Aileler, Türk devletinin katlettiği 3 isim için buluştu

İHD ve kayıp yakınları, devlet güçlerinin katlettiği Necati Aydın ve 13 yaşındaki Davut Altunkaynak ile 16 yaşındaki Nedim Akyön için buluştu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi üyeleri ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eyleminin 739’uncusu için Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde buluştu. Eylemde, 4 Nisan 1994 tarihinde Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne (DGM) çıkarılan ve serbest bırakıldıktan sonra kaçırılıp katledilen TÜM SAĞLIK-SEN’in kurucularından Necati Aydın’ın hikayesi paylaşıldı.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Amed Şubesi Eşbaşkanı Şiyar Güldiken, Aydın’ın hikayesine değinerek, “Arkadaşlarımız Necati, Veysi, Hamit, Mehmet Emin, Zeki ve Aziz’lerin yükselttiği mücadele ve direniş bayrağını hiçbir zaman yere bırakmayacağız. Yine söz veriyoruz, bu bayrağı ileriye taşıyacağız” dedi.

Basın metnini okuyan İHD Şube üyesi Fırat Akdeniz, Aydın’ın, dönemin TÜM SAĞLIK-SEN kurucuları arasında yer aldığını, aynı zamanda Diyarbakır Sağlık-Sen kuruluş yönetiminde yer alarak ilk şube başkanı olarak görev yaptığını hatırlattı. Akdeniz, “Necati Aydın’ın aynı zamanda toplumsal mücadele alanına da ciddi katkıları olur. Sendikal mücadelede aktif kimliğinden dolayı üç kez gözaltına alınır. Her gözaltı esnasında ağır işkencelere maruz kalır. 1992 yılında gözaltına alındıktan sonra gördüğü ağır işkenceler sonucu ‘böbrek ezilmesi’ teşhisiyle Dicle Üniversitesi Hastanesi’nde uzun bir süre tedavi görür. 1993 yılında ise Çorum’a sürgün edilir. 27 Mart 1994 tarihinde Diyarbakır ilinde bir akrabasında misafir olarak kalan Necati Aydın ve eşi, misafir olarak kaldıkları evde ev sahipleri ve evde bulunda 5 yaşındaki çocuk dâhil kolluk kuvvetleri tarafından eve yapılan baskında gözaltına alınır. Olaydan dört gün sonra Necati Aydın’ın eşi ve beraberinde gözaltına alınanlar serbest bırakılır” diye belirtti.

 Necati Aydın’ın 4 Nisan 1994 günü sabah saatlerinde Devlet Güvenlik Mahkemesine (DGM) götürüldüğünü anımsatan Akdeniz, şöyle devam etti: “Necati Aydın, o gün duruşma salonunda gördüğü tanıdık avukatlara ‘beni mahkeme serbest bıraktı ama polisler bırakmıyor’ der. Serbest bırakıldığı halde o gün adliye kapısında saatlerce bekleyen ailesi ve akrabaları dâhil hiç kimse Necati Aydın’ın adliyeden çıktığını görmez ve o günden sonra bir daha Necati Aydın’dan haber alınamaz.  Necati’nin ailesi 05 Nisan 1994 tarihinde Diyarbakır savcılığına başvurarak bilgi almak istemişse de aileye ‘Necati’nin serbest bırakıldığı’ bilgisi veriliyordu. Akabinde ailenin avukatı savcı ile görüşme yapar ancak savcılık makamı da Necati Aydın için ‘muhtemelen örgüte katılmaya gitti’ cevabını verir.”

 Akdeniz, Aydın’ın ailesinin 8 Nisan 1994 tarihinde savcılıkla yaptığı görüşmede ise herhangi bir bilgi edinemediklerini vurguladı. Akdeniz, “Necati’nin cenazesi 9 Nisan 1994 günü Silvan yolu üzerinde, Kâğıtlı Jandarma Karakolu yakınlarında iki kişiyle birlikte bir tarlada bulunur. Necati Aydın'ın cenazesi Diyarbakır Devlet Hastanesine getirilir. Necati Aydın ile ilgili yapılan otopsi işlemi sırasında vücudunda birçok işkence ve darp izleri olduğu, ensesinden tek bir kurşunla öldürülmüş olduğu yapılan otopsi sonucu tespit edilir” diye belirtti.

 
ÊLİH
Êlih’te ise kayıp yakınları ve İHD Şubesi üyeleri, eylemlerinin 575’inci haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde toplandı. Bu hafta 1995 yılında gözaltında kaybedilen 13 yaşındaki Davut Altunkaynak ile 16 yaşındaki Nedim Akyön’ün failleri soruldu.

Açıklamayı okuyan İHD Şube Yöneticisi Zeki Tangüner, gözaltında kaybedilen 13 yaşındaki Davut Altunkaynak ile 16 yaşındaki Nedim Akyön isimli çocukların kemiklerinin 21 yıl sonra Mêrdîn de bulunduğunu hatırlatarak, şunları söyledi:
“Dargeçit ilçesi Dîlan köyünde bulundu. Derneğimizin Mardin şubesine 10 Nisan’da yapılan başvuru üzerine kemiklerin İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildiği; yapılan DNA testi sonucunda kemiklerin bu çocuklara ait olduğu kesinlik kazanmıştır.  Geçmişten bugüne coğrafyamızda yaşanan insan hakları ihlallerini Davut Altunkaynak’ın ağabeyi Kazım Altunkaynak şu sözlerle dile getirmiştir. ’Türkiye’de adaletin olmadığını bir kez daha gördük. Yıllar sonra 13 yaşındaki kardeşimin kemikleri bulundu ama failleri hala yargılanmıyor. Adaletin olmadığı çok açık ortada değil mi?’ Düşünün bir aile çocuğunun cenazesine ulaşabiliyor tepkisini ‘sevinsek mi, üzülsek mi, bilemedik’ şeklinde ortaya koyuyor. 28 Kasım 2015’te aramızdan alınan Tahir Elçi suikastına ilişkin; faili meçhul kalmayacaktır, sözlerine fail veya faillerin ortaya çıkarılmaması faili meçhule bir adım daha yaklaşıldığını gösteriyor. Her zaman dillendirdiğimiz gibi faili tespit edilemeyen tüm cinayetlerin sorumlusu devlettir."