Süleymaniye Mêrgepan’da Güney Kürdistan ve Rojava’dan çok sayıda yazar, gazeteci, akademisyen ve siyasetçinin katılımıyla Türk devletinin işgal saldırılarının tartışıldığı buluşmanın sonuç bildirgesi açıklandı.
Gün boyu süren toplantıda, Türk devletinin işgal saldırıları Kürdistan Bölgesi’nin statüsü üzerindeki tehlikeleri ve bölge güvenliği için yarattığı tehditler konuşuldu.
Hazırlanan sonuç bildirgesi gazeteci ve siyasi gözlemci Kemal Reuf tarafından okundu.
Sonuç bildirgesi şöyle:
“Kürdistan Bölgesi’nin içinden geçtiği durumun üstesinden gelmek için yürüttüğümüz tartışmaların sonucunda Türk devletinin Kürdistan Bölgesi topraklarının büyük bir bölümü üzerinde işgal tehlikesi olduğunu belirttik. Saldırıların önü alınmazsa bu tehlikeler sürecek. Sonuç bildirgesinde yer alan öneri ve tespitlerimizi şöyle sıraladık:
Bölüm 1: Türkiye’nin bölgeye askeri konuşlandırılması ve bölge topraklarını işgal etme girişimi:
1- Bölgedeki ilgili tarafları, Kürdistan Bölgesi’ni, Irak’ı, UNAMI’yi ve bölge ülkelerinin temsilcilerini Türk ordusunun bölgedeki askeri varlığını ve bölgeye yönelik işgal saldırılarına karşı sert bir şekilde uyarıyoruz. Türk devletinin amacı büyük bir işgaldir. Bölge topraklarına girmek için saldırı dalgası başlattı ve bölgeden çıkmayı düşünmüyor. Türk devleti, bu amaçla bölgeye askeri ve lojistik alanlarda hazırlık yapmış. Şu ana kadar Kürdistan Bölgesi topraklarında 37 büyük üs ve 41 küçük Türk üssü bulunuyor.
Öte yandan, Türk ordusunun bombalanması ve askeri saldırılardan dolayı bugüne kadar 650’den fazla köy boşaltıldı. Geçen yıldan bu yana 34 köy boşaltıldı ve birçok köy tehdit altındadır.
Türk güçleri bazı yerlerde 5, bazı yerlerde 10, bazı yerlerde 20-30 kilometre Kürdistan Bölgesi’nin içlerindeki topraklarda askeri üs ve karargahlar kurmuştur.
Mevcut yasalara göre, Irak Parlamentosu ülkenin toprağının ve hava sahasının egemenliğini korumalı ve Türk ordusunun saldırılarını, askeri saldırılarını önlemek için ciddi çaba göstermelidir. Türk ordusu, geçen hafta birçok yere yönelik yaptığı bombardıman ve saldırılar sonucunda çok sayıda sivil öldürüldü.
2- Türk ordusu, Musul’a sadece 20 kilometre uzaklıktaki Başika kasabası sınırında yaklaşık 100 kilometre ilerledi ve askeri üslerini kurdu. Türkiye, saldırılarını artırarak, tüm sınırı 30 ila 40 kilometre derinlikte işgal etmek ve askeri güçlerini bölgede konuşlandırmak istiyor.
Türkiye’nin çabaları ve planları başarılı olursa, güçlerini Başika’daki askeri karargaha bağlayacak ve ardından Musul’u işgal etmek için teyakkuzda bekleyecek. Irak, bu nedenle egemenliğini korumaktan sorumludur. Topraklarının büyük ve önemli bir bölümünde Türk işgali tehdidini ortadan kaldırmalılar. Ayrıca, Irak Parlamentosu ve Kürdistan Bölgesi, Türk ordusunu sınır dışı etmesine ilişkin kararlarını uygulamalıdır.
3- Bölge ve Irak’taki güvenlik güçleri, Kürdistan’ın diğer parçalarından yurttaşların ve aktivistlerin Bölge toprakları içinde katledilmesini önlemek için ciddi adımlar atmalıdır. Yetkililer, halkın can güvenliğini sağlamalı, evlerini korumalı ve güvence altına almaları gerekiyor.
Öte yandan, Türk savaş uçakları, Kürdistan Bölgesi’ndeki kampları bombalıyor, sivilleri ve mültecileri hedef alıyor. Sonuç olarak, saldırılarda şehitler oluyor, yaralananlar oluyor. Bu, tüm dünyada sığınma ve insan haklarına karşı işlenmiş bir suçtur.
4- Irak Parlamentosu, Türk devletinin Irak ve bölge topraklarındaki işgalini önlemek için Irak devleti ile Türkiye arasında yapılan güvenlik anlaşmalarından sorumludur.
5- Tüm konsolosluklar, Kürdistan Bölgesi’ndeki ülkelerin temsilcileri, BM Güvenlik Konseyi ve BM Özel Temsilcisi büyük sorumluluk altındadır. Bu taraflar, Türk devletine güçlü bir baskı uygulamak, saldırıları ve işgali en kısa sürede önlemek için ciddi çalışmalar yapmalıdır. Türkiye’de Kürt sorununu barışçıl yollarla çözmeye çalışmalı.
Türk ordusu, Türkiye sınırına uzak bölgelerde, sivillere saldırıyor ve sivilleri bombalıyor. Sonuç olarak, siviller katlediliyor. Son yedi yılda, aralarında çocukların da bulunduğu 113 sivil katledildi.
Bu saldırılar bir an önce durdurulmalı ve kınanmalıdır. Türkiye, Kürdistan’ın demografisini değiştirmeye çalıştığı, doğasını yok ettiği, bölgeye kimyasal silahlarla saldırdığı bir dönemden geçiyoruz.
Bölüm 2: Kürdistan Bölgesi’ndeki durum, tehditler ve çözümler:
1-Kürdistan Bölgesi’ne yönelik tehditlerle ilgili olarak, Kürdistan Bölgesi hükümetinin ve parlamentosunun Irak Federal hükümetle ciddi görüşmeler yapmalı ve çözülmemiş sorunları bir an önce kalıcı bir çözüme kavuşturması gerektiğini düşünüyoruz. Enerji ve petrol konuları en acil çözüm bekleyen sorunlardır. Sorunlar anayasaya göre çözülmelidir. Hiçbir parti kişisel, partisel ve siyasi çıkarlarına göre hareket etmemelidir. Anayasayı ilişkilerin temeline ve iki taraf arasındaki dosyalar üzerinde müzakere yürütülmelidir.
2- Kürdistan Bölgesi yetkilileri, Kürdistan Bölgesi topraklarının ve halkının egemenliğini ihlal etmelerine izin vermemelidir. Kürdistan Bölgesi’ne yönelik ciddi bir tehdit var. Geçen ayın sonunda, ABD büyükelçisi, Kürdistan Bölgesi’nin statüsüne yönelik bir tehdit olduğunu açıkça belirtti.
3- Irak hükümeti, Kürdistan Bölgesi topraklarının ve halklarının kaderi tehdit edilmemelidir. Irak’ın federal bir yetkisi var. Her adımı atmak için anayasaya başvurması gerekiyor. Suçlular varsa, mevcut yasalara uygun olarak müzakere yürütülmelidir.”