KCK: Önder Apo’ya sahiplenmenin çok soylu örneğidir

Lozan Konferansı ve Brüksel’de yapılan toplantıda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın sahiplenilmesinin çok anlamlı olduğunu belirten KCK, “Önder Apo'yu sahiplenmenin çok soylu bir örneğidir” dedi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, “Lozan Antlaşması'nın yüzüncü yıldönümünde Kurdistan Ulusal Kongresi -KNK- tarafından önemli bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıya birçok Kürt örgütü temsilcisi, aydın, tarihçi, siyasetçi, kanaat önderi ve Kürt halkının dostları ile Kurdistan'ın farklı inanç, kimlik ve halklarından insanlar katılmıştır. Kürt halkı ve Kurdistan açısından tarihsel önem arz eden Lozan Antlaşması'nın yüzüncü yılında böyle bir toplantının yapılmasını çok önemli görüyor ve buna büyük anlam ve değer verdiğimizi belirtmek istiyoruz” dedi.

“Lozan Antlaşması, Kürt halkını yok sayan ve Kurdistan'ı bölüp parçalayan bir soykırım sözleşmesidir” denilen açıklamada, “Kurdistan'daki sömürgeci devletler bu antlaşmaya dayanarak yüzyıldır Kürt halkı üzerinde inkar, imha ve soykırım siyaseti yürütmüştür. Soykırımcı sömürgeci devletler Kürt halkına yönelik tüm katliamları bu antlaşmaya dayanarak gerçekleştirmişlerdir. Çünkü bu antlaşma Kürt halkını ve Kurdistan'ı yok saymıştır. Bunu kabul etmeyen Kürtlerin katledilmesi meşru görülmüştür. Kürt soykırımının ve Kürtlere yönelik katliamların başta Avrupa devletleri olmak üzere tüm dünya tarafından onaylanması veya sessizce karşılanması bu antlaşmayla verilen sözlerden, üstlenilen taahhütten dolayıdır. Bu sözleşmeyi savunanlar ve imzalayanlar adalet ve hakkaniyeti değil, siyasi ve ekonomik çıkarları gözetmişlerdir. Bunun sonucundadır ki bizzat egemen kapitalist sistem güçleri eliyle başta Kürt halkı olmak üzere Kurdistan ve Ortadoğu'daki tüm halklar birbirinden koparılmış, parçalanmış ve oluşturulan soykırımcı sömürgeci düzenlere teslim edilmiştir. Egemen güçlerin gözettiği tek şey Ortadoğu'da oluşturulan uydu devletlerin ve işbirlikçi rejimlerin kendilerine hizmet etmesi olmuştur” diye belirtildi.

LOZAN ANTLAŞMASI SOYKIRIM DIŞINDA HİÇBİR GELİŞMENİN BELGESİ DEĞİLDİR

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı açıklamasında şu hususlara da dikkat çekildi:

“Lozan Antlaşması emperyalizmin böl-parçala-yönet politikasının bir sonucudur ve egemen güçlerin Ortadoğu coğrafyası üzerinde hakimiyetini geliştiren bir niteliğe sahiptir. Birinci Dünya Savaşı sürerken dönemin hegemonik güçleri arasında gizlice yapılan ve Sykes-Picot olarak bilinen antlaşmanın devamı ve tamamlanmış halidir. Dolayısıyla Lozan Antlaşması soykırım dışında hiçbir gelişmenin belgesi değildir. Bu antlaşmayla ne bir halk kurtuluşa ermiş ne de toplum lehine olacak bir siyasi sistemin oluşumu söz konusu olmuştur. Tam tersine halkların özgürlük ve kurtuluş mücadelesini bastıran ve yüzyıldır halklar üzerinde soykırımcı sömürgeci zihniyeti ve siyaseti farz kılan anti demokratik bir antlaşmadır.

KONFERANSIN SONUÇ BİLDİRGESİNDE YER ALAN TÜM KONULARI DESTEKLİYORUZ

Toplantıda vurgulandığı gibi Lozan Antlaşması ancak Kürt halkının birliğini sağlamasıyla ortadan kaldırılabilir ve yeni bir sözleşmenin zemini oluşturulabilir. Bu çok yerinde bir tespit ve tarihsel gerekliliktir. Kürt halkı yüzyıldır soykırım antlaşması olan Lozan Antlaşmasına karşı verdiği mücadelede ortaya çıkan en temel gerçeklik bunu başarmanın yolunun ulusal birliğin sağlanmasından geçtiğidir. Biz Hareket olarak yarım asırdır soykırımcı sömürgeci düzene karşı mücadele ederken bunun bilinciyle hareket ediyor ve bunun olması için sürekli bir çaba içerisinde bulunuyoruz. Önder Apo'nun Kürtlerin birliği için verdiği çaba bilinmektedir. Dolayısıyla halkımızın en büyük arzusu olan ulusal birlik için konferans çağrısının yapılmasını çok doğru ve önemli bir tutum olarak görüyoruz. Başta ulusal konferans yaklaşımı olmak üzere sonuç bildirgesinde yer alan tüm konuları önemli görüyor ve destekliyoruz. Bunların gerçekleşmesi için çaba içerisinde olacağımızı belirtiyoruz.

KONFERANSTA ÖNDER APO’NUN SAHİPLENİLMESİ SON DERECE ANLAMLIDIR

Öte yandan toplantıda Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü üzerinde durulmasını ve bunun sonuç bildirgesine yansımasını çok anlamlı bulduğumuzu belirtmek istiyoruz. Önder Apo Kürt halkının kurtuluşu ve özgürlüğü için çok büyük hizmetlerde bulundu. Kürt halkının yok olmaktan kurtulması ve bugün var olması ve özgürlüğü için mücadele etmesinde Önder Apo’nun verdiği mücadelenin çok önemli bir yeri vardır. Uluslararası komplonun gerçekleşmesi ve İmralı tecrit ve işkence sisteminin kurulması Önder Apo’nun Kürt halkının özgürlüğü için verdiği mücadeleyle doğrudan ilgilidir. Uluslararası komplo ve İmralı tecrit ve işkence sistemi Lozan Antlaşmasının bir devamı ve sonucudur. Dolayısıyla Lozan Antlaşmasına karşı yapılan böyle bir toplantıda Önder Apo’nun sahiplenilmesi son derece anlamlı olmuştur. Biz bu bilinç ve duyarlılıkla yaklaşan toplantı bileşenine selam, sevgi ve saygılarımızı belirtiyoruz.

BRÜKSEL’DEKİ TOPLANTI  SON DERECE ÖNEMLİ BİR YAKLAŞIMDIR

Avrupa’daki işçi sendikaları da Brüksel’de Önder Apo üzerindeki tecridi protesto eden ve tecride karşı duyarlılık ve mücadele çağrısı yapan bir toplantı gerçekleştirdi. Bu son derece anlamlı ve önemli bir yaklaşım olmuştur. Kürt halkıyla dayanışmanın ve Önder Apo'yu sahiplenmenin çok soylu bir örneğidir. Bu toplantıya katılan bütün dostları saygıyla selamlıyoruz. Önder Apo'nun işçiler, emekçiler, kadınlar, aydın, yazar, sanatçı, akademisyen ve demokrasi ve özgürlük arayışı içerisinde olanlar tarafından sahiplenilmesi çok anlamlıdır. Önder Apo sadece Kürt halkı için değil, bütün halklar, ezilenler ve bir bütün insanlık için mücadele etmiş, hizmette bulunmuştur. Ortaya koyduğu ekolojiye ve kadın özgürlüğüne dayalı devlet dışı sosyalizm anlayışı kapitalist modernite sisteminden çıkışın güçlü bir yaklaşımıdır. Kapitalist modernite güçlerinin Önder Apo'ya yönelik tutumu, gerçekleşen uluslararası komplo ve İmralı tecrit ve işkence sistemi Önder Apo'nun bu yaklaşımının sonucudur. Dolayısıyla egemen güçlerin bu yaklaşımına karşı demokratik toplumu temsil eden ve özgür yaşam arayışında olanların tutum sahibi olması çok anlamlıdır. Elbette Kürtlere ve Önder Apo'ya olan yaklaşımlar kabul edilmezdir. Bunun başta demokratik toplumun öncüleri olmak üzere özgürlük ve demokrasi arayışında olan herkes tarafından kabul edilmemesi gerekir. Biz böyle bir yaklaşımın sonucu olan Brüksel'deki dostların tutumunu çok anlamlı buluyor ve bu yaklaşımın artarak sürmesini ve Önder Apo üzerindeki tecridin kırılana dek sürmesi gerektiğini belirtiyoruz. Bu bakımdan bir kez daha Kürt halkına ve Kürt halkının dostlarına tecride karşı mücadeleyi daha da güçlendirmeleri ve sonuç alınıncaya kadar sürdürmeleri çağrısında bulunuyoruz.”