'Ülkesine, halkına ve insanlığa büyük emek veren önder bir komutandı'

HPG Merkez Karargah komutanlarından Haki Armanc, 2003 yılında şehit düşen Engin Sincer’i (Erdal) anarak, “Devrimci yaşamı boyunca ülkesine, halkına ve insanlığa büyük emek veren önder bir komutandı” dedi.

Erdal’ın gerillalar içinde “güler yüzlü komutan” olarak tanındığını ifade eden Armanc, “Devrimci yaşamı boyunca ülkesine, halkına ve insanlığa büyük emek veren önder bir komutandı. Samimi ve mütevaziliğiyle tüm yoldaşların sevgisini kazanan bir komutanımızdı” dedi.

Armanc, yoldaşı ve savaşçısı olarak Erdal’ın bıraktığı büyük mirası sahiplenerek anısına layık olacaklarını söyledi.  

HPG Merkez Karargah Komutanlarından Haki Armanc, komutan Erdal’ın (Engin Sincer) şehadetinin 20. yıl dönümü vesilesiyle ANF’ye konuştu.

Şehit Erdal ile ilk nerede, ne zaman ve nasıl tanıştınız? Hangi alanlarda beraber kaldınız? 

Erdal arkadaş Maraş’ın Pazarcık ilçesinde yurtsever bir ailede doğup büyüdü. Çocukluğundan PKK’ye katılana kadar hep Almanya’da yaşamasına rağmen ülke sevgisi ve yurtseverlik bilincini korumayı bilmiştir. Genç yaşta özgürlük hareketinin farklı çalışmalarında aktif ve öncü düzeyde katılmıştı. 1992’de Mahsum Korkmaz Akademisi'ne gelip Önder Apo ile tanışmıştı. Mahsum Korkmaz Akademisinde eğitim gördükten sonra Botan’a düzenlenmiş, Heftanîn alanına gelmişti. 1993’te Egîd ve kod adını aldığı Mustafa Yöndem komutanlarımızın yıllarca pratik yürüttüğü Botan’a ulaşmanın sevincini ve gururunu yaşamıştı. Hemen hemen Botan’ın tüm bölgelerini gezerek katıldığı her çalışmada başarılı bir performans gösteriyordu.

Erdal arkadaşı görüp tanışmadan önce Botan Eyalet Komutanlığı yanında muhabere ve diğer bazı çalışmalarında yer aldığını, daha sonra hareketli birliklerde yer alarak aktif savaşa katılan bir genç komutan olduğunu duymuştuk. Erdal arkadaşla birlikte çalışma yürüten arkadaşları, onun canlı, güler yüzlü, fedakar ve cesaretli olduğunu daima bize anlatırdı.

Erdal arkadaşla 1996’nın Kasım ayında Gabar’ın Basret vadisinde tanıştım. Botan Eyalet Komutanı Cemal arkadaşla sohbet ederken, karşıdan iki-üç arkadaşın bize doğru geldiğini fark ettik. Daha kimse bize önde yürüyenin kim olduğunu söylemeden, gelenin Erdal arkadaş olduğunu hemen anladık. Çünkü daha önce arkadaşlar Erdal'ı o kadar tarif edip anlatmışlardı ki, karşıdan belirir belirmez tanımamız zor olmadı.

O günlerde Erdal arkadaş komutasındaki birliğin Findikê alanında başarılı bir eylem yaptığını eylemden sonra yanımıza geldiklerinde öğrendik. İlk birkaç dakika hal hatır sorduktan sonra eylemi nasıl planlayıp örgütlediklerini uzun uzadıya anlatmaya başlamıştı. Burada üç-dört gün beraber kaldıktan sonra bir planlama çerçevesinde birbirimizden ayrılmıştık. Beraber kaldığımız bu birkaç günde  hakkında duyduğum ve bildiklerimin hepsinin doğru olduğunu hatta eksik anlatıldığını anlamıştım. 

GABAR’DA ONLARCA BAŞARILI EYLEM GERÇEKLEŞTİRDİ

İkinci görüşmemiz, 1997 Aralık ayında, yine Gabar’ın Sipîviyan köyü yakınlarında olmuştu. Buradan beraber Botan Eyalet Komutanlığı bünyesinde örgütlenen taktik eğitim için Besta’ya gidecektik. Erdal ve yanımızdaki birkaç arkadaşla havanın bulutlu ve yağışlı olduğu bir gecede Besta’ya hareket etmiştik. Sabaha doğru Şerîban alanının Rusor denilen mıntıkasına ulaştığımızda cihaz üzeri verilen tekmilden Gabar’da kapsamlı bir operasyon başlatıldığını ve birçok yerde şiddetli çatışmalar olduğunu öğrendik. Bu arada Erdal arkadaş küçük cihaz üzeri çatışmada olan arkadaşlarla bağlantı kurarak düşmanın nereden geldiğini, hangi hatlarda olduğunu, çatışmaların nerede sürdüğünü öğrenmeye çalışıyor, arkadaşlara perspektif vermeye çalışıyordu. Çünkü Erdal arkadaş iki yıldır Gabar komutanlığındaydı ve tüm arazisini iyi tanıyordu. Daha biz Besta’ya varmadan arkadaşlar operasyon gücüne karşı etkili eylemler gerçekleştirmiş olduğunu ve onlarca düşman askerini cezalandırarak, birçok silah ele geçirdiklerini öğrenmiştik.

Erdal arkadaşın bu kısa sürede operasyon içerisinde olan arkadaşlarla kurduğu diyalog ve verdiği perspektifler nasıl yetkin bir savaş komutanı olduğunu daha iyi anlamamıza vesile olmuştu. Besta’nın Çalan denilen alanına ulaştığımızda, başta Botan Eyalet Komutanı olan Cemal arkadaş ve Botan’ın tüm bölgelerinden gelen komutan düzeyindeki arkadaşların burada hazır olduğunu ve eğitime başlamak üzere hazırlıkların tamamlandığını öğrendik. Burada kış boyu aynı eğitim yönetiminde beraber çalıştık. Başta Eşref Başkale, Kasım Engin, Kurtay Feraşîn ve birçok değerli komutanların katıldığı eğitim başarıyla sonuçlanmıştı. Erdal arkadaş bu eğitime katılan arkadaşlardan birinci derecede sorumluydu. Bütün derslere aktif katılıyor, ideolojik, örgütsel ve askeri konularda arkadaşlara destek vermek için yoğun çaba gösteriyordu.

Eğitimin sonunda Botan konferansını yaptıktan sonra biz 1998’in ilkbaharında tekrar Erdal arkadaş öncülüğünde kalabalık bir grup arkadaşla Gabar’a gitmiştik. Erdal arkadaş hem Gabar komutanlığında yer alıyordu hem de hareketli birlik komutanı olarak Gabar’ın her alanında sürekli eylemlilik halindeydi. 1997-98 yılları arasında Erdal arkadaş komutasında Gabar’da zengin taktiklerle onlarca başarılı eylemlikler geliştirilmiş, düşmana ağır darbeler vurularak çok sayıda silah düşman üzerinden kaldırılmıştı. Daha sonra Cûdî bölgesine geçip birinci derecede komutanlık üstlenmişti.

PKK’nin altıncı kongresinde Erdal arkadaş Merkez Komite üyeliğine seçilerek, o zaman yeni örgütlendirilen Gabar-Mardin eyaletine birinci dereceden sorumlu olarak görevlendirilmişti. 1999 Mart ayında Başûr'dan yeni gelen Hüseyin Mahir arkadaşın da katıldığı eyalet yönetiminin toplantısı Gabar’da yapılmıştı. Erdal arkadaş idaresinde yapılan eyalet toplantısından sonra uluslararası komploya karşı etkin mücadele etme temelinde yeni bir planlama ve düzenleme çerçevesinde arkadaşları harekete geçirmişlerdi.

Erdal arkadaşla Gabar’da 1999 yılı boyunca daima beraberdik. Beraber PKK’nin 7. Kongresi için delege olarak gelmiştik. 2000’de Avrupa’ya gidinceye kadar da hep yan yanaydık. 

Erdal arkadaşla beraber kaldığınız yıllar boyunca gözlemlediğiniz ideolojik, örgütsel ve askeri komuta tarzını nasıl değerlendirebilirsiniz

Erdal arkadaş Kürt, yurtsever, Alevi bir ailedendi. Türk devletinin Kürt-yurtsever-Alevi halkımıza yönelik büyük şiddet ve katliamlara varan yönelimlerine daha çocukluk dönemlerinde tanıklık etmiş bir yoldaştı.  Türk devletinin 1978'de Maraş’da Kürt yurtsever Alevilerine karşı yapılan katliamın acılarını iliklerine kadar yaşamıştı. PKK’nin felsefe ve ideolojisiyle tanışmasıyla daha da örgütlü bir düzey kazanmıştı. Yani Erdal arkadaş henüz genç yaşta Apocu hareketin Kürt ve Kurdistan'ın özgürlüğü için en samimi örgüt olduğunu kavrayarak katılım yapmıştı. Önder Apo’nun yanında eğitim görerek fedai bir gerilla ve komutan haline geldi. 

Yıllarca Botan Eyalet Komutanlığının yanında kalıp nice eylem ve savaşa katılarak büyük askeri tecrübelere sahip oldu. Bulunduğu her ortamda ideolojik, örgütsel ve askeri eğitim sistemleri oluşturarak yıllarca gerillayı eğitip geliştirdi. Daima moralli ve coşkulu kişiliğiyle tüm arkadaşlarda saygınlık kazanmıştı. Gerektiğinde yetkin bir komutan, gerektiğinde bir savaşçı, gerektiğinde ise yoldaşına fedakarca hizmet eden biriydi. Yaşamı ve katılımıyla çevresindeki komuta ve savaşçılarına hep örnek olan Apocu bir duruşa sahipti.

Erdal arkadaşın komuta tarzının diğer bir yönü ise; düşmanını iyi takip ederek anlamaya çalışan, hangi yönünün güçlü, hangi yönünün zayıf olduğunu ortaya çıkararak nasıl bir planlama ve taktikle sonuç alınabilir konularında yoğun düşünmesiydi. Başarılı bir eylem ve savaşın ayrıntılarda saklı olduğunun bilincindeydi. Ve hep ayrıntılarla uğraşıp netleştirerek çevresindeki yoldaşlarla paylaşırdı. Savaşın ayrıntılarıyla bu kadar yoğun ilgilenen bir komutanımızdı. 

Kadın Özgürlük Mücadelesine ve beraber çalıştığı kadın yoldaşlarına yaklaşımı nasıldı?

Önder Apo’nun kadına verdiği rol ve biçtiği misyon karşısında bazı eksikliklerimiz vardı. Erdal arkadaş bu eksikliklere karşı sürekli mücadele halindeydi. Özellikle erkek arkadaşların içerisinde bunu tartışıp belli bir biçim kazandırmaya çalışıyordu. Beraber çalıştığı kadın yoldaşlarla uyumluydu ve ekip ruhunu oluşturmayı başarıyordu. Kadın arkadaşlara samimi, mütevazi yaklaşıp hep destek olmaya çalışırdı. Eksiklikleri eleştirirdi. Ancak sürekli güven veren, arkadaşlarla beraber çalışma yürütmeye önem veren bir yoldaştı.

Erdal arkadaş Önder Apo ve PKK’den aldığı eğitim ve kazandığı kültürle Kadın Özgürlük Hareketinin öneminin bilincindeydi. Kaldığı her yerde bunu hem erkek hem de kadın arkadaşlarla tartışır ve arkadaşları geliştirici bir tarz uygulardı. Daha o yıllarda kadın arkadaşları başta eylem ve kurye çalışmalarında inisiyatifli kılarak, önlerini açıyordu. Erdal arkadaşın sürekli eleştirel tutumu olmasına rağmen hiçbir kadın arkadaşın Erdal arkadaştan daraldığına ya da soğuduğuna tanık olmadık. Kadın arkadaşlar nezdinde de seviliyor ve komuta tarzı kabul ediliyordu. 

Güncel durumu da ele alıp değerlendirirsek; şehit Erdal savaşta hangi eylem taktiklerini, nasıl kullanıyordu? Bugünlere ışık tutacak eylemlere örnek olarak neler söyleyebilirsiniz?

Bugün en fazla gündemimizde olan profesyonel, branşta yetkinleşmiş Demokratik Modernite gerillacılığını ele alırsak; Erdal arkadaşın 1997-1999 Gabar pratiği incelendiğinde, daha o günlerde buna benzer bir pratiğinin olduğunu görürüz. O süreç Erdal arkadaşın az güçle etkili eylemlilikler geliştirmeye en fazla yoğunlaştığı ve sonuç alıcı biçimde pratikleştirdiği dönemlerdir. Başta pusu, sızma, sabotaj taktikleriyle derede ne zaman hangi yöntemle düşmanın fark edemediği, hazırlıksız olduğu yerlerde sürpriz eylemliliklerle ağır darbeler vuran bir komuta tarzı vardı. Yaptığı planlama neticesinde az sayıda bir güç ve birkaç dakika içerisinde sonuç alıp darbe yemeden geri çekilerek başarılı eylemler yapıyordu. Erdal arkadaş komutasında geliştirilen bu eylemlilikler düşmanı korku ve panik içerisine sokmuştu. 

O süreçlerde içimizde yaygın olmayan sabotaj taktiklerini Erdal arkadaş bizzat kendi çabalarıyla sabotaj branşında kendini yetkinleştirmişti. Düşmanın sürekli araziye attığı ve patlamayan kazan, obüs ve havanları oluyordu. Erdal arkadaş bunları toplayıp cephane haline getirerek düşmana karşı kullanma uğraşı içerisindeydi. Bu konuda yaşadığımız bir anıyı paylaşmak istiyorum.

Bir gün Erdal arkadaşla av için Gabar’ın Xursê köyü arazisine gitmiştik. Biraz araziyi gezdikten sonra Erdal arkadaş bizden biraz uzak olduğu bir anda bizi çağırıp bir av yakaladığını belirtti. Erdal arkadaş mermi sıkmamıştı. Biz de nasıl av yakaladı diye düşünerek yanına gittik. Yanına vardığımızda, baktık yanında 45 kg’lık bir obüs güllesi duruyor. Bize bakıp gülerek, “İşte avımız! Bugün mutlaka bu obüsü noktaya götürmemiz gerekiyor. Onu noktada kesip, TNT’sini çıkarıp bomba haline getirerek düşmana karşı bir eylem yapmamız gerekiyor” dedi.

Yanımızda bu obüsü taşıyacak çanta vb. hiçbir şey yoktu. Kendisine, kamp noktasına çanta almaya gitmemizi önerdiğimizde, "Hayır, geç olur. Ne olursa olsun bu obüsü yavaş yavaş noktaya ulaştırmamız gerekiyor" diyerek ısrar etti. Bu ağır obüsü dönüşümlü olarak noktaya taşıyana kadar bizde hal kalmamıştı. Demek istediğim, Erdal arkadaşın tarzında bugünkü işi yarına bırakmama vardı. Çalışmalarını zamanında yapıp bitirmeyi esas alıyordu.

Erdal arkadaşın sabotaj taktiğiyle yaptığı başarılı bir eylemi de örnek olarak dile getirmek istiyorum. O süreçlerde Gabar’ın Bane Ezîza mıntıkasında düşmanın gündüz tutup gece bıraktığı bir yer vardı. Normalde Bane Ezîza arazisinde gündüz eylem yapılması çok riskliydi. Erdal arkadaş, düşmanın gündüz tutup gece bıraktığı tüm mevzilere bomba yerleştirdi. Kabloyu aşağıya çekip, birkaç saldırı grubunu da tepeye yakın yerlerde mevzilendirdi. Düşman mevzilere yerleştikten sonra arkadaşlar sabah saatlerinde bombaları patlatıp saldırıya geçmiş, düşman üzerine gitmişti. Burada birçok silah kaldırmış, hiç kayıp verilmeden sağlam geri çekilmişlerdi.

Bu dönemde Gabar’da ciddi erzak sorunu da vardı. Erdal arkadaş eylemden önce eyleme katılan her arkadaşa birer küçük ekmek vererek şöyle demişti: “Siz ekmeği yemeyeceksiniz; eylem yapıp geri çekilme esnasında yersiniz. Eğer birinci gün düşman gelmese ekmeğin yarısını yiyin, diğer yarısını da diğer gün eylem yaptıktan sonra enerji kazanmak için geri çekilme esnasında yersiniz” demişti. Böyle en ince ayrıntısına  kadar düşünen ve planlayan bir savaş komutanıydı. Bu eylemi hazırlayıp planlayan ve yakından koordine eden bizzat Erdal arkadaşın kendisiydi. Erdal arkadaşın buna benzer birçok başarılı eylemi vardı. 

Şehit Erdal’a ilişkin son olarak belirteceğiniz bir şey var mı?

Erdal arkadaşın ülkesine bağlılığı ve sevgisi çok güçlüydü. Daima dağlarda gerillacılık yapmayı sever ve bunda ısrar ederdi. Özellikle Gabar’ı çok severdi. 2000-2003 yılları arasında Avrupa’da bulunduğu süreçlerde sürekli Gabar’da bizimle telefonla bağlantısı içerisindeydi. Bize genel gelişmeleri aktarıyordu. Gabar’ın ağaçları, meyveleri, yabani hayvanları ve buna benzer her şeyi merak edip soruyor, son durumları öğrenmeye çalışıyordu. Gabar’a özlemini bizimle hep paylaşıyordu. Yani Avrupa’da olmasına rağmen Botan’ı, özelde de Gabar’ı yaşıyordu. Ve oradaki arkadaşları merak ediyordu.

Erdal arkadaşın bizzat örgütleyip partiye katılımlarını sağladığı birçok yeni arkadaşa hep Gabar’ı anlatmış. Bu arkadaşlar dağa geldiklerinde Gabar’a ulaşmak için daima öneri ve çaba içerisinde oluyorlardı. Bunlardan biri de Şehit Avareş Dersim arkadaştı. Şehit Avareş, Avrupa’da Erdal arkadaşla birlikte kalmış ve ondan çok etkilenmişti. Erdal arkadaşın Avareş arkadaşa kazandırdığı Gabar hayali, onun Gabar’a ulaşmasıyla gerçekleşmişti. Avareş arkadaş uzun süre Gabar’da kaldı. O da Erdal arkadaş gibi samimi ve dürüst katılımıyla Gabar’ın doğasıyla bütünleşmiş, Erdal arkadaşın özlü bir savaşçısı olarak daima içten katılım sahibi olmuştu.  

Erdal arkadaş içimizde güler yüzlü komutan olarak tanınıyor. Devrimci yaşamı boyunca ülkesine, halkına ve insanlığa büyük emek veren önder bir komutandı. Samimi ve mütevaziliğiyle tüm yoldaşlara sevgisini kazandıran ,sevilen bir komutanımızdı. Hepimiz üzerinde büyük emekleri olan, devrim tarihimizde unutulamayacak izler bırakan büyük bir devrimciydi. Yoldaşı ve savaşçısı olarak onun bize bıraktığı mirası sahiplenerek sürekli yaşatacağımızı ve anılarına layık olmaya çalışacağımızı belirtmek istiyorum.