GÖRÜNTÜLÜ

Yoldaşları Şivan Ronahî’yi anlattı

Yoldaşları, Şivan Ronahî’nin yaşamı, yoldaşlığı, komutanlığı ve insani ilişkileriyle büyük saygınlık gördüğünü söyledi.

ŞIVAN RONAHÎ

Devrimin ilk yılından itibaren mücadele eden 6 çocuk babası Enteriyêli Şivan Ronahî (Yusuf Nebî), Türk devletinin Serêkaniyê’yi işgal saldırısına karşı direnişte şehit düştü. Savaşçılarından Mazlum Şelal, “Bir arkadaşımız ve yoldaşımız olarak bizimle yaşamı her anlamıyla paylaşıyordu. Devrimci kişiliğin yarattığı gerçek bir savaşçı ve komutandı. Hem savaşın hem de yaşamın komutanıydı” dedi.

Suriye iç savaşının 2011’de başlamasıyla birlikte Rojava’nın birçok bölgesinde Cebhet El Nusra ve El Kaide gibi çetelerin saldırıları başladı. O dönem yüzlerce Rojavalı genç kendi şehirlerini, köylerini ve kasabalarını savunmak için kısıtlı imkanlar ve zor şartlara rağmen silahlanıp savaştı. Efrîn’den Kobanê ve Qamişlo’ya kadar çetelerin saldırmadığı şehir, kasaba ve köy kalmadı. YXK adı altında kendilerini örgütleyen Rojava gençleri ve halkı, YPG, YPJ ve QSD olarak bugüne kadar devrim kazanımlarını korumak için mücadelesini sürdürüyor.

Türk devleti, DAİŞ çetesi başarılı olamayınca kendisi Rojava topraklarına işgal saldırıları başlattı. Efrîn’in 2018’de işgalinden sona 9 Ekim 2019’da Girê Spî ve Serêkaniyê’ye saldıran Türk devletine karşı YPG, YPJ ve QSD savaşçıları büyük bir direniş gösterdi. Binlerce genç, işgale karşı tereddüt etmeden savaş cephelerine koştu. Bu savaşçılardan biri de Qamişlo’nun Enteriyê Mahallesi’nde doğup büyeyen, devrimin başından beri tek bir geri adım atmayan 6 çocuk babası Şivan Ronahî (Yusuf Nebî) idi. Şivan Ronahî, Serêkaniyê’de Türk devletine karşı savaştı ve 12 Ekim 2019’da şehadete ulaştı.

Ağabeyi ve silah arkadaşları Şivan Ronahî’yi ANF’ye anlattı.

SAVAŞ CEPHESİNİN ÖNCÜ KOMUTANIYDI

Abisi Hemdin Nebî, babalarını erken kaybettikleri için hem kardeş hem arkadaş olarak birlikte büyüdüklerini belirterek şunları söyledi: “Her zaman iki arkadaş gibi olduk. Kardeşlerine ve annesine çok bağlıydı. Hiçbir zaman beni kırdığını hatırlamıyorum. Sadece ailesine değil, arkadaşlarına da çok bağlıydı. Gözünü kırpmadan arkadaşları için kendisini feda edebiliyordu. Bazen evde ekmek bulamazken, cebindekini fakir bir aileye verir, ‘Benim kardeşlerim var, bana ekmek bulurlar ama fakir bir aile zorda kalmamalı’ diyordu. Devrimin ilk süreçleriyle birlikte çeteler saldırınca seyirci kalmadı. İlk saldırılar Serêkaniyê’de başladığında Yusuf da o direnişte yer aldı. Qamişlo, Dêrik, Hesekê, Tebqa, Reqa, Til Hemis vs… tüm çatışmalarda en önde yer aldı. Devrimin başından 2019’a kadar Rojava’da olan tüm savaşlarda vardı. 

YORULMAK NEDİR BİLMİYORDU

Savaşçılar arasında çok seviliyordu. Sadece bir komutan değil bazen bir abi, bazen bir kardeş hatta bazen bir baba gibiydi. Hiçbir zaman kendi savaşçılarının arkasından savaş alanında yürümedi. Her zaman en öndeydi. Önüne gelen her işi yapıyordu. Bir bakıyordun komutandır ama aynı zamanda oranın şoförüdür. Bazen lojistikçi olurdu. Önder Apo’ya çok bağlıydı. Özgürlüğün kolay olmayacağını biliyordu. Yorulmak nedir bilmezdi. Bazen aylarca savaş alanında kalıyordu. Bir saat eve geldiği zaman bile daha biz onu görmeden bir yerde çatışma çıkmış gitmem gerekir, diyor ve gidiyordu. Evliydi, 6 çocuk babasıydı. Ben önce çocuklarımı göreyim, ailemi göreyim demezdi. Onun için vatan ve mücadele her şeyin önünde geliyordu. Ona biraz ailesiyle kalmasını, bizimle kalmasını istediğimizde, ‘şimdi devrim zamanı, durmak ve dinlenmek zamanı değil’ diyordu. 

BEDELİ KANIMIZLA ÖDEDİK, BAŞIMIZ DİK 

Şehitlerin çizgisini çok iyi anlamamız gerekir. Özgürlük Hareketi olmazsa Kürt halkının kendi özgürlüğüne kavuşması mümkün olmayacak. Biz aile olarak özgürlüğün bedelini kanımızla başımız dik verdik. Hiçbir zaman pişman olmadık. Ailede önce Yusuf’tan küçük olan kardeşimiz Çavreş şehit düştü. Onların bize göstermiş oldukları bu yolda asla geri adım atmayacağız. Ardılları olacağız.” 

ONUNLA ZAFERLE DÖNÜLÜRDÜ

Şivan Ronahî’nin savaşçısı Mazlum Şelal de Enteriyê Mahallesi’nden. Şivan’ın tanımadığı ailenin olmadığını ve mahallede herkesin yardımına koştuğu belirten Mazlum Şelal,  şöyle devam etti: “Heval Şivan ile biz teyze çocuklarıyız. Onunla birlikte büyüdük. Rojava Devrimi’nin başından itibaren hep birlikteydik. Serêkaniyê savaşı başladığında birlikte katıldık ve Til Elo, Rebîa, Til Berek, Şedadê ve daha birçok cephede birlikte savaştık. Heval Şivan’ın yoldaşlığı çok farklıydı. Bize baba gibiydi. Savaş meydanında bize en büyük morali o veriyordu. Savaşta hep en öndeydi. Bazen biz ona engel olmaya, sürekli en önde olmaması gerektiğini söylemeye çalışıyorduk ama bizi bu konuda asla dinlemiyordu. Heval Şivan gibi çok az kişi savaşabilir. Savaşında çok güçlüydü. Heval Şivan yaş olarak bizden büyüktü. Bu nedenle savaşta en önde hep o ilerliyordu. Onun bu cesareti bize büyük güç ve moral veriyordu. Bizim komutanımızdı. Bir birliğin cesareti ve morali, birliğin komutanına bağlıdır. Komutan ne kadar cesur ve fedakar olursa yapısı da örnek alır ve onun gibi olmaya çalışır. Saldırıya geçtiğimizde biz tüm arkadaşlar büyük bir moral ve coşkuyla saldırıyorduk. Arkadaşlar birlikte şarkı söylüyor, birbirlerine moral veriyordu. Bu da herkesin ayrıca cesaret kazanmasını sağlıyordu. Bu nedenle hiçbir saldırıda ve hiçbir savaşta yenilgiyle dönmüyorduk. Bir yeri almaya gittiğimizde illaki alıyorduk. Heval Şivan yaşamda çok moralli ve espriliydi ama savaşta ciddiydi. Savaşta asla taviz vermezdi. Savaş alanında tam bir komutandı. Yaşamda ise asla bize onu hissettirmezdi. Bir bakmışız gidip bize çay getiriyordu. Arkadaşlara yemek yapıyordu. 

SAVAŞIN VE YAŞAMIN KOMUTANIYDI

Bir arkadaşımız ve yoldaşımız olarak bizimle yaşamı her anlamıyla paylaşıyordu. Heval Şivan klasik tarzda bir komutan asla olmadı. Devrimci kişiliğin yarattığı gerçek bir savaşçı ve komutandı. Hem savaşın hem de yaşamın komutanıydı. İnsanlarla nasıl ilişki kuracağını iyi biliyordu. Kendisinden küçüklerle küçük, büyüklerle büyük oluyordu. Savaş alanında bir yandan savaşıyordu, bir yandan yaralıları çıkarıyordu, bir yandan takviye gruplarını getiriyordu. Heval Şivan’ı asla tek bir iş yaparken görmezdiniz. Nerede bir ihtiyaç var, nerede bir boşluk var hemen orada Heval Şivan’ı görürdünüz.”

ONUNLA YAŞAM ÇOK FARKLIYDI

Şivan Ronahî’nin en güzel özelliğinin yoldaşlığı olduğunu belirten YPG savaşçısı Fener Enteriyê ise şunları paylaştı: “2012 Serêkaniyê’de 2012 savaşından sonra ben de YPG içinde yer aldım. Tabura geçtiğimde Heval Şivan’ı ilk orada tanıdım. Birlikte ilk katıldığımız hamle Til Elo hamlesiydi. Yaş olarak bizden büyüktü ve komutanımızdı. Biz ondan çok şey öğrendik. Heval Şivan’ın en güzel tarafı yoldaşlığıydı. Onunla yoldaş olmak, arkadaş olmak çok farklıydı. Bu nedenle de arkadaşlar arasında çok seviliyordu. Sadece arkadaşları arasında değil Enteriyê’nin geneli onu çok seviyordu. Heval Şivan kendi insanlarını çok seviyordu. Onların her derdine koşuyordu. Sadece zor zamanlarda değil, iyi ve kötü tüm zamanlarda Heval Şivan kendi insanlarının yanındaydı. Yaşamda öncü dediğimiz nitelikte bir insandı. Hepimiz ona büyük saygı duyuyorduk. Komutanımızdı ama saygımız onun bizim komutanımız olduğu için değildi. Heval Şivan’ın yaşamı, yoldaşlığı, insani yanı, yardımseverliği, insanlarla olan ilişkileri; yani bir bütün karakteri ve duruşu insanın ona saygı göstermesini sağlıyordu. Onunla çok fazla savaş cephelerinde kaldık. Onun gibi savaşta ciddi ve duyarlı çok az insan vardır. Onunla yaşam çok eğlenceli ve güzeldi. Zor süreçler yaşadığımız dönemlerdi. Yoğun savaşların olduğu, her gün çatışmaların yaşandığı ve çoğu zaman günlerce dinlemediğimiz zamanlardı. Heval Şivan o günleri bize öyle bir eğlenceli hale getiriyordu ki biz yaşadığımız yorgunluğu unutuyorduk. 

KATILMADIĞI HAMLE VE SAVAŞ YOKTU

Her şehidi anlatmak zordur ama bazı arkadaşlar vardır, onları ne kadar anlatırsan anlat kelimeler yetmeyecektir. Heval Şivan da o arkadaşlardan biriydi. Onun savaşçılığı, komutanlığı, yoldaşlığı, arkadaşlığı, yaşama olan sevgisini ve cesaretini anlatmak gerçekten çok zor. Heval Şivan, Rojava’daki tüm hamlelerde ve savaşlarda yer aldı. Hemen hemen katılmadığı hamle ve savaş yok diyebiliriz. Türk devleti, Serêkaniyê’ye saldırdığı zaman ‘bu sefer gitme, burada kal’ dedim. Dinlemedi ve gitti. Şehitler için yapılacak en değerli şey onların anılarına sahip çıkmaktır. Bizi bu topraklara bağlayan büyük değerlerimiz var. Şehitlerimiz de bu değerlerin en büyük olanıdır. Şimdiye kadar o şehitler için direndik ve bundan sonra da aynı şekilde direnmeye devam edeceğiz.”