Türk devletinin kaybettiği isimlerin akıbeti soruldu
Kayıp yakınları, gözaltında kaybedilenlerin akıbetini sordu.
Kayıp yakınları, gözaltında kaybedilenlerin akıbetini sordu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ile kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle 693’üncü haftasında bir kez daha Koşu Yolu Parkı’nda bulunan İnsanlık Anıtı önünde bir araya geldi. Kaybedilenlerin fotoğraflarını taşıyan kayıp yakınları, bu hafta 6 Mayıs 1994 tarihinde Amed'in Kulp ilçesinde gözaltına alınıp bir daha haber alınamayan Mehmet Selim Örhan, Orhan Örhan ile Cezayir Örhan’ın akıbetini sordu.
Gözaltında kaybettirilen Mehmet Selim Örhan’ın oğlu Adnan Örhan, "Yargı onca delile rağmen kimseyi cezalandırmadı. Kayıp yakınları olarak kayıplarımızın akıbetini sormaya devam edeceğiz. Hakikat ve adalet sağlanmalıdır. Adalet sadece bize değil ülkedeki herkese lazım” dedi.
EVLERİ YAKILDI, GÖZALTINA ALINDILAR
İHD Amed Şube Yöneticisi Fırat Akdeniz ise şunları söyledi:
"Bolu Komando Tugayı’na bağlı askeri birlikler tarafından 6 Mayıs 1994 tarihinde Diyarbakır’ın Kulp ilçesi Deveboyu Mezrası’na baskın yaparak, imama minareden köylülerin cami önünde toplanması için anons yaptırılır. Askerler tarafından cami önünde toplanan köylülere, evlerinin yakılacağı ama öncesinde eşyalarını toplamaları için izin verildiği söylenir. Ancak köylülerin eşyalarını taşıması tamamlanamadan, evler ateşe verilir. 24 Mayıs 1994 tarihinde askerler tekrar köye gelir. O sırada köyde bulunan 46 yaşındaki Selim, 40 yaşındaki Hasan ve 17 yaşındaki Cezayir Örhan’ askerler tarafından götürülür. Ailelerin askerlere ‘Onları nereye götürüyorsunuz?’ şeklindeki sorusuna cevap veren askerler, ‘yolda bize rehberlik edecekler, sonra bırakacağız” cevabını verir.
Salih Örhan, ertesi gün Zeyrek Jandarma Komutanlığı’na giderek; kardeşleri Selim ve Hasan ile yeğeni Cezayir'i sorar. Zeyrek Jandarma Komutanı Ahmet Potaş, Kulp'a götürüldüklerini söyler. Örhan bu sefer Kulp Jandarma Komutanı Ali Ergülmez ile görüşür ancak, Ali Ergülmez konuya ilişkin bilgisinin olmadığını söyler. Bölgedeki karakollardan cevap alamayan Salih Örhan, Kulp Cumhuriyet Başsavcılığı’na, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı’na, OHAL Valiliği’ne, Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığı ile Adalet ve İçişleri Bakanlıklarına resmi başvurularda bulunur.
Selim Örhan Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde görevli savcı Mustafa Atagün’e ifade verir. Selim Örhan’ın anlattıkları karşısında çok sinirlenen savcı ‘Devletin insanların kaybolmalarına neden olduğunu nasıl iddia edebilirsin?’ diyerek onu azarlar. Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın gözaltına alındığına, önce Serik karakoluna ardından Lice jandarma karakoluna son olarak da bir kısmı işkencehaneye çevrilen Lice Yatılı Okulu’na götürüldüğüne dair tanıklık edenler olur. Ancak Kulp Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 8 Haziran 1994 tarihinde başlattığı soruşturmada, gözaltı kayıtlarında Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın adlarının yer almadığı gerekçesiyle soruşturmaya yer olmadığı kararı verilir.”
AİHM, TÜRKİYE'Yİ SORUMLU BULDU
Örhan ailesinin yaptığı tüm girişimlerin sonuçsuz kalması üzerine aile İHD Amed Şubesi avukatları aracılığı ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru yaptığını söyleyen Akdeniz, 6 Kasım 2002 tarihinde AİHM’in Türkiye’yi Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın gözaltında kaybedilmesinden sorumlu tutarak, tazminata mahkûm ettiğini söyledi.
Akdeniz, Mehmet Selim ile Hasan Örhan'a ait kemiklerin Kulp’a bağlı Bağcılar köyü yakınlarında bir toplu mezarda bulunduğunu ancak Cezayir Örhan’a ise şu ana kadar ulaşılamadığını kaydetti. Akdeniz, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda kimliklendirme çalışması yapılan Selim ve Hasan Örhan’a ait kemikler, 16 Temmuz 2004’te postayla Kulp Savcılığı’na gönderilir. Savcılık kendisinden kemikleri defnetmek üzere isteyen aileye, kemiklerin kaybolduğunu söyler. Aile ve İHD’nin altı yıllık arayışının ardından; Örhanlar'a ait kemiklerin aynı toplu mezardan çıkan 6 kişiyle birlikte topluca kimsesizler mezarlığına gömüldüğü anlaşılır. Faillerin tespiti ve yargılanmaları için her ne kadar savcılığa başvuru yapılmışsa da dosyada etkin bir soruşturma yapılmamış ve dosya zamanaşımına uğramıştır” ifadelerini kullandı.
BATMAN
Batman’da ise kayıp yakınları ve İHD Batman Şubesi, 530’uncu eylemleri nedeniyle Gülistan Caddesi'nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” pankartını ile gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarının taşındığı eylemde konuşan İHD Şube Yöneticisi Abdurrezak Katmaz, kayıpların akıbetini sormaya devam edeceklerini söyledi. Katmaz, Siirt’te Mayıs 1994 tarihinde askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra infaz edilen ve cenazeleri Newala Qesaba’ya atılan Abdülkerim Kaçar, Hüsnü Kaçar, Habip Ezer, Halil Ezer ile Rafet Ezer’in katledilme hikayesini anlatarak, akıbetlerini sordu.