Saygı: Üç Kürt kadın devrimci yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor!

Paris’te 10 yıl önce katledilen üç Kürt kadın devrimcinin kadınların yollarını aydınlatmaya devam ettiğini vurgulayan TJA aktivisti Selcan Saygı, “Rojava’dan İran’a kadınlar, erkek egemen sisteme karşı birer Sakine’ye dönüştü” dedi.

Paris’te 9 Ocak 2013’te katledilen üç Kürt kadın devrimci Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez Türkiye ve Kurdistan’da Tevgera Jinên Azad (TJA) ve HDP Kadın Meclisi öncülüğünde yapılan etkinliklerle anıldı. ANF’ye konuşan TJA aktivistlerinden Selcan Saygı, üç Kürt kadın devrimcinin katliamı aydınlatılmış olsaydı Paris’te yaşanan son katliamın yaşanmamış olabileceğini vurguladı.

‘AYDINLATILMAMIŞ HER KATLİAMA BİR YENİSİ EKLENİYOR’

Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez’e yönelik suikastın Kürt kadınlara yönelik katliamların başlangıcı olduğuna dikkat çeken Saygı, üç Kürt kadın devrimcinin katledilmesinin ardından mücadelede öncülük eden kadınların organize bir biçimde peş peşe öldürüldüğünü anımsattı. Süleymaniye’de Jineoloji Araştırma Merkezi üyesi, gazeteci Nagihan Akarsel’in benzer bir suikast ile katledildiğini hatırlatan Saygı, aydınlatılmamış her katliama bir yenisinin eklendiğini vurguladı.

‘SON KATLİAMDA HEDEF EVÎN’Dİ’

En son 23 Aralık 2022’de Paris’te tetikçi William Mallet tarafından yapılan katliamda tıpkı Sakine Cansız gibi hedefin Evîn Goyî olduğuna işaret eden Saygı, “Paris’teki son katliamın da planlı olduğunu, saldırının hedefinin Evin olduğunu hemen anladık. Sakine Cansız’ların suikastı sonrası aynı konsept devreye konuldu. izre’de Sêvê Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar da benzer bir suikastla katledildi” dedi.

‘ERKEK EGEMEN DEVLETİN KABUSU MÜCADELE EDEN KADINLAR’

Kadınların her yerde toplumun gelişmesinde lokomotif rol oynadığını belirten Saygı, bu nedenle erkek egemen devletin en büyük kabusunun mücadele eden kadınlar olduğunu vurguladı. Kadın mücadelesinin yükseldiği oranda saldırıların da arttığını dile getiren Saygı, kadınların ön plana çıkmasının, alanlarda ses çıkarmasının varlıklarını savaş, katliam ve sömürü üzerine kurgulayan egemenleri çok rahatsız ettiğini vurguladı. Saygı, bu saldırıların sadece katliam, cinayet veya erkek şiddetinin cesaretlendirilip, ödüllendirilmesiyle değil, aynı zamanda kadınların uyuşturucuya, fuhuşa sürüklenmesiyle kendini gösterdiğini söyledi. Bu gidişatı durdurmak isteyen kadınların tutuklandığını ya da katledildiğini dile getiren Saygı, bütün bu saldırı konseptinin tek amacının kadınları alanlardan uzaklaştırma, eve hapsetme ve dayatılan erkek egemen modele uygun hale getirme operasyonu olduğunu kaydetti.

‘KÜRT KADINLARIN MÜCADELESİ TÜM KADINLARA ÖRNEK OLUYOR!’

Bu zihniyete karşı yıllardır başkaldıran Kürt kadınların mücadelesinin tüm kadınlara örnek olduğunu ve cesaret verdiğini hatırlatan Saygı, bu nedenle bu konseptin hedefinin öncülük yapan Kürt kadınları olduğunu kaydetti. Saygı şöyle konuştu: “Öncü Kürt kadınlar üzerinden bütün mücadele eden kadınlara gözdağı verilmek isteniyor. Ancak bu yürümedi. Nasıl ki ‘Jin jiyan Azadî’ sloganı bugün bütün dünya kadınlarının sloganı haline geldiyse, Rojava’dan İran’a tüm kadınlar birer Sakine’ye dönüştü.”

‘HİÇBİR GÜÇ KADINLARIN MÜCADELESİ KARŞISINDA DURAMAZ!’

Hiçbir gücün bu saatten sonra kadınların kararlı mücadelesi karşısında duramayacağını vurgulayan Saygı, kendilerine gözyaşı, kan, sömürü ve katliamdan başka bir geri dönüşü olmayan bu körleşmiş sistemi kabul etmeyeceklerinin ve mücadelelerini yükselterek sürdüreceklerinin altını çizdi. Her öncü kadın katledildiğinde isyanlarının daha da büyüdüğünü, mücadele azminin daha da yükseldiğini ifade eden Saygı, şunları kaydetti: “Paris’te katledilen üç Kürt kadın devrimcinin mücadelesi yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. Bizi bu tür saldırılar, gözaltılar, tutuklamalar, baskılar durduramaz ve engelleyemez. Tam tersine isyanımız daha da büyüyor. Onlar bu saldırı konsepti karşısında sinip geri çekileceğimizi düşünüyorlar ama cesaretimiz gün geçtikçe herkese yayılıyor. Bu saldırılar aynı zamanda doğru yolda olduğumuzu da teyit ediyor. Biz bu baskıcı, kadın düşmanı sistemin üzerine daha da çok gideceğiz. Özellikle sistemden gelen yönelimlere karşı asa geri adım atmayacağız. Birbirimizden güç alarak ilerleyeceğiz. Susmayacağız, korkmayacağız ve itaat etmeyeceğiz.”