24 yıl önce katledilen Önerarı'nın failleri soruldu

Amed'de 24 yıl önce gözaltına alınıp cansız bedenine ulaşılan Mahmut Önerarı'nın failleri soruldu.

Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi’nin "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eyleminin 618'inci haftasında, salgın nedeniyle sanal medya üzerinden açıklama yapıldı.

Açıklamada, 8 Aralık 1996'da gözaltına alındıktan sonra 23 Aralık'ta cansız bedenine ulaşılan Mahmut Önerarı'nın faillerinin yargılanması istendi.

Önerarı'nın hikayesini İHD Amed Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Fırat Akdeniz okudu.

ÖNERARI'NIN HİKAYESİ

Lice'de yaşayan Mahmut Önerarı'nın köyüne yapılan baskınlar sırasında sık sık gözaltına alındığı için Amed'e yerleştiğini aktaran Akdeniz, Önerarı'nın Lice-Amed arasında dolmuş şoförü olarak çalıştığını belirtti. 8 Aralık 1996 tarihinde çalıştığı yere gelen sivil polisler tarafından hakkında şikayet olduğu gerekçisi ile Önerarı'rı gözaltına almak istediklerini söyleyen Akdeniz, "Sonra da darp edilerek 21 AV 305 plakalı beyaz renkli bir araca zorla bindirilerek gözaltına alındı. Sivil polisler tarafından gözaltına alındığına orada bulunan ve onunla ailesini tanıyan yolcular da tanıklık etti. Olaya tanıklık edenler Mahmut’un ailesini arayarak yaşananları anlattı. Mahmut’un babası savcılığa giderek oğlunun nerede tutulduğunu öğrenmek istedi ancak dilekçesi savcılık tarafından alınmadı" dedi.

Ailenin daha sonra Emniyet Müdürlüğüne giderek oğullarının gözaltına alındığını öğrendiğini ifade eden Akdeniz, ailenin tüm ısrarına rağmen Mahmut Önerarı ile görüşemediğini aktardı. Önerarı'nın gözaltına alınmasının ardından 23 Aralık günü Atilla Korkmaz isimli bir başka kişi ile birlikte Adıyaman'da cansız bedenine ulaşıldığını dile getiren Akdeniz, "Uluslararası Af Örgütünün 8 Ocak 1997’de yayınladığı bir rapora göre Mahmut ve Atilla’nın elleri ve ağızları bantlanmıştı. Mahmut’u teşhis eden babası, bedeninde morluklar ve boynunda iple boğulduğunu gösteren izler olduğunu gördü" diye belirtti.

DEVLET FAİLİ KORUDU

Akdeniz, ailenin olayın hemen ardından Diyarbakır Emniyet Müdürlüğüne ve Cumhuriyet Başsavcılığına başvurduğunu kaydederek, şöyle dedi: "Akabinde İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Lütfü Esengün’e başvuruda bulundu. Ancak hukuki girişimlerden hiçbir sonuç alınamadı. Olay tarihinde Rıdvan Güler, Diyarbakır Emniyet Müdürüydü."