Bêrîvan Bergareyî: KDP iktidarı yargılanmalı
Barzani ailesinin kendilerine muhalif yüzlerce eylemciyi katlettiğini söyleyen Gazeteci Bêrîvan Bergareyî, “Yıllardır Güney’e düşmanı getirerek güvenliği bozan KDP iktidarının yargılanması gerekir” dedi.
Barzani ailesinin kendilerine muhalif yüzlerce eylemciyi katlettiğini söyleyen Gazeteci Bêrîvan Bergareyî, “Yıllardır Güney’e düşmanı getirerek güvenliği bozan KDP iktidarının yargılanması gerekir” dedi.
Türk devletinin işgal saldırılarına karşı birçok miting ve eylemde yer alan, Türk mallarını boykot etme çağrısında bulunan Bêrîvan Bergareyî, 13 Ekim 2020 yılında KDP tarafından tutuklandı. 1 yıl 7 ay zindanda kalan ve 10 Mayıs 2022 yılında serbest bırakılan Bêrîvan Bergareyî, Behdînan tutsaklarının durumunu ve KDP’nin yaptığı işkenceleri ANF’ye anlattı.
Gazetecilik faaliyetlerinden dolayı Güney’de tutuklananlardan biri olduğunu söyleyen Bêrîvan Bergareyî, işgale karşı olduğu için Türk devletini protesto eden çok sayıda gazeteci, aktivist, özgürlükçü ve yurtsever insanın KDP tarafından tutuklandığını belirtti.
KDP’nin aktivistlere ve gazetecilere yönelik tutumuna dikkat çeken Bêrîvan Bergareyî, şunları anlattı: “Herkes, iktidarların her zaman özgürlükçü insanlardan, gerçekleri ve suçları ortaya çıkarmak isteyenlerden korktuğunu biliyor. Kuşkusuz KDP iktidarı da bu özgürlükçü insanları her zaman korkutarak ya da başka yollarla susturmaya çalışıyor. Ben de 2020 yılında tutuklandım, bilindiği üzere 2019 yılından bu yana gazeteciler, aktivistler tutuklanıyor. O yıl, aralarında gazeteci, aktivist ve yurtsever insanların da bulunduğu 80 kişi KDP tarafından tutuklandı.
Özellikle Mesrur Barzani kabinesi özgürlükleri kısıtladı, özgürlüğü susturmaya çalışıyor. Özellikle Behdînan'da gerçekten özgürlük duygusu kalmamış. Türk işgaline karşı çıkanların hepsi tutuklandı. Ben de Türk mallarını boykot ettiğim için tutuklandım. Yıllardır Türk mallarının zehirli olduğuna ve Türk devletinin bunlar üzerinden Kürtleri yok etmek istediğine dair insanları uyarıyoruz. Barzani ailesi 1980'den bu yana yüzlerce eylemciyi ve aydını öldürdü. KDP, Şêladizê’de sivil halkı şehit etti, aktivistleri ve gazetecileri tutukladı.
Şêrwan Şêrwanî ve arkadaşları bu gerçekleri ortaya çıkarmaya çalıştıkları için, biz ise sadece Türk işgaline tepki gösterdiğimiz için KDP tarafından tutuklandık. Behdînan’daki tüm tutsaklar senaryolar üzerine esir alındı, söyledikleri çarpıtıldı.
Tutuklandığımda nedenini bilmiyordum. Sonra anladım ki mesele hükümeti eleştirmek, Türk mallarını boykot etmekmiş. Her gün topraklarımızı bombalayan, vatandaşlarımızı şehit eden işgalciye karşı durduğum için tutuklandım. KDP cezaevlerinde insan haklarına ilişkin hiçbir şey yok. Uluslararası hukuk ve kanunlar yok sayılıyor.”
‘İTİRAFÇI’ OLMAM İÇİN DAİŞ ÇETELERİ İLE AYNI YERE KONULDUM
KDP cezaevlerinin kötü koşullarına değinen Bêrîvan Bergareyî, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Bakur ve Rojhilatê Kurdistan'daki zindanların kötü olduğu sık sık söylenir ama ben en kötü cezaevlerinin KDP cezaevleri olduğunu söylüyorum. KDP zindanlarında insan hakları ihlal ediliyor. Pêşmergelerin şehadetinde rolü olan DAİŞ çeteleri saygı görürken, biz özgürlükçü insanlar ise işkenceye maruz kalıyorduk. Yine KDP zindanlarında DAİŞ çeteleri saatlerce telefon kullanırken, benim ise 6 ay boyunca telefon etmeme izin vermediler. Türk devleti Kürt halkının düşmanıdır ama KDP, Türk devletinden daha faşisttir ve özgürlükçü Kürtlere karşı daha beterdir. Kürt olduğum için hapse atıldım. Kurdistan Bölgesi'nin asayiş ve düzenini bozduğum iddiasıyla tutuklandım ama yıllardır Başûr topraklarına düşmanı getirerek güvenliği bozan KDP’nin yargılanması gerekir.
Referandum nedeniyle Başûrê Kurdistan topraklarının yüzde 51'i kaybedildi. Artık KDP'nin alanları Türk askerleriyle dolu ve her gün köyleri bombalıyor, vatandaşları şehit ediyorlar. KDP hapishanelerinde kişiliğimize hakaret edildi, fiziksel ve psikolojik işkenceye maruz kaldık. Tutuklandığımda 15 gün boyunca tek kişilik hücrede tutuldum; o kadar küçüktü ki nefes almakta zorlanıyordum. Daha sonra DAİŞ çetelerinin ve katillerin yanına götürüldüm. Bu şekilde irademin kırılmasını ve ‘itirafçı’ olmamı amaçladılar.
İŞKENCE İZLERİM GÖRÜNMESİN DİYE HEYETTEN SAKLADILAR
Zindanda 10 gün açlık grevi yaptım. Özellikle davam basına yansıdığından dolayı eylemimden korkuyorlardı. Açlık grevi eylemim 40 gün sürdükten sonra beni dövdüler, üzerimize soğuk su döktüler. Kelepçelerden dolayı ellerimin renkleri değişmişti ve üzerlerinde işkence izleri vardı. İnsan hakları heyeti hapishaneleri ziyaret ettiğinde KDP, işkence izlerimi görmesinler diye beni onlardan sakladı.”
ZİNDANDA YOLDAŞLIK RUHUNU GÖRDÜM
Zindandaki yoldaşlık ilişkilerine vurgu yapan Bêrîvan Bergareyî şunları söyledi: "Hapiste Maxmur Kampı'ndan siyasi nedenlerle tutuklanan iki kişiyle tanıştım. Özellikle açlık grevi ve işkence sırasında bana güç ve moral verdiler, bana çok yardımcı oldular, sağlığımla ilgilendiler. Yoldaşlık ruhunu o iki kişi sayesinde tanıdım. Hapishaneden benden önce çıkmaları büyük bir mutluluktu.
KDP KÜRT DAVASINA BÜYÜK ZARAR VERMİŞTİR
İşgalci Türk devleti Kürtleri yok etmeye çalışıyor. Türkiye'nin gıdaları nedeniyle halk arasında hastalıklar artıyor. Ayrıca televizyon kanallarında sürekli Türk filmleri ve dizileri yayınlanıyor. Başûrê Kurdistan iktidarı, televizyon programlarıyla işgalci Türk devletinin eğitimini her eve taşıyor, bu yolla Kürtlerin kimliğini ve kültürünü ortadan kaldırmak istiyor.
KDP, medyası aracılığıyla halkı umutsuz, gençleri iradesiz hale getirmiş. Halkta vatan ve toprak sevgisini zayıflatmıştır. Sistemli bir şekilde Kürt ulusunu ve Kürt tarihini yok etmeye çalışıyor. KDP'nin tüm kanalları, işgalci Türk devletinin gündemine hizmet ediyor, Kürt kültürünü yok etmeye çalışıyor. Dolayısıyla Barzani Ailesi Kürt davasına büyük zarar vermiştir. Barzani Ailesi olmasaydı Kurdistan'ın her yerinde Kürtler haklarına kavuşacaktı. Barzani Ailesi çıkarlarını korumak için Kürtlere karşı savaşıyor. Gerçekleri ortaya çıkarmaya çalıştığımızda iktidarın hedefi oluyoruz. Kürt ulusu olarak birlik olmalı ve baskılara karşı gelmeliyiz.
Behdînan davasında, ülkede adalet ya da hukukun olmadığı, mahkemelerin partilerin elinde olduğu ve tutsakların kaderini belirleme üzerinde büyük bir etkiye sahip olduğu açık bir şekilde ortaya çıktı. Duruşma gününe kadar avukatlarımızla görüşmemize izin vermediler. Mahkemede suçlu olmadığımı, halkın haklarını savunduğum ve işgalcilere tepki verdiğimden dolayı tutuklandığım için gurur duyduğumu söyledim. Duruşmamızda farklı ülkelerin ve kurumların temsilcileri de hazır bulundu. Mahkemede bu iktidardan korkmamamız gerektiğini söyledim."