DTK: İnfaz yasası düşmanlığın tescilidir

DTK, ayrımcı infaz yasasının Kürt halkına düşmanlığı tescillediğini belirterek, "Taviz vermeden yolumuza devam edeceğiz" dedi ve kamuoyunu adım atmaya çağırdı.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK), ayrımcı infaz düzenlemesine ilişkin bugün yazılı açıklama yaptı.

'EVRENSEL KABULLER İHLAL EDİLDİ'

DTK'nin açıklaması şöyle:
"AKP ve MHP, infaz yasa tasarısını devlet ve toplum olgusuna dair evrensel kabulleri ve suç tanımlamalarını kendine göre kesip biçerek ihlal etti ve tasarıyı meclisten geçirdi. Belli bir kesimle sınırlı tutularak çıkarılan infaz  yasası ulusal ve uluslararası topumda tepkilere neden olmuş ve toplumun vicdanını yaralamıştır. Binlerce ailenin gözleri bu yasada iken, müzakere edilmesi gereken ve çözme olasılığı olan bir meselenin mecliste bir hafta boyunca 'kavga ve dövüş şeklinde tartışılması' nereye doğru gideceğini de gösteriyordu.

'BELLİ BİR KESİMİN ÇIKARI İÇİN YAPILDI'

Öncelikle hiç kimsenin  halka bu haksızlığı yapmaya hakkı yoktur. Toplumun yaşadığı sorunları derinliğine hissetmek ve buna göre siyaset yapmak toplumdaki en büyük beklenti olduğunu düşünüyoruz. Yeni infaz yasası, belli bir azınlığın çıkarları doğrultusunda çıkarıldığı için adil değildir, eksiktir ve meşruiyeti zayıf bir yasadır. Bu açıdan bizim için bir karşılığı yoktur.

'KÜRT HALKINA DÜŞMANLIK TESCİLLENDİ'

İnfaz yasası tartışmalarının özellikle yerli ve milli bir tepki ile dışladığı başka bir mesele ise Kürt halkına olan yaklaşımdı. Bu yasa, Kürt halkına karşı geliştirdiği ayrımcılığı ve düşmanlığı tescillemiş, tarihteki özel uygulamalar bu yasa ile Kürt tutsakları açısından bir daha güncellenmiştir. Hapishanedeki Kürt tutsaklara yaklaşım şüphesiz ki Kürt meselesinin önemli bir parçasıdır. Burada atılacak bir adım sorunun demokratik çözümüne katkı sunacağı kesindi. Ancak yasanın tartışılma ve kabul edilme biçimi AKP'nin geleneksel ve güvenlikçi politikalarda ısrarcı olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Ancak tüm kamuoyuna tarihsel bir hakikati bir kez daha hatırlatmayı görev ve sorumluluk olarak görüyoruz. Kürt meselesi bir yasanın kapsamına sıkıştırılacak kadar dar ve konjonktürel bir mesele değildir. Kürt sorunu politik bir sorundur ve politik zeminlerde ancak çözülebilir. Bu hakikati çarpıtmaya hiçbir iktidarların gücü yetmeyecek. Kürt sorunu eninde sonunda muhattapları ile çözülecek. Tüm halkımızı sonuna kadar bu hakikatin yanında durmaya ve kendi değerlerine, mücadelesine ve siyasetçisine sahip çıkmaya; en önemlisi tutsak aileleri ile dayanışma içinde olmaya davet ediyoruz. Dolayısıyla bu yaklaşımlar mücadelemizi zayıflatmaz tersine mücadele azmimizi artıracaktır.

'TAVİZ VERMEDEN MÜCADELE'

Bu anlamda yasanın ortaya çıkardığı adaletsizliğe karşı demokratik siyaset açısından yeni bir mücadele alanı ortaya çıkmıştır. Demokratik siyasetin bir görevi de iktidarın kendi lehine büktüğü yasaları tüm toplum lehine olacak şekilde ayakları üzerine doğrultmak, daha adil yasaları çıkarmak için mücadele etmek ve demokratik toplumun kurumsallaşmasına katkı sunmaktır. Buradan hareketle yasanın kapsayıcı ve adilce düzenlenmesi için gündemden düşmemesi ve tamamlanması gerektiğini düşünüyoruz. Bizler de halkımıza toplumcu, müzakereci ve demokratik mücadelemizden taviz vermeden yolumuza devam edeceğimizin sözünü veriyoruz.
Demokrasi ve insan hakları mücadelesi veren tüm kurum ve kuruluşları, demokratik kamuoyunu, uluslararası toplumu ve tüm duyarlı siyasal partileri bu yasanın eksikliklerinin tamamlanması ve daha kapsayıcı, adaletli bir yasanın çıkarılması için her türlü demokratik yol ve yöntemlere başvurularak  adım atmaya ve duyarlılığa davet ediyoruz."