Zilan Kadın Festivali 'jineoloji' paneliyle başladı
Zilan Kadın Festivali’nin 14’üncüsü Dortmund'da başladı. Panelde yapılan konuşmalarda, kapitalist sistemin de kadını köleleştiren etkisine değinilerek, Rojava'daki çözüme dikkat çekildi.
Zilan Kadın Festivali’nin 14’üncüsü Dortmund'da başladı. Panelde yapılan konuşmalarda, kapitalist sistemin de kadını köleleştiren etkisine değinilerek, Rojava'daki çözüme dikkat çekildi.
Dersim’de 1996 yılında yaptığı eylemle ismini Kürdistan tarihine yazdıran PKK Gerillası Zeynep Kınacı (Zilan) adına, geleneksel olarak her yapılan Zilan Kadın Festivali’nin 14’üncüsü bu yıl Almanya’nın Dortmund kentinde yapılıyor. Festival, “Parastina Efrînê Parastina Şoreşa Jinê ye” sloganıyla Avesta Xabur ve Barin Kobanê’ye adanıyor.
Festival, Jineoloji Komitesi'nin hazırladığı “Kadına Karşı Şiddet ile Mücadele” paneliyle start aldı. Panelde yapılan konuşmalarda, şiddetin, 5 bin yıllık erkek egemenlik sisteminin bir ürünü olduğu, buna karşı Rojava’daki kadın devriminin çözüm olacağı vurgulandı. Yoğun bir ilginin olduğu panelde, konuşmacılar, ataerkil bir kültür olduğundan dolayı soyadlarını kullanmadı. Moderatörlüğünü Meryem’in yaptığı panele, Jineoloji Komitesinden Nilgün, Hamburg’dan Birlik Mücadele Platformdan Hanna ve Ela katılarak, birer sunum yaptılar.
‘KAPTAİST SİSTEMDE KADINLAR ÖZGÜR DEĞİL’
Panelin açılış konuşmasını yapan, eski Büro Emekçileri Sendikası (BES) Sekreteri Meryem Çağ, dünyanın birçok yerinde kadınların kimliklerinden dolayı şiddete karşı karşıya kaldıklarını belirterek, "Buna karşı Rojava’da büyük bir mücadele var. Kadınlar bir devrim yürütüyor. Başta Türk devleti olmak üzere bütün egemenlerin baskısı sürmesine rağmen kadınlar bütün dünya için bir umut olmaya devam ediyor” dedi.
Hamburg’dan Birlik Mücadele Platformu adına konuşan Hanna ise "Kapitalist sistem kadının bütün özgürlüklerini elinden almış, köleleştirmeye çalışıyor. Kadına hiçbir şekilde fırsat vermiyor. Bu sistemde her koşulda eziliyor ve yok sayılıyor. Hiçbir şekilde eşitlik, demokrasi yoktur” dedi. Ela da konuşmasında, erkek sistemin kadını köle olarak gördüğünü dile getirerek, “Bunun için her şey yapılıyor. Bu, batı mantığında da kendini gösteriyor. Bunun yanında, özellikle, yapılan cinayetlerde yapılan soruşturmalarda daha çok erkek zihniyetinin üzerine durmamız gerekirken, bu, yabancılara ve uluslara bağlanıyor. Burada erkek egemenlik zihniyetinin yanında ırkçılık da öne çıkıyor” diye konuştu.
‘ROJAVA’DA BAŞARILIYOR'
Nilgün ise konuşmasında jineoloji ve Rojava’da kadın devrimine değindi. Nilgün, şu mesajları verdi: "Kadın bakış açısı ile geliştirilen sosyal bilim olan jineoloji, Rojava’da son iki yıl içinde temel bir alan olarak kendisini örgütledi. Kentlerde seminer ve eğitimlerle başlayan jineoloji çalışmaları her tarafa yayılmıştır. İdeolojik donanım, öz savunma, kadının kendisi olması, öz gücünün bilincine varması ve bunu hem zihinsel manada hem de pratik manada savunması, kadına yönelik şiddetle mücadelenin en temel yönünü oluşturuyor. Bu da toplumun değişim ve dönüşmesine neden oluyor. Bugün Rojava’da Kürt, Arap, Asuri-Süryani kadınlar özgürce kendini ifade edebilecek bir duruma gelmiştir. Bu da kadın mücadelesi, devrimi ve jineoloji bakış açısıyla oluyor.”