Aileler, Gazeteci Altun ve Aydınlar için buluştu

Kayıp yakınları ve İHD, katledilen Cengiz Altun ve üniversite öğrencisi Cüneyt Aydınlar için buluştu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Êlih Şubesi ile kayıp yakınları, her hafta yaptıkları eylemlerinin 569’uncusunu Gülistan Caddesi üzerinde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde düzenledi. İHD Êlih Şubesi Kayıplar Komisyonu üyesi Akif Akın, 24 Şubat 1992'de habere giderken Hizbullah tarafından katledilen Yeni Ülke gazetesi muhabiri Cengiz Altun’un hikayesini okudu.

Altun’un 9 Temmuz 1968’de Êlih’in Kercews ilçesinde doğduğunu belirten Akın, “İlk, orta ve lise öğrenimini Gercüş’te tamamladıktan sonra 1990 yılında Batman Meslek Yüksek Okulu Motor Bölümü’ne kayıt yaptırdı. Gazeteciliğe, 1991 yılında öğrencilik döneminde haftalık Yeni Ülke gazetesinde başlayan Altun, bölgede o yıllarda yaygınlık gösteren kontrgerilla saldırılarının yoğun şekilde yaşandığı merkezlerden biri olan Batman’da muhabirlik yaptı. Bu nedenle sürekli tehditler alan Cengiz Altun, Batman Cumhuriyet Savcılığı’na bu yönde dilekçeler verse de, başvuruları dikkate alınmadı. Kendisine yönelik tehditler artan Cengiz Altun, Kasım 1991’de savcılığa bir kez daha dilekçe ile başvurdu. Bu başvurusundan üç ay sonra, 24 Şubat 1992 günü sabah saat 08.15 sıralarında gazete bürosuna gitmek üzere Mehtap Caddesi’nde yürürken çapraz ateşe tutuldu, failler ellerini kollarını sallayarak olay yerinden uzaklaştı” dedi.
Cinayetten yaklaşık bir yıl sonra Amed-Mêrdîn karayolu Ovabağ Kavşağı’nda kimlik kontrolü yapan polislerin İsmail Emsen adlı bir kişiyi, üzerinde 9 milimetre çapında ruhsatsız bir tabancayla yakaladığını hatırlatan Akın, “Yapılan balistik incelemede Cengiz Altun’u öldüren kurşunlardan bazılarının bu silahtan çıktığı belirlendi. İfadesi alınan İsmail Emsen ‘Hizbullah taraftarı olduğunu ve tabancayı kendisini korumak için kardeşi Metin Emsen’den aldığını’ söyledi.
Cinayet suçu yerine ‘ruhsatsız silah bulundurmaktan’ tutuklanan İsmail Emsen, Diyarbakır Cezaevi’ne konuldu. Polis, ne silahı aldığını söylediği kardeşi Metin Emsen’i buldu, ne de olay hakkında detaylı bir soruşturma yaptı. İsmail Emsen, kısa bir süre sonra serbest bırakıldı. Altun’un katledilmesinden dört yıl sonra Susurluk’ta meydana gelen kazayla birlikte belirginleşen kontrgerilla gerçeği konusunda dönemin Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş tarafından hazırlanan ‘Susurluk Raporu’nda, bölgede öldürülen diğer gazetecilerle birlikte Altun cinayeti de yer aldı” diye belirtti.
Altun’un annesi Türkan Altun’un bir gazeteye verdiği röportajı hatırlatan Akın, “Biz insan hakları savunucuları olarak diyoruz ki; binlerce faili meçhul cinayete kurban gidenler ve kaçırılıp kaybettirilen ve bir daha geri dönemeyenler var. Bunların akıbetini araştırmak, öğrenmek ve ortaya çıkarmaktan sorumlu olan devlettir. Devleti üzerine düşen görevi yerine getirmeye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.

 
AMED
İHD Amed Şubesi ve Kayıp Yakınları, "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" eyleminin 733’üncüsünü deprem dolayısıyla online yaptı.
Bu hafta, İstanbul'da üniversite öğrencisiyken 20 Şubat 1994 tarihinde gözaltında kaybedilen Cüneyt Aydınlar'ın akıbeti soruldu. Cüneyt Aydınlar'ın 90’ların başında Diyarbakır’daki ailesinin yanından üniversite eğitimi için İstanbul’a geldiğinin hatırlatıldığı açıklamada, "İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi 3. sınıf öğrencisiydi. 20 Şubat 1994 tarihinde bir arkadaşı ile buluşmak için Bakırköy/İncirli’de bulunan Ömür durağına gitti. Burada terörle mücadele polisleri tarafından bir operasyon kapsamında gözaltına alındı. Bu operasyonda gözaltına alınan 14 kişi gibi Cüneyt de Gayrettepe’deki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. 7 gün kayıt dışı gözaltında tutulduktan sonra 27 Şubat 1994 tarihinde gözaltı kaydı yapıldı” denildi.
Açıklamanın devamında şunlar belirtildi:
"28 Şubat 1994 günü akşam saatlerinde, terörle mücadele şubesinde görevli polisler, Cüneyt’i Beyoğlu Çukurcuma Kadirler Yokuşu’na getirdi. Mahalle sakinleri 30 kadar polis eşliğinde elleri kelepçeli olarak getirilen Cüneyt’in kanlar içinde olduğunu, bir bacağının kırık olduğunu ve ayakta duramadığını gördüler. Mahalle sakinlerinin 'yürüyemez halde' olduğunu söyledikleri Cüneyt’in yer gösterme esnasında 'dur' ihtarına uymayarak kaçtığına ve arkasından koşmalarına rağmen yakalanamayıp firar ettiğine dair bir tutanak düzenlendi."
Aydınlar ile birlikte gözaltında tutulan 14 kişinin tutuklanıp cezaevine gönderildiği bilgisinin paylaşıldığı açıklamada, "Bu kişiler 17 Mart 1994 tarihinde avukatları aracılığıyla kamuoyuna yaptıkları açıklamada Cüneyt Aydınlar’ın 20 Şubat 1994 tarihinde gözaltına alındığını ve onu 2 Mart 1994 tarihine kadar gözaltında gördüklerini söylediler. Ağır işkence gören Cüneyt’in 2 Mart 1994 tarihinde, kendisine 'Ölmeye hazır mısın? Ölmeye gidiyorsun!' diyen altı polis tarafından sürüklenerek bulunduğu hücreden götürüldüğünü ve kendisini bir daha görmediklerini açıkladılar. Cumhuriyet Savcısı, olayı soruşturmak yerine polisin firar senaryosunu esas alarak Cüneyt hakkında yakalama kararı çıkardı. Hâkim, polislerin ifadelerini esas alarak haklarında beraat kararı verdi. Zamanaşımını gerekçe gösterip şüpheliler hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına kararı verildi" denildi.