Son dönemde, TUSAŞ’a yönelik gerçekleştirilen fedai eylemi, Türk özel savaş medyası ve KDP medyası tarafından, faşist ve işgalci Türk devletinin saldırılarının gerekçesi olarak gösterilmeye çalışılıyor. Bu şekilde, Kürt halkının, Kürt Özgürlük Hareketi’ne olan umutlarının kırılması ve güveninin zayıflatılması hedefleniyor. Son olarak, Rojava, Şengal ve Medya Savunma Alanlarına yönelik hava saldırıları ile Kürt Siyasi Hareketi’ne yönelik kayyum saldırılarının nedeni ve gerekçesini de buna bağlama amacındalar.
Bunun için, Türk özel savaş kalemşorları ve medyası, 1 Ekim’de faşist şef Bahçeli’nin, Meclis’in açılışında DEM Partili siyasetçilerin elini sıkması ve grup toplantısında Kürt Özgürlük Hareketi’ne yönelik tasfiye çağrısı yapmasının ardından, sanki yeni bir süreç gelişiyormuş gibi bir algı yaratmak istemişti. Ancak, 23 Ekim’de TUSAŞ’a yönelik gerçekleştirilen fedai eylem, bu algılarla yaratılmak istenen böyle bir sürecin olmadığını göstermişti. Faşist-işgalci Türk devleti, bu eylemi gerekçe göstererek başta Medya Savunma Alanları olmak üzere Şengal ve Rojava’ya yönelik hava saldırıları gerçekleştirmişti. Ardından, Kürt Siyasi Hareketi’ne saldırarak halkın iradesiyle kazanılan İstanbul-Esenyurt, Mêrdin Büyükşehir, Êlih ve Xalfeti Belediyelerine siyasi darbe yaparak kayyım atadı.
Ardından, Türk özel savaşı ve KDP kalemşorları, 1 Ekim günü el sıkışmaktan nasıl bu hale geldiklerine dair içi boş, zihinleri gibi kof düşünceler üreterek, 23 Ekim eyleminin etkisini kırmak ve Kürt halkının, Kürt Özgürlük Hareketi’ne olan güvenini zayıflatmayı hedeflediler. Ancak bilmedikleri bir şey var: Devlet aklı olarak ortaya koydukları Bahçeli siyasetine, devlet zihniyetinin tarihsel hafızasını da ekleseler 5 bin yıldan öteye gidemezler. Karşılarında demokratik, özgürlük mücadelesi yürüten, insanlığın var oluşundan bu yana toplum içinde oluşan hafıza ve tarihe karşı mücadele eden bir halk var. Bununla birlikte, özgürlük bilinciyle kendini yeniden yaratan Kürt halkı, politik bilince sahip bir halktır. Sizlerin özel savaş uygulamalarına prim verecek de değildir. Çünkü Kürt halkı, özgürlüğü bir kez tattı ve artık hakikat olan özgürlüğe ulaşmadan vazgeçmeyecektir.
İnsan, yaşam felsefesi olarak doğar, büyür ve ölür. Kimilerinin kaçtığı ölüm, bazılarının da yaşam ve özgürlük için koşarak gittiği bir yoldur. Ölüm, yeni bir yaşamdır. Ölüm, bedenin gömlek değiştirmesidir; hakikate erişmektir, hakikat savaşçılığının son aşamasıdır. Hint felsefesindeki dört kelebek hikayesinin dördüncü kelebeği olmaktır. Hakikate ulaşmak, tarihin tüm evrelerinde insanların hiç durmadan arayıp sorduğu bir gerçeklik oldu. Arayıp da ulaşamadıkları ya da ulaşmak için bedel ödedikleri bir gerçeklik haline dönüştü. Yeryüzünün eşref-i mahlûku olan insan, yaşadığımız dönemde ve coğrafyada ne yazık ki yaşarken hakikate ulaşamıyor.
Önder Apo’nun da dediği gibi; insan, belki yaşarken yaşamın anlamına ve hakikatin gerçekleştiğine ulaşamaz. Yaşadığımız dönem ve bulunduğumuz coğrafya, Önder Apo’nun bu sözünü en bariz şekilde ortaya koyuyor. Ancak her zaman hakikate ulaşmak için büyük bir çaba sarf etmek gerekiyor. Kendinden geçerek aramak, hakikati büyük bir aşk ile aramak gerekiyor. Aşk ise sevdiğinde yok olmaktır. Mevlâna’nın dediği gibi, birbirini seven iki kuşu ayaklarından birbirine bağlayın. Kuşlardan biri ölür, diğeri ise onu taşır. İşte Mevlâna, aşkı böyle tarif etmişti. Evet, aşk, sevdiğinde yok olmak, erimektedir.
Bu hakikati en güzel, en anlamlı şekilde yaşayanlar ve geliştirenler ise şüphesiz, Kürt özgürlük gerillalarıdır. Kürt özgürlük gerillaları, özgürlüğün hakikatinde fedaice kendilerinden geçip Önderliğinde, Kürt halkında ve tüm ezilen halklarda yok olmuşlardır. 23 Ekim 2024’te, Ankara’nın Kazan ilçesinde bulunan savaş oyuncaklarının üretildiği TUSAŞ’a yönelik fedai eylem gerçekleştiren Asya Ali ile Rojger Helin, gerçekleştirdikleri bu büyük eylemle birlikte bu hakikati ortaya koydular. Eylemleri, iradeleri ve özgürlüğe olan özlemleriyle Önder Apo ve Kürt halkına olan sevgileri kadar büyüktü. Bu eylem ile sevgilerinin ve bağlılıklarının da büyüklüğünü ortaya koydular.
Bunun için, bu eylemi gerçekleştiren fedailerin iradelerini, yaşamlarını, mücadelelerini, yoğunlaşmalarını ve hayallerini iyi anlamak gerekiyor. Arkalarında bıraktıkları raporlardan oluşan mektuplarını iyi okumak gerekiyor. Mektuplarında bu fedailerin, özgürlüğü en üst düzeyde yaşamak için mücadele ettiklerini göreceksiniz. Kendilerinden vazgeçerek, Önder Apo’da, Kürt halkında ve aradıkları özgürlükte yok olup hakikatin kendisi oldular. Biz de ardılları olarak, bu mücadeleyi büyük bir aşk ile büyüterek özgürlüğe kavuşturmalıyız. Bunun için darbeci, işgalci ve faşist bu zihniyete karşı bulunduğumuz her yerde, Asya Ali ve Rojger Helin çizgisinde mücadele ederek direnişimizi zafere ve özgürlüğe ulaştırmamız gerekiyor. Önder Apo üzerindeki tecrit o zaman kırılır ve Önderlik ile Kürt halkı o zaman özgürleşir. Bunun için, özgürlüğe ulaşmak adına fedaice mücadele etme zamanı.