Riha Barosu'ndan bakanlık ve TBB'ye İmralı tecridi için başvuru

Riha Barosu, İmralı tecridine karşı Adalet Bakanlığı ve TBB’ye başvurdu.

Riha Barosu, İmralı F Tipi Kapalı Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’nda ağır tecrit altında tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la görüşmelerin sağlanması için Adalet Bakanlığı ve Türkiye Barolar Birliği’ne (TTB) başvurdu. Mesleki faaliyetlerinin engellendiğini belirterek baroya kayıtlı, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Riha Şubesi üyesi 39 avukatın başvurusunu değerlendiren Riha Barosu,  Başkan Abdullah Öncel imzasıyla Adalet Bakanlığı ve Türkiye Barolar Birliği’ne (TTB) başvurarak ihlalin giderilmesini istedi.
Baro tarafından Adalet Bakanlığı'na yapılan başvuruda, Riha Barosu üyesi 39 avukatın 24 Kasım tarihinde barolarına yaptığı yazılı başvuruda  “İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda uygulanan ağır tecrit koşullarının sona erdirilmesi, avukat görüş yasağının kaldırılması, müvekkillerin iç hukuk ve uluslararası mevzuattan kaynaklanan haklarının temini ile avukatlık görevinin yerine getirilmesinin sağlanması amacıyla başta Türkiye Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm kurum ve merciler nezdinde hukuki girişim ve başvurularda bulunulmasını” talep ettiği belirtildi.

Yapılan başvuru üzerine Yönetim Kurulu tarafından 7 Aralık tarihinde başvurunun karara bağlandığı belirtilirken, "‘Avukatların gerek başvuruya konu dilekçe içeriğinden gerekse dilekçe ekinde sunmuş oldukları kararlardan, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan müvekkilleri ile görüştürülmüyor olmakla, Anayasanın 36 ve AİHS’nin 6/3-c maddeleri kapsamında güvence altına alınan ‘avukatla temsil hakkının’ ihlali niteliğinde olduğu, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu kapsamında avukatların talepleri ve mesleki faaliyetlerinin yasal çerçevede icra edilebilmesi amacıyla Şanlıurfa Barosu Başkanlığı olarak Adalet Bakanlığına başvuruda bulunulmasına’ karar verilmiştir" denildi.

HUKUKSUZLUĞA DİKKAT ÇEKİLDİ

Baroların 1136 sayılı Avukatlık Kanunu kapsamında kurulmuş olup üyelerinin tamamı avukatlardan oluşan kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü olduğuna değinilen başvuruda, şunlar yer aldı: "Yasaların bir meslek kuruluşu olarak kendilerine yüklediği görevlerin yanında, yargı sisteminin bir parçası olarak avukatların kurumsal örgütü niteliğindedir ve hukukun gelişmesine katkıda bulunurlar. Barolar, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu 76. maddesinde 'Hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu' olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 95. maddesi ise Baro Yönetim Kurulu'nun 'Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmakla' görevli olduğu belirtilmiştir.

Riha Barosu bireylerin ve birey gruplarının ulusal veya uluslararası otoriteler nedeniyle karşılaştıkları hukuki sorunlar ve hak ihlalleriyle ilgili araştırmalar yapmakta, ‘insan hak ve özgürlüklerini’ geliştirmeyi amaçlamakta, ulusal ve uluslararası tüm meşru hak arama yollarını en etkin şekilde kullanmakta, her türlü ayrımcılığa ve hak ihlaline karşı mücadele etmekte ve yaşanan hak ihlallerine ilişkin çalışmalar yürütmektedir. 24.11.2022 tarihli başvuru içeriğinde; avukat görüş yasağının kaldırılması, müvekkillerin iç hukuk ve uluslararası mevzuattan kaynaklanan haklarının temini ile avukatlık görevinin yerine getirilmesinin sağlanması talebinde bulunulmaktadır."

Avrupa Cezaevi Kurallarının 1. maddesi olan “Özgürlüğünden yoksun bırakılan herkese, insan haklarının gerektirdiği gibi saygılı davranılmalıdır” maddesi, Birleşmiş Milletlerin “Herhangi bir şekilde tutuklanan veya hapsedilen tüm kişilerin korunması hakkında ilkeler bütünü”, “Mahpuslara muamele ile ilgili standart asgari kurallar” ve “Mahpuslara muamele ile ilgili temel ilkeler” adlı belgelerine de yer veren Baro, ‘mahpuslara insan haklarının gerektirdiği gibi davranılması’ yönünde hususları hatırlattı.

Standart Asgari Kuralların 60. maddesinin ilk fıkrası; “Kurumun uyguladığı rejim, mahpusların sorumluluğunu azaltmadan veya insan onuruna gösterilen saygıyı düşürmeden, hapishane yaşamı ile özgür yaşam arasındaki farkı asgariye indirmeye çalışır”, Türkiye’de hapishanelere ilişkin temel kanun olan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un (CGTİHK) 2. maddesinde ise “Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz” denildiğini ifade eden Baro,  "Herkes, hukuk önünde eşittir ve hiç bir ayrımcılığa tabi tutulmaksızın hukuk tarafından eşit olarak korunma hakkına sahiptir. Hukuk; bu alanda her türlü ayrımcılığı yasaklar ve herkese ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir fikir, ulusal veya toplumsal köken, mülkiyet, doğum veya başka bir statü ile yapılan ayrımcılığa karşı etkili ve eşit koruma sağlamaktadır" dedi.

 5275 sayılı CGTİHK 59/1 maddesi, Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmeliğin 20. maddesi, Anayasanın 36. maddesi ve AİHS’nin 6/3-c maddesinin de yer aldığı başvuruda,  "bir suç ile itham edilen herkesin kendi seçeceği bir avukatın hukuki yardımından yararlanma hakkının bulunduğu ifade edilmiştir. Adil yargılanma hakkının bir gereği olarak, müdafinin hukuki yardımından yararlanan tutuklu/hükümlünün, avukatı ile yapacağı görüşmenin hakkının tanınması gerekir" dedi.

 AVUKATLIK KANUNUNA DİKKAT ÇEKİLDİ

5275 sayılı yasanın 83/1 maddesi, 5275 sayılı Kanunun 85/1 maddesi; Mahpuslara Muameleye Dair Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları'nın 61. maddesine de yer veren Baro şu istemde bulundu: "
Yukarıda belirttiğimiz hususlar ve yasal düzenlemeler ışığında;
* Tutulan veya hapsedilen bir kimsenin avukatı ile iletişim kurma ve avukatına danışma hakkına sahip olduğu,
* Tutulan veya hapsedilen bir kimseye avukatıyla görüşebilmesi için yeterli zaman ve kolaylığın sağlanması gerektiği,
* Kanunda veya kanuna dayanan bir düzenlemede belirtilen istisnai hallerde güvenliği ve düzeni korumak için yargısal veya başka bir makam tarafından kısıtlamanın zorunlu olduğuna karar verilmedikçe, tutulan veya hapsedilen bir kimsenin hemen avukatı tarafından ziyaret edilebilme, hiçbir sansüre tabi olmaksızın tam bir gizlilik içinde görüşebilme ve iletişim kurabilme hakkını kullanmasının geciktirilemeyeceği veya kısıtlanamayacağı hususları dikkate alınarak,
Avukatların da 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu kapsamında mesleki faaliyetlerinin yasal çerçevede icra edilebilmesi için müvekkilleri ile görüşmelerinin sağlanması gerekmektedir."