Tülay Hatimoğulları: Kayyumları direniş temizleyecek!
Amed’deki eylemde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Bu direniş kayyımları bu topraklardan temizleyecek" dedi. Tülay Hatimoğulları, onurlu barışa açık olduklarını söyledi.
Amed’deki eylemde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Bu direniş kayyımları bu topraklardan temizleyecek" dedi. Tülay Hatimoğulları, onurlu barışa açık olduklarını söyledi.
Amed’de DEM Parti, DBP Amed İl örgütleri ve Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinen Azad) öncülüğünde belediyelerin gasp edilmesine karşı “Kayyum değil demokrasi” şiarıyla yürüyüş yapıldı. Yürüyüşe DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, belediye eşbaşkanları, sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı.
Binlerce kişi Şêx Seîd (Dağkapı) Meydanı’nda bir araya geldi. Halk Keçi Burcu’na doğru yürüdü. Yürüyüş boyunca “AKP halka hesap verecek”, “Jin jiyan azadi” sloganları atıldı. Yürüyüşte “Halkın iradesi gasp edilen kayyımlara geçit vermeyeceğiz" pankartı açıldı.
Açıklama konuşan DBP İl Eşbaşkanı, “Kürdistan’da kayyumlara geçit vermeyeceğiz” dedi.
'KAYYUM ÇETECİLİKTİR'
Amed halkının direnişini selamlayan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Günlerdir devam eden direnişinizi canı gönülden kutluyorum, bu direniş kayyumları bu topraklardan temizleyene dek hep beraber devam edecek, sizlerle beraber devam edeceğiz. Kayyım darbe demektir, kayyum gasptır. Kayyum Kürt halkının ve diğer bütün halklarının iradesini çalmaktır. Kayyım Esenyurt'taki Türkün, Kürdün, Arabın, Lazın, Çerkesin iradesini çalmaktır. Kayyum Mardin’de Türkün, Ermeninin, Süryaninin Kürt halkının hakkını gasp etmektir. Kayyum Êlih’te Kürt halkının iradesini gasp etmektir, Xelfetî’de Türkmenlerin, Kürtlerin hakkını gasp etmektir. Kayyum başta Kürt halkı olmak üzere bu ülkedeki bütün muhalif olan kesimlerin seçme ve seçilme hakkını çalma demektir. Kayyumun anayasada yeri yoktur. Kayyum yasa dışı bir uygulamadır. Bu iktidar kayyum atayarak suç işliyor. Kayyum Anayasaya aykırı olduğu gibi Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere de uluslararası hukuka da aykırıdır. Kayyum tek kelime ile korsanlıktır, çeteciliktir, hırsızlıktır” dedi.
'HERKES YAN YANA GELMELİ'
Tülay Hatimoğulları, şunları da belirtti:
"Bu iktidar 3’üncü kezdir suç işliyor kayyum atayarak. Bunlar bizlerin siyasi iradesine ipotek koymak için kayyum atıyorlar. Halka özellikle Kürt halkına, 'sen kendi kendini yönetemezsin, eğer senin partin seçilirse atayacağım vali ya da kaymakamla yani atanmışlarla yöneteceğim' diyorlar. Bu rejimin adı demokrasi değildir. Bu rejimin adın seçme ve seçilme hakkının olduğu demokratik bir rejim değildir. Bu rejimin adı düpedüz otoriterleşen ve faşizmdir. Buradan, ‘Faşizme kaşı omuz omuza’ sloganını atıyoruz ya bu slogan çok önemlidir. Faşizm, kayyım rejimi, irade gasbı Türkiye’deki bütün halkları yan yana getirdi. Mardin’de bütün halklar el ele vererek iradesine sahip çıktı. Esenyurt’ta hangi siyasi partiden olduğuna bakmaksızın kayyumdan mustarip olan seçme ve seçilme hakkına sahip çıkmak isteyen herkes yan yana gelmiştir, daha fazla da yan yana gelmeliyiz."
'KÜRT İLE TÜRKÜ YAN YANA GÖRMEK İSTEMİYORLAR'
Esenyurt’a kayyum atanmasının Kent Uzlaşısına darbe olduğunu ifade eden Tülay Hatimoğulları, şunları söyledi: “Onlar Türkün Kürdün yanında durmasını istemiyor, onlar halkları yan yana durmasına istemiyor. Onlar artık batı belediyelerine de kayyum atayarak muhalif olan herkese diz çöktürmek istiyorlar. Ama aynı zamanda belediyelerin kaynaklarını bir avuç yandaşa peşkeş çekmek istiyorlar. Kayyımı o yüzden biz reddediyoruz. Kayyım o yüzden halkın hakkı olan hizmet için kullanılması gereken belediyenin parasına çökmek için de geliyor. Kayyımın hırsızlıklarını geçmiş iki dönemde belgeleriyle bizler çarşaf çarşaf halkın önüne serdik. Sayıştay raporlarında bile kayyımın hırsızlıkları var. İşte bu rejimin hırsız, çeteci ve mafya gibi halkın iradesine her anlamda çökmektedir. Buna izin verecek miyiz? Bugünlerde bazı duyumlar alıyoruz. Kimi AKP milletvekilleri ve seçimi kaybetmiş olan belediye başkan adayları İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanının kapısında yatıp kalkıyorlar. Niye biliyor musunuz, kayyım sipariş veriyorlar. Diyorlar ki, o kentte bu kente de kayyım atayın biz seçimle gelemedik, halkın iradesini çalalım ve biz çete mafya siyasetini geleceğe taşıyalım diyorlar. Bunlara geçit verecek miyiz değerli Amed halkı.
Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Kayyumun atanmasına sebep olan yargıyı tebrik ediyorum’ diyor. Kayyımı yargının eliyle gerçekleştirdiğini bu şekilde itiraf etmiş oluyorlar. Seçilmiş belediye eşbaşkanımızın kesinleşmiş cezası yoktur. Davası olmayanlara dava icat ettiğini biliyoruz. Kayyım atamak, görevden el çektirmek yasaya aykırıdır. Bugün Erdoğan yargıyı tebrik ederek, yargının Saraya nasıl koltuk değneği kullandığının bir gösterdi. Halk iradesine sahip çıkıyor, halk kayyım rejimini kabul etmemektedir. Halk, kayyumu ve AKP’yi Kürdistan’da tabela partisi yapmaya devam edecek.
'ONURLU BARIŞA VARIZ'
Narin’in katillerini yargı neden bulunmuyor? Bu yargının işbirlikçileri kimlerdir, yargı bir dirayet gösterecekse Narin’in katillerini açığa çıkarsın... Bugün yapılan anketlerde yargıya güven yüzde 20’lerin altına düşmüş. İçinizde yargıya güvenen var mı? Bu yargı hukuksuzluk işliyor, bu yargı AKP ve MHP’nin yargısı. Bu yargı Mêrdîn, Êlih, Esenyurt, Xelfetî’yi asla yargılayamaz. Buralarda başlayan kayyım artık Batı’ya sirayet etmiştir. Artık bu Kürt’tür destek çıkmayalım yaklaşımını ortadan kaldırmamız lazım. Dün birbirimizi desteklemekte geç kaldık artık kalmayalım. Yüreği adaletten, barıştan, özgürlükten, demokrasiden yana olan herkesin demokrasiye sahip çıkması gerekiyor. Kayyıma karşı mücadelemizi her yerde ve alanda yapmaya devam edeceğiz. Bu topraklarda kayyumu gönderene dek mücadelemizi büyüteceğiz.
Son günlerin konusu tecrit konusu, Kürt sorununda acaba bir çözüm mü olacak soruları çok fazla gündem oldu. Kürt sorunu zaten bu ülkede gündem olmayı fazlasıyla hak eden bir sorundur. Kürt sorunu sadece Kürt’ün sorunu değildir. Kürt sorunu bakın rejiminin ilmek ilmek örülerek, bütün Türkiye’ye yayılmasının sebebidir. Kayyuma karşıysak Kürt sorununu merkeze alarak, konuşmak zorundayız hep beraber. Bugün Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engel Kürt sorunun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmemiş olmasıdır. Bizler DEM Parti olarak dün de bugün de; ‘Tecrit kalksın dedik, Sayın Öcalan özgürlüğüne kavuşsun’ dedik. Bugün bunu MHP Genel Başkanı değişik biçimlerde ifade etti. Biz bir kez daha Amed göbeğinden hem Ankara hem de Türkiye ve dünyaya bir kez daha mesajımızı net olarak vermek istiyoruz. Biz Kürt sorununun barışçıl ve demokratik bir zeminde çözülmesinden yanayız. Biz Kürt sorunun onurlu bir barışla çözülmesi için mücadele eden bir partiyiz. Bizler bu sorunun çözümünde diyalog ve müzakereye açık olduğumuzu söyledik. Diyalog ve müzakereye, onurlu bir barışa açığız. Onurlu bir barış yoksa bunun ardında muhalefeti tasfiye etmek varsa kayyım atadığınız gibi biz burada olamayız, olmayız. Biz demokratik direnişimizi ve mücadelemizi sürdürmeye devam ederiz. Bu kadar ne ve sarih ifade ettik kendi derdimizi bu süreçte.
Burada çağrımızı öncelikle saraya, iki ortağa AKP ve MHP’ye yapıyoruz. Artık yeter, Kürt halkına çektirdiğiniz eziyet yeter. Türkiye’de bu kadar açlık ve yoksulluğun derinleştiği bir yerde sürekli savaşı ve çatışmayı gündeme getirip, açlık ve yoksulluğu gölgelemekten artık vazgeçin. Gerçekten bir çözüm süreci olacaksa bu çözüm süreci elbette birlikte yürütülebilir. Ama artık yeter, oyun kurmaktan vazgeçin. Kurduğunuz oyunlar, daha sonra kendi ayaklarınıza dolandı, dolanmaya devam edecek. Bugün Kürt halkı onurlu mücadelesinden dün olduğu gibi bugün de vazgeçmedi, vazgeçmeyecek. Bu konudaki ısrarımıza, başta Kürt halkı olmak üzere bu ülkede yaşayan halklar ve inançlar beraber bizler onurlu bir barış demeye devam edeceğiz. Barış demeye devam edeceğiz.
Barış güçtür, barış onurludur, barış cesurdur, barış etkindir. Kaçak dövüşenler barıştan korkar. Çıkarı olanlar kişisel çıkarları olanlar bir zümrenin çıkarını düşünenler barıştan korkar. Bizler halklar olarak barış istiyoruz. Barışı hep birlikte ellerimizle ektiğimiz bu tohumların bu coğrafyada yeşereceğine yürekten inanıyorum. Barış mücadelemizi hep birlikte devam ettireceğiz. Kayyıma karşı mücadele de bir barış mücadelesidir. Narine sahip çıkmak da bir barış mücadelesidir. Açlık ve yoksulluğa karşı çıkmak da barış mücadelesidir, kadın cinayetlerine karşı çıkmak da barış mücadelesidir. Şu bilinsin ki bizler hiç bir alandan çekilmiyoruz, her yerde her zaman olduğu gibi mücadele etmeye devam edeceğiz. Direne direne kazanacağız, onurlu barışı hep beraber kuracağız.”