Sarı: Kayyumun görevi sorun üretmek

Kayyum tarafından gasp edilen HDP’li Gever Belediyesi, halka kirli ve çamurlu su içiriyor. Yerine kayyum atanan Gever Belediye Eşbaşkanı İrfan Sarı, kayyumların asıl görevinin, sorun çözmek değil sorun üretmek olduğunu söyledi.

Gever kenti, HDP’li Gever Belediyesi ile yeniden ayağa kalktı ve hizmetle tanıştı. Başta kent merkezi olmak üzere üst ve altyapıları tamamlanan kent, kısa sürede modern bir görünüme kavuştu. Kentin temiz içme suyuna kavuştu, çöpler düzenli şekilde toplatıldı. HDP’li Gever Belediyesi ile hizmetle tanışan kent, kayyum gasbıyla bu özelliğini kaybetti. 2019 yılında HDP’li Gever Belediyesi’ne kayyum atanmasıyla hizmetler durdu. Yaklaşık 4 yıldır kayyum gasbı altında olan Gever Belediyesi hiçbir hizmet üretmezken, halk yıldır en temel hizmetlerden yararlanamıyor.

HALK KAYYUMA İTİBAR ETMİYOR

Gever Belediye Eşbaşkanı İrfan Sarı, halkın en temel hizmetler noktasında bile belediye kayyum tarafından yetkilendirilen oluşumlara gitmediğini söyledi. Gever halkının kendi iradesine ket vuranlara itibar etmediğini ve medet ummadığını dile getiren Sarı, “Hal böyle olunca kayyum ile ilgili görüşlerini tahmin etmeye katkı sunuyor. Yani halk için kayyum, bir devlet memuru bile etmiyor. Hiç denilebilir. Hem kentin kentsel dokusunun psikolojisini hem de kentlinin psikolojisini hedef alan kayyum gasp yönetim biçimi, bu konuda üzerine düşeni yapıyor. Öteden beri Gever Belediyesinin borçlanmasını astronomik seviyelere ulaştırmayı başardı. Bu iki halde şöyle düşünülebilir: Birincisi; öz kaynaklar yandaşa ve kayyumcukların maaşlarına orantılandı. İkincisi; halk kendi belediyesini yine ve yeniden seçtiğinde, imkansızlıklarla cebelleşmesini sağlamak. Halkın karşısında başarısız kılmayı sağlamak” dedi.

BELEDİYENİN KAYNAKLARI YANDAŞA PEŞKEŞ EDİLİYOR

“Belediyenin kalan öz kaynaklarını diğer kurumların faturaları için ödemeyi sürdürüyorlar” diyen Sarı, şu ifadelerde bulundu: “Kentin en stratejik alanlarındaki belediye mülklerini yandaşa peşkeş çekmek, yani değerinin beş kat aşağısına satmak. Belki de kısa bir başlıkla şöyle denebilir. Sorun çözmek üzere değil sorun üretmek ve arkalarında bıraktıkları tahribatla tarihe geçmek. Köktenci milliyetçilik ile kente bakan kayyum anlayışı, bir başka deyişle diz çöktürmek istediği halkı yanında görmedikçe hem psikolojik, ekonomik, demografik tahribatlar ve imar dahil tüm kentsel doku bozukluğu tahribatı diyebiliriz.”

KAYYUMDAN ÇÖZÜM BEKLENMEZ

Çöplerin zamanında kaldırılmaması, suyun düzenli verilmemesi, düzenli yeşil alan tahribatı biçiminde bir kayyum yönetim anlayışı olduğunu ifade eden Sarı, “Doğal olarak kayyumdan çözüm beklenmez. Uzun soluklu kalmayacaklarını bildikleri için mümkün olduğu kadar onarılamaz yaralar bırakmak istiyorlar. Zaten uzun süreli kalmayacakları kendilerine hissiyat olarak verilmiş. Gerçek anlamıyla verilen görevi icra ediyorlar. Diğer kurumlar üzerinden yapılan hizmetler ya zamana yayılıyor ya da hizmet vermesi engelleniyor. Ayrıca bu hizmetlerden belediye hizmetleriymiş gibi bültenlerinden söz ediyorlar. En temel sorun olarak su görünüyor. İçme suyunun belli bir politika halinde tutulduğunu söylemeliyiz. 'Biz devletiz, gücüz, devlete itiraz etmemelisin' mesajı veriliyor. İçme suyu belli bir politika hizmetidir. Altyapısı yoksa yöneticinin hizmeti vermesi beklenemez. Kendi cazibesiyle şehir şebekesine ulaşan suların eksilmesi, kuyu sularının çekilmesi ayrıca suyun elektrikle pompalanması maliyet ister. Borçlandırılmış ve kalifiye elemanların keyfi şekilde uzaklaştırılması beraberinde susuz çeşmeleri getirir. Uzun süre depolarda ve isale hatlarının diplerine çöken tortular, bekleyen suları renk bozukluğuna uğratır. Dış etkenlerden ya da çeşitli sebeplerle patlayan boruların onarılmaları da suyun çeşmelere giderkenki değişimini ortaya koyar. Su politikasızlığı, günübirlik çözümler, elbette 100 bin nüfus ayağına giden bir kentte tehlikelidir” şeklinde konuştu.

ALGILARLA GÖZ BOYAMA 

Gever kentinin kentsel dönüşüm adı altında, depreme dayanıksız dikey yapılaşmaya sürüklendiğine dikkat çeken Sarı, şöyle dedi: “Gelecekte altından kalkılamayacak büyük sorun yaratıyor. Olası bir Yüksekova depreminde tehlikenin boyutu yüksek risk içeriyor. Yollar, beton adı altında, iklimsel nedenlerden dolayı kimyasal tozların yuvası haline getirildi. Betondan kopan parçacıklar insan sağlığına zararlı. Ve ayrıca beşik gibi eğimli beton yol enkazı bıraktılar. BSK adıyla yapılan asfalt, standartların altında yapılıyor, dolgu malzemesi, dere malzemesinden yapılıyor. Şimdiden asfalt çatladı, çöktü. Bazı yerlerde otlar asfalttan filiz verdi. Yatırım diye yatırımsızlık ve yandaşa rant politikası algılarla göz boyama yapılıyor. Halk bunu biliyor ve ilk fırsatta gönderecek bunları ve işbirlikçilerini.”