KDP'nin izlediği ekonomi politikaların ve yolsuzluklarının Başûrê Kurdistan topraklarının daha fazla işgal edilmesinin yollarını açabileceğini ya da bölgenin sermayesinin uluslararası anlamda blokajlarla karşılaşabileceğini öngören Reşîd, Başûrê Kurdistan halkının bundan sonra sistemine ve kazanımlarına daha fazla sahip çıkması gerektiğini kaydetti.
Irak Federal Yüksek Mahkemesi’nin Başûrê Kurdistan bölgesi hakkında seçim ve ekonomi konularında verdiği kararların Başûrê Kurdistan’daki yankıları devam ediyor. Mahkemenin kararlarının KDP’nin yürüttüğü siyasetten kaynaklandığı belirtilirken, öte taraftan verilen kararların Başûrê Kurdistan halkının sistemine ve kazanımlarına dönük bir darbe olduğu da ifade ediliyor. Kimi çevreler bu duruma karşı rahatsızlıklarını da dile getirirken, Komelaya Dadgerî Partisi’nin Irak eski Milletvekili Ehmed Hecî Reşîd de bu duruma ilişkin ANF’ye konuştu.
Reşîd, federal mahkemenin verdiği kararları hatırlatarak, Irak merkezi komisyonunca yürütülecek seçimlerin KDP’nin belirlediği çerçevede olmayacağını söyledi. Eskiden tek bölge adı altında seçimlerin olduğunu aktaran Reşîd, bu durumun KDP’nin planlarını rahat bir şekilde hayata geçirmesinin yolunu sağladığını kaydetti. Özellikle azınlık kotası adı altında KDP’nin daha seçimlere girmeden 11 milletvekili garantilediğine dikkat çeken Reşîd, bu durumun yasal olmadığının altını çizdi.
SİYASİ ÇEVRELER ARASINDA BİR DENGE SAĞLANACAK
Yeni kararlar ile artık dört bölge adı altında seçimlerin gerçekleşeceğini belirten Reşîd, “Eğer alınan kararlar uygulanırsa Kurdistan Bölgesinde sadece bir partinin iktidarda olduğu bir durumun yerine artık bölgede bulunan siyasi çevreler arasında bir denge sağlanacak. Bu durum aynı zamanda bugüne kadar Kurdistan Bölgesinde iktidara gelmemiş bir gücün ya da siyasi çevrenin lehine gelişmeler sağlayabilir. Bu kararlarla bölgede değişikliklere gidilecek ve bu kararlar yerinde uygulanırsa Kurdistan Bölgesinde demokratik kimi gelişmeler de yaşanabilir. Yeni gelişmeler KDP’nin bugüne kadar yürüttüğü tarzın tam aksi bir durumu olacak. KDP’nin belirlediği eski seçim yasasına göre dünyada örneği görülmemiş durumlar yaşanıyordu. Örneğin, geçmiş seçimlerde Soran Bölgesi’nde bulunan Diyana’da seçime katılım oranı yüzde 120 civarındaydı. Çoğu milletvekili 120 oy ile seçilebildi. Esasında bu şekilde seçilen milletvekillerin 20 bin oy alması gerekiyordu. Bu yeni kararlar ile bu durum ortadan kalkacak” dedi.
PÊŞMERGE BAKANLIĞI NASIL OLUR DA 433 BİN KİŞİYE MAAŞ VERİYOR?
Maaşlara ilişkin verilen kararlara da değinen Reşîd, yürütülen siyaset sonucu Kurdistan Bölgesinde çalışanların maaşlarının verilemeyecek bir duruma geldiğini belirtti. Bu durumun bölgede uzun bir süredir yaşandığına işaret eden Reşîd, yaşanan krizlerden kaynaklı bölge gelirlerinde büyük bir düşüş yaşandığını aktardı. Bunun bölge sistemine de yansıdığını kaydeden Reşîd, şu hususlara dikkat çekti: “Yeni kararlar ile maaşları artık Bağdat verecek ve bu merkezi bir yerden gerçekleştirilecek. Bu karar, aynı zamanda kimi çevrelerin kendi keyiflerine göre kadrolarını maaş alabilmeleri için devlet memuru yapmalarının önüne de geçiyor. Bu duruma bağlı gelişmeler artık Bağdat’a bağlı Maliye Bakanlığı’nca yürütülecek. Çünkü eski sisteme göre çok büyük yolsuzluklar bu alanda da yaşandı. Örneğin, Pêşmerge Bakanlığı’ndan 433 bin kişi maaş alıyor. 50-60 milyon nüfusu olan devletlerin bile 400 bin kişilik ordusu yokken nasıl olur da nüfusu 6 milyon olan bir yerde 433 bin kişi maaş alıyor?”
‘TÜRKİYE İLE YAPILAN PETROL ANLAŞMASI VE İSRAİL’E GİDİŞİ’
Ekonomi kararlarını da değerlendiren Reşîd, petrol satışının da artık Bağdat tarafından yapılacağını söyledi. Yapılan bazı anlaşmalardan sonra petrol satışına 2009’da başlandığını belirten Reşîd, devamla şunları belirtti: “Bu yapıldığında Irak hükümeti bunun yasal olmadığını söyleyip Kurdistan Bölgesine raporlar gönderiyordu. Ancak hiçbirine cevap verilmedi. Irak’ta belirlenen yasalar dışında petrol satmak suç sayılıyor. Ancak Türk devleti 2013’te KDP ile 50 yıl boyunca Kurdistan Bölgesinden petrol satın alabileceği bir anlaşma yaptı. Irak birçok kez bunun yasal olmadığını söylese de petrol satışı devam etti. Bu durum daha önce Irak mahkemelerinde de gündeme geldi. Yasal olmayan petrol satışı hakkında daha önce uluslararası anlamda da yaptırımlar geldi. Hatta kimi yerlerde cezalar da verildi. Sonrasında anlaşıldı ki Türkiye’ye verilen petrol İsrail’e satılıyor. Yani bir nevi Türkiye bu durumda aracı rolünü oynuyor. Yine sonradan ortaya çıktı ki, rafineleştirme işleminin çoğunu İsrail şirketleri yapmış. Fakat Irak Federal Parlamentosu’nun aldığı kararlara göre, İsrail ile başta petrol olmak üzere her türlü ticareti yapmak yasaktır. Eğer bu durum yasadışı yollarla olursa da uluslararası mahkemelerde yargılanmasının yolları açılabilir. Bu durum Kurdistan Bölgesi için iyi bir tablo teşkil etmiyor.”
Irak eski Milletvekili Ehmed Hecî Reşîd, KDP’nin izlediği politikalar sonucu bölgede sınıflaşmanın geliştiğine de işaret ederek, bu politikalar sonucu iktidarın yanında yer alan tabaka ile yoksullardan oluşan bir tabakanın meydana geldiğini hatırlattı. Reşîd, bu politikanın diğer getirilerini de şöyle sıraladı: “6 milyon nüfuslu çok zengin olan bir bölgenin nasıl olur da 32 milyar dolardan fazla borcu olabilir? Bunun adı yolsuzluktur. Bu borçlar önümüzdeki günlerde Başûrê Kurdistan topraklarının daha fazla işgal edilmesinin yollarını açabilir. Ya da bölgenin sermayesi uluslararası anlamda blokajlarla karşılaşabilir.”
‘BAŞUR HALKI KAZANIMLARINA SAHİP ÇIKMALIDIR’
Reşîd, Irak tarafından verilen kararların olumsuz yönlerine de değinerek Reşîd, bu durumun Kurdistan Bölgesinin sistemini zayıflattığını aktardı. Gücü zayıflayan bir bölgenin güçlü bir siyaset yapamayacağını vurgulayan Reşîd, “Edindiği kazanımlarda eskisi gibi tasarruf hakkını kullanamaz. Bu da Başûrê Kurdistan halkının geleceği ve durumu için iyi değildir. Kurdistan Bölgesinin sorumluları bu durumdan faydalanıp kazanımları da daha da arttırabilirdi. Fakat kendilerini zenginleştirdiler, halkı ise yoksullaştırdılar. KDP’nin kendi sistemi ile oluşturduğu seçim sistemi lağvedildi. Artık kendisine göre bir seçim yapma yolları da kalmadı. Başûrê Kurdistan halkına düşen de bundan sonra sistemine ve kazanımlarına daha fazla sahip çıkmak olmalıdır” dedi.