Türk devlet güçleri, yakalandığı kanser hastalığı nedeniyle 11 Mayıs 2022’de Almanya’da şehit düşen Kürt kadın devrimci Aysel Doğan'ın cenazesinin Dersim’e götürülmesi sırasında saldırıya geçerek cenazesinin kitlesel şekilde defnedilmesini engellemek istemişti. Türk devletinin şiddeti ve cenazeyi kaçırasına rağmen halk direnişe geçmiş ve mezarlığa ulaşarak Aysel Doğan’ı son yolcuğunda yalnız bırakmamıştı.
Cenazeyi taşıyan ambulansta bulunan HDP Batman Milletvekili Feleknas Uca, devletin saldırısı ile halkın direnişini ANF’ye anlattı.
Aysel Doğan’ın hayatının mücadele içinde geçtiğini hatırlatan Uca, “Direnişçi bir kadın olarak hak ettiği biçimde onu Amed’de karşıladık. Bu karşılama için de biz; HDP, DBP, TJA, Barış Anneleri ve parlamenterler olarak havalimanına gittik. Ancak daha havaalanındayken polisin yoğun önlemleri vardı, bir cenazenin verdiği korkuyu aslında daha orada fark ettik” diye konuştu.
‘NİYETLERİ DAHA BÜYÜK BİR SALDIRIYDI’
Dersim’in girişinde Türk askerinin geçişlerine engel olması üzerine direnişe geçtiklerini, özellikle de annelerin ambulansın önüne geçerek büyük bir direniş sergilediklerini belirten Uca, devamla şöyle konuştu:
"Zaten o anda niyetlerinin cenazeyi kaçırmak olduğunu anladık ve bunun üzerine cenazenin içinde bulunduğu araca bindik. Son ana kadar da mücadele ettik. Çünkü o, arkadaşları, yoldaşları ve halkının kollarında defnedilmek istiyordu; bu vasiyeti yerine getirme çabası içindeydik. Ancak cenaze karşısında Toma ve Akrep gibi araçların da içinde bulunduğu kalabalık bir devlet gücü harekete geçti.”
Türk devlet güçlerinin saldırı için geldiğini ve kararın sadece valilik tarafından değil devletin üst düzeyde aldığı bir karar olduğunu anladıklarını söyleyen HDP Milletvekili Uca, “Bundan dolayı da ‘bu bir cenaze törenidir, yastadırlar, aralarında kadın, yaşlı veya çocuk vardır’ demeden en sert şekilde saldırıya geçtiler. Aslında niyetleri daha çok daha büyük bir saldırıydı, fakat halkın direnişi bunun önüne geçti” diye konuştu.
‘YOĞUN ABLUKAYA RAĞMEN HALK MEZARLIKTAYDI’
Polisin kendilerine cenazenin defnedilmesi sırasında ailesi dışında kimseye "izin vermeyeceklerini" söylediğini ancak bunu kabul etmediklerini belirten Uca, “Saldırıyla paralel evin önünde dini vecibelerin de yapılması valiliğin kararıyla yasaklandı. Ardından da saldırıya geçtiler ancak buna rağmen halk amacından vazgeçmedi, hatta annelerimiz yoğun şekilde su sıkan Tomaların üzerine de yürüdü” dedi.
Aysel Doğan’ın cenazesinin defin işlemi sırasında ailesi dışında kimsenin mezarlığa gitmesine "izin verilmediğini" bildiren Uca, “Ancak polis ve jandarmanın yoğun ablukasına rağmen halkımız mezarlıktaydı ve kalabalık bir şekilde Aysel arkadaşımız uğurlandı. Bizler Dersim’i bu kadar seven, ömrünü mücadeleye adayan ve barış için yıllarını cezaevinde geçen Aysel arkadaşımızı barış elçisi olarak görüyoruz. Fakat olağanüstü hal ilan etmesi devletin Aysel Doğan’dan ve cenazesinden korktuğunun göstergesi oldu” dedi.
‘BASIN İKİYÜZLÜLÜĞÜNÜ BİR KEZ DAHA GÖSTERDİ’
Cenaze törenlerinin insani bir görev olduğunu, kim olursa olsun herkesin vasiyetine göre defnedilmesi gerektiğini belirten Uca, “Biz de bunun için sonuna kadar direndik ve Aysel arkadaşımızın istediği şekilde defnedilmesini sağladık. Binlerce kişinin cenaze törenine katılmak istemesi, yollara çıkması ve sonuna kadar direnmesi, Aysel arkadaşımızın halk tarafından ne kadar sevildiğinin de göstergesidir. Zaten devlet de buna tahammül etmediği için saldırdı” diye konuştu.
İsrail askerlerinin Batı Şeria'da başından vurularak öldürülen Filistinli Gazeteci Şirin Ebu Akile'nin tabutunu taşıyan halka saldırısını hatırlatan HDP Milletvekili Feleknas Uca, şöyle konuştu: “Bu saldırının Dersim’deki saldırıdan hiçbir farkı yoktu. Ancak günlerdir Filistinli gazetecinin cenaze töreni Türkiye basınında konuşulurken, Aysel arkadaşımızın cenaze töreninde gerçekleşen saldırıdan hiç söz edilmiyor, basın bir kez daha ikiyüzlülüğünü gösterdi."