Ailenin çürük ve hain ferdi!

Kürt işbirlikçiliğin rolü çok çirkin ve ahlaksızcadır. Soykırımcı, faşist Türk devleti ve onun suç ortaklarının biricik kurtarıcısı olduğundan şimdilik el üstünde tutuluyor

Faşist Türk rejimi Kürt halkına karşı yürüttüğü soykırım siyasetini 2021 ile 2022 yıllarında zirveye ulaştırdı. Buna karşı üç yıldır gerilla güçleri aynı mevzide Türk ordusuyla çarpışıyor.

Şüphesiz bu durum Kurdistan tarihinde örneği görülmeyen bir durumdur. Ne Osmanlı döneminde, ne Cumhuriyet döneminde; hiçbir dönemde bu denli kesintisiz ve aralıksız şiddetli bir savaşa rastlanmadı. Bu direniş örneği Kürtler için var olma stratejisine dönüşüyor. Gerek faşist Türk devleti, gerek işbirlikçi Kürt kesimi için bu olgu giderek bir korku haline geliyor. Peki neden bu direniş olgusu bir korku haline geliyor? Çünkü Kürt özgürlük gerillası hiçbir gerekçeye mahal vermeden en doğal reflekslerle Kürt halkına dayatılan soykırım savaşına karşı direniyor. Özcesi her canlıda olan savunma refleksidir ve Önder Apo bu olguyu kuramlaştırarak temel bir savunma stratejisine dönüştürdü.

Kürt halkı emperyal güçlerin ve modern dünya sisteminin yok saydığı ve bu çerçevede yüz yıldır her türlü soykırım bıçağı altında can çekişiyor. Böyle bir durumda sadece doğal savunma refleksleriyle kendini savunabilir ve var olabilir. İşte Kurdistan gerillası özelikle son üç yıldır tam da bu çerçevede mücadele ediyor ve işgale soykırım saldırılarına karşı direniyor. Ülken işgal ediliyorsa buna direnmen en doğal hakkındır. Bu hak hiçbir kanun veya sistemde suç sayılamaz. Daha da basitleştirirsek biri sizi boğmaya kalkarsa ve iki eliyle boğazınızı sıkarsa kendinizi kurtarmak için ona tekme tokat girişmeniz ve hatta öldürmeniz suç değil, kendini savunmadır. Ve günümüzde Kürt halkına dayatılan yok etme saldırına karşı verilen tepki veya oluşan savunma refleksi bu tanımlamada sadece boğulmaktan kurtulma girişimidir. Dolayısıyla ne faşist rejim ne onun işbirlikçileri bu meşru savunma hakkını gayrı meşru bir girişim olarak tanımlayamaz. Kürt halkı en masum biçimde direniyor ve bundan ötesi demek seni bıçakla keseceğim sakın kıpırdama demektir. 

KÜRT İŞBİRLİKÇİLİĞİNİN ROLÜ

Buradaki Kürt işbirlikçiliğin rolü çok çirkin ve ahlaksızcadır. Soykırımcı, faşist Türk devleti ve onun suç ortaklarının biricik kurtarıcısı olduğundan şimdilik el üstünde tutuluyor. İki dakika şöyle düşünerek durumun çirkinliğini görebilir ve olayın nasıl alçakça bir durum olduğunu anlayabiliriz. Şöyle bir hikaye ile düşünelim; bir aile düşünün hali vakti yerinde kendi halinde bir aile ve onların malında mülkünde gözü olan kötü bir komşuları var, bu ailenin mal ve mülke konmak için türlü girişimlerde bulunuyorlar. Önce çeşitli yöntemlerle ailenin büyüklerini öldürüyorlar. Sonra tek tek aile fertlerini gözüne kesip türlü bahanelerle öldürüyorlar. Kötülükleriyle bilinen ve tüm ahaliye zulmeden bir komşu. Tüm varlıklarını zorla birilerini öldürerek malına mülküne çökerek elde etmişler. Tüm devlet memurlarını haraca bağlamışlar, kimse onların zulmünü şikayet edecek bir merci bulamıyor. Her yerde zulüm ve adaletsizlik hakim. Karanlık ve ölüm korkusu hüküm sürüyor.

Aileden fertlerini öldürüyorlar ve zorla malına mülküne gelip oturuyorlar. Aile evinde kıracı durumuna düşürülüyor, her türlü hakaret ve zulme maruz kalıyor. Doğal olarak bu zulmün içinde büyüyen ailenin çocukları bu kötü komşularına karşı ve yaptıkları zulme karşı çıkıyor ve aile artık kurtulmak için her kes seferber oluyor, bu zulümle bir gün yaşamaktansa bu zulme karşı çıkıp ölümüne direniyorlar. Herkes bu ailenin zorla malına mülküne konduğu ve üstüne üstlük olmadık zulme maruz kaldıklarını biliyorlar. Ancak böyle bir kötülüğe karşı herkes kör, sağır, dilsiz kesilmiş ve nihayetinde onlarda bu zulme maruz kalıyorlar. Hasılı kelam, ailenin çocukları mücadelelerinde önemli bir konuma geliyorlar ve komşuları diğer zulme uğramış ahali de artık cesaretleniyor ve öyle bir konuma geliyor ki bu zulme ilelebet son verecekler. Kötü ve zalim komşu her türlü hile hurdayı denediğinden herkes onların ne yaptığını iyi biliyor.

Kararı verecek ve kötü komşu ile işbirliğinde olan hakim de artık hakikat karşısında itiraz edecek, kötü komşuyu haklı çıkaracak bir durumda değil. Mahkemeye sunulan deliller o kadar net ve somut ki kötü komşu yanında yıllarca onunla işbirliği halinde olan mahkeme heyeti ve diğer işbirlikçileri ve rüşvetçileri de mahkum olacaklar. Hiçbir gerekçe engel olamıyor ve kötü ve zalim komşu yine birilerini korkutmak ve bu mahkumluk durumundan kurtulmak için komşulara ve aile fertlerine uygulamadığı zulüm kalmıyor. Fakat neticede artık bütün hakikatin ortaya çıktığını ve nihayetinde biraz sonra işbirlikçi mahkeme mecbur bu zulmü kabul edip bu kötülüğü mahkum etmek zorunda olduğunu herkes biliyor. Bundan dolayı son zulüm uygulamaları sadece kötü komşunun suçunu daha çok görünür kılıyor ve suçuna yeni suçlar ekliyor. Çare yok artık mahkum olma günü yaklaşıyor. 

Nihai mahkeme günü gelip çatıyor ve artık herkes bu zalimliğin, bu zorbalığın, bu ahlaksızlığın cezasız kalmayacağı umuduyla mahkeme salonunda toplanıyor. İşbirlikçi hakim çaresizce artık nihai kararı vermek zorundadır ve tekrardan ailenin delillerine bakıyor, şahitlerini dinliyor ve son kararı vermek için son bir kez kötü ve zalim komşuya dönüp bunlara itirazınız var mı diyor. Kötü ve zalim komşu evet diyor bizim de bir şahidimiz var tüm suçlamaları reddediyoruz. Asıl biz zulme maruz kaldık, diyor. Bir anda işbirlikçi hakim de şaşırıyor ve 1şahidiniz veya delilleriniz nelerdir, mahkemeye sunun bakalım" diyor. Kötü ve zalim komşu şahitlerini çağırıyor ve herkes gördüklerine inanamıyor. Bu zulmün en büyük mağduru ailenin bir ferdi karşı tarafa şahit olmuş ve mahkemeye tüm bunlar yalan biz aile olarak zulüm görmedik, ailemiz komşularımıza haksızlık ediyorlar. Tüm mal mülk sahibi onlardır diyor.

İşbirlikçi hakim, herkesin huzurunda, "ya bu deliller ve şahitlerin söylediklerine ne diyeceksiniz? Kardeşlerinizin, büyüklerinizin nasıl öldürüldüklerinden diğer tüm suçlamalara ne diyorsunuz" diyor. Aile ferdi, sırayla delilleri çürütmeye ve şahitleri yalanlamak için bitmek tükenmek bilmez bir çabaya girişiyor. Ve böylece kötü ve zalim komşu ile işbirlikçi hakim ve kötü komşunun diğer işbirlikçilerine tekrardan yaptıkları suçlardan kurtulma umudu veriliyor. Bu aile ferdine gözleri gibi bakıyorlar, nihayetinde tek kurtuluş umutları odur. Artık işbirlikçi hakim olmak üzere zulmün diğer ortaklarına yeni gün doğuyor ve hiç olmasa bile olayları zamana yaymak için muazzam bir fırsat doğmuş onlara. Tekrar karanlık bulutlar beliriyor, umutsuzluk ve ölüm korkusu hakim kılınmak isteniyor. Çürük hain aile ferdi ise, ailesine yaptığı ihanetin bedeliyle gününü gün etmekle meşgul oluyor. 

İşte dostlar, bizim Kürt halkı olarak KDP ile, özelde Barzanilerle durumumuz tam da böyledir. Şimdi buradaki esas mesele, bu aile ferdi tüm aileyi temsilen mahkeme şahitlik ettiğini söylüyor ve işin trajik tarafı ise aile bu iddialara karşı sessiz durumda. Şimdi merak edilen, tüm aile bu çürük ve hain kişiye karşı çıkacağı mı yoksa sessiz kalıp tüm mal, mülk ve mücadelesinden vazgeçeceği mi.