Amed Barosu'ndan cenazelerin engellenmesine tepki
Amed Barosu, katledilen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'in cenazelerinin aileleri tarafından alınabilmesinin engellenmesine tepki gösterdi, "Hukuka aykırı uygulamaya son verin" dedi.
Amed Barosu, katledilen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'in cenazelerinin aileleri tarafından alınabilmesinin engellenmesine tepki gösterdi, "Hukuka aykırı uygulamaya son verin" dedi.
Amed Barosu, Kuzey ve Doğu Suriye'de19 Aralık'ta Tişrîn Barajı ve Sirîn beldesi arasındaki yolda Türkiye'nin Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) saldırısıyla katledilen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'in ailesinin cenazeleri almasının engellenmesine dair yazılı açıklama yaptı.
"Yas, Gömülme Ve Veda Hakları Sağlanmalıdır" başlığıyla yapılan açıklamada, "Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in aileleri ve aralarında milletvekili, sivil toplum örgütü temsilcilerinin de bulunduğu heyet, naaşların Türkiye'ye getirilmesi için Güney Kürdistan'a geçmek üzere Habur Sınır Kapısı'na gitmişlerdir. Ancak yaklaşık 48 saat geçmesine rağmen, şu ana kadar herhangi bir gerekçe gösterilmeden pasaport işlemleri dahi yapılmaksızın sınır kapısında bekletilmektedirler" denildi.
Açıklamada "İnsancıl hukuk doktrininde ölülere muamele, mezar ve yas tutma hakkı önemli bir karşılık bulmaktadır" ifadeleri kullanıldı. Açıklamada Lahey Sözleşmesi ve Cenevre Sözleşmeleri başta olmak üzere uluslararası birçok sözleşmede herkesin gömülme hakkının olduğu ve ailelerinin de yaşamını yitiren yakınlarına veda etme hakkının olduğu belirtildiği vurgulandı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) yaşamını yitirenin naaşının yakınlarına verilmemesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) 8'inci Maddesinin ihlali olarak kabul ettiğinin kaydedildiği açıklamada, şunlar ifade edildi:
"Uluslararası Kızıl Haç Komitesi 112 ve 117 arasında belirlediği kurallarında ‘ölüye saygı ve adaleti’ düzenlemektedir. Hukuki ve ahlaki açıdan ölüye saygı, ölümün ardından kişinin onurunu ve haklarını koruma yükümlülüğünü içermektedir. İnandığımız değerler ve toplumsal hafızamız hem ölüye hem de geride kalanlara saygıyı öğütlemektedir. Kültürel geleneklerimiz yaşamını yitiren kişinin yakınlarına yas sürecini geçirmeleri ve veda etmeleri üzerine kuruludur. Bu nedenle yaşamını yitiren gazetecilerin ailelerine ve milletvekili, sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin de bulunduğu heyete yönelik bu hukuksuz uygulama ölüye saygı ve usulüne uygun gömülme hakkına yönelik tutumu da ortaya koymaktadır. Ölüye saygı, gömülme ve veda haklarının uluslararası insancıl hukuk ve insan hakları hukuku çerçevesinde güvence altına alındığını belirtmekte; gazetecilerin naaşlarının aileleri tarafından alınabilmesi için gerekli imkanların sağlanması ve Habur Sınır Kapısında haksız ve hukuka aykırı bir şekilde bekletilen heyete yönelik uygulamaya son verilmesi çağrısında bulunuyoruz."