"Zîlan kadın dirilişini ve direnişini yeniden açığa çıkardı"

Dersim'de 22 yıl önce hayatını kaybeden Zîlan'ı anan YJA Star gerillaları, Zilan'ın yaptığı fedai eylem ile kadının dirilişini ve direnişini yeniden açığa çıkardığını vurguladı.

YJA Star Merkez Karargâh Komutanları'ndan Emine Erciyes, YJA Star Komutanları'ndan Eylem Ronî ve Apollo Akademiler Komutanlığı'ndan Zozan Raman, Zîlan kod adlı PKK gerillası Zeynep Kınacı'nın, eyleminin 22. yıldönümüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Medya Haber'in sorularını yanıtlayan gerillalar, PKK gerillası Zîlan'ın fedai eyleminin PKK tarihinde yeni bir dönem ve etki yarattığını belirtti.

-Zîlan eylemselliğini değerlendirmeden önce eylemin gerçekleştiği zamanı biraz hatırlatacak olursak hangi önemli noktalara değinmek ve değerlendirmek gerekir?

Emine Erciyes: Yeni bir Haziran sürecinden geçmekteyiz. Zilan, 30 Haziran 1996 yılında fedai eylem gerçekleştirerek düşmana büyük bir darbe vurmuştur. Başta Zîlan yoldaş olmak üzere tüm fedai yoldaşlarımızı ve devrim şehitlerini saygıyla anıyoruz. Onlar bedenleriyle yolumuzu aydınlattılar. Bedenleriyle aydınlattıkları hakikat yolunu özgürlüğün zaferiyle taçlandırana kadar mücadelemizi yükselteceğimizin sözünü tüm devrim şehitlerimize bir kere daha veriyoruz. Haziran ayı fedai yoldaşlarla özdeşleşmiş bir aydır.

Tarihimiz hep direnişlerle, mücadele ile dolu bir tarihtir, fakat böylesi fedai bir eylem ilk defa Zîlan yoldaş şahsında açığa çıkmıştı. Daha sonra Sema yoldaş 21 Mart'ta bir eylem gerçekleştirmiş ve 17 Haziran'da şahadete ulaşmıştır. Gulan yoldaş ise '99 sürecinde Önderliğimize karşı geliştirilen komplodan sonra fedailik çizgisini örgütlenmesinde sorumluluk alan bir arkadaştır ve Gulan arkadaş da Haziran ayında şahadete ulaşmıştır. Bu anlamda Haziran ayı hem şehitler ayı hem de fedailik çizgisinin somutlaştığı bir aydır.

'ZÎLAN YOLDAŞ ÖNDERLİĞE KARŞI GELİŞTİRİLEN KOMPLOYA BİR CEVAPTIR'

1996 yılı mücadelemiz açısında çok önemli bir süreçti. Özellikle Önderliğimizin başlattığı ateşkeslerin yaşandığı bir süreçti. Önderliğimiz mücadele tarihimiz boyunca oluşan tüm barış zeminlerini değerlendirmek istemiştir. Bu süreçleri barış ve diyalog yolları ile güçlendirme çabası içinde olmuştur. Önderliğimizin asıl hedefi Kürt halkının, PKK'nin ve özgürlük çizgisinin muhatap olarak alınmasıydı. TC şahsında ise, Önderliğimizin bu arayışlarını boşa çıkartma ve bunları komplolarla cevaplama durumları yaşanmıştır.

Önderliğe karşı komplo, suikast girişimi var. Büyük bir bomba hazırlanıyor ve bu patlatılmak isteniyor. Aslında 1996 komplosunu, uluslararası komplonun provası, ön ayağı olarak değerlendirebiliriz. Önderliğimizin bu iyi niyetinin bu şekilde karşılanması örgüt yapımız içinde büyük bir öfkeye dönüşmüştür. Zîlan yoldaş bu anlamda Önderliğe karşı geliştirilen komploya bir cevaptır.

'ZÎLAN YOLDAŞIN EYLEMİ BİR İLKTİ'

Zîlan yoldaşın mesajı çok açıktır; "Eğer sizler Önderliğimize bu şekilde yaklaşırsanız, hedef alırsanız bizler de kendimizi saçımızın son teline, hücrelerimize kadar bomba haline dönüştürüp patlarız." Zîlan yoldaşın eylemi bir ilkti. Hem fedai eylem tarzında bir ilkti hem de PKK'nin savaş tarzında taktiksel olarak bir ilkti. Düşman o süreçte böylesi bir eylemden oldukça ürktü. Uzun süre gündemde kaldı. Bundan dolayı Zîlan yoldaşın eylemi tarihimiz açısında yeni bir dönem, yeni bir mücadele süreci olmuştur.

Bu hem kadın tarihi açısından da böyledir.Tarihimiz boyunca eylemleriyle, düşmanın eline geçmemek için kendilerini uçurumdan atan, düşmanın eline geçmemek için kendinde bomba patlatan bu anlamı ile büyük direnişler, büyük kahramanlıklar yaratan yoldaşlarımız oldu. Zîlan yoldaş bedenini düşmanda patlayan bir silaha dönüştürmüştür.

-Böyle bir eylemi duyduğunuz zaman, nasıl karşıladınız?

Zîlan yoldaşın eylemini gerçekleştirdiği süreç benim partiye yeni katıldığım sürece denk gelmektedir. PKK'yi eylem ve militan gerçekliği açısından teorik olarak biliyor ama pratik açıdan tanımıyordum. Zîlan arkadaş gerçekliğinde bu tanıma oldu. PKK'nin savaş ve özgürlük çizgisini çok somut görebildim. Böylece bir kadın için bir militan için katılım çizgisinin Zîlan çizgisi olması gerektiğini düşündüm. İlk karşılaştığım eylemdi bu anlamda da hafızamda daha net yer edinmişti.

'ZÎLAN'I KENDİME BİR YAŞAM VE EYLEM ÇİZGİSİ OLARAK ELE ALALIM'

Önderliğimiz, Zîlan yoldaşı tanrıça olarak tanımladı. Toplumunu yaratan, koruyan, savunan tanrıçanın sesinin karanlığa gömülmesinden sonra Zîlan yoldaşın tekrar toplumunu, Önderini koruyan bir tanrıça olarak sesini yükseltiyor. Düşmana karşı bir eylem çizgisi olarak farklılığını ortaya koyuyor. Biz başta bunu büyük cesaret ve fedakarlık olarak anlıyor ve yorumluyorduk. Daha sonra Önderliğin değerlendirmelerini dinledikçe ve Zîlan arkadaşın mektuplarını okudukça yaşananın yalnızca bir eylem olmadığını, bir yaşam çizgisi, bir gelecek olduğunu ve her militanın da Zîlan çizgisinde olması gerektiği bilincini çıkarttık.

Önderliğimiz de daha sonraki çözümlemelerinde şunu belirtiyordu: "Zîlan belki bedeninde bu bombayı patlattı, fakat sizler kişiliğinizde bunu yapmalısınız. Belki Zîlan bir eylemdi. Siz yaşam tarzı, zafer tarzına dönüşmelisiniz. " Ben de bu anlamda Zîlan'ı kendime bir yaşam ve eylem çizgisi olarak ele aldım ve bu şekilde mücadeleye katılma kararlılığına ulaştım.

-Zîlan'ı, tanımak istediğimizde bakıyoruz ki, devletin en çok yöneldiği, özel savaş yürüttüğü alanlardan biri olan Malatya'dan. Bunu nasıl değerlendirmek gerek?

Eylem Ronî: Zîlan arkadaşın aile gerçekliğine baktığımızda sosyal yapısı itibarı ile Alevi, Kürt ve feodal bir yapı ile karşılaşıyoruz. Bunun yanında ailede küçük burjuva özellikleri de kendisini gösteriyor. Düşman Alevi Kürtler üzerinden yabancılaştırma gibi özel savaş politikaları uygulamaktadır.

Zîlan yoldaşın doğup büyüdüğü Malatya'dan başlarsak, Maraş-Elbistan, Sivas-Koçgirî'ye kadar bir çok bölge bu politikaya maruz kalmaktadır. Bu bölgedeki Kürtlere karşı özel bir konsept uygulanmaktadır. Şimdi de bu uygulamalar devam etmektedir ve bu uygulamalar kültürel kırım, yabancılaştırmadır.

GERÇEKLEŞTİRDİĞİ EYLEM DÜŞMANA BİR DARBEDİR

Soykırımın her anlamda, kişilik üzerine, kültür ve kimlik üzerine uygulanmasıdır. Zîlan arkadaş da bu çelişkileri çok yoğun yaşamıştır. Hem Alevi kimliği üzerinden, hem de Kürt kimliğinden kaynaklı yaşamıştır. Bu da Zîlan yoldaşta çelişkilerin yoğunlaşmasına ve çelişkileri görme bilincine yol açmıştır. Bu çelişkiler arayışa, anlamaya ve kavramaya dönüşmüştür. Zîlan yoldaşın eylemi bu anlamda, düşmanın bu yöremiz üzerinde oynadığı oyunlara da bir cevaptır; büyük bir darbedir.

Önderliğimiz de Zîlan arkadaşın eyleminden sonra şu değerlendirmeyi yapıyor; "Ben böylesi bir Malatyalılığa büyük saygı duyuyorum. Zîlan yoldaş gerçekleştirdiği eylemi ile yeni bir Malatya kimliğini açığa çıkartmıştır. Biz bu kimliğe saygı duyar sahip çıkarız." Bu anlamda gerçekleşen eylem düşmana kültürel ve askeri anlamda bir cevap, darbedir. Kadının dirilişini ve direnişini bu topraklarda yeniden açığa çıkartmıştır.

-Peki Dersim'in seçilmesi tesadüf müydü?

Bu bir tesadüf değil. Zîlan arkadaş böyle bir eylemi başka bir yerde, başka bir şehirde de yapabilirdi fakat özellikle Dersim bölgesini tercih etmiştir. Kürt tarihine de baktığımızda Dersim bölgesi 1938 Katliamını yaşamıştır. Dersimliler şahsında Kürtlerin kültürü, ulusal gerçekliği o katliamlarla yok edilmeye, bitirilmeye çalışıldı. Bunun yanında özgürlük bilinci taşıyan Dersimli kadını gerçekliği var. Yaşanan bu katliamlarla bunun üzeri örtülmeye çalışıldı. Aslında Zîlan'ın eylemi Dersîm'in dirilişi ve direnişidir. Zîlan yoldaş mektubunda şöyle bir tanım kullanıyor: "Ben Kürt kadının diriliş sembolü olmak istiyorum." Bu durumda Dersim tarihine baktığımızda da Zarifeler, Besêler var. Katliam sürecinde birçok kadın düşmana karşı direnmiştir.

DERSİM'İ KÜRT KADINLARININ KALESİ HALİNE GETİRDİ

Dersim'de İksor Kayalıkları vardır, bu kayalıklar çok yüksek kayalıklardır ve bir çok kadın düşmanın eline geçmemek için kendisini bu kayalıklardan atmıştır. Bu tarihsel, toplumsal bir gelenektir. Zîlan da gıdasını buradan alıyor, buradan besleniyor; bu yüce kadınların ardılı oluyor.

Düşman gerçekleştirdiği katliamlardan sonra burada hiçbir değer bırakmadı. Özelde Dersim'de Alevi Kürtler üzerinde bir korku politikası uygulamaya çalıştı. Bu şekilde ele aldığımızda görüyoruz ki, Zilan arkadaş burayı çok bilinçli bir şekilde tercih etmiştir. Düşman o dönemde; "Biz Dersîm'i kalemiz yapacağız" diyor. Zilan arkadaş ise gerçekleştirdiği eylem ile burayı Kürtlerin, Kürt kadınlarının kalesi haline getiriyor.

-Zîlan'ın eylemselliği aynı zamanda hareketiniz tarafından “önderlik gerçeğini kavrama ve uygulama” olarak değerlendiriliyor. Zilan'da gerçekleşen bu durumu değerlendirirken “Önderliksel gerçeği” nasıl ele almalıyız?

Zozan Raman: Şimdi her şeyden önce Zilan gerçekliği Önder Apo'nun yaratmak istediği özgür kadın gerçekliğidir. Önderliksel gerçekliğine, çıkış sürecine baktığımızda ise Kürdistan'da müthiş bir sömürü gerçekliği söz konusu. Yine yürütülen katliamlar. Bu katliamlarla Kürtler kimliksiz, hafızasız bırakılmak istenmiştir.

Bunun da ötesinde öndersiz bırakılmak istenen bir Kürt gerçekliği var. Önder Apo'nun çıkış aslında Kürt halkının ve kadının diriliş ve başkaldırı tarihini başlatmıştır. Önderliksiz bırakılmak istenen halk gerçekliğini en iyi gören ve bilince çıkartan Zîlan yoldaşımız oluyor. Önder Apo'nun halk ve kadınlar açısından ne anlama geldiğini çok iyi kavrıyor ve bunu tamamlamak istiyor. Eylemi de bu tamamlama isteminin en somut ifadesi oluyor.

HALKLARIN YANINDA YER ALAN BİR ÖNDERLİK GERÇEKLİĞİ VAR

Belki birçok Kürt önderi çıkmıştır ama bunlar katliamlarla yüz yüze bırakılmışlardır. Kürdistan gerçekliğinde düşmanla işbirliği içinde olan, Kürt halkının değerlerine sahip çıkmayan, aslında bu değerleri inkar eden lider gerçekliği var. Önderliğimiz ise, demokratik uygarlık tarihi boyunca açığa çıkan değerlerin somut ifadesidir.

Önderliğimiz her zaman ezilen halkların yanında olmuştur. Yani Kürtler açısında bir işbirlikçi liderler gerçekliği var bir de bunun karşısında duran, buna 'dur' diyen, halkların yanında yer alan bir Önderlik gerçekliği var. Bunu en iyi anlayan ve bu açıdan Önderliği tamamlamak isteyen bir Zilan gerçekliği ile karşı karşıyayız.

-Değindiğiniz bu noktalar çerçevesinden baktığımızda Zîlan'daki özgürlük ve yurtseverlik yaklaşımını nasıl ele almak gerekir?

Tarihe baktığımızda sesi soluğu kesilmiş bir kadın gerçekliği ile karşı karşıya kalıyoruz. Belki bu halklar açısından da böyledir ama kadında daha derindir. Zîlan yaratılmak istenen bu köleliği en yakıcı şekli ile hissediyor ve görüyor. Eylemi de buna karşı gelişen bir öfke eylemidir. Bu anlamda Zîlan'ın eylemi bir özgürlük eylemi, bir doğru yaşama koşma eylemi olarak tanımlanabilir.

Tek başına bir intihar ya da düşmana karşı geliştirilen bir darbe eylemi olarak değerlendiremeyiz. Mevcut kapitalist modernite koşullarını ret etmektir. Düşmanın inkar ve imha yönelimlerine karşı duruş eylemidir. Zîlan gerçekliğini doğru yaşam peşinde koşan bir militan gerçekliği olarak da değerlendirebiliriz.

-Yaşama sevgisi olan Zîlan'ı ve bu eylemi bir aşk gerçekliği içinde nasıl tanımlayabiliriz?

Emine Erciyes: Zîlan arkadaşı bizler mektuplarından tanımaktayız. Mektuplarındaki her bir cümlesi onun yaşam felsefesini, yaşam anlayışını dile getirmektedir. Bunun üzerinden de Önderliğimiz Zîlan arkadaşı bir manifesto, bir yol gösterici olarak ele alıyor. Sadece eylemi ile değil, yaşam tarzıyla, felsefesiyle, teorik düzeyiyle bir yaşam manifestosudur. Bu anlamda her cümlesinden çıkarılacak dersler vardır.

Zîlan yoldaşı eyleminden, yaşamından, Önderliğe olan bağlılığından ve yurtseverliğine kadar onu şu cümlesi ifade ediyor: "Anlamlı bir yaşamın sahibi olmak istiyorum." Bence bu Zîlan yoldaşın kilit cümlesidir. Bu cümlede dile gelen Kemal Pir yoldaşın; "Yaşamı uğrunda ölecek kadar seviyoruz" anlayışıdır. Yaşamı uğruna ölecek kadar sevmek ve bu eylemle anlamlı bir yaşam yaratmak isteniyor.

BU GÜN BİNLERCE ZİLAN VAR

Zîlan bu eylemle yeni bir yaşam yaratma aşamasına gelmiştir. Yine mektubunda değindiği bir konu var ve şöyle diyor: "Özgürlüğe ulaşmak için savaşmalıyız ve bu savaşa ulaşmak için de örgütlülüğümüzün olması gerekiyor. Ancak bu örgütlülük ile özgür iradeyi yaratabiliriz. Kürt kadının tarihten gelen yurtseverlik, bağlılık ve cesaret gibi özellikleri var ve bunu devrime aktarabilmeliyiz." Önderlik Zîlan yoldaşın bu yaklaşımlarından yola çıkarak Kadın Kurtuluş İdeolojisini geliştirmiştir.

Kadın Kurtuluş İdeolojisi'nin de beş ilkesi bulunmaktadır: Özgür irade, örgütlülük, yurtseverlik, mücadelecilik ve etik-estetik ilkesi. Zîlan yoldaşın mektuplarında bu ilkeler yer alıyor. Zîlan yoldaşta dile gelen yaşam, ülke, Önderlik aşkıdır. Belki Zîlan yoldaş bir kişiydi ama bu gün binler olmuştur.

GÜÇ KAYNAĞIMIZ ZİLAN'DIR

Eyleminin üzerinden yirmi iki yıl geçti ama bu gün Zîlan arkadaşın eylem yaptığı dönemde doğan çocuklara Zîlan ismi verilmiştir. Onlar büyümüş, özgürlük saflarına katılmışlardır. Zîlan yoldaşın eyleminden, duruşundan etkilen binlerce kadın yoldaşımız adını Zîlan yapmıştır. Bu anlamda Zîlan bir kişi olmaktan çıkmış, halka, topluma, militan çizgimize, felsefemize mâl olmuştur. Artık bir yaşam tarzı olmuştur.

Yoldaş olarak, militan olarak, Zîlan gibi yaşamak nasıl olmalı, kendini gözden geçirip kendini yeniden inşa etme, eksikliklerini giderip onun yaşam çizgisine ulaşmak hedefimiz olmalıdır. Zîlan yaşamın her an'ında bizimledir. Aşk denilen olay da bu olmalıdır. Zorlandığımız anlarda bizim güç kaynağımız Zîlan yoldaştır.

BİR TABURUN YAPABİLECEĞİ EYLEMİ TEK BAŞINA YAPMIŞTIR

Zîlan yoldaş yalnızca gerçekleştirdiği eylemle değil yaşam tarzıyla da birlikte yaşadığı yoldaşlarında bir iz bırakmıştır. Doğa sevgisi ile, yoldaş sevgisi ile, emeğiyle mütevazılığı ile iz bırakmıştır. Mektubunda dile getirdiği şeyleri yaşamıştır. Yurtseverliği yaşamıştır, mücadele vermiş, eylemi ile örgütlülüğü yaratmıştır. Bir taburun yapabileceği eylemi tek başına gerçekleştirmiştir.

Arkasından bir kadın ordusu örgütlemiştir. Önderlik bu eyleme ve Zîlan yoldaşa Kadın Kurtuluş İdeolojisi ile cevap vermiştir. Zîlan demek anlamlı bir yaşamın sahibi olmak demektir. Bize bunu miras bırakmıştır. Biz de bunun başarıya ulaşmasını sağlayana kadar, tüm topluma hakim kılana kadar mücadelemizi Zîlan yoldaşa bağlılık temelinde sürdüreceğiz.

-Ortadoğu'nun karartılmış bir tarihi söz konusu ve bunun içinde İştar gibi bir tanrıça gerçekliği de var. Şimdi ise kadın şahsında düşüş yaratılmak istenmektedir. Bu eylemlilik bu anlamda neyi ifade ediyor?

Eylem Ronî: Aslında yalnızca Ortadoğu kadını için değil, tüm dünya kadınları için beş bin yıllık bir zihniyetten bahsediyoruz. Bununla kadın tamamen köleleştirilmiş, sesi soluğu kesilmiştir. Bir İştar gerçekliğinden bahsediyoruz. İştar denildiği zaman insanın aklına bilgelik geliyor. Bilgeliği ile topluma doğru, ahlaki, etik ölçüleri vermek geliyor. Bu anlamıyla kadının toplumda başat olduğu süreçlerde refah, huzur ve adalet var. Evrensel kriterlerle uyumluluk ve ahenk söz konusu. Şimdi Ortadoğu gerçekliğinde bu biraz karartıldı, kapatıldı. Kadın tamamen dört duvar arasına sıkıştırıldı ama yine de kadını yok edemediler.

ZİLAN KARARTILMIŞ KADIN GERÇEKLİĞİNİN BİLİNCİDİR

Zîlan'ın gerçekliğinde şunu çok net görüyoruz: Zîlan kadın gücünün toplumsallaştırılmasıdır. Zîlan küllerinden kendini yarattı. Zîlan eylemiyle, mektuplarıyla, bizlere bıraktığı mirasıyla tekrardan kadının tanrıça döneminde topluma verdiği değerleri yeniden açığa çıkarttı.

Zîlan her şeyden önce karartılmış kadın gerçekliğinin iradesi, dili, bilincidir. Zîlan yoldaşın eylemi çok olağanüstü bir eylemdir. Sanırım bir tek Filistin Kurtuluş Örgütü'nde bu tarz bir eylem gerçekleştiriliyor. Şu anda da birçok fedai yoldaşımız Zîlan tarzı eylemler gerçekleştirmişlerdir. Sema Yüce yoldaş, Zinar arkadaş, Doğa arkadaş ve binlerce arkadaşımız böylesi fedai eylemler gerçekleştirmişlerdir.

-Toplum ve özelde de kadınlar Zîlan'ı nasıl ele almalı ve yaşamsallaştırmalı?

Zozan Raman: Toplumdaki kadın gerçekliğine baktığımızda kadın üzerindeki baskıyı görebiliyoruz. Bu baskı ile kadının iradesi kırılmak isteniyor. Zîlan arkadaşın yapmış olduğu eylem ise kadına müthiş bir güven vermiştir. Bu anlamda Zîlan arkadaş yalnız kadına değil, kadın, erkek bir bütün olarak kendi özgürlükleri, kendi toplumsallıkları ve yitirdikleri değerleri yeniden elde edebilmek için bir eylem yapılacaksa nasıl yapılması gerektiğini göstermiştir.

Zîlan arkadaşın eylemi baskı ve sömürü sistemine karşı gerçekleştirilen bir eylemdir. Kürt halkı birçok inkar ve imha politikası ile karşı karşıya bırakılmıştır. Yok sayılmıştır. Zîlan ise yok sayılan halkın ve kadının dirilişi olmayı başarmıştır. Böylesi bir gerçekliği yaratanın kadın olması ve gelenekleri yıkarak büyük bir eylemselliği yaratması çok önemli ve değerlidir.

ZİLAN ÇİZGİSİ KÜRDİSTAN'IN DÖRT PARÇASINA YAYILDI

Emine Erciyes: Zîlan yoldaşı birkaç kelimeye, kelimelere sığdırmak elbette ki zordur. Zîlan yoldaş bir yaşam tarzı, yaşam felsefesidir. Zîlan'ın fedailik çizgisi bugün Kürdistan'ın dört parçasına yayılmış durumdadır. Güney Kürdistan'da Viyan Soran, Rojhilat'ta Ronahî Wan, Rojava'da, Kobanê'de Arîn Mîrkan, Efrîn direnişinde Avesta Xabur, Barîn Kobanê yoldaş şahsında Zîlan çizgisi kendini devam ettirmiştir.

Kadına, halka, Özgürlük Hareketi'ne nerede bir saldırı varsa artık bir fedailik çizgisi açığa çıkmıştır. Diğer halklar açısından da bu geçerlidir. Örneğin 1999 komplosu karşısında Rojbîn yoldaş eylem gerçekleştiriyor Arap bir yoldaştır. Fatoş Sağlamgöz yoldaş Türkiyeli, kendi memleketinde eylem yapan Elefterya yoldaş Yunan bir yoldaştır. Bu anlamda Zîlan gerçekliğinde açığa çıkan fedailik gerçekliği tüm Kürdistan'a ve özgürlük sevdalısı olan tüm halklara yayılmaktadır. Bu gelenek önemli bir mirastır ve mücadelemiz bunun üzerinden yayılmaktadır.

'ÖZGÜRLÜĞE ÇOK YAKIN OLDUĞUMUZ BİR SÜREÇTEN GEÇİYORUZ'

Erkek yoldaşlarımız açısından şunu belirtmek istiyorum, belki Zîlan yoldaşın eylemine kadar da kadının savaş gücüne inanmayan, kadını savaşta geri planda gören, kadının neden dağda olduğuna anlam vermeyen anlayışlar olmuştur. Fakat Zîlan yoldaşın eylemi ile artık kadın öncüdür, yol gösteren ve komutandır.

Fedai eylem yapan yoldaşlarımızın mektubunda şunu çok net görüyoruz; fedaidir ama eyleme giderken, 'ben kadın çizgisine öz eleştiri veriyorum' demek klasik, geleneksel erkeğin o yoldaşlar şahsında öldürülmesi demektir. Özgürlüğe çok yakın olduğumuz bir süreçten ve mücadelenin çok keskin olduğu bir dönemden geçiyoruz.

Aslında Zîlanca mücadele etme sürecinden geçiyoruz. Zîlan yoldaşın eylem yıl dönümü vesilesiyle şunu bir kere daha belirtmek istiyoruz; Kürt kadınları olarak, kadınlar olarak erkek egemen sistemin karanlığına karşı özgürlüğün en fazla aydınlığa dönüştüğü, somutlaştığı bir süreci yaşıyoruz. Zîlanca mücadele ederek, Zîlan gerçekliğini yaşamın her alanına dağıtarak, yayarak özgürlüğü yaratabiliriz. Bu kadınlar olarak bu konuda kendimize güvenmemiz, mücadelemizi yükseltmemiz gerekir.