Taşdemir: Kriz AKP rejiminin krizi  

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Dirayet Dilan Taşdemir, ekonomik çöküşün sorumlusunun AKP rejimi olduğunu belirterek, derhal tecridin bitmesini istedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Dirayet Dilan Taşdemir, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Taşdemir, şu şekilde konuştu: "Dün, önceki gün ve bugün partimize yönelik siyasi soykırım operasyonları hız kesmeden devam etti. Son 3 gündür özelikle Diyarbakır, Ağrı, Ankara gibi birçok yerde il, ilçe binalarımız basıldı, ilçe eşbaşkanlarımız ve yöneticilerimizin de olduğu çok sayıda üyemiz gözaltında alındı. Elbette ki AKP Genel Başkanı'nın HDP'ye oy verenlerinden de hesap sorulacağını söylemesi ardından bu baskının, bu yönelimlerin gittikçe arttığını ifade etmek istiyorum. Aslında son 3 yıldır çöktürme planı olarak tarif ettikleri bu konsept dahilinde partimize yönelik ciddi bir saldırı gerçekleşti. On binlerce arkadaşımız cezaevinde rehin tutulmaktadır. Elbette ki biz bu operasyonları HDP'yi yok etme siyasetinin bir devamı olarak görüyoruz. Ama son 3 yıldır başaramadıklarını bu operasyonlarla da bir kez daha başaramayacaklarını bir kez daha başaramayacaklarını ifade etmek isteriz."

'HDP HALKLAŞTI'

HDP'nin bir halk hakikati olduğunu söyleyen Taşdemir, "Gözaltı, baskıyla sindirilemeyecek düzeyde toplumsalmış bir harekettir. Bunu görmek istemeyenlerin 24 Haziran seçimlerine bir kez daha bakmasını öneririz. Zulüm politikası karşısında HDP iradesine sahip çıktı, halklaştı. HDP'ye yapılan zulmün binde birini bırakın, rant muslukları kapatıldığında bugün iktidarda olanların nasıl parça parça olacağını bizler biliyoruz. Partimize yönelik geliştirilen konsepti bir kez daha kınıyor, arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını istiyoruz" şeklinde konuştu.

'KRİZİ AKP YARATTI'

Taşdemir, ülkenin içerisinde geçen ekonomik krize dair ise şöyle devam etti: "Ekonomik veriler üzerinden tartışılıyor. Ama bizler bir kez daha ekonomik krizin sadece verilerle tartışılmayacağını bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Bugün yaşanan ekonomik kriz AKP'nin siyasal ve sosyal krizinin bir yansımasıdır. Bir yönetememe krizidir. Bir tek adam rejiminin inşa krizidir. Özellikle son 16 yıldır adım adım örülmeyen çalışılan faşizmin, Kürt sorununa yönelik baskıcı, inkarcı, asimilasyon ve savaş politikalarının derinleşmesi ve İmralı'da bulunan sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin derinleştirilmesinin bir sonucu olarak görmek gerekir. Milliyetçi histerilerle sanki bir savaş veriliyor gibi bir 'Kurtuluş Savaşı' varmış gibi algı operasyonları yaratılıyor. Oysa bir savaş yok, AKP'nin tek adam rejimi krizi vardır."

Ülke kaynaklarının nereye harcandığına bakıldığında aslında bu ekonomik krizin sebebinin de bir kez daha ortaya çıkacağına işaret eden Taşdemir, şunları da kaydetti: "Tek adam rejiminin kendi sermayesini oluşturma krizidir. Ülke kaynaklarının rant olarak sunma krizidir. Ülke kaynaklarının betona beton işlerinin de nasıl yandaşa peşkeş çekildiğini çok iyi biliyoruz. Biliyoruz ki ekonomik krizden yoksullara ve kadınlara mal edilmeye çalışılacak. Kriz dönemlerinde ilk önce işinden edilen kadınlardır. Ailede, ev ortamında kadınların yükü çokça artacak. Kriz dönemlerinde cinsiyetçilik erkek egemenliği de kışkırtıldığı, kadın emeği ve kadın bedeni üzerinden yeni bir sistem inşa edildiğini bizler çok iyi biliyoruz. Kriz dönemlerinde cinsiyetçilik kadın emeği ve kadın bedenine şiddet olarak döndüğünü biliyoruz."

'TECRİT BİR AN ÖNCE SON BULMALI'

İş Bankası Genel Müdürü'nün "Doların yükselmesi Ayşe teyzeleri ilgilendirmez" sözüne tepki gösteren Taşdemir, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu tip açıklamalar öngörüsüz ve cinsiyetçi politikalarının ürünüdür. Sizler pazara çıktığınızda patatese, soğana yapılan zammın, temel gıda maddelerine yapılan zammın yine ilaç kuyruklarında alınamayan ilaçların bedelini kadınların ödediğini biliyoruz. O zamanda doların yükselmesi Ayşe teyzenin de Mehmet amcayı da ilgilendiriyor. Algı operasyonları ve milliyetçi histerilerle hesap vermeme üzerinden bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Bu krizden çıkabilmenin yolu da rantçı, peşkeş çeken ekonominin denetlenebilir olması, Kürt sorununda demokratik işleyişin, özgürlüklerin önünün açılması ve bir an önce İmralı'daki tecridin son bulması gerekiyor. "

'SAVAŞTAN KAÇANA İNSANLIK SUÇU İŞLENİYOR'

Urfa'nın Ceylanpınar ilçesinde bulunan Telhamut çadır kentinde ortaya çıkan kadınların fuhşa sürüklenmesine değinen Taşdemir, şunları söyledi: "Bildiğiniz gibi milyonlarca Suriyeli 2011'den bu yana yerini yurdunu terk etmek ve dünyanın dört bir yerinde mültecileşmek durumunda kaldı. Türkiye'de de yaklaşık 4 milyon ve büyük çoğunluğu kadın ile çocuklardan oluşan Suriyeli çadır kentlerde yaşamaktadır. Ceylanpınar Kaymakamlığı'nın görev alanında olan Telhamut Çadır kentinde medyada yansıdığı kadarıyla gündelik yaşamını karşılamak için istismar ve fuhuşa zorlandığı gündeme geldi. Biz bunun takipçisi olmaya devam edeceğiz. Soru önergeleriyle gündeme getirdik, basında da işlendi ama maalesef bu konu hakkında yetkililerden tek bir açıklama ve izahat söz konusudur. Bu olaylara ismi karışanlar ise maalesef görevli olan şahıs ve kişilerdir. Dolayısıyla savaştan kaçan kadın ve çocukların bir kez daha savaşı aratan politikalara maruz kalması savaş ve insanlık suçudur. AKP'nin uluslararası diplomaside mülteci kozunu nasıl kullandığını bunu nasıl bir rant aracına dönüştüğünü biliyoruz. İstismar ve fuhuş olaylarında sorumluluğu üstüne alan açık ve şeffaf bir denetim mekanizmasını kurmayan bir iktidarla karşı karşıyayız. Biran önce bu çadır kentlerin sivil toplum örgütleri ve kadın örgütlerine açılmasını ve denetime tabi tutulmasını talep ediyoruz."

'CEZAEVLERİNDE SINIR TANINMIYOR!'

"Keyfiyet ve hukuksuzluğun yaşandığı alanlardan biri de cezaevleri" diyen Taşdemir, cezaevlerinde artan baskılara dikkat çekti. Taşdemir, "Bugün buralarda yaşanan uygulamalara bakıldığında aslında cezaevleri demek çok zor. Toplama kamplarının özelliklerine sahip. Her gün ailelerden yaşanan hak ihlallerine dair onlarca başvuru alıyoruz. Tarsus Cezaevi'nde hak ihlalleri çok ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Tarsus Cezaevi'nde ayakta sayım, kaba dayak, işkence ve revire çıkarmama gibi birçok hak ihlalleri bize gelen bilgiler arasında. Tarsus Cezaevi'nde görüşmeler gerçekleştirdik ama hala bir iyileşme söz konusu değil. AKP kendi politikalarını cezaevlerini bir laboratuvar olarak görerek, uyguluyor. Dolayısıyla bir an önce son bulmasını istiyoruz. AKP iktidarı hukuksuzlukta sınır tanımıyor" dedi.

Taşdemir, 13 aylık astım hastası Arin Bebek ve 78 yaşındaki hasta tutsak Sise Bingöl'ün serbest bırakılmalarını istedi.

'AKP HER GÜN İŞ CİNAYETİ İŞLİYOR!'

Taşdemir, iş cinayetlerinde yaşamını yitiren Dilek Dayar'ın da takipçisi olacaklarını sözlerine ekleyerek, "Bu alanda da rant, sömürü politikalarını görüyoruz. İş cinayetlerinde yaşamını yitirenlerin yüzde 98'i sendikasız ve güvencesiz çalıştırılıyor. İş kazalarına baktığımızda aslında önlenebilir kazalar. AKP'nin politikalarıyla her gün onlarca iş cinayetleri gelişiyor. Bir an önce adımlar atılmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır" dedi.

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Dirayet Dilan Taşdemir, son olarak şöyle dedi: "HDP Kadın Meclisi olarak kadın örgütleriyle birlikte geliştirilen faşizan uygulamalara karşı daha örgütlü mücadele yürüteceğiz."