YJA Star Komutanı: 11 gün bir mevziye giremediler

YJA Star komutanlarından Hêzil Özgür, binlerce askerin harekete geçirildiği operasyonda sadece bir mevziye girebilmek için 5 uçak, 11 saldırı helikopteri kullanıldığını, 37 kez indirme yapıldığını ve sonunda kimyasal silah kullanıldığını belirtti.

YJA Star Merkez Karargah komutanlarından Hêzil Özgür, yaklaşık bir aydır süren işgal saldırılarının hedefi ve kapsamı ile, gerillanın direnişini değerlendirdi. Özgür, özellikle işgalcilerin 11 gün boyunca girmeye çalıştığı bir mevzideki direnişi anlattı.

İŞGAL SALDIRILARININ HEDEFİ VE KAPSAMI

Hêzil Özgür operasyonun hedef ve kapsamı açısından şunları söyledi:

“2020 yılı sonunda aslında Türk devletinin Medya Savunma Alanları’na özelde de Zap ve Avaşin’e yöneleceği noktasında öngörümüz vardı. Çünkü resmen 2010’lardan sonra fiili olarak ise 2014-2016 arasında bir kez daha hareketimizi, özellikle gerillayı yok etme kararı almışlardı. Biliyorsunuz daha öncesi ‘çözüm süreci’ idi. Masayı devirip soykırıma devam kararını aldılar. Aslında bu sadece onların kararı değildir. Aynı zamanda bölgede Üçüncü Dünya Savaşı batağına giren ve çözüm bulamayan sistemin hegemon güçlerinin de kararıdır.

Çünkü bu güçlerin karşısında durabilen tek alternatif; ideolojik, felsefik, örgütsel ve dinamik mücadelesiyle Önder Apo ve onun yarattığı Özgürlük Hareketi’dir. Nasıl ki aynı güçler Önderliği ‘99 yılında uluslararası bir örgütlülük yaratarak komplo ile esir aldılar ve Türkiye’ye gardiyanlık rolü verdiler, aynısını şimdi de tüm hareketimiz için yapmak istiyorlar. Çünkü ‘99’daki hesapları tutmadı. Önderlik oyunu gördü ve duruma her açıdan müdahale etti. Büyük bir ideolojik, felsefik ve paradigmasal çıkışla aslında sistem karşısındaki en büyük savaşını İmralı koşullarında verdi. Komplocu güçler karşısında zafer kazandı. Önderliğimizin İmralı duruşu bir zafer duruşudur. Çünkü onun yarattığı koşullar sonrasında hareketimiz, kendisini her açıdan büyüttü yeni mücadele stratejisiyle herkese moral ve umut kaynağı oldu. Kürt halkı bunun sayesinde tüm dünyaya Rojava gibi bir devrimi hediye etti. Gerilla yeniden yapılandı ve kendisini 21. yüzyıl gerillası konumuna getirdi.

Bunun yanında AKP, ‘çözüm süreci’ gibi zor ve bedelleri olan bir süreci kaldıracak kapasite ve zihniyette değildi. Kaldı ki, öyle bir derdi de yoktu. Zaten komplo kararını da çözüm sürecini de sonrasında bu yeni soykırım saldırısı dönemini başlatanlar da bunların kendileri değildir. Aslında AKP’nin bütün derdi iktidarlarını sürdürmektir. Bunun için her ipte oynayabiliyor ve herkesin dümen suyuna akabiliyorlar. Bu süreci tüm halkımız yakından takip etti. ‘Çözüm’ adına oyalama taktikleriyle bitirme hedefleri başta Önderliğimiz, halkımız ve gerillanın muazzam direnişleri sayesinde tutmayınca, gerçek yüzlerini ortaya çıkarmak zorunda kaldılar. AKP, MHP ve aslında devletin tüm kesimlerinin ortaklaşması bunun üzerinden gelişti. Ve 2015’te bunu fiilen Medya Savunma Alanları’na yönelik kapsamlı hava saldırıları ile başlattılar.

2015’TEN İTİBAREN NATO ELİYLE GÜÇLENDİLER

Biz böylesi uluslararası bir konseptin geliştirdiği saldırılarla yüz yüzeyiz. Devleti çözüm sürecine getiren gerilla mücadelesi Türk ordusunu aslında etkisiz kılmıştı. Gerilla karşısında yenilen orduyu 2015’ten itibaren NATO eliyle güçlendirdiler. Teknik donanıma kavuşturdular. Keşif ve her türden takip sisteminin etkin kullanımı Türk ordusuna öğretildi. Bununla gerilla bitirilmek istendi. Bunu Kürdistan’ın tüm yerlerinde devreye koydular ama özellikle Medya Savunma Alanları’nın içerisinde olduğu Başûrê Kurdistan topraklarına yöneldiler.

GERİLLANIN GÜCÜ VE DONANIMINI GÖRDÜLER

Biz 6 yıldır böylesi bir teknik karşısında savaşıyoruz. O açıdan süren saldırılar yeni değildir. Zap’ta, Avaşin’de, Xakurkê’de ve en son Heftanîn’de bununla karşı karşıya geldik. 2015-‘16 yılındaki ölüm kalım dedikleri Zap operasyonunda yenilenen gerilla karşısında ordu bir kez daha çözümsüz kaldı. Yine en son Heftanîn ve Garê’de gerillanın nasıl bir güce ve donanıma kavuştuğu, PKK’nin direniş ruhunu bu donanımla nasıl güçlendiğini herkes gördü. Gerilla bunun da üstesinden geldi. Bu anlamda bu yıl itibarıyla başlatılan saldırıların bir farkı var. Her türlü imkanını kullanan Türk ordusunun yenilenen gerilla karşısında başarılı olamaması AKP’yi kuşandığı tüm örtü ve maskelerden sıyırdı. Dolayısıyla tam da köşeye sıkıştığı böylesi bir dönemde AKP elinde kalan son kozu olan milliyetçi dalgayı şahlandırıp ve şoven kesime hitap edip onlarla iktidarda kalmaya çalışıyor. Bunu da gerillayı bitirecek gücü olduğunu lanse ederek sağlamaya çalışıyor.

DÜŞTÜKLERİ REZİL DURUMDAN KURTULMAYA ÇALIŞIYORLAR

Tabii ikinci Mustafa Kemal gibi yeni devlet modelini başlatmak, Osmanlı’yı en azından sınırlar itibarıyla diriltmek gibi bir hayalleri de var. Özcesi; süren saldırıların en temel hedefi, AKP’yi yeniden ayağa kaldırmadır. Bu anlamda ilk olarak hangi alana saldırı olacağı yönünde tahminlerimiz kesin netlikte olmasa da genel anlamda bir saldırının olacağını biliyorduk. Bizi yanıltmadılar. Önce Garê ile sansasyonel bir giriş yapmayı hesapladılar. Sonradan da Medya Savunma Alanları’na yöneleceklerdi. Ama Garê’de kursaklarında kaldı. Şimdi de bu operasyonlarla düştükleri rezil durumdan kurtulmaya çalışıyorlar. Ama daha ilk günlerin savaş bilançosu bile istedikleri gibi olmayacağını ortaya koymuş durumdadır. Bu anlamda AKP’nin ders çıkarmadığı için bir kez daha batağa battığını belirtebilirim.”

VARLIĞIMIZ BAHANE, YERLEŞMEK İSTİYORLAR

Zap ve Avaşin operasyonları başta olmak üzere geniş bir alana yayılan operasyon hakkında da bilgi veren YJA Star Merkez Karargah komutanlarından Hêzil Özgür, şunları ifade etti:

23 Nisan akşamı Avaşin’in Mervanos alanındaki çeşitli stratejik tepelere, Mamreşo alanına, yine Zap’ta Ertuş bölgesinin Qela Bêdewê ve Küçük Cilo yamaçları başta olmak üzere birçok alanına ve Metina’da Zendura tepesine eş zamanlı indirmeler ile işgal saldırısı başlatıldı. Hedefleri Zap’a olan sınırından başlayarak Avaşin’i bir bütünen kuşatma altına almak, yine Zap bölgesinde önemli gördükleri yerleri ele geçirmek ve Avaşin’den Metina hattına kadar olan sınır hattı boyunca Başûrê Kurdistan toprakları içerisinde sınır boyunca ilerlemektir. Aslında burada bizim varlığımız bir bahane. Esasta buralara yerleşmek ve alan kapmak istiyorlar.

BİNLERCE ASKER OPERASYONA KATILMIŞ DURUMDA

Operasyonlarının hedefini de öyle koymuşlar; ‘ara, bul, yok et ve yerleş’ diyorlar. Yani yerleşmek yer tutmak onlar acısından esas olan amaçtır. Bunun için feda edemeyecekleri şey olmadığını biz operasyona sürdükleri işgalci sayısından anlıyoruz. Binlerce asker bu operasyona katılmış durumda. Bu askerlerin savaşma gücü yok. Tekniğe dayanmadıkları sürece gerilla karşısında hiçbir şansları da yok! Teknikle savaşıyorlar, alan tutmak için de bu askerleri önlere sürüyorlar.

BÜYÜK KAYIPLARI GÖZE ALIYORLAR, KAYIPLARINI AÇIKLAYACAK CESARETLERİ YOK

Bunu Piramit tepesindeki işgalcilerin durumlarında gördük. Sırf Mervanos alanındaki Şehit Serdar Tepesi’ni kuşatma altında tutmak için yerleştikleri Piramit Tepesi’nde dört kişilik küçük bir timin saldırısında işgalciler perişan oldular. Bir tepeyi hareketli ve profesyonel bir gerilla timinin elinden alabilmek için onlarca kilometreyi kontrol altında tutmak zorundalar. Bunun faturası da onlara asker kaybı olarak geri dönüyor. Çünkü arazi gerillanındır. Ama bu kayıpların onlar için bir önemi yok. Henüz operasyon başlamadan önce Bilican karakolunun hastanesini genişlettiklerini, ek yerler yaptıklarını, sahra hastaneleri kurduklarını biliyorduk. Bu yönlü somut bilgiler bize gelmişti. Buradan şunu anlıyoruz; demek ki büyük kayıpları göze alıyorlar. Ama kayıplarını açıklayacak cesaret ve güçleri yok. Çünkü devletin kendisi yalan üzerine kurulu bir mekanizmadır. Bunu en iyi icra eden iktidarlardan biri de bu faşist AKP–MHP ittifakıdır. Operasyon ile ilgili söyledikleri her şey yalandan ibaret.

BİR MEVZİYE 11 GÜN GİREMEDİLER

Başladığı ilk andan itibaren arkadaşlarımızın yoğun müdahaleleri ile karşı karşıya kaldılar. Mamreşo ve Zendura’ya indirme yapamadılar. Yoğun teknik kullanımı ile indirme yaptıklarında ise yoğun çatışmalarla yüz yüze kaldılar. Sadece Mamreşo’da onlarca savaş uçağı, helikopterler, SİHA ve her türlü tekniği kullanarak bir savaş mevzisini kuşattılar. Ama bu mevziye 10-11 gün boyunca giremediler. Yüzlerce işgalciye, onca tekniğe karşı Mamreşo savaş mevzisinde sadece yedi arkadaş vardı. Arazideki timlerimiz kuşatma yapmaya çalışan diğer işgalcilere yöneldiler. Tüm bu eşitsiz konuma karşın arkadaşlarımız 11 gün boyunca kahramanca direndiler, düşmanın içeri girmesine izin vermediler. Hiçbir savaş hukukuna sığmayan insanlık dışı, alçakça ve namertçe yöntemler kullanmasa işgalciler o mevziye asla giremezlerdi.

KİMYASAL SİLAH KULLANDILAR

Arkadaşların iradelerini kıramayan düşman daha ilk günden itibaren buraya biber gazı ve çeşitli gaz bombaları attılar. Hatta benzin içeri atıp yakmak istediler, tıpkı Cizre’de yaptıkları gibi. Tüm bunlara karşı da arkadaşlarımız geçit vermedi. Garê’deki tecrübeye dayanarak arkadaşlar tedbirlerini aldılar ve bu on güne kadar böyle sürdü.

Ancak en son kimyasal silah kullandıklarını anladık. En son kurulan bağlantıda Mamreşo savaş mevzisindeki arkadaşlar bunu ifade ettiler ve sonrasında bağlantılarımız koptu. NATO ordusunun yüzlerce askeri yedi arkadaşımızın kahramanca duruşlarıyla ördükleri çeperi geçemediler. Kaldı ki Mamreşo’daki mevzimiz eldeki imkansızlıklardan dolayı çok etkili geliştiremediğimiz bir mevzimizdi. Hazırlıkların tamamı henüz bitmemişti. Buna rağmen işgalciler o mevziye giremedi. Alçakça ve vahşice yaklaştıklarında ancak girebildiler. Bunu kendileri için başarı olarak lanse etmeleri aslında kendi ordularının acizliğini gözler önüne sermektedir. Bir yandan yüze yakın işgalcinin konumlandığı Piramit Tepesi’ne onlarca SİHA altında dört kişilik bir tim sızıyor ve orayı tarumar ediyor, öte yandan yedi kişilik bir timin tuttuğu bir savaş mevziisine yüzlerce işgalcisine, topuna, uçağına, SİHA’sına ve helikopterine rağmen giremiyorlar. Girebilmek için böylesine insan olma onuruyla bağdaşmayan bir vahşet sergiliyorlar. Aslında bırakalım insan onurunu bunun savaş ve askerlik ahlakında, hukukunda yeri yoktur. Bu yüzden bir savaş suçudur. Sen karşında kahramanca savaşan güce karşı en azından saygı duyarsın. Onu yenme biçimin senin gücünü ve ahlakını ortaya koyar. TC ordusunun ve Erdoğan çetesinin ahlaksızlığı da, acizliği de, güçsüzlüğü de Mamreşo Tepesi’nde kendisini bir kez daha göstermiştir.

BİR MEVZİYE GİREBİLMEK İÇİN 5 UÇAK, 11 SALDIRI HELİKOPTERİ, 37 KEZ İNDİRME…

Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: İstediği kadar o mevziye girsin. Ama Mamreşo’da yenilen TC ordusudur. Bu, tüm gerçekliğiyle ortadır. Gerillanın kahramanca duruşu ve yiğitliği karşısında çaresizliğin verdiği hezeyanla canavarca tutumlar içine girmişlerdir. Hatta bununla da yetinmemiş yaşadıkları zorlanmanın acısını arkadaşların cenazeleri üzerinden çıkartmaya çalışmışlardır. Dediğimiz gibi bunu başarı olarak atfetmek ancak savaş gerçeğini bilmeyenlerin harcı olabilir. 10 günlük direnişin bilançosunda da bu görülüyor. 10 gün içerisinde sadece bu mevziye 5 uçak, 11 helikopter saldırısı olmuş, 37 kere indirme yapılmış, 9 kere fiili olarak içeri girme saldırıları gerçekleşmiş. Bunun dışında defalarca mevzinin kapılarına orta ve ağır silahlarla taramalar olmuş, uçakların dışında üç kez ayrıca kimyasal gaz kullanılmıştır. Bunun karşısında orada 18 gerilla eylemi yapılmış, 11 sabotaj eylemi gelişmiş, 2 Skorsky helikopter darbe yemiş, içeriye sokulmaya çalışılan köpek üzerindeki kafa kamerası alınmış ve 21 işgalcinin cezalandırıldığı gözle görülmüştür. Tabii bu yalnızca tekmillere yansıyan ve arkadaşların gördüklerinden ibaret bir sonuçtur.

ERDOĞAN ÇETESİNE VURULAN DARBE

Bu yönelim nereye karşı sergilenseydi orası ortadan kalkmış olurdu. Ama gerilla şimdi tüm alanlarında, mevzilerinde savaşmaya devam ediyor. Edecektir de! Yalnız Mamreşo’da değil, Mervanos’ta da düşman aynı direnişle karşı karşıya kalmıştır. Zap’ta, Ertuş bölgesinde, Şehit Serxwebun Tepesi’nde Qela Bedewê’de, yine Nêrwe Boğazı’nda hiç beklemediği gerilla darbeleriyle karşı karşıya kalmış, darbe yediği için bazı alanlarda bir kademe geri çekilmiş, Qela Bedewê’den ötesine ilerleyememiştir. Bu büyük Apocu fedai ruh karşısında tekniğin sonuç vermeyeceği ortaya çıkmıştır. Bu anlamda bu işgal girişimindeki gerilla eylemleri Erdoğan çetesine kat be kat fazlasıyla vurulan darbelerden biri olarak tarihe geçmiştir. Çünkü biz halkımıza verdiğimiz sözleri sonuna kadar tutacağız. Yaşam olacaksa onurlu bir yaşam olacaktır. Onun dışında nefes alıp vermekten ibaret gelişen bir yaşamı kabul etmeme felsefemiz bize bunu emrediyor. Halkımızın 40 yıldır yaşadığı acı, gözyaşı ve kazandığı değerler var. Onları yere düşürmeme ve bu birikimlere sahip çıkma sözümüzü bedeli ne olursa olsun sonuna kadar yerine getirmede kararlıyız. Bu anlamda başta bu direnişe öncülük eden komutan Serhat Giravî arkadaş sahsında yedi kahraman şehidimizi, yine aynı kahramanca duruşu Zap’taki saldırı eylemlerinde gösteren ve yine böyle bir eylemde yaralanarak şehit düşen komutan Bawer arkadaşı, komutan Delal ile Ekin yoldaşları minnetle anıyoruz. Direnişleriyle bizlere teslim ettikleri bayrağı zafere kadar elden bırakmadan ileriye taşıyacağımızın andını yineliyoruz. YJA Star güçleri olarak operasyonu boşa çıkarıp mücadeleyi zafere ulaştırmanın teminatı olacağımıza dair halkımızın ve kadınların hiç kuşkusu olmasın…”

YJA-STAR GERİLLALARI

Hêzil Özgür, işgale karşı aktif bir direniş sergileyen YJA STAR gerillalarına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

“Operasyonun başından itibaren en stratejik mevzilerimizden tutalım alt yapı çalışmalarına koordineden tutalım muhabere ve iletişime kadar savaşın her boyutunda kadın arkadaşların katılımı etkin ve belirleyicidir. Cesaret, duyarlılık, fedai ruh, direniş azmi mücadele tarihimizde olduğu gibi bugün de bir kez daha kendisini bu işgal harekatı sürecinde göstermiştir. Bildiğiniz gibi Zagroslar Starların, Ninhursagların yani tanrıçaların yurdudur. Yaşam burada, bu tanrıçalar eliyle başlatıldı. İnsanın ilk toplumsallaşması Zagrosların eteğinde başladı, sayısız toplumsal değerler yaratıldı ve zirvelerinde kutsallaştı. İşte şimdi de Ortadoğu halklarına, Kürt halkına ve tüm kadınlara özgürlüğü getirecek son hamleler yine kadınların yoğun emeği ve katılımı ile Zagros dağlarının doruklarında gelişiyor.

Kadın gerillaların halkları ve kadınları alçakça saldırılara karşı savunması aynı hakikatin bin yıllar sonra bugüne taşması ile eşdeğerdir. Bu bir rastlantı değil, hakikatin izdüşümü olmaktadır. Mervanos tepelerine saldırıyı ilk elden fark eden, arkadaşlarına haber verip hemen doçkasının başına geçen, kendisi de bu toprağın kızı olan Ekin Tilora arkadaş, gerçek anlamda çağdaş tanrıçadır. Yine omuz omuza verdiği yoldaşlarıyla on gün boyunca Mamreşo savaş mevzisinde bırakalım irade kırılmasını, dışardaki yoldaşlarına da tilileriyle, sloganlarıyla iddia ve moral aşılayan, tüm yoldaşlarına savaşma cesareti veren Ruken ve Sara yoldaşlar aynı ölçüde öne çıkan özgür Kürt kadınının tanrıçasal yüceliğini ifade etmektedir. Yine Zap’ta, Nêrwe Boğazı’ndan ilerlemek isteyen düşmanı ilk fark eden ve indirme yapmalarının önüne geçmek için inisiyatif kullanıp öne atılan seçkin YJA Star komutanı Delal ve Viyan yoldaşların duruşları YJA Star gerillalarının katılımının niteliğini gözler önüne sermektedir. Şimdi onların boş bıraktığı mevzileri dolduran ve onlar gibi katılan yüzlerce arkadaşımız daha var. Ve onlar da her gün tekmili verilen, verilmeyen onlarca eyleme katıldığı gibi buna öncülük de etmektedirler. Yani Cenga Heftanin’de belirginleşen yeniden yapılanmış gerillanın öncülük misyonunu üstlenen YJA Star gerillasının güçlü performansı bugün Bazen Zagrosê Devrimci Hamlesi’nde kendisini daha fazla kanıtlayarak devam etmektedir. Öncüleşen bu yoldaşlarımız bizim için bir katılım çıtasıdır ve kararlılığımızı daha da arttırmışlardır. Artık onlara layık olma sorumluluğumuz, yükselttikleri direniş çıtasını ileriye taşıma görevimiz daha da yakıcıdır. Biz bu yoldaşların emir erleri olarak görevlerimize daha sıkı sıkıya sarılacağız. Nereye gelirse gelsinler, geldikleri yeri bu cellatlar ordusu için cehenneme çevireceğiz. Başta da dediğimiz gibi; YJA Star olarak bunun teminatını halkımıza ve kadınlara veriyor Zagros Şahinleri olarak direnme ve zafer sözümüzü yineliyoruz.”

BAĞDAT VE HEWLÊR NEDEN SESSİZ?

YJA STAR komutanı Hêzil Özgür, son olarak Bağdat ve Hewlêr hükümetlerinin sessizliğinin nedenlerini değerlendirdi:

“Öncelikle şunu belirtmeliyim ki kendi egemenlik sahalarına olan saldırılar karşında bu kadar sessiz kalmak, meşruiyetini yitirmek anlamına gelir. Gizli veya açık iç pazarlıklar ne olursa olsun dünyanın gözünde Irak ve yerel hükümet meşruiyetini yitirmiş aciz bir konumdadır. Böyle değilse o zaman bu işin bir parçasıdırlar. Sessizliklerinin bu iki nedenden başka bir izahı olamaz. Ancak tarihten yeterince ders çıkartmadıklarını söyleyebilirim.

Bu operasyonlar bizim için yeni değil. Çok daha zorlandığımız, aç, susuz savaştığımız ‘90’lı yıllar gerçeği var. Çok zorlandık, bedel verdik ama bugünlere kadar geldik. Çünkü davamız haklıdır, meşrudur, yurtsever bir öze ve halkımızın gerçek taleplerine dayanmaktadır. Bu anlamda Irak’ın da, yerel hükümetin de ucuz ve kısa vadeli küçük hesaplarını bir kenara bırakmaları, deyim yerindeyse daha aklı selim düşünmeye ihtiyaçları var. Türk ordusu yerleştiği yerlerden hiçbir şekilde geri çekilmek istemeyecektir. PKK bittikten sonra geri çekileceklerini düşünmek safdillikten öte bir şey değildir. Peki sonra ne olur diye biraz düşünseler böyle yaklaşmazlardı. Ya da sırf bireysel ve ailesel çıkarlara odaklı olsalar da TC’nin karakterini düşünmek bile bunun sonra tersine döneceğini görmeleri için yeterli olurdu. Bu anlamda bu sessiz tutumlarının vatan toprağına tecavüz anlamına gelen böylesi bir saldırı karşısında hiçbir duygu, düşünce ya da vicdanla açıklanabilir izahı olamaz.

Başûrê Kurdistan toprakları için savaşmış peşmergelerin şimdi yürekleri yanıyor. Yurtsever Başûrê Kurdistan halkımız bu tavırsızlığın, sessizliğin acısını ve utancını yaşıyor. Biz gerilla olarak halkımızla birlikte direneceğiz. Sonuna kadar halkımızla ve değerlerimizle yürüyeceğiz. Peki ilerde bu utancı yaşatanlar, yerel hükümet yetkilileri bu halkın yüzüne nasıl bakacaklar? Hesap kitaptan öte bu toplumsal bir ahlak meselesidir. Bir insanın kendi topraklarına ve ülkesine yapılan tecavüze seyirci kalması onursuzluk ve namussuzluktur. Halkımızın da bunu kabul etmediğini biliyoruz. Ancak halkımız her yerde daha fazla sesini yükseltmeli ve ulusal değerleri yaratmada aktif olmalıdır.

KARARLILIĞIMIZI SONUNA KADAR ORTAYA KOYACAĞIZ

Kuzey’de halkımız AKP’nin her türden yönelimiyle karşı karşıyadır. Bu saldırı özgür Kürde karşı topyekun bir soykırım girişimidir. Unutmayalım ki, bugün bireysel hesap ve kitaplarla sessiz kalmak yarın bizi onursuzluklarla yüklü bir yaşama mahkum edebilir. Yine tüm parçalardaki kadınlar ve gençler olarak yaratılan tüm değerlerimiz elimizden alınmak isteniyor. Bunun dışında kendi kimliğimiz ve rengimizle bir yaşam hakkı tanımayan koşullarda kalmak ve yaşamaya mahkum olmak, elbette ki hiç kimsenin tercihi olamaz. Bu anlamda tüm Kürt halkı ve kadınları olarak bir dönüm noktasındayız. Ya bize yüzyıl öncesi gibi onursuz bir yaşam dayatılacak ya da biz topyekun direnişimizle bu cendereyi bir daha tekrar etmemek üzere aşacağız! Bu nedenle örgütümüz ‘Dem Dema Azadiyê’ dedi. HPG ve YJA Star gerillaları olarak Bazên Zagrosê ve Cenga Xabur hamleleriyle Özgürlük Zamanı hamlesinin öncüsü olma kararlılığımızı sonuna kadar ortaya koyacağız. Askeri güçler olarak Özgürlük Zamanı hamlesi karşısındaki tutum ve sorumluluğumuzu bu şekilde hamleler yaparak yerine getirmeye çalışıyoruz.

KADINLAR VE GENÇLER, FAŞİST İTTİFAKI YERLE BİR EDECEK HEDEFLERE YÖNELMELİ

Ancak başta Kürt kadınları ve gençliği olmak üzere tüm parçalardaki halkımız, korona, yasaklar, baskı, zulüm, gözaltı ve tutuklanma dinlemeden 40 yıllık mücadelenin kazandırdığı ruhla hiç kimseden beklemeden mücadele içerisinde olmalı ve bu faşist ittifakı yerle bir edecek hedeflere yönelmelidir. Özellikle gençlik ve genç kadınlar kimseden talimat, emir ya da örgütlülük beklememeli! Kürdistan şehirlerini, Türkiye metropollerini, işgalci çeteci güruhu ve yandaşları için cehenneme çevirebilmelidir. Ekonomik hedeflerden cezalandırma ve yakmalara kadar bu kirli savaşa destek sunan her kurum, kuruluş, kişi ve çevre hedeftir. Bu anlamda 21. yüzyılda gerçekleştirilmek istenen Kürt soykırımı karşısında topyekun bir direniş içerisinde olmalıyız. Zindanlar başta olmak üzere direnişte olanların çağrısına katılmalıyız.

Halklar ve kadınlar olarak, biz Önderliğimizden yaşamın ancak böyle olursa anlamlı olacağını öğrendik. Önderliğimiz daha ilk yola çıkarken, ‘Ey yaşam! Seni ya özgürce yaşayacağım, ya da hiç yaşanmamış sayacağım’ dedi. Yüreği özgürlük ve Önderlik ile atan başta halkımız olmak üzere tüm halklar ve demokratik kesimlerin bu işgal karşısında sessiz kalmayacaklarına olan inancımla bir kez daha zafere kadar mücadele etme sözünü yenilerek herkese başarılar diliyorum.