Sol Parti Milletvekili Lotta Johnsson Fornarve, parlamentoya verdiği yazılı önergede İsveç'in Avrupa İşbirliği ve Güvenlik Örgütü'nün (AGİT) dönem başkanı olarak Türkiye'nin kadına yönelik şiddeti durdurmayı amaçlayan İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine karşı neler yapacağı ve Türkiye'de eşitlik ve kadın hakları için mücadele eden örgütlere verdiği desteği artırmayı düşünüp düşünmediği sorularını yöneltmişti.
Dışişleri Bakanı Ann Linde, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesinin çok üzücü olduğunu, kadınlara yönelik şiddetin durdurulmasının hükümetin öncelik verdiği sorunların başında geldiğini söyledi.
Hükümetin Avrupa Birliği ve uluslararası platformlarda insan hakları ihlallerini gündeme getirmenin öncülüğünü yaptığını öne süren Linde, İsveç'in feminist dış politikasının merkezinde eşitliğe katkıda bulunmak ve kadınlara yönelik her türden şiddeti engellemek olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesini Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi'nin açıklamalarına katılarak gündeme getirdiğini söyledi.
İsveç'in ikili anlaşmaların bir gereği olarak Türkiye'de şiddet ve cinsel şiddete karşı mücadele eden dernek ve sivil toplum örgütlerine destek verdiğine dikkat çekti. İsveç'in AGİT'in mart ayında Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine karşı bir karar alınması için önderlik yaptığını belirtti.
İSVEÇ'İN TÜRKİYE'NİN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'DEN ÇIKMASINA TEPKİ GÖSTERMESİ OLUMLU
Parlamento İkinci Başkan Yardımcısı ve Sol Parti Milletvekili Lotta Johnsson Fornarve, bakanın verdiği olumlu yanıttan ve hükümetin Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararına karşı aldığı tutumdan memnuniyet duyduğunu söyledi. Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmasını önemsedikleri için konuyu parlamentoda tartıştıklarını söyledi.
2011 yılında Avrupa Konseyi'nin İstanbul Sözleşmesi'ni kabul etmesini kadınlar açısından büyük bir ilerleme olarak gördüğünü söyleyen Fornarve, “Eşitlik ve kadın hakları için büyük bir zaferdi” dedikten sonra Türkiye'nin sözleşmeden çekilmesine şu eleştirileri yöneltti:
“Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararı alması doğal olarak tüm dünyanın özellikle de Türkiye'deki kadınlar için büyük ihanet ve darbedir. Türkiye, sözleşmenin imzalanması için inisiyatif alan ve sözleşmeyi ilk imzalayan ülkeydi.”
KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN ARTTIĞI BİR DÖNEMDE TÜRKİYE'NİN SÖZLEŞMEDEN ÇEKİLMESİ TUHAF
Fornarve, Türkiye'nin kadınlara yönelik baskı ve şiddetin arttığı bir dönemde İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesini tuhaf bulduğunu belirttikten sonra “Salgın sırasında Türkiye'de kadınlara yönelik şiddet arttı. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre kadınların % 38'i eşi tarafından şiddete uğradı. Bu tüyleri diken diken ediyor” diyerek Türkiye'de kadına yönelik şiddetin artmasına tepki gösterdi.
Türkiye'de kadınlara yönelik saldırıların arttığına “Sadece şubat ayında 33 kadın eşi tarafından öldürüldü. Hükümetten olumsuz gidişatı değiştirmek için bir işaret gözükmüyor, tam tersine şiddeti ve baskıyı meşrulaştırıyor. Örneğin kadın hakları için gösteri yapan kadın aktivistler yakalanıyor, devlet medyası ve muhafazakar partiler tarafından kadına yönelik şiddet meşrulaştırılıyor, AKP ayrıca sözleşmenin Türk ailesinin değer yargılarını altını oyduğunu öne sürüyor” ifadeleriyle dikkat çekti.
İSVEÇ, İNSAN HAKLARINA SAYGI GÖSTERMEYEN TÜRKİYE'YE AB'DE YERİ OLMADIĞINI AÇIKÇA BELİRTMELİ
İsveç'in İstanbul Sözleşmesi'ni mümkün olan her alanda savunmasının önemine değinen Fornarve, İsveç Hükümeti'nin önemli bir sözleşmeden çekilen Türk rejimine tüm gücüyle karşı çıkması gerektiğini ve İstanbul Sözleşmesi'nden çekilen ve insan haklarına saygı göstermeyen Türkiye'ye Avrupa Birliği'nde yer olmadığını açıkça belirtmesi gerektiğini söyledi.
Fornarve, parlamentodaki tartışma sırasında AKP hükümetinin HDP ve Kürtlere yönelik saldırılarını da gündeme getirdi. 50'si kadın HDP'li 108 politikacıyla ilgili davanın sürdüğünü 1.500'ü kadın 4 bin HDP'linin cezaevlerinde tutulduğunu hatırlattı.
Erdoğan'ın kadınların politikayla ilgilenmelerine karşı olduğunu söyleyen Fornarve, “Erdoğan kadınların evde kalmalarını ve mümkünse 5 çocuk doğurmalarını istiyor. Erdoğan çok basit olarak İstanbul Sözleşmesi'ne yer olmayan tutucu İslami bir toplum kurmak amacında” dedi.
HDP TÜRK DEVLETİNİN BASKI VE TEHDİTLERİNE UĞRUYOR
HDP'nin uzun yıllardan bu yana daha eşitlikçi bir Türkiye'nin mücadelesi verdiğine dikkat çeken Fornarve, eşitlik ve kadın haklarını savunduğu için HDP'nin Türk rejiminin tehdit ve baskılarına uğradığını söyledi. Ancak Türk devletinin baskı ve saldırılarına rağmen HDP ve kadın örgütlerinin mücadele ettiklerine ve Türkiye'nin sözleşmeden çekilmesinin geri alınması için mücadele ettiklerine vurgu yaptı.