8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne ilişkin yazılı bir açıklama yapan Demokrasi Alevi Kadınlar Birliği (YJAD) şunları belirtti: “Rosa Luxsemburg’dan Clara Zetkin’e, Kadıncık Ana’dan Zarife’ye, Baciyan’ı Rum’dan Dersimli Bese’ye kadınların varoluşunu, eşitliğini, özgürlüğünü esas alan ve direnişi büyüten kadınların bizlere bıraktıkları mirasa sahip çıkmanın gururuyla 8 Mart Kadınların Birlik Dayanışma ve Mücadele Gününü selamlıyor bu yıl da kız kardeşlerimizle beraber zalimin karşısında mazlumların, yezidlerin karşısında pir u pakların sesi olamaya devam ediyoruz.
Modern çağın karanlık gün doğumunda yüzbinlerce kadın ve çocuk daha fazla kar hırsı ile günde 12-14 saat çalıştırılıyor, sermayedarlar ceplerini doldurup yeni yatırımlarla güçlerine güç katarken onlar sefalet ve açlıkla sınanıyorlardı. Tarih 8 Mart 1857’yi gösterdiğinde Amerika’da tekstil işçisi kadınlar bu sefalete ‘Dur’ demek, çalışma sürelerini azaltmak için grev başlattılar. Polisin müdahalesi sonucu çıkan yangında fabrikada kapalı kalan 129 kadın hayatını kaybetti. 1910 yılına gelindiğinde 2. Sosyalist Kadın Konferansında Clara Zetkin’in önerisi bugün 8 Mart’ın Kadınların Birlik Dayanışma ve Mücadele günü olarak benimsenmesini beraberinde getirdi.
O günden bugüne zulmedenler değişti, ama bugünün yezidleri kadınları ezmeye, doğayı sömürmeye ve kadınların direnişlerine karşı kırım politikalarını sürdürmeye devam ediyor. Son bir yıldır hayatlarımızı esir alan Corona salgını boyunca erkek egemen kapitalist sistem bir yandan bizleri eve kapatarak yarattığı krizi yine kadınların emekleri üzerinden aşmaya çalışırken, ev içi şiddete karşı kadınların mücadeleleri ile oluşturulmuş yasal mekanizmaları ortadan kaldırmaya çalışıyor. Böylece kapatıldığımız evlerde erkek egemen kapitalist sistemin ihtiyaçlarını karşılamamız öngörülüyor.
Polonya’dan Arjantin’e kadınların bedenlerine erkek egemen devletlerin müdahalesi olarak tanımlanabilecek kürtaj yasağı gündemleştiriliyor var olan yasaklar sürdürülmek isteniyor. Türkiye’de İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırılar, ceza infaz kurumlarına da yapılan düzenlemeler, kadınların nafaka hakkını tartışmaya açma girişimleri, kadın katillerinin çocuk istismarcılarının cezasızlık politikasıyla adeta ödüllendirilmek istenmesi, direnen kadınlara karşı gözaltı baskı uygulamaları, çıplak arama gibi işkenceler erkek egemen sömürüyü devam ettirme isteğini açıkça ortaya koyuyor.
Tüm bu saldırılara ve salgın koşullarına rağmen dünyada ve Türkiye’de kadınlar erkek egemen sitemin biçtiği makul / makbul kadın rolünü reddetti, reddediyor. Yılmadan, alanları terk etmeden direnerek direndikçe çoğalarak bilinçlerine bilinç katarak tüm saldırıları geri püskürtmeyi başaran, 8 Mart 2020’den 2021 8 Mart’ına artık her alanda daha güçlü kararlı bir kadın hareketi var. Alevi kadınlar olarak kendi özümüzle bu hareketin bir birleşeni olmaya devam edeceğiz.
İnancımıza dayatılan her türlü asimilasyoncu tekçi yozlaştırıcı zihniyete karşı kadın erkek eşitliğini Can anlayışıyla yaşamaya ve savunmaya devam edeceğiz. Cezaevlerinde açlık grevleriyle 8 Mart’ı karşılayan kadınlarla, Boğaziçi üniversitesine kayyuma direnen kız kardeşlerimizle, Kod 29 adı altında işten çıkartılmak istenen kadınlarla, tarım eğitim sağlık alanındaki emekçi kadınlarla ve göçmen kadınlarla sözlerimizi birleştirecek hakikat yolunda olmaya devam edeceğiz
Biz alevi kadınlar salgın sürecinde bir kez daha gördük ve biliyoruz ki adalet barış ve demokrasi eşitlik ancak bizlerin kararlı duruşuyla yaşam bulabilir. Her gün özümüzü dara çekerek bozulan kirletilen yabancılaştırılan yozlaştırılana karşı hak ve hakikat aşkıyla YOLDAŞ olarak baş edebiliriz. Yolumuz hakikat yoludur. Bu duygu ve düşüncelerle tüm kadınların 8 Mart birlik dayanışma ve mücadele gününü kutluyoruz.”