Adı gibi olmuştu Ferman

Düşmanını daha çocukluğunda tanımıştı. Öfkesi hiç azalmamış, inancı hiç eksilmemiş, intikama olan imanını hep korumuştu. Adı gibi olmuştu Ferman.

İlk kez Heftanîn’de gördüm. Temmuz’du. Yaralanmıştı ve tedaviden dönmüştü. Hala ayağında bir sandalet vardı, bir terlik işte. “E, sen yaralı değil miydin?” diye sordum. Gözlerinin içi gülen, yanaklarındaki gamzelerde hep tebessüm olan, sürekli umut tazeleyen bir gerilla. “Yaralıydım ama hemen iyileştim geldim, herkesin olmak istediği bir yerden yaralandım diye gitmek olmazdı” dedi ve tekrar güldü. “Havalı havancı diyorlar senin için, çok başarılsın” dediğimde utangaç bir tavırla sustu.

Çay içtiğimizde anlatmaya başladı işgalcilerle ilk karşılaşmasını. Gerilla Ferman, daha kundakta tanışmıştı Türk devletinin talancı zihniyetiyle. Bu yüzden asla unutmadı düşmanını ve düşman gerçeğini. Gözleri hep saldırı, kaşları savunma pozisyonundaydı gerilla Ferman’ın. Derindi, çukurdaydı gözleri. Keskindi. Yalana, hileye, ihanete hiç bulaşmamıştı. Amed’in Çınar ilçesinin güzel bir köyünde 1991’de doğmuştu ve hep oranın özüyle kalmıştı. Mert, cömert, savaşçı ve güzel. “Beni dağlara çeken neydi biliyor musun? Dağların heybetli duruşuydu. Heybetliydi dağlar ve beni kendine çekiyordu. Boyumun uzun olması, ayaklarımın büyük olması, ellerimin büyük olması, gözlerimin keskin olması, atik olmam ve silahı sevmem, kurtuluşu istemem, yani anlayacağın gerilla olmam her şey ayarlanmış, tasarlanmış ve bana düşen gerilla olmaktır” demişti.

O daha iki yaşına bile gelmeden köyleri yakılmıştı, ancak ailesi köylerini terk etmemişti. Orada büyümüştü Ferman Memyan. Amed’in toprağı gibi asi, dirençli, düşmanına öfke dolu olarak var olmuştu. Düşmanını daha çocukluğundan beri tanımıştı. Düşman hep düşman olarak kalmış, Ferman da hep düşmanı tanıyan o küçük çocuk haliyle kalmıştı. Öfkesi hiç azalmamış, inancı hiç eksilmemiş, intikama olan imanını hep korumuştu. Öyle bir ruhla Cenga Heftanîn’de savaştı gerilla Ferman Memyan.

Cenga Heftanîn’de herkes onu mevzisine, alanına çağırıyordu, eylem yapmasını istiyordu. Ölümü öldürüyor sanki her roket atışında. Yaşamı çoğaltıyordu Ferman ve işgalcileri öldürdükçe, yok ettikçe yaşamın bu topraklarda daha da çoğaldığına inanıyordu. Hiç soluklanmadan her yere gidiyor, havanı kuruyor ve çok isabetli bir şekilde vuruyordu. Adı gibi olmuştu Ferman.

Başarılı, atik, çalışkan ve hızlıydı. Bir o kadar da örgüt ağırlığı, yoldaşlık samimiyetiyle doluydu. Olgun ve erdemliydi. Hangi iş olursa olsun yapmaktan gocunmazdı. Her işe koşar, her işi yapardı.

Amed’in Çınar ilçesinde doğan Semih Kaplan adındaki güzel delikanlı, Ferman Memyan adıyla Cenga Heftanîn’de savaştı ve 8 Ağustos’ta Pîrbila’da ölümsüzleşti…