Mizgin Ari, Nasır Yağız’ı anlatıyor: Kendisini başarıya kilitlemiş

HDP Hewler Temsilciği üyelerinden Mizgin Ari, Nasır Yağız’ın 130 gün önce açlık grevi kararı almasından bu yana yanında bulunuyor. Ari, Yağız’ın eylemini anlatırken, “Kendisini başarıya kilitlemiş” diyor.

Nasır Yağız, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’in 8 Kasım’da Amed zindanında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a tecridin kaldırılması için süresiz dönüşümsüz açlık grevi başlatmasından 13 gün sonra, yani 21 Kasım’da HDP Hewler Temsilciliğinde süresiz dönüşümsüz açlık grevine başladı. Leyla Güven’in açlık grevinin üzerinden 143 gün, Nasır Yağız’ın açlık grevinin üzerinden 130 gün geçti.

Nasır Yağız’ın eyleme başladığı ilk günden beri yanında olan HDP Hewler Temsilciği üyelerinden Mizgin Ari de siyasi yasaklı bir siyasetçi. Cezaevi ve açlık grevlerinin ne olduğunu iyi bilen biri.

Ari, 2012 yılında 68 gün süren açlık grevi direnişinde Amed zindanındaki eylemde Sêvê Demir, Besime Konca ile birlikte yer almıştı. O dönemde de zindanda olan Leyla Güven ile aynı koğuşta kalıyordu. Ari, Nasır Yağız’ın süresiz dönüşümsüz açlık grevi kararını aldığı günden beri geride kalan 130 içinde yaşananları anlattı.

Mizgin Ari, Leyla Güven’in açlık grevini başlatmasından hemen sonra destek için HDP Hewler Temsilciliğinde de süresiz dönüşümsüz gruplarla destek eylemlerinin başladığını hatırlattı.

NASIL YAĞIZ’IN AÇLIK GREVİNE BAŞLAMA ANLARI...

Nasır Yağız’ın ilk grup içinde yer aldığını söyleyen Ari, Yağız’ın açlık grevini süresiz ve dönüşümsüze dönüştürmesinin sürecini şöyle anlattı:

“Nasır yağız arkadaş ilk süresiz dönüşumlu gruba katıldı. İlk gruba dahil olduğunda bize süresiz ve dönüşümsüz gireceğini belirtmedi. İkinci gün heval Leyla'nın yoldaşı olmak istediğini, onun için de başlattığı eyleme ve çağrıya cevap olmak istediğini söyledi. İlk grup bitti. Devam etmek istedi. Israrla ‘ben kararımı çoktan verdim. Süresiz ve dönüşümsüz bir şekilde devam ettireceğim’ diyordu. Sırf bunun için bir haftadır yemek yemiyerek kendisini denediğini, artık netleştiğini ve devam ettirmek istediğini söylüyordu durmadan. Devam ettirmek istemenin neden ve amaçlarını durmadan anlatıyordu. Önderliğimize uygulanan tecrit insanlığa yapılıyor ne olursa olsun önderliğimize uygulanan tecridi kırmamız gerekir, bunun içinde sonuna kadar netim kendimi bir haftadır deniyorum irademe güveniyorum diyordu.

Heval Nasır kararını kendi açısından almıştı. İlk gruba girmeden önce bir hafta kendisini denemek için yemek yememişti, bizimle paylaşıyor kararlılık derecesini anlatıyordu. Heval Leyla güven arkadaşın ilk başladığı günden beri netleştiğini, sürece böyle cevap olmak istediğini, bir de Leyla ablanın yoldaşı olmamın arayışında olduğunu anlatıyordu bize durmadan. Kararını bize bildirmesinden sonra bazı tartışmalar yürüttük. Bu tartışmalar sürecinde ikinci gruba kadar açıklama yapmadık. Nasır arkadaş ilk süresiz dönüşümlü gruba katıldığında netlesmisti. Nasır arkadaş, Önderlik şahsında halkımıza uygulanan tecridin kırılması için Leyla ablanın başlattığı eylemi daha da büyütmek gerektiğini söylerken, ‘Leyla ablanın başlattğı eylemi büyüterek Önderlik ve Leyla ablanın eylem arkadaşı olmak, kadınla yoldaş olmanın gereğidir’ diyordu. ‘Ben Leyla hevalin, tecrit insanlık dışıdır, çağrısına cevap olmak ve kadın yoldaşlığı ile bütünleşmek istiyorum’ diyordu.”

“Nasır arkadaş eylemini süresiz dönüşümsüz devam ettireceğini bize söylediğinde, anlamaya çalışıyorduk” diyen Ari, “4 gün boyunca tartışma yürüttük. Yürüttüğümüz dört günlük tartışmalarda çok kararlı olduğunu, arkadaşın çok önceden karar aldığını ve hiç kimsenin ona geri adım attıramayacağını anladığımızda artık basın açıklaması ile ilan etik” şeklinde konuştu.

Ari, sonrasını şöyle anlatıyor: “Sürekli Leyla ablanın eylemine yoldaş olmanın gereğiyle, yoldaşlığın dışardaki halkasını oluşturmak istediğini belirttiyordu. ‘Şimdiye kadar bütün eylemlere hep cezaevleri öncülük etmiş ama artık süreç tecridin son bulması için dışarda da böyle bir eylem halkasını olusturma sorumluluğu veriyor bize’ diyor. ‘Kadın öncülüğünde tecride karşı ve zindanda başlayan bu eylemi dışarda daha da büyütmemiz gerekir. Şimdiye kadar biz hep sorumluğu cezaevlerine vermişiz, artık bu tür eylemlerin amacına ulaşması için cezaevlerinden tutalım bütün alanlara yayılmasını sağlayarak önderlik etrafında tecriti kırma çemberini oluşturmamız gerekir’ diyor. ‘Ben çok kararlıyım çünkü Leyla ablanın yoldaşı olmak istiyorum’ diyor sürekli.”

DİRENİŞ HALKASI

Ari, bu son açlık grevlerinin, 1980’li yıllarda cezaevlerindeki ölüm oruçlarının bir halkası olduğuna dikkat çekiyor: “Kürt özgürlük hareketinin dünden bugüne gelen direnişi bir miras olmuş. Tarihin sayfaları direnişin sembolü olan Hayrilerin, Kemallerin, Akiflerin, Alilerin özgürlük çığlıklarının her dönemde yeniden filizlendiğini gösteriyor. 14 Temmuz’da başlayan ve zindan direnişin sesine ses katan direniş yaşamı uğruna ölecek kadar çokseven yoldaşların direnisi 82’lerden günümüze gelen en görkemli ve devam eden direniştir. Bu direniş zindanlarda çeşitli dönemlerde yeniden filizlendi. En son 2012 Eylül ayında başlayan ve 68 gün süren, talepler kabul edildiği için bırakılan direniştir. Leyla ablanın başlattığı ve 130 gündür Nasır arkadaşın yanımızda sürdürdüğü süresiz dönüşümsüz açlık grevileri de bu direnişin bir halkasıdır. Bu direnişin teciridi yıkılam faşizmi bitirelim Kürdistan'ı özgürleştirilim sloganı başlayan süreç kararlılıkla devam ediyor.”

SAĞLIK SORUNLARI

Nasır Yağız’ın sağlık sorunlarına da değinen Ari, şunları belirtiyor: “Nasır her gün daha daha güçlü ve daha büyük bir moralle aldığı kararı yeniliyor. Fiziki olarak ciddi zorlanmalar yaşamaya başladı. Sağlık sorunları her geçen gün daha çok ağırlaşılor. Ancak kararlılık olarak her gün kendisini tekrardan daha üst boyuta taşıyor. Leyla Abla ve ülkenin dört parçası ile dünyanın dört bir tarafında açlık grevine giren arkadaşlardan güç alıyor. Ağrıları yüzüne yansıyor. Ama sağlığı kötü diye kendisini bırakmıyor. Günlük olarak vücüdündaki ağrılarla yüzleşiyor. Yüzleştiği ağrıları ve vücüdü ile bir savaş içine girerek eylemini sürdürüyor.”

Ari, şöyle noktalıyor: “Her gün gözlerinin önünde bir insan bedeninin dirhem dirhem erimesi duyguda zorluyor. Ama bu duruma çok yabancı biri değilim. Bu durum duyguda zorlasa da arkadaşın kararlılığı ve iradesi bize de moral veriyor. Eyleminin 130’uncu gününe girmesine rağmen moral ve coşkusundan hiç bir şey yitirmemiş. Aksine moral ve coşkusu her gün biraz daha yükseliyor. Çünkü açlık grevinin dört parça Kürdistan ve yurtdışına yayılmasıyla, amacına doğru ilerlemeye başladığını düşünüyor.”