Tuğluk şahsında Kürt kadınlara saldırı

Türk iktidarının, Kürt kadınlara yönelik düşman hukukunda dahi yeri olmayan tavrı nedeniyle Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk hastalığına rağmen rehin tutuluyor.

TJA aktivisti ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Amed İl Eşbaşkanı Seval Gülmez, Aysel Tuğluk şahsında eşbaşkanlık sistemine, kadının siyasetteki rengine, katkısına ve iradesine yönelik saldırı olduğunu söyledi. 

AKP iktidarı Kürt kadınlara yönelik saldırıları her alanda devam ediyor. Kürt siyasetinde sembol olan kadın isimleri yıldırmak, onların iradelerini baskılamak ve öç alma saikiyle hareket eden AKP-MHP iktidarı, siyasetçi kadınlara onlarca yıl “cezalar” vererek, cezaevlerinde tutuyor. 
Aysel Tuğluk da bu isimlerden biri olarak Türk devletinin hedefindedir.

EŞBAŞKANLIĞIN SEMBOL İSMİ

Tuğluk’un bu hedefe girmesindeki öncelikli faktörlerden biri, eşbaşkanlık sistemini uygulamaya geçiren Kürt siyasetinin ilk ismi olmasıydı. Zira eşbaşkanlık, erkek egemen ve tekçi devlet yapısında büyük bir gedik açacak, toplumsal cinsiyet bilincinin gelişmesinde önemli katkıları olacaktı. Bunun yanı sıra Tuğluk, uzun yıllardır Kürt siyasi hareketine emek vermiş, hiçbir zaman mücadelenin arka sıralarına düşmüş bir isim değildi. Kadının özgürleşmesi, Kürtlerin ulusal hak ve değerlerini kazanma mücadelesi, sivil toplumun gelişmesi ve onurlu bir barışın tesisi için elini taşın altına koymaktan hiç çekinmedi. Yine hukukçu kimliği ile mağdur kitlelerin hakkını korumak için emek verdi, yol açıcı olmaya çalıştı.

KÜÇÜK YAŞTA BÜYÜK KAYIPLAR

Ailesi Dersimli olan, ancak 17 Temmuz 1965'te Elazığ'da doğan Tuğluk, 7 yaşındayken babası Hüseyin’i, 14 yaşındayken de ağabeyi Aytekin’i kaybetti. Diğer ağabeyi Alaattin ile birlikte İstanbul'daki üniversitelerde okuma hakkı kazandıklarında ailesiyle birlikte İstanbul'a taşındılar. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra serbest avukat olarak çalışan Aysel Tuğluk, Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği’nde bulundu. İnsan Hakları Derneği üyesi ve Yurtsever Kadınlar Derneği kurucusu olan Tuğluk, yıllarca hukuk ve kadın çalışmalarında aktif rol aldı.

ÖCALAN’IN SAVUNMANLIĞINI YAPTI

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın eski avukatlarından olan Tuğluk, Öcalan'ın 15 Şubat 1999’daki uluslararası komplo ile Türkiye’ye getirilmesi ile birlikte yargılandığı mahkemede idama mahkum edilmesi üzerine, cezasının hafifleştirilmesi amacıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde açtığı davada Öcalan'ın savunmanlığını yaptı.

AMED’DEN MİLLETVEKİLİ SEÇİLDİ

2005'te kurulan Demokratik Toplum Partisi (DTP) kurucu eşbaşkanlığı görevini yürüttü. 2007 seçimlerinde Amed’den bağımsız milletvekili olarak seçilerek, Meclis’te yemin ettikten sonra Demokratik Toplum Partisi grubuna katıldı. DTP, 31 Aralık 2009’da kapatıldıktan sonra milletvekilliği sona erdi. 2009 yılı başında, 2006'da Batman'da yaptığı bir konuşmada "PKK kimine göre kahramandır" dediği için “PKK propagandası yaptığı” gerekçesiyle 1 yıl 6 ay hapis “cezası” verildi.

14 YIL HAPİS CEZASI ALDI

Van'dan bağımsız milletvekili olarak 12 Haziran 2011’de yapılan genel seçimlerde seçilen Tuğluk, ardından 2010'da kurulan HDP'ye katıldı. 17 Mart 2010'da Hakkari'nin Gever ilçesinde yaptığı konuşmada kullandığı ifadeler üzerine açılan davanın sonucunda 2 Ağustos 2011'de iki yıl hapis “cezası” aldı. 2007 ve 2010 arasında katıldığı 12 ayrı etkinlikte yaptığı konuşmalardan dolayı yargılandığı davalarda ise "PKK silahlı terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" ve "terör örgütünün propagandasını yapmak" suçlarından toplam 14 yıl 7 ay hapis cezası aldı.

8 YILDIR TUTSAK

İki dönem milletvekilliği yapan isimlerin yeniden aday gösterilmeme kuralı uyarınca 2015 seçimlerinde aday olmadı. HDP'nin 24 Ocak 2016'daki 2. Olağan Kongresi’nde Parti Meclisi'ne seçildi ve Genel Başkan Yardımcılığı görevini üstlendi. Bu görevi sürdürdüğü sırada, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen bir soruşturma kapsamında 26 Aralık 2016'da gözaltına alındı. Üç gün sonra "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" gerekçesiyle tutuklandı. Yargılandığı davalarda, 2 Ocak 2018’de Kandıra Asliye Ceza Mahkemesi tarafından “toplantı ve gösteri kanununa muhalefet” suçundan 1 yıl 6 ay, 17 Mart 2018’de ise Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından "terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan 10 yıl hapis “cezası” verilen Tuğluk, halen Kocaeli Kandıra F Tipi Cezaevi’nde tutuluyor. 

ANNESİNİN CENAZESİNE SALDIRDILAR

Annesi Hatun Tuğluk, 13 Eylül 2017'de 78 yaşındayken Ankara’da yaşamını yitirdi. Ertesi gün Ankara Batıkent’te bulunan Ergazi Pir Sultan Cem Evi’nde düzenlenen cenaze töreninin ardından gömülmek üzere İncek mezarlığına götürüldü. Aysel Tuğluk da hapishane yönetiminin izniyle törene katıldı. Bu sırada, sonradan Türk İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yönlendirmesiyle hareket ettikleri ortaya çıkan faşist bir grup, cenazeye katılanlara önce sözlü, sonra fiziksel saldırıda bulundu. Hatun Tuğluk’un cenazesine saldırmak için mezarlığa sürülen bu grup, defin işleminin orada gerçekleşmemesi için organize edilmişti. O gece İncek mezarlığına gömülen cenaze, daha sonra tekrar bir saldırı olacağı kaygısıyla Tuğluk’un ailesinin de isteği üzerine gömüldüğü yerden çıkarılarak Dersim’e götürüldü ve orada defnedildi.

DEMANS AMA TAHLİYE EDİLMİYOR

Aysel Tuğluk, hapishanede bulunduğu süre zarfında demans hastalığına yakalandı. Hastalığı 2021’de şiddetlendi, ancak Tuğluk'un tahliyesi engelleniyor. Özellikle son aylarda kadın örgütleri, sivil toplum, siyasi partiler ve hak kurumları Tuğluk’un tahliyesinin gerçekleşmesi için kampanyalar, etkinlikler ve benzeri eylemler düzenliyor. Türk iktidarının, Kürt kadınlara yönelik tutumu, düşman hukukunda dahi yeri olmayan tavrı nedeniyle Tuğluk halen hapishanede tutuluyor.

KÜRT KADIN MÜCADELESİNİ BİTİREMEZLER

Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Amed İl Eşbaşkanı Seval Gülmez, AKP-MHP iktidarının bir kaosun içerisinde olduğunu ve bunun öcünü aktif mücadele yürüten Kürt kadınlardan almaya çalıştığını söyledi.  

Bu yönelimlerin başarılı olmayacağını kaydeden Gülmez, şöyle devam etti: “Eril zihniyet, sistemini değiştirmediği sürece Leyla Güvenler, Ayşe Gökkanlar ve Aysel Tuğluklar her zaman doğar ve mücadele eder. Bütün özel savaş politikalarını Kürt kadınları üzerinde deneyerek, onları hapsederek Kürt kadın mücadelesini bitiremezler. Çünkü onların zemin ve politikalarında sorun var. Bunlar bir çözüme kavuşmadığı taktirde karşılıklı bu ‘çatışma’ devam edecektir.”

EŞBAŞKANLIK SİSTEMİNE SALDIRI

Tuğluk’un sağlık sorunları olmasına rağmen tahliye edilmemesini eleştiren Gülmez, “Bir insanın sağlık sorunları yaşarken halen hapishanede tutulması, başlı başına bir insanlık suçudur. Aslında bugün Aysel Tuğluk şahsında tüm Kürt kadınlarına yönelik bir saldırı söz konusudur. Bu, Kürt kadınlarının imhaya ve ölüme mahkum etme mantığıdır. Aysel Tuğluk’a bu zalimane yaklaşımın nedeni, onun eşbaşkanlık sistemine öncülük etmesiyle tamamen alakalıdır. Yine bu topraklarda siyaset yapan, belki de birçok kadına bu konuda örnek bir isimdi. Aslında Aysel Tuğluk şahsında eşbaşkanlık sistemine, kadının siyasetteki rengine, katkısına ve iradesine yönelik saldırı var” şeklinde konuştu.

DIŞARIDAKİ SESLERİ OLMALIYIZ

Aysel Tuğluk’un tahliye edilmesi için çeşitli kampanyaların yürütüldüğünü, ancak bunların yanı sıra başka faaliyetlerin de gelişmesi gerektiğini savunan Gülmez, şunları ekledi: “Bizler hiçbir zaman Aysel’lerin mücadelesini yerde bırakmayacağız. Direniş mübahtır ve biz direnişimizi sürdüreceğiz. Bugün Aysel Tuğluk şahsında kampanyalar sürdürüyoruz. Onun tahliye olması için çalışmalar yürütüyoruz. Sesimizi daha gür çıkarabileceğimiz, kitleselleşebileceğimiz şekilde tutsakların dışarıdaki sesleri olmalıyız.”