KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik mutlak tecride ilişkin yazılı açıklama yaptı:
“Önder Apo’nun avukatları, İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT)‘nin kamuoyuna yansıtıldığı gibi 2022 Eylül’ünde İmralı’ya yaptığı ziyarette Önder Apo’yla bir görüşme gerçekleştirmediğini, görüşmenin yapılmadığına yönelik bilgiler olduğunu ve bu durumdan dolayı kaygılarının arttığını belirtmiştir. Önder Apo’nun avukatlarının yaptığı açıklama göstermektedir ki CPT Önder Apo’yla herhangi bir görüşme yapmamış, buna rağmen kamuoyuna görüşme olmuş gibi yansıtmıştır” dedi.
CPT’NİN TUTUMU YENİ BİR DURUMU İFADE ETMEKTEDİR
“CPT’nin bu tutumu, Önder Apo’ya yaklaşımın ve İmralı tecrit ve işkence sisteminin ulaştığı düzeyi ifade etmektedir” denilen açıklamada, “İlk defa Önder Apo’yla görüşme yapılmamış olmasına rağmen yapılmış gibi gösterilmeye çalışılmış Kürt halkı ve kamuoyu yanıltılmak istenmiştir. Bu durum sıradan ve normal olarak ele alınamaz, alınmamalıdır. İmralı’da derinleşen ve süreklileşen tecrit ve işkence sistemi ve Önder Apo’dan hiçbir haber alınamamasının yanında CPT’nin içerisine girdiği tutum, Önder Apo’nun sağlığı ve yaşamı konusunda kaygılı olma durumunu aşmış ve durumu tehlikeli bir aşamaya vardırmıştır. Bu tehlike sınırına ulaşan yeni bir durumu ifade etmektedir” diye belirtildi.
TECRİT VE İŞKENCE SİSTEMİ YENİ AŞAMAYA VARDIRILDI
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, açıklamasında şunlar belirtildi:
“Önder Apo, 24 yıldır İmralı’da tecrit ve işkence sistemi altında tutulmaktadır. Önder Apo, Kürt halkının özgürlük davasından vazgeçmediği ve halkların bir arada yaşama tutumunda ısrar ettiği için tecrit ve işkence sistemine tabi tutulmaktadır. Zaten Kurdistan Özgürlük Mücadelesinin tasfiye edilmesi ve Kürt soykırımının gerçekleştirilmesi amacıyla Önder Apo, uluslararası bir komployla tutsak edilmiş ve İmralı tecrit ve işkence sistemine alınmıştır. Fakat Önder Apo, 24 yıldır bu tecrit ve işkence sistemine karşı direnmektedir. Önder Apo bu direniş tutumunu, Kürt halkının özgürlüğü ve halkların bir arada yaşama iradesi adına almaktadır. Kürt halkı da baştan beri bu gerçeği çok iyi anlamış ve buna göre yaklaşmıştır. Önder Apo’nun esaretini, kendi esareti olarak görmüş ve özgür yaşamın ancak özgür önderlikle olacağını belirterek Önder Apo’yu güçlü bir şekilde sahiplenmiştir. Yurtsever Kurdistan halkının bu tutumu, uluslararası komplonun İmralı tecrit ve işkence sistemiyle ulaşmak istediği amacı boşa çıkarmada en önemli etken olmuştur. Önder Apo’nun direnişini ve Kürt halkının tutumunu kıramayan sömürgeci soykırımcı Türk devleti ve faşist AKP-MHP iktidarı, Önder Apo’dan haber almayı mutlak anlamda engelleyerek ve CPT’yi de buna dahil ederek tecrit ve işkence sistemini yeni bir aşamaya vardırmıştır. Bu aşama artık Önder Apo’nun sağlığı ve yaşamının belirsizleştiği ve dolayısıyla tehlike altına girdiğini ifade etmektedir. Artık Önder Apo’nun sağlığı ve yaşamı, kesin olarak tehlike altındadır. CPT’nin içerisine girdiği tutum, bunun böyle olduğunu açıkça ortaya koymuştur. CPT, işkenceyi önleyen ve temel hakları koruyan bir sorumlulukla hareket etmemekte tersi bir şekilde tecridi ve işkenceyi onaylayan ve meşrulaştıran bir tutum içerisinde olmaktadır. Söz konusu Kürtler ve Önder Apo olunca CPT de dahil Avrupa devletleri ve kurumlarının iki yüzlü ve ilkesiz bir tutum içerisine girdikleri, ahlakın ve hukukun çıkarlara kurban edildiği halkımız tarafından ve herkesçe bilinmektedir. CPT ve AİHM başta olmak üzere ilgili Avrupa kurumlarının bu yaklaşımları, Kürt soykırımına ortak olmak anlamına gelmektedir. Avrupa’nın ve sözde hukuk ve adalet kurumlarının bu yaklaşımları başka bir şekilde izah edilemez. Zaten İmralı tecrit ve işkence sistemi, Avrupa sistemi gereğince ve ona dayandırılarak oluşturulmuştur. CPT de bağlı olduğu Avrupa Konseyi’nin ve Avrupa devletlerinin yaklaşımına göre hareket etmektedir. Önder Apo, İmralı’ya ilk götürüldüğünde kendisini karşılayanın CPT olduğunu belirtmiştir. Dolayısıyla CPT, AİHM ve diğer ilgili Avrupa kurumları İmralı tecrit ve işkence sisteminden sorumludurlar.
CPT GERÇEKLERİ GİZLEMİŞTİR, KÜRT HALKI GÜÇLÜ TUTUMLA TEPKİSİNİ KOYMALIDIR
CPT, sadece İmralı’ya gidişine ilişkin açıklama yapmamakla kalmamış manipülasyon yaparak gerçekleri gizlemiş ve çarpıtmıştır. CPT’nin bu tutumu kabul edilemez ve derhal İmralı’da yaşananlara ve Önder Apo’nun durumuna ilişkin açıklama yapmalıdır. CPT ve diğer Avrupa kurumları Önder Apo’nun durumundan sorumludurlar. Bu sorumluluklarından kaçamazlar. Kürt halkının iradesini temsil eden Önder Apo, uluslararası bir komployla tutsak edilerek İmralı tecrit ve işkence sistemine alınmıştır. Uluslararası komplo en başta Avrupa hukuku ihlal edilerek ve çiğnenerek yapılmıştır. AİHM ve CPT de geçmişte bu gerçeği itiraf etmek zorunda kalmış. Önder Apo’nun hukuksuz bir şekilde cezalandırıldığını ve İmralı tecrit sisteminin bir işkence olduğunu belirtmiştir. Fakat Avrupa Konseyi’nin ve Avrupa devletlerinin, faşist AKP-MHP iktidarı ve soykırımcı sistemle uzlaşmaları nedeniyle CPT ve diğer kurumlarda bu sorumluluklarına sahip çıkmamakta ve işkence düzeniyle uzlaşmaktadır. Kürt halkı, CPT ve Avrupa kurumlarının da dahil olduğu ve artık Önder Apo’nun yaşamının tehlike aşamasına girdiği İmralı tecrit ve işkence sistemine karşı daha güçlü bir tutumla tepkisini ortaya koymalıdır. Kürt halkının dostları da daha güçlü bir tutumla Önder Apo’yu sahiplenmeli ve İmralı tecridinin kırılması ve Önder Apo’nun yaşamının tehlike altından çıkması için Kürt halkıyla birlikte harekete geçmelidir. CPT, Önder Apo’nun durumuna ilişkin derhal açıklama yapmalı ve Önder Apo’nun avukatlarının İmralı’ya gitme başvurusu bir an önce yerine gelmeli ve avukatlar Önder Apo’yla görüşmelidir. Bu iki talep gerçekleşene kadar eylemler sürmeli ve artarak devam etmelidir.
CPT AÇIKLAMA YAPANA, AVUKATLARI ÖNDER APO İLE GÖRÜŞENE KADAR EYLEMLER ARTARAK SÜRMELİ
Kürdistan halkı, artık İmralı tecrit ve işkence sistemine daha fazla tahammül etmemelidir. Kürt halkı şimdiye kadar mücadele ederek ve direnerek var olabildi. Ne elde ettiyse mücadele ve direniş sayesinde elde etmiştir. Önder Apo ise bu mücadelenin ve direnişin mimarı, en önde olanı ve temsili olmuştur. 24 yıldır Önder Apo, İmralı tecrit ve işkence sistemine karşı direnerek özgürlük tutumundan vazgeçmeyeceğini ortaya koymuştur. Kürt halkının varlığını ve özgür olma iradesini temsil eden Önder Apo’nun bu tutumunu ancak İmralı tecrit ve işkence sistemi yıkılarak, bunun gerçekleşmesi içinde şimdiye kadar ortaya konulan tutumdan daha güçlü tutumlar alınarak ve topyekün eylemler gerçekleştirilerek sağlanabilir. Başta Bakurê Kurdistan halkı olmak üzere 4 parçadaki ve yurtdışındaki tüm halkımız böyle bir tutum almalı, CPT açıklama yapana ve avukatları Önder Apo’yla görüşme talepleri yerine getirilene kadar eylemlerini artırmalıdır. Kurdistan’da Önder Apo’ya sahip çıkılarak, İmralı tecrit ve işkence sistemine karşı durularak doğru ve anlamlı bir tutum içerisinde olunabilir. Bu yapılmadan yurtseverlikten, Kurdistan’ın ve Kurdistan halkının özgürlük davasından bahsetmenin hiçbir anlamı ve karşılığı yoktur. Kürt halkının tüm demokratik kurumları, siyasi partileri, aydın, yazar ve sanatçıları da bu bilinç ve sorumlulukla hareket etmeli ve tecride karşı gerçekleştirilecek eylemlere güçlü bir şekilde öncülük etmelidir. Bu yurtsever olmanın, halkın öncüsü olmanın gereğidir.
DEMOKRASİ, İNSAN HAKLARI VE ÖZGÜRLÜKTEN YANA OLAN HERKES TECRİDE KARŞI DURMALI
Türkiye’nin demokratikleşme ve özgürleşme mücadelesi de ancak İmralı tecrit ve işkence sistemine karşı durularak verilebilir. Tecride karşı durulmadan Türkiye’de demokrasiden, özgürlükten, adaletten ve bunların mücadelesinden bahsedilemez. Çünkü İmralı tecrit ve işkence sistemiyle sadece Kürt halkından değil, başta Türkiye halkları olmak üzere Ortadoğu halklarının iradesi ve özgürlüğü de tecrit altına alınmaktadır. Bilinmelidir ki faşist AKP-MHP iktidarı da İmralı’da mutlak bir tecrit uygulayarak ve Kürt halkına topyekûn savaş açarak ayakta kalıyor. Özgürlük ve demokrasi taleplerini bastırıyor ve Türkiye’nin geleceğini gasp etmeye devam ediyor. Bu gerçeklik her gün biraz daha açığa çıkmaktadır. Dolayısıyla Türkiye’de herkes bunu açıkça görmelidir ki ancak İmralı tecrit ve işkence sistemine ve Kürt soykırımına karşı durularak faşist AKP-MHP iktidarına karşı durulabilir. Bu insanlık ve halk düşmanı faşist zihniyet yıkılabilir ve Türkiye’de demokratik gelişmenin önü açılabilir. Bundan dolayı Türkiye halklarının, demokrasi kurumlarının, insan haklarından ve özgürlükten yana olan herkesin Önder Apo’ya uygulanan tecride karşı durması ve Kürt halkıyla birlikte harekete geçmesi gerekmektedir.
Biz, başta yurtsever Kurdistan halkı olmak üzere Kürt halkının dostlarını, özgürlükten demokrasiden ve insanlık değerlerinden yana ve vicdan sahibi herkesi İmralı’daki tecrit ve işkence sistemine karşı her yerde bir araya gelerek harekete geçme ve güçlü eylemler yapma çağrısında bulunuyoruz. Her yerde ısrarlı ve güçlü bir tutumla harekete geçilmeli ve CPT açıklama yapana ve avukatların Önder Apo’yla görüşmesi gerçekleşene kadar bu tutum sürmelidir. Önder Apo’nun yaşamı belirsizlik ve tehlike altındayken hiç kimse yerinde durmamalıdır. Herkes seferberlik ruhuyla harekete geçmelidir.”