Katledilen ve kaybedilen Haran için açıklama

İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınları, Türk devleti tarafından katledilen ve kaybedilen İhsan Haran’ın akıbetini sordu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla sürdürdükleri eylemlerinin 650. salgın dolayısıyla online olarak yaptı. Bu haftaki açıklamada 25 Aralık 1994 tarihinde Amed'in Yenişehir ilçesinde bulunan Çiftkapı civarında gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan İhsan Haran’ın akıbeti soruldu.
Haran’ın kaybediliş hikayesini, İHD Amed Şube Yönetim Kurulu (YK) üyesi Sedat Gördük anlattı.

TÜRKİYE SUÇLU BULUNDU

Haran’ın 1994 yılında Amed'in Lice ilçesinde bağlı Arıklı (Hüseynike) köyünde ikamet ettiğini belirten Gördük, fakat Türk askerinin köylerini yakmasından sonra Haran'ın Amed kent merkezine yerleştiğini, aynı yıl içerisinde de Çiftkapı semtinde ellerinde polis telsizi olan kişilerce kaçırıldığını aktardı.
Gördük, bazı görgü tanıklarının şahitlik ettiği kaçırılmanın ardından Nesibe Haran’ın eşinin bulunması için girişimlerde bulunduğunu dile getirdi. Fakat bu girişimlerin sonuçsuz kalması nedeniyle İHD üzerinden Avrupa İnsan Hakları Mahkeme'sine (AİHM) başvurulduğunu belirten Gördük, yapılan bu başvuru akabinde ancak 26 Şubat 1996’da Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Haran’ın kaçırılmasına dair soruşturma başlatıldığını söyledi.
Savcılığın Haran’ın gözaltında kaybedildiğine dair yeterli delil bulunmadığı iddiasıyla 21 Ocak 1998’de soruşturmaya dair ‘takipsizlik’ kararı verdiğini söyleyen Gördük, AİHM’in ise 6 Ekim 2005 yılında verdiği kararla Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkûm ettiğini kaydetti.

İTİRAF: JİTEM KATLETTİ

Gördük, JİTEM itirafçısı Abdulkadir Aygan’ın da Haran'ın kaybedilmesine ilişkin önemi bilgiler verdiğini de hatırlattı.
Gördük, Aygan’ın o anlatımlarında şunları söylediğini paylaştı: “PKK’li olduğu söylenen İhsan Haran isimli bir genç vardı. Ailesi boşaltılan Lice köylerinden Diyarbakır’a göçmüştü. Şehitlik semtinde oturuyordu. O genç JİTEM’e alınıp sorgulandı. Sonra da Silvan tarafına götürüldü, bir arazide kafasına kurşun sıkılıp bırakıldı. Fakat sonra komutan Abdülkerim Kırca’dan duydum. Meğer o genç kafasına sıkılan kurşunla ölmemiş, sadece şok geçirmiş. Batman’a kadar yürüyüp hastaneye gitmiş. Yaşadığı olayı anlatmış. İşte bu olay Batman timine haber veriliyor, o da Diyarbakır JİTEM’e bildiriyor. Kırca’yı telefonla arıyorlar ve ‘komutanım böyle bir durum var’ diyorlar. O da ‘Tamam onu hemen sizin time alın, bekletin. Biz geliyoruz’ diyor. Bana bunu Kırca kendisi anlattı. İlk infazı yapanları beceriksizlikle suçladı. ‘Bizim beceriksizler öldürememişler. Adam kalkmış şehre, hastaneye gitmiş. Tekrar gittik, aldık ve işini tamamladık’ dedi. Abdülkerim Kırca yanına personelini alarak hemen Batman’a gidiyor ve o genç tekrar araziye götürülüp, infaz ediliyor. JİTEM’in eline düşen sağ bırakılmıyor. İlk infaza tanık oldum. Kemal Ümlük, Uzman Çavuş Yüksel Uğur vardı. Bir toprak yığının arkasına götürüp vurdular. Geceydi, hangisinin vurduğunu görmedim. Gencin sorgusu JİTEM’de yapıldı sonra Arabaya konulup araziye götürüldü. PKK’lı diye öldürüldü. Bu Diyarbakır bölgesinde PKK’yla ilgili bilgileri genellikle itirafçı Serpil Toprak veriyordu. O da JİTEM’de sivil memur olarak çalışıyordu.”
Aygan’ın bu beyanları sonrası Nesibe Haran’ın savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu söyleyen Gördük, ancak bu beyanlara ilişkin soruşturma açılıp açılmadığına dair herhangi bir yanıt verilmediğini ve İhsan Haran’dan bir daha haber alınamadığını kaydetti.