Bülbül: Bu yıkımın altından dayanışarak çıkacağız

HDP Milletvekili Kemal Bülbül, büyük bir çaresizliğin hüküm sürdüğü deprem yıkımının altından “Birbirimize omuz, cesaret vererek çıkacağız” dedi ve uzun süreli dayanışmanın önemini vurguladı.

Amed, Riha, Semsûr, Kilis, Dîlok, Osmaniye, Adana, Xarpêt, Meletî, Mereş, Hatay gibi illeri kapsayan ve büyük bir yıkıma olan 7.8 ve 7.7 şiddetindeki depremlerle beraber meydana gelen yıkımda şu ana kadar on binlerce kişi hayatını kaybetti. Devletin depremin ilk iki günü bölgeye yardım ve kurtarma ekipleri göndermemesi nedeniyle ölü sayısı artarken, başta HDP olmak üzere siyasi partiler ve STK’leren yardım çalışmaları ise sürüyor.

Deprem felaketinde yaşanan yıkımı ve AKP-MHP hükümetinin tutumunu ANF’ye değerlendiren HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, deprem bölgesinde büyük bir çaresizliğin hüküm sürdüğünü söyledi. Bunun sebebinin ise halkı insan yerine koymayan AKP-MHP iktidarı ve geleneksel devlet anlayışı olduğunu kaydeden Bülbül; “Yurttaş çaresiz ve kendini yalnız hissediyor. Bu çaresizlik bir feryat, figan olarak yansıyor. Adıyaman bir bütün olarak enkaz haline dönüşmüş durumda. Adıyaman’da ölü sayısı tahmin edilenin ve beklenenin çok üstünde olabilir. Hiçbir sistematik çalışma yok. STK’ların organizasyonu olmazsa depremden kurtulan yurttaşlarımız bile açlıktan, susuzluktan ölecekti. İlk üç gün sürekli yağmur yağdı ve ayaza kesti, müthiş bir soğuk oldu. Adıyaman’da yıkılmayan evler ağır hasarlı ve kullanılmayacak derecede. Müteahhitler tarafından yapılan tüm binalar yıkıldı. Adıyaman Belediyesinin binası moloz yığınına dönüşmüş durumda. Özellikle Kıbrıs’tan gelen voleybolculardan sağ kurtulan olmadı” diyerek durumu aktardı.

ÇÖZÜM ÜRETMEK YERİNE HALKI TEHDİT EDİYORLAR

Bu depremin, devletin halkı önemsemediğini bariz şekilde ortaya çıkardığını söyleyen Bülbül; “Biz bunu biliyorduk, ama anlattığımızda inandırma sorunu yaşıyorduk. Devletin hiçbir şekilde yurttaşı önemsemediği, devletin ekonomik olanaklarını kendi yandaşlarına paylaştırma dışında bir şey yapmayan hükümetin tüm foyası ortaya çıktı. Bana göre asıl enkaz altında kalan devlettir. Devlet zihniyetidir, devletin yurttaş anlayışıdır, devletin hizmetsizlik anlayışıdır. Sonra gördük; AKP Genel Başkanı çıkıp yurttaşları tehdit ediyor. 5 yıl önce Samsat merkezli bir deprem oldu ve enkazlar hala orada duruyor. İki yıl önce Malatya ve Elazığ’da deprem olmuş ve o yaralar sarılmamış halde duruyor. AKP Genel Başkanı şimdi çarçabuk yaraları saracaklarını söylüyor. Burada kat kat ölçülemeyecek zayiat olmasına rağmen AKP Genel Başkanı bir yıl içinde çözeceğiz, diyor. Bu bir tevatür” ifadelerini kullandı.

AFAD GÜVENLİK KURUMU GİBİ HAREKET EDİYOR

HDP’li vekil Bülbül, AKP’nin AFAD’ı yandaş kuruluş haline getirerek jandarma ve polis gücü gibi kullandığını da belirtti. AFAD’ın yardım organizasyonlarını “güvenlik” bahanesiyle  engellediğini aktaran Bülbül, şunları söyledi: “Bu engellemenin adını ‘organizasyon’ koyuyor. Adıyaman, Pazarcık, Gölbaşı merkezini birebir yerinde gördüm. Birazdan Malatya’da olacağız. Hatay, Diyarbakır, Elazığ olmak üzere tüm kentlere zarar veren bu depremin zararları bir çırpıda giderilecek durumda değil. Çünkü devlet bir enkaz altında. Biz devletin enkazını mı kaldıralım, depremin enkazını mı kaldıralım? Bizim belediyelere dokunulmamış olsa, belediyelerimiz bu bölgede deprem çalışmalarını zaten yapardı. Çınar Belediyemiz bile Adıyaman’da seyyar aşevi kurdu ve belediye eş başkanlarımız yemek dağıtıyor. Beş tane belediyemiz var ve tüm olanaklarını seferber etiller. Bu devletin ortaya çıkan durumu birkaç kelime ile açıklanamaz. Devlet hem suçlu hem güçlü. Devlet vatandaşa yardım etmemek konusunda suçlu, vatandaşı tehdit ederek güçlü olmaya çalışıyor.”

SALGIN TEHLİKESİ VAR

Adıyaman sokaklarından ölü kokusu geldiğine dikkat çeken Kemal Bülbül, enkazların altında insanların bulunduğunu belirterek şunları söyledi: “Oradan çıkan canlar, eşyalar için tutanak tutulması gerekirken kepçelerle inşaat çalışması yapar gibi çalışma yürütülüyor. Dolayısıyla asıl mesele şudur. Bu deprem bölgesinde daha çok Kürt halkı var ama Türk halkı da olsa aynı şey olacaktı. Halkların geleceği, umudu bu hükümete, zihniyete bağlı değildir. Bu OHAL ile giderilecek bir durum değil. Halklar olarak yapmamız gereken dayanışmadır. Trakya’dan, Karadeniz’e, Ege’ye, Akdeniz’e, Ardahan’a kadar bir dayanışma gerekiyor. İnsanlarımız gerçekten çok duyarlı davrandı. Deprem bölgesinde para harcayacak bir dükkân bile yok. Vatandaşlarımız yardımlarını gıda, kıyafet olarak göndermeli. Deprem bölgesinde 10-15 günlük yiyecek içecek imkânı sağlandı. Şimdi depremzedelere çocuk bezi, kadın peti, soba, battaniye, sağlık malzemesi lazım. Seyyar banyo, tuvalet çok önemli. Bunlar çok lüks gibi algılanabilir. Ama şehir çöp yığınına dönmüş durumda. Depremden kurtulanların salgın hastalığa yakalanması ihtimali var. Bu yüzden steril bir ortam yaratmamız lazım. Vaka çok büyük, yıkım çok büyük. Devlet denilen organizasyon bunun için var. Yardım, afet birimine, enkaza, psikolojik tedaviden, insanları güvenli yere taşımaya kadar mükelleftir. Devlet şu anda AKP Genel Başkanı’nın elinde tehdide dönüştürülmüş durumda.”

DAYANIŞMAYI BÜYÜTEREK NOBRANLIKLA BAŞA ÇIKABİLİRİZ

AKP-MHP’nin hakikatinin bir depremzede tarafından dile getirildiğini söyleyen Bülbül, “Grup Başkanvekilimiz Meral Danış Beştaş, Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan ve Ahmet Türk bölgeye geldi. Bir genç Meral Hanım’a ağlayarak dedi ki; ‘hükümet bize yardıma gelmedi, terörist dedikleri geldi’… İşte hakikat ortada ve sonra da diyorlar ki deprem üzerinden siyaset yapmayın. Yetkililer mahallede sadece AKP eski milletvekili Yakup Taş’ın cenazesini alıp gitti; bu kabul edilebilir bir şey değil. Sadece kendi vekillerinin cenazesini çıkarıp diğer vatandaşları bıraktılar” diye tepki gösterdi ve halk dayanışmasının önemini vurguladı. Bülbül; “Dayanışalım, umudu büyütelim, istemi büyütelim, demokrasi ve yaşam hakkını büyütelim. Ancak bu şekilde nobranlıkla, yobazlıkla başa çıkabiliriz. Çocuk, kadın, genç; Trakya’dan, Kurdistan’a kadar her an dayanışma içinde olmalıyız. Adıyaman’da tuvalete gidecek yer bulamadık. İnsanlarımız süratle Adıyaman’dan göç ediyor. Adıyaman Ankara yolunda yemek yiyecek yer bile yok. İnsanlar buradan gelip geçiyor da bir şey yesin diye düşünmemişler bile. Dayanışmayı, demokratik siyaseti büyütmek gerekiyor. Bizim insanımıza devlet sahip çıkmıyor, devlet insanımızı kendi çıkarı için kullanıyor” dedi.

AFAD YARDIMLARI ENGELLİYOR

Yardımları ulaştırırken engellemelerle karşılaştıklarına da dikkat çeken Bülbül, şöyle devam etti: “Hala Adıyaman’da kapalı köy yolları var, yardım ulaşmamış büyük köyler var. Gelen çadırlara AFAD el koyuyor. Ankara’dan çadır organize ediyoruz Adıyaman’a götürmek üzere ama AFAD bir şekilde engelliyor ve çadırları alıp götürüyor. Biz o çadırları insanlara dağıtmak için yapıyoruz. Bakanlık engelleme olmayacağını söyledi ama AFAD polisiye bir güvenlik kurumu gibi hareket ediyor. Gürcistan’dan ve bazı memleketlerden yardım ekipleri geliyor. AFAD’ın onları kurtarma çalışması yapılması gereken noktalara ulaşması gerekiyor.”

Bülbül, HDP olarak sahada olduklarını belirterek, şunların altını çizdi: “Umutsuzluğa kapılmayalım, biz büyük acılar yaşamış toplumuz. Depremler, katliamlar yaşadık ama hepsinin altında hep beraber kalktık. Şimdi olanaklarımız çok büyük ve dirençle sahadayız. Parti olarak tamamen sahadayız. Malatya ve Maraş’a gideceğiz. Bu yıkımın altından birbirimize omuz, cesaret vererek çıkacağız.”