak 2005’te ilan edilen Yekîtiya Star ile kadın örgütlülüğü sınırları aşarak tüm bölgeye yayıldı. Bu örgütlenmeye artık sadece Kürt kadınları değil, tüm bileşenlerden kadınlar da dahil oldu.
Kuruluşu, 15 Ocak 2005’te ilan edilen Yekîtiya Star ile kadın örgütlülüğü sınırları aşarak tüm bölgeye yayıldı. Bu örgütlenmeye artık sadece Kürt kadınları değil, tüm bileşenlerden kadınlar da dahil oldu.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgür kadın paradigması ve Kurdistan Kadın Özgürlük Hareketi’nin Rojava’da çalışmalarının ardından artık bölge kendi özgün örgütlenmesini yapma kararına vardı. Bölgedeki kadınlar, anneler ve kadın özgürlük mücadelesindeki tecrübeli kişiler, hep birlikte nasıl bir örgütlenme olacağı, adının ne olacağını ve örgütlenme biçimini tartışmaya başladı. Bu tartışmalar, 15 Ocak 2005’te sonuç buldu ve Rojava kadın mücadelesi Yekîtiya Star adlı örgütlenmeyle devam etti.
Yekîtiya Star’ın kuruluşunda yer alan Kongra Star Sözcüsü Remziye Mihemed, PYD Genel Meclisi Dış İlişkiler Dairesi Üyesi Arîfe Bekîr, Kobanê Kantonu Aydınlar Birliği Eşbaşkanı Felek Yusif ve Qamişlo Kantonu Kongra Star Sözcüsü Şaha Xelîl, kuruluş süreci ve yapılan ilk çalışmaları anlattı.
BİR GRUP DEVRİMCİ VE ANNE KURDU
Yekîtiya Star’ın kuruluşunda yer alanlardan Remziye Mihemed, kuruluş süreciyle ilgili şunları söyledi: “Yekîtiya Star, 15 Ocak 2005’te bir grup mücadeleci, devrimci ve anne tarafından kuruldu. Rojava’da kadın mücadelesi yürütenler bu örgütlülüğün temel ayağını oluşturdu. Gizli olarak başladığımız kadın örgütlülük çalışmalarında uzun yıllarda hem Rojavayê Kurdistan’da hem de kadın devrimi için güçlü bir temel oluşturabildik. Yekîtiya Star’ın esas temeli, Kurdistan Kadın Özgürlük Mücadelesi’dir. Dağlarda mücadele yürütenler buradaki örgütlenme için örnekti.”
YEKÎTIYA STAR ÖNCESİNDEN DE VARDI
Efrînli Arîfe Bekîr de Yekîtiya Star kuruluşunda yer alanlardan. PYD Genel Meclisi Dışilişkiler Meclisi Üyesi Arîfe Bekîr, 1980’li yıllarda Efrîn’de çalışmalara başladıklarına dikkat çekerek, şunları dile getirdi: “O günleri çok zor ve güzel günler olarak yorumlayabiliriz. Aşkla ve büyük istekle çalışıyorduk. Kürt sorunu nedir, kimiz, nereden geldik, niye ezilen bir halkız gibi arayışların içindeydik. Bu doğrultuda Efrîn’de halkla birlikte ortak çalışmalar yürütüyorduk. Kadın örgütlülüğü Yekîtiya Star öncesinde de vardı. Kadınların yaşadıkları temelinde eğitim ve örgütlülüğümüzü geliştiriyorduk. Özgürlüğümüz ve bağımsızlık bir Kurdistan için azimle çalışmalarımızı sürdürüyorduk.
EFRÎN, ÖRGÜTLÜLÜK İÇİN ÖNEMLİYDİ
Kadın kenti olarak tanınan Efrîn’de, çalışmaların etkisi oldukça fazlaydı. Kadınların orada yeterince güçlü ve örgütlü olmadığını fark ettikten sonra güçlü bir çalışmaya geçildi. Kendimize sürekli neden erkeklerin her alanda yer aldığını ama kadınların alamadıklarını soruyorduk. Kadın ile erkek arasında eşitlik olmalı, diyorduk ve hakkımızın peşindeydik.
NE BASKI NE DE İŞKENCE ENGELLEDİ
Yekîtiya Star kurulmadan önce milis olarak çalışıyorduk. İşimiz, toplumu ve kadını örgütlemekti. Çalışmalarımızı gizli yürütüyorduk. Eskiden bir kadının çalışıp aileleri ziyaret etmesi toplumda ayıp görülüyordu. Toplum içerisinde kadınların çıkıp çalışması durumu uygun görülmezdi. Aileden, toplumdan ve devletten baskı görüyorduk. Tüm bunlara rağmen çalışıyorduk. 2008’de devlet tarafından tutuklanıp cezaevine de atıldım. Zindanda çok zorluk ve işkenceye maruz kaldık. Yine de kararımızı değiştirmedik ve özgürlük için çalışmamız gerektiğini söyledik. Bu doğrultuda mücadeleye ara vermedik. Bir grup kadınla başladık, bugünlere geldi. Başta sadece Kürt kadınları vardı. Bugün bakıyoruz ki Arap, Süryani kadınlar da bu örgütlülüğe dahil oldu.”
UMUT VE AYDINLIK KAPISI OLDU
Kobanê bölgesinden kuruluş çalışmalarına katılan Felek Yusif ise mücadeleyi ve dahil oluşunu şöyle anlattı: “1993’te evlendikten sonra kadın mücadelesiyle tanıştım. Hem kadın hem de toplumda yarattığı etki ve gelişmede kendimi gördüm. Bizim için umuttu ve aydınlık kapısıydı. Yekîtiya Star kurulmadan önce de kadınlar burada mücadele yürütüyorduk. BAAS rejimi yüzünden kurumsal değildi. Milisler olarak kadın mücadelesini yürütüyorduk. Evleri ziyaret ediyorduk, ailesel sorunları çözüyorduk. Kadınlarla sürekli iletişim içerisindeydik. Gizli olarak eğitimler veriliyordu. Çalışmaları yürütürken önümüzde çok engel vardı. Hem devletin baskıları hem de aşiretçiliğin getirdiği adetler çalışmayı zorluyordu.
KADINLAR, DEVLETİ VE AŞİRETÇİLİĞİ AŞTI
Her yerde çalışmalar vardı ve gizli olarak yürütülüyordu. Özellikle Eyn Îsa’da çoğunluğun Arap toplumunda olmasından kaynaklı çalışma yürüten Kürt aileler göz önündeydi. Açıktaydı, o yüzden de gizleniyorlardı. Kobanê’nin diğer bölgelerden farkı neydi. Sadece Kürt halkı olarak içerisindeydik. Çalışma yürütenler birbirini destekliyor ve gizliyordu ama diğer bölgelerde çalışma yürütenler ihbar ediliyordu ve devlet güçleri evlerini basıyordu. Kobanê’de çalışmaların yürütülmesindeki en büyük zorluk, zindanlara atılmaktı. Kobanê’deki adetlerde kadınların cezaevlerine girmesi çok ters bir durum olarak karşılanıyordu. Devlet de bunu iyi biliyordu. O yüzden kadınlara fazla dokunamıyordu. Artık kadınların adım adım ilerlediğini gören devlet güçleri baskılarını artırdı. Kadınlar örgütlüğünü artırarak, aşiretlerin dar geleneklerini de aştı.”
ÖNDERLİK VE ÖZGÜRLÜK HAREKETİ’NİN ÜRÜNÜYDÜ
Qamişlolu Şaha Xelîl de 1986-1987’den beri aralıksız olarak mücadele yürütenlerden. “Mücadelemizde yüzyıllardır bize karşı yürütülen ataerkil zihniyete karşı kadın özgürlük çizgisini esas alıyoruz” diyen Şaha Xelîl, şöyle devam etti: “Bu zihniyetle bütün haklarımızdan mahrum bırakılmıştık. Şimdiye kadar da buna karşı mücadele ediyoruz. Bu, Özgürlük Hareketi’nin ve Önder Apo’nun felsefesinin ürünüdür. Kadın özgürlüğü ve kadın haklarına sahip çıkış olarak değerlendirdiğimiz Önder Apo’nun çıkışıyla kadınlar kişilikleri için arayışlara girdi. Kuzey-Doğu Suriye için en önemli ve gerekli çalışma Özgürlük Hareketi mücadelecileri sayesinde oldu. 1980’li, 1990’lı yıllarda ve sonrasında Özgürlük Hareketi’nin kadın mücadelecileri tüm Suriye’de çalışmalarını yürütüyordu. Kürt kadınları olarak her açıdan kendini örgütleme noktasında bir ilkti. Bizim için çok zorlu bir süreçti. Hem BAAS rejimi zihniyeti hem de ataerkil zihniyetten gelen gelenek ve göreneklerin baskısı yüzünden toplum şokta kalıyordu. Kadınlar, ilk kez siyasi ve askeri çalışmalara dahil oluyordu. Özgürlük Hareketi militanları sayesinde daha fazla kadın örgütlülüğü ve kadın özgürlük mücadelesini büyütmek için kadın hareketine katıldık.
ÇALIŞMALAR KÜRT BÖLGELERİNİ AŞTI
Önceden çalışmalar belki daha çok Kürt bölgelerindeydi. Yekîtiya Star, tüm bileşenlere ulaşıp tek bir çatıda toplamak için çalışmalar yürüttü. Rojava ve tüm Suriye’de artık çalışmalar yürütülmeye başlanmıştı. Yekîtiya Star’ın kurulduğu ilk süreçte sayımız da azdı. Esma Ana, Heval Remziye, Dayika Hogir, Heval Hanife gibi anneler aracılığıyla Cizîrê bölgesi genelinde çalışmalar yürütülüyordu. Gerektiğinde eğitim komitesi, gerektiğinde ekonomi komitesi gerektiğinde adalet komitesi, gerektiğinde savunma komitesi oluyorduk. Bütün çalışmaları birlikte yürütüyorduk. Hem aile ziyaretleri yapıyorduk hem de katılımlar. Genel çalışmalar Yekîtiya Star çatısı altında böyle yürütülüyordu. BAAS rejiminin baskısı da yoğundu. Esma Ana, Dayîka Hogir vb. birçok arkadaşımız zindanlarda kaldı. Kolay değildi. Hem iktidar zihniyeti hem de toplumun adetleri zorluyordu. Yine de Yekîtiya Star olarak çalışmalarımızda ve mücadelemizde ısrarcıydık. Bu ısrarla bugünlere geldik.”