Şehitleri anlatmak için hangi kelimeleri kullanabiliriz, yarattıkları değeri nasıl tanımlayabiliriz? Düşünüyorum ama dile dökemiyorum, kelimeler kifayetsiz kalıyor. En güzel, en anlamlı sözleri bulmaya çalışıyorum. Bazen hüzünle, bazen tebessümle, bazen gözlerimden akan yaşlarla onları anıyor ve gururla anlatıyorum.
Yoldaşlarım Egîd ve Fedakar; Botan'ın iki yoldaşı oldu. Ancak birlikte çıktıkları yolculuğun hikayesi Botan'da değil Garê'de başladı. Egîd ve Fedekar, özgürlüğün peşinde koşan kuşlar gibi Garê'den Botan'a uçtu. Doğanın ve yaşamın tüm zorluklarına rağmen savaşın vahşeti karşısında yorulmadan mücadele ettiler, boyun eğmediler. Yürüdükleri bu yolda birlikte acı çektiler, birlikte güldüler, birlikte düştüler, birlikte kalktılar, birlikte büyüdüler, birlikte savaştılar, birbirleri için savaştılar ve birlikte ölümsüzler kervanına katıldılar.
Fedekar ile Egîd'in hikayesi, Mêrdîn ile Dîlok'un hikayesidir, Kurdistan'ın özgürlük mücadelesinin hikayesidir, fedakarlığın ve fedailiğin hikayesidir. Çünkü katılımlarıyla, yaşamlarıyla, emekleriyle, azimleriyle, şehadetleriyle, mücadeleleriyle onlar da bu tarihi direnişin bir parçası oldular. Genç yaşta devrimin saflarına katıldılar. O genç ama evren kadar büyük yüreklerinde, halkının bütün acılarını hissettiler ve yaşadılar. Yusuf, Süleyman, Ayten, Pale, Kamuran, Zinarîn ve Nurhaq gibi kahramanların hikayeleriyle büyüdüler. Cesur, örgütlü ve kararlıydılar. Gerilla yaşamında yoldaşlığı, mücadeleyi ve savaşı sanki geç kalmışçasına çok çabuk öğrendiler.
ÖZGÜRLÜK AŞIĞIYDI
Şehit Fedakar Güneş’in ülkesinde Mêrdîn’de dünyaya gözlerini açtı. Ülkesini işgal eden ve onu kara bulutlarla kaplayan düşmanın zulmüne karşı savaşmak için doğdu. Düşmanın yüzüne, “Kurdistan Güneş’in ülkesidir, orada kara bulutlar olmayacak, yaşam durmayacaktır” diye haykırmak için doğdu. Fedakar ülkesindeki o kara bulutları dağıtmak ve halkının özgürlük savaşçılarından biri olmak için doğdu. Mêrdîn’in Fedakar evladı oldu.
Egîd yoldaş da yurtsever bir ailenin ferdi olarak Dîlok'un Bêlqis (Nizip) ilçesinde doğdu. Ey Bêlqis! Kültürlerin ve halkların kardeşliğinin şehri! Dinlerin beşiği! Kürt tarihinin tarihi! Önderliğin ilk dostu, büyük şehit Haki Karer'in şehit düştüğü yerdir Dîlok. “Öldürdüler, Haki'yi öldürdüler. İntikam, intikam, intikam...'' çığlıklarının atıldığı şehirdir. Şehit Egîd de bu çığlığın kini ile intikam almak için Bêlqis'ın Egîdi olmaya karar verdi.
Büyüdüler... Yönlerini özgür dağlara verdiler ve gerilla alanına ulaştıklarında gördüler ki, Kurdistan toprakları nice şehitlerin kanıyla sulanmış olsa da hiçbir şey güzelliğini eksiltmemiş. Yine her mevsim yağmur bereketini yağdırıyor ve kuru toprağa hayat veriyor. Kayalıklarda yeniden çiçekler açıyor. Ülkesine sevdalı binlerce savaşçı barındırıyordu Kurdistan toprakları.
Fedakar… Tevazu ve ciddiyeti ile dikkatleri üzerine çekti. Sıcakkanlı ve neşeliydi. Çalışmalarında ve yaşamında çok ciddiydi. O kadar ciddiydi ki bir arkadaşı ona "Yaşından daha büyük bir hayat yaşıyorsun" demişti. Büyük düşünen, her zaman Önderliğe ve şehitlere bağlıydı. Büyük amaçları vardı. Öncü bir militanın özelliklerine sahipti. Genç Fedakar ülkesi gibi çok renkli, güzel, hakiki, barış ve özgürlük aşığı bir yoldaştı.
DOĞALLIĞINI, DÜRÜSTLÜĞÜNÜ HER ZAMAN KORUDU
Heval Egîd çalışkanlığı, yoldaşlığı, güler yüzü ve nezaketiyle her yoldaşının gönlünde yer edinmiştir. Çok heyecanlı ve coşkuluydu. Kimseyi incitmeyecek kadar alçakgönüllüydü. Eşsiz bir vicdanı vardı. Bir gün bile şüphe içinde yaşamadan, son günlerine kadar anlamlı ve onurlu yaşadı. Doğallığını, saflığını, sadeliğini ve dürüstlüğünü her zaman korudu. Aynı zamanda yoldaşlarına da güzelliği öğretti. O, yoldaşlarının her birine karşı sorumluydu. Arkadaşları tarafından hep böyle güzel hatırlanacak.
Biri bana Egîd ve Fedekar’ı sorduğunda gururla şunu söylerim: "Onları Botan dağlarının çiçekleri arasında bulun, yoldaşlarının gözlerinde, halaylarında görün, stranlarında duyun. Bize, heval buradayız, yüreğinizdeyiz diyecekler.” Onlar Kurdistan’ın birçok kahramanı gibi toprakları için son nefeslerine kadar direndiler. Garê’ye, Botan'a yönünüzü verdiğinizde her yerde bu kahramanların ayak izlerini görecek, kuşların sesinde onların sesini duyacaksınız. Daha sonra başınızı kaldırıp gökyüzüne bakarsınız. Bu sefer onların sevgisini ve özgürlüğünü mavi gökyüzünde göreceksiniz. Onları görmek en zor ve sıkıntılı günlerinizde size güç, inanç ve umut verecektir. Ölümden en çok korktuğunuz anda Egîd ve Fedekar'la cesur olacaksınız.