Kayyum, demokrasi talebine saldırıdır

HDP Ağrı Milletvekilli Dilan Dirayet Taşdemir, üç büyükşehir belediyesine kayyum atanmasının, halkın doğrudan demokrasi talebine ve birlikte yaşama iradesine müdahale olduğunu söyledi.

Hem dış hem de iç siyasette çöküşe doğru giden AKP’nin, Kürtlere ve kazanımlarına saldırarak bu süreci durdurmaya çalıştığına işaret eden HDP Milletvekili Taşdemir, günün demokrasiye sahip çıkma günü olduğunu vurguladı.

HDP Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, Amed, Van ve Mardin büyükşehir belediyelerinin gasp edilerek, eşbaşkanların yerine devlet memurlarının kayyum olarak atanmasını ANF’ye değerlendirdi. Taşdemir, belediyelere kayyum atanmasının Türkiye’nin dış ve iç siyasetiyle bire bir bağlantılı olduğuna işaret etti. Suriye’de Kürtlerin herhangi bir kazanım elde etmemesi üzerine strateji yürüten iktidarın, özellikle Rojava üzerinden ciddi bir zorlanma yaşadığını hatırlatan Taşdemir, dışta yaşanan bu zorlanmayı Kürt düşmanlığı üzerinde ortaklaşarak aşmaya çalışan bir AKP-MHP aklıyla karşı karşıya olunduğunu vurguladı. Taşdemir, iç siyaset anlamında da 21 Mart ve 23 Haziran seçimlerinde peş peşe iki büyük yenilgiye uğrayan AKP’nin şoven politikaları daha da derinleştirerek sürdürmeye, kalıcılaştırmaya çalıştığını kaydetti.

YEREL SEÇİMLER DÖNÜM NOKTASI

Bu anlamda yerel seçimlerin bir dönüm noktası niteliği taşıdığını ifade eden Taşdemir, hem yaşanan ekonomik krize, hem de AKP-MHP ittifakının talan, soygun ve sadece kendi cephesini güçlendiren politikalarına karşı büyük bir itiraz yükseldiğini hatırlattı. Taşdemir, bu yenilgiyi çöküşün başlangıcı olarak okuyan iktidarın, HDP’nin seçimlerde izlediği stratejiden de intikam alarak, yine Kürtlere ve kazanımlarına saldırıp bu süreci durdurmaya çalıştığını söyledi.

SEÇME VE SEÇİLME HAKKINA MÜDAHALE

Daha geniş bir perspektiften bakıldığında ise kayyum hamlesinin, halkın doğrudan demokrasi talebine ve birlikte yaşama iradesine yapılan bir müdahale olduğunu vurgulayan Taşdemir, “Halkın seçme ve seçilme hakkını tanımayan bir yerden müdahale ediyorlar. Kürt karşıtlığı, milliyetçilik ve faşizm üzerinden tahakküm kurmaya; yalan beyan ve algı operasyonlarıyla ikna ederek topluma sunmaya çalışıyorlar. Ancak hem seçimlerde HDP’nin stratejisinin ortaya çıkardığı deneyim, hem de genel demokrasi talebi, yaşanan bu hukuksuzluğa cevap oluyor” dedi.

KADIN DÜŞMANLIĞININ ÖZETİ

Taşdemir, irade gaspının bir kılıfı olarak eşbaşkanlık sisteminin kriminalize edilmesinin, AKP’nin 18 yıllık kadın düşmanı politikalarının bir özeti olduğunu vurguladı. Kadın mücadelesi ve dayanışmasının, özgürlükçü toplumsal dönüşüm perspektifine sahip olduğunu ifade eden Taşdemir, rejimin ise bu perspektifi tehlike olarak gördüğünü belirtti. İktidarın kadın kazanımlarını gasp etmeye dönük politikalarının kadınlara erkek şiddeti, baskısı ve ölüm olarak geri döndüğüne işaret eden Taşdemir, “Bu zihniyet, devleti de erkek olarak gördüğü için kadınların yönetim mekanizmalarında yer almasını, eşit bir biçimde yaşama katılmasını, toplumun kadın değerleriyle yeniden örgütlenmesini devlete başkaldırı olarak algılıyor. Bu yüzden de eşbaşkanlık sistemini kriminalize etmeye çalışıyorlar” şeklinde konuştu.

DEMOKRASİ GÜÇLERİ MÜDAHİL OLMALI

Bu faşist, zorba, yasa tanımayan zihniyetin ancak birlik olarak durdurulabileceğinin altını çizen Taşdemir, demokrasi güçlerinin tam da bu refleksle sürece müdahil olması gerektiğini belirtti. Fiili olarak anayasayı, hukuku ortadan kaldıran AKP-MHP yönetiminde, iktidarın politik çıkarlarına göre hareket eden bir yargı ve kolluk gücü ile karşı karşıya olunduğunu kaydeden Taşdemir, günün demokrasiyi sahiplenme günü olduğunu söyledi.

BU TEHDİTLER BOŞA ÇIKARILIR

Çokça dillendirilen parti kapatma tehdidini de değerlendiren Taşdemir, hukukun işlemediği bir yerde her şeye hazırlıklı olmak gerektiğini vuruladı. Taşdemir, parti kapatmanın, şiddetin, baskının sorunları çözmeyeceği gibi daha da derinleştireceğini dile getirdi. Bu tehditle Kürt halkına, Türkiye halklarına ve ezilenlere siyaset yapmamaları, demokratik tepkilerini ortaya koymamaları dayatmasının da yapıldığını söyleyen Taşdemir, bu yaklaşımın boşa çıkacağını kaydetti.

TEKRARLANAN DEVLET AKLI

Taşdemir, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın son mesajında tam da bu ‘devlet aklı’na işaret ettiğini anımsattı. HDP Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, şöyle konuştu: “Sayın Öcalan 20 yıldır İmralı Cezaevi’nde Kürt sorununun demokratik çözümü için uğraşıyor. Ancak gelinen noktada yine Türk-Kürt savaşını kışkırtan, Kürtlerin bütün demokratik taleplerini bastırmaya çalışan ve 100 yıldır tekrarlanan aklın devreye girdiğini söylemek mümkün. Nitekim belediyelere kayyum atanması da devlet aklının rasyonellikten ne kadar uzaklaştığının ve Kürt meselesine ne kadar gayri meşru bir zeminde yaklaştığının ifadesidir. Dolayısıyla da İmralı’ya bir cevap niteliği taşıdığını söylemek mümkün.”