Açlık Grevleri İzleme Koordinasyonu: İmralı tecridi hemen kaldırılmalı

Dîlok Açlık Grevleri İzleme ve Takip Koordinasyonu, İmralı tecridinin derhal kaldırılması gerektiğini belirterek, kamuoyuna duyarlılık çağrısı yaptı.

Dîlok Açlık Grevleri İzleme ve Takip Koordinasyonu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, İnsan Hakları Derneği, Özgür Düşünce Derneği ve 78’liler Derneği, açlık grevi eylemlerinin sürdüğü cezaevlerine dair İHD’de basın toplantısı düzenledi. Ortak basın metnini ÖHD Dîlok Şubesi Cezaevi Komisyonu üyesi Yusuf Kartal okudu.

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile cezaevindeki diğer tutsaklar Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’dan 34 aydır haber alınamadığına dikkat çeken Kartal, "Mahpusların onurları, yaşam hakkı ve sağlık hakları başta olmak üzere tüm hakları devletin sorumluluğundadır. Açlık grevlerinin herhangi bir aşamasında hapishane kurumlarının olası şeker, tuz ve vitamin yasağı; yaşam hakkı bağlamında zamana yayılmış işkence ve kötü muamele olarak ele alınabilecek bir tutumdur. Açlık grevine başlayan mahpuslara yaşamın devam etmesi için en az alınması gereken 5 büyük su bardağı sıvı, 2 çay kaşığı (2 gr) tuz, 5 yemek kaşığı şeker, 1 tatlı kaşığı karbonat ile 500 mg B1 vitamini preparatları sağlanmalıdır. Asgari düzeyde alınması gereken bu maddelerin kısıtlanması durumunda, geçmiş yıllardaki açlık grevlerinde olduğu gibi mahpuslarda kalıcı hasarlara ve hatta ölümlere sebep olacaktır” diye belirtti.

'DAHA TEHLİKELİ NOKTAYA EVRİLMEMELİ'

Eylem dolayısıyla daha dikkatli davranılması gerekirken İslahiye Cezaevi idaresinin açlık grevindeki tutsaklara hücre cezası verdiğini ve gereken temel besinlerin karşılanmadığını aktaran Kartal, “Meslek ve hak temelli sivil toplum örgütleri olarak açlık grevi eylemine başvuran mahpusların başta sağlık hakkı olmak üzere yaşam haklarının korunması için tüm yetkililerin gerekli duyarlılığı göstermesi gerektiğini vurgulamak istiyoruz” dedi.

İmralı Cezaevi’nde kesintisiz sürdürülen tecridin, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu dile getiren Kartal, “Mahpusların talebi iktidar tarafından süreç daha tehlikeli bir noktaya evirilmeden değerlendirilmelidir. Aksi takdirde, sağlık ve yaşam hakkına yönelik ortaya çıkacak üzücü sonuçlardan siyasal iktidar sorumlu olacaktır. Bu nedenle Adalet Bakanlığı’nın ve ilgili kurumların bir an önce harekete geçmesi gerekmektedir. Soruna temel hak ve özgürlüklerin esas alınarak yaklaşılması ve taleplerin bu doğrultuda değerlendirilerek çözüme kavuşturulması için biran önce Adalet Bakanlığı’nı, ulusal ve uluslararası hukuk ve insan hakları kurumlarını duyarlı olmaya davet ediyoruz" şeklinde konuştu.