Cizîr'de bodrumlarda katledilenler anıldı

Cizîr'de Türk devleti tarafından bodrumlarda 7 Şubat 2017 tarihinde katledilenler anıldı.

CIZÎR'DE ANMA

Şirnex'ın Cizîr (Cizre) ilçesinde 14 Aralık 2016 yılında sokağa çıkma yasakları esnasında 7 Şubat tarihinde Cizîr bodrumlarında yakılarak katledilenler anıldı. Anmanın yapıldığı salonda katledilenlerin isimlerinin olduğu "Lehengên Cizîra Botan" pankartı asıldı. Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği'nin (MEBYA-DER) öncülüğünde gerçekleşen anmaya, Çocuklarını kaybedenlerin aileleri,  Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Yazar Ayşegül Devecioğlu, DEM Parti Eş Genel Başkanı Yardımcısı Öztürk Türkdoğan, Şirnex Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), DEM Parti il ve ilçe örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve çok sayıda kişi katıldı. 

Anma etkinliği demokrasi mücadelesinde şehit düşenler için bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. 

Anmada konuşan MEBYA-DER Şirnex Eşbaşkanı Esmer Çıkmaz, " Bugün benim için kara bir gün. Cizîr bodrumlarında çocuklarımızın başına gelenleri anlatsak bitmez. Bize yaşananları unutturmaya çalışıyorlar fakat başaramayacaklar. Çocuklarımızın çığlıkları hala kulaklarımda. O yanık kokusu hala burnumda. Unutulmayacaklar. Umuyorum ki güzel günler göreceğiz" diye belirtti. 

DEM Parti Eş Genel Başkanı Yardımcısı Öztürk Türkdoğan ise şöyle konuştu: "Annelerin direnişinden çok şey öğrendimSizin yaşadığınız acıları tarif edemem. Anneler en büyük insan hakları savunucusudur. Burada olan anneler çok büyük acılar yaşandı. Bizler barış siyaseti yürüterek barışı getirmek istiyoruz. Yasak sürecinde buradaydım ve tanıklık ettim. Sivil ölümler üzerine gelmiştik. 79 günlük sokağa çıkma yasağı dönemini yaşadık. Sizler ateş içindeydiniz bizlerde bu acıyı dindirmek için gayret gösterdik. Ama başaramadık. Yüzlerce yurttaşımız burada katledildi. Derya Koç'un ve Mehmet Tunç'un çığlığını unutmayacağım. Başta Cizre Bodrumları olmak üzere katledilen yurttaşlar için adalet mücadelesini yürütüyoruz. Dosyanın takibi AYM'de sürüyor. Umarım Sayın Abdullah Öcalan'ın çağırısıyla yeni bir süreç başlar. Her barış süreçlerinde mutlaka ele alınması gereken konu hakikattir. Ne oldu? Hakikati bilmek zorundayız. Kürt halkına son yüzyılda ne oldu? Kimliğine, diline ve varlığına ne oldu? Bunu bilmek zorundayız. Sayın Öcalan'ın yapmış olduğu çağrı ile onurlu bir barışın nasıl olması gerektiği mücadelesini yürüteceğiz. Adalet ve hakikat arayışından vazgeçmeyeceğiz."

Barışın sağlanması için bütün toplumsal kesimlerin bir araya gelmesi gerektiğini belirten yazar Ayşegül Devecioğlu da, "Yasak sürecinde bir heyet içerisinde buraya geldik. Cizîr bodrumlarında bulunanları çıkarmak için yasak sürecinde heyet olarak buraya geldik. Eğer bu katliamın hesabını sormazsak yerde yatan Taybet Ana, dolapta bekletilen Cemile bizden hesap soracak. Şimdi yeni bir süreç başlatılmış. Bu süreci iktidarın insafına bırakmamak için çalışmak gerekiyor. Kimse bizlere barışı sunmaz, ancak mücadele ve direnişle barışı biz getirebiliriz. Barışın önemini bütün toplumsal kesimlere anlatmamız gerekiyor ki barış isteği toplumsallaşsın" dedi.

Yaşatılan acıların hesabının verileceğini, katliamların ise unutulmayacağını söyleyen DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan da, "Kürtler hiçbir zaman baskı ve zulmü kabul etmedi. Bizler varlık mücadelesi yürütüyoruz ve kimse zulmetmedik. Herkesin dili ve kimliği ile var olması gerektiğini söylüyoruz. Bizi yok sayan hiçbir sistemi kabul etmedik. Mücadelemiz haklı bir mücadeledir. Bizler gücümüzü kendimizden alıyoruz. Bizler Kürdün var olduğunu ve haklara sahip olması gerektiğini söylüyoruz. Artık kimse Kürtlerin statüsüz kalacağını söyleyemez. Kürtler yüzyıldır boyun eğmedi ve bundan sonra da boyun eğmeyecekler. Bizler demokratik yöntemlerle acılarımızın hesabını soracağız. Kimse yaşanan katliamları bize unutturamaz. Sadece Kürtler değil kendisine demokratım diyen herkesin bu acıların hesabının sorması gerekiyor" diye konuştu.

 DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: " Sayın Abdullah Öcalan 25 yıldır barış yükünü taşıyor. Bu yük onun omuzlarında fakat büyük bir tecrit altında tutuluyor. Kürt halkı Sayın Öcalan'ı önder olarak kabul ediyor ve fiziki özgürlüğünü talep ediyor. Kürtün olmadığı bir yerde ne Türkiye nede Ortadoğu'da barış gelir. Gücümüzü kendimizden almamız gerekiyor. Kürtlerin bir olmasından korkuyorlar. Birlik adına atacağımız her adımdan korkuyorlar. Zaman Sayın Öcalan'a sahip çıkma zamanıdır, o bir halkın önderidir. Yıllardır halklar için yol açmak istiyor. Bu büyük bir fırsattır ve kaybedilmemesi gerekiyor. Kapı kapı, ev, ev barış fikrini yaymamız gerekiyor. Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kaldırmadığımız sürece ve sesini duymadığımız sürece bir sürecin başladığından söz edemeyiz. Evet bir süreç var fakat henüz net değil" şeklinde konuştu. 

 

Anma programı okunan mevlit ile son buldu.