Emine Osê: Kadın örgütlülüğü toplumu koruyacak
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim Eşbaşkan Yardımcısı Emine Osê, "Örgütlü, ortak fikirde buluşan kadın, yakıcı savaş ortamında toplumunu koruyabilecektir” dedi.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim Eşbaşkan Yardımcısı Emine Osê, "Örgütlü, ortak fikirde buluşan kadın, yakıcı savaş ortamında toplumunu koruyabilecektir” dedi.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim Eşbaşkan Yardımcısı Emine Osê, Ortadoğu’daki yaşanan savaşın karakterini ve Rojava’nın bu savaş politikalarına karşı üçüncü yolu nasıl inşa ettiğini ANF’ye değerlendirdi.
Emperyalist güçlerin iktidar ve güç biriktirmeye dönük arayışları sıcak savaş ve işgal halinde sürüyor. Savaşın yıkıcı karakteri Ortadoğu’da olduğu gibi Rojava’da işgal edilen yerlerde kadınları nasıl etkiledi? Göç ve demografi değişikliği kadınların kültürel, sosyal ve ekonomik varlıklarını nasıl etkiledi?
Ulus devlet sisteminin inşası öncesi Ortadoğu’da savaş ortamlarında zayıf nokta ve bu savaşların acısını çeken kadındı. Teknik güçlü yürütülüyordu. İkincisi bu savaş ortamlarında kadın örgütlü değildi, böylesi bir ortamda örgütlülük olmayınca kuşkusuz en çok zarar gören kadın oluyor. Yürütülen tüm savaşlar ekonomik savaş dolayısıyla yer altı-yer üstü zenginlikler el koyma gayesini taşıyor. Ayrıca halkı köleleştirmek. Eğer bugün kadını köleleştiren sistemden bahsediyorsak, ard arda gelen sistemlerin kadına dönük geliştirdiği özel politikalar nedeniyledir. Her bir sistem farklı şekillerde kadına dayatmalarda bulundu. Ortadoğu’da var olan sistem bir önceki sistemden farklı değil. Sadece teknik konusunda farkının olduğunu söyleyebiliriz. Daha ince tasarlanmış ve etkisi daha da kötü olan bir savaş tarzı. Önceleri savaşın zamanı, kimin bu savaşa katılacağı belliydi, hatta savaşın süreci bile belirleniyordu. Şimdiki savaş ise başlangıcı belli ama ne zaman sona erecek belli değil, kim ve niçin hedef alınıyor? Bu nedenle etkisi yıkıcıdır. Uzun vadeli, stratejik açıdan işgal temelli bazen ise kısa vadeli vuruşlar, yıpratma, yorgun düşürme ve ardından halkı göçertme, demografik yapıyı değiştirme tarzına dayalı. Bir de ekonomik açıdan çembere alma durumu söz konusu ve bu durum en çok kadınları olumsuz etkiliyor. Toplumu ve kadını ahlaki ilkelerden nasıl uzaklaştırabilirim ayarıyışı var. Bu yüzden Ortadoğu’da yürütülen savaş için kültürel, ahlaki, ekonomik ve işgal eden savaş olarak tanımlıyoruz. Yürütülen bir savaş ortamında toplum nasıl bir hal alabilir? Toplum içerisinde göçertme psikolojisi ve beraberinde istikrarsız bir yaşam vadediyor. Ayrıca toplumun ekonomisini hedef alarak toplumun ahlakı dışında olaylara sevk ederek gençleri ve kadınları kurban ediyor. Ayrıca fiziki kırım da gözler önünde. İşgal edilen bölgelere bakacak olursak, kadını cariye gözü ile bakarak öldürüyor, satın alıyor ve kadının cesedi üzerinden farklı farklı savaşlar yürütüyor. Eğer var olan yıkıcı savaşı bir cümle ile belirtirsem, kadın şahsında yaşamın hedef alınmasıdır. Bugün toplumun yaşamı alt üst olmuşsa, tahripkar sonuçlar doğurmuşsa, ekonomik çöküş yaşanıyorsa bunun nedeni kadının ekonomiyi idari boyutta yönetmemesi ve örgütlü olmamasından kaynaklanıyor. Toplumsal açıdan bir yıkım ve göçerme söz konusu ise yine kadının örgütlü olmaması nedeniyledir. Çünkü kadın, yurtseverlik, toplumsallık ve bütünlük ilkeleri ile tanıyor ve ekonominin temelini geliştirmesi gerekir. Bunun için kadın üzerinde savaşın yıkıcılığı birçok konuda derindir.
'YAŞAM TEHLİKEDEYDİ VE KADINLAR AYAKLANDI, ÖRGÜTLÜLÜK ŞART'
Değerlendirmelerinize ek olarak, savaşın yıkıcı karakteri Türkiye’yi, İran ve Suriye’yi nereye doğru götürüyor?
Var olan farklılığı eğer ele alırsak, Türkiye’de derin bir kriz yaşanıyor. Bu kriz ortamında yine kurban olan kadındır. Günübirlik tutuklama, gözaltılara baktığımızda siyasetçi kadınlar hedef alınıyor. İktidar eliyle gerçekleşen ölümlere baktığımızda ise kullanımı yaygınlaştırılan uyuşturucu, çıkarlar doğrultusunda kadının sömürülmesi ve öldürülmesi söz konusu. Diğer bir husus ise başkaldıran kadın bu basın yayın çalışmaları olsun ekonomi, hukuk çalışmaları olsun her zaman hedef alınıyor. Bu sadece içte olan krizdir. İçerideki krize el atması, çözmesi gerekirken sunduğu farklı gerekçeler ile dışarıyı suçluyor. İran’da da aynı durum geçerlidir. Başlayan kadın isyanları ve hâlâ devam isyanlarda hakları, iradeleri için ki Humeyni gibi bir kişinin yarattığı sitemde kadınlar artık haykırıyor. Humeyni sistemine hayır diyorlar. Hayır dediğinde ise her şeyi göz önüne alıyor. İnsanlık dışı olarak tanınan bu sisteme rağmen kadın isyanları çok güçlü ve isyana öncülük ediyorlar. Tablo yaşamanın tehlikede olduğunu anlatıyor. Yaşamın tehlikede olduğunu anlayan her zamandan daha fazla ihtiyaç duyarak haykırdı, ayaklandı. İran’da bu isyana karşı bir gerekçe arayarak soykırım politikasını devreye koymak istiyor. Kadın, benim şahsımda yaşam tehlike altında ve korunması gerekiyor diyorsa örgütlü olmalıdır. Örgütlenmezse, milliyetçi, ırkçı olan bu sistem katliam gerçekleştirecek. Yıllardır ekonomik, kültürel, sosyal soykırımların yanı sıra fiziki katliamlara da başvuracak. Suriye’de 11 yıl devam eden savaşın kurbanı kimdi? Hava saldırıları gerçekleşti evler yıkıldı, evin ve çocuklarının sorumluluğunu üstlenen kimdi? Yine kadınlardı. Göçmen olan kadındı. Ekonomik zorlu koşullar altında ailesini korumaya çalışan yine kadınlardı. Süren savaş hâlâ büyük tahriplere neden oluyor. Toplumu ahlaki boyutta çöküntüye uğruyor. Bunu da kadınlar yoluyla gerçekleştimek istiyor. İşgal edilen bölgelere bakılırsa katliam, tecavüz, kaçırılma, şiddet kadın şahsında uygulanıyor ve değerler ayaklar altına alınıyor.
Kadınlar Rojava’da savaş politikalarına karşı üçüncü yolu nasıl inşa ediyor?
Kuzey ve Doğu Suriye’nin pozisyonu ise daha farklı. Çünkü kadın devrime yaptığı öncülük yaptı. Özerk Yönetimi projesi örgütlü kadına sırtını dayıyor. Bu temele dayanarak kadın kısa bir sürede tüm çalışmalarda aktif bir şekilde kendisini örgütleyebildi. Kadınların mücadelesi sadece Kuzey ve Doğu Suriye için değil, dünya kadınları savaşlara, ekonomi savaşlarına ve kadının fiziği üzerinden yürütülen savaşa karşı mücadele verdi. Kadınlar Rojava’da tüm kadınlara uygulanan politikalara son vermek için öncülük ediyor. Önemli bir adımdır. Bu nedenle dünyada başkaldıran kadınlar Rojava’dan ilham ve güç alıyorlar. Başkaldırırsam Rojava’da kadınlar arkamda mantığıyla hareket ediyorlar. Böylesi bir süreçte bu tablo çok önemlidir. Örgütlü, ortak fikirde buluşan kadın, yakıcı savaş ortamında toplumunu koruyabilecektir.