Hozan Mizgîn'e verdiği sözü tuttu

Kendisini en çok etkileyen kadının izinden gitme sözü vererek yönünü dağlara çeviren Hêlîn Serhed, gerillada geçirdiği 15 yıl boyunca verdiği mücadeleyle iz bıraktı.

Hêlîn Serhed (Hinayet Alataş), 1978 yılında Bêdlîs'in Tetwan ilçesinde doğar. Kürt değerlerine sahip yurtsever bir ailede büyür. Daha küçük yaşlarda ailesi yoluyla Kurdistan Özgürlük Hareketi'ni tanır, devrimci kültürle yetişir. 1997 yılında çalışmalara katılır. Ailesinin İstanbul'a taşınmasının ardından toplum içinde aktif olarak çalışır ve birçok etkinliğe katılır. 2002'de İstanbul'dan gerilla saflarına katılır.

Qendîl, Xinêre, Garê, Zap ve Zagroslarda gerillacılık yapan Serhed, bir kadın komutan olarak savaşta öncü rol oynar. Hêlîn Serhed, 2016 yılında Türk devleti ile çıkan çatışma sonucu 7 yoldaşıyla birlikte şehitler kervanına katılır.

'DAĞLAR GÜZELLİK MEKANIDIR'

Hêlîn Serhed, tuttuğu günlükte gerilla yaşamını, mücadelesini ve dağların kendisi için ne anlama geldiğini şu ifadelerle anlatır: “Dağlarda yaşamak benim için çok zor değildi. Önder Apo'nun yarattığı yoldaşlık beni bu dağlara çekti diyebilirim. Ayakta durmamı ve mücadele etmemi sağlayan temel neden buydu. Bu değerler doğrultusunda bugün bu dağlarda yürüyorum. Dağlarda kişiliğimi daha da iyi tanıdığımı söyleyebilirim. Öz gücümü giderek daha fazla gördüm ve kendime olan güvenim güçlendi. Dağların asıl öğrenme okulu olduğunu söyleyebilirim. Çünkü hayatın gerçeğini görüyor insan. Dağa geldiğimde özüme döndüm diyebilirim. Bunun için dağlarda kalma isteğim daha da arttı. Ben dağları çok sevdim, dağlara bağlandım. Benim için dağ, hayatın ve özgürlüğün meskenidir. Büyüme ve güzellik mekanıdır. Mücadele alanı en zor olan ve başarıya giden yoldur.

'GİTTİĞİ YERDE ARKASINDA İZ BIRAKIYORDU'

Beni en çok etkileyen yoldaşlarımdan biri heval Mizgîn’dir (Hozan Mizgîn-Gurbet Aydın). Mizgîn heval ailemdeki en etkili yoldaşlardan biriydi. Kişiliği beni çok etkiledi. Çünkü işine sorumlulukla yaklaşır ve başarılı olurdu. Esas bu özellikleri ile herkesin güvenini kazanmıştı. Özellikle gittiği yerde arkasında iz bırakıyordu. O kadar etkili bir insandı ki herkesi etrafına toplayabilirdi. Ben de ondan çok etkilendim. Gerillaya katıldıktan sonra ilk kez onu anma etkinliklerine katıldım. O gün, bende çok farklı duygular uyandırdı. Büyük özlemlerle onu an be an anıyor, iradesini kalbimde hissediyordum. O kadar anlamlı bir gündü ki, bu güne dair duygularımı nasıl düzenleyip yazacağımı bilemiyorum. Ama biliyorum ki onun ülke ve devrimin değerlerine olan sevgisi beni özgürlük mücadelesine yönlendirdi.

Heval Mizgîn ile çok kısa bir süre birlikte kaldık. Özellikle birlikte kaldığımız bu süreçte her gece kalemini çıkarıp yazı yazdığını görüyordum. Yoğunlaşması çok güçlüydü. Örgüt ve yaşama dair birçok tartışmalar yürüttük. O kadar etkiliydi ki, herkesi etrafında toplardı. Yoldaşı olarak mücadeleyi yükseltme ve onun yolunda gitme sözümü bir kez daha yineliyorum.''

'ÖNDER APO'NUN MİLİTANI OLARAK ÇABA GÖSTERİYORUM'

Hêlîn Serhed, günlüğünün bir bölümünde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın etkisinden şu sözlerle bahsediyor: “İlk kez Önder Apo tarafından gerçek tarih yorumlandı. Tarihte birçok öncü çıkmasına rağmen toplumun sorunlarına cevap olamamışlardır. Ama Önder Apo, ilk defa insanlığı bu kadar sevdi ve kucakladı. Varlığını yitirmiş bir toplum ilk kez Önder Apo'nun çabalarıyla bir araya geldi. Önder Apo ile varlığını yitiren bir toplumu yeniden canlandırdı diyebilirim. Onun çalışmaları sayesinde Kürt halkı için gerçek bir tarih tanımlanmıştır. Rêber Apo halkımıza doğru öncülük etmemiz için çok emek sarf etti. Önder Apo'nun militanı olarak doğru öncülük etmek ve doğru katılım sağlamak için çaba gösteriyorum. 

Bu ideolojiyi tanımaya ve hayata geçirmeye çalışıyorum. Nitekim Önder Apo yaptığı değerlendirmede Kürt tarihinin doğru yazılmadığını söylerken aynı tanımı kadın tarihi için de yapmıştı. Önderliğin emekleri ile tarihimiz, yani Kürt kadın tarihi tekrar yazılmaya başlandı. Kadınları bir halka öncülük edecek noktaya getirdi. Aslında toplum için bize böyle bir rol biçti. Yine Rêber Apo’nun çabalarıyla, kadın özgür olmadığı sürece toplumun özgür olamayacağı bir kez daha anlaşıldı. Belki bazı kesimler Önderliğin ideolojisine karşı çıktılar ve hala da çıkıyorlar ama inanıyoruz ki başarılı olamayacaklar. Çünkü Rêber Apo’da yok edilemeyecek bir gerçeklik var. Hem de gerçekliğinde onunla birlikte var olan bir tarih var. Bu, tüm insanlığın gerçeğidir.”