Senin o masum yüzüne bakıp da nasıl adaleti sağlamasın bu koca evren? Senin o kömür karası gözlerinde, karanlık geceler nasıl dayanamayıp etrafını yıldızlarla donatmasın. Senin gülüşünün sıcaklığında, her yeni güne güneş nasıl doğmasın? Senin o asi güzelliğin karşısında, doğanın tüm kuşları senin için nasıl bir melodi tutturmasın? Ve o savaşçı ruhunu görüp de nasıl isyan etmesin bu halk? Direniş ve mücadele senin adın olurken, nasıl genç yumruklar intikam için birleşmesin de çıkmasın dağlara? Yüreğin milyonlara mal olacak bir ruh yaratırken, insanlık nasıl seni hissetmesin ve yeniden kendini yaratmasın? Anneler ve babalar senin gibi birçok güzellik abidesini görüp de nasıl başı dik bir şekilde düşman karşısında durmasın ve gururla yürümesin ki? Nasıl bir yazar senin zafer çığlığından etkilenmeyip sayfalara sığmayan yaşamını kaleme almasın?
Evet, Siham ya da özgürlük diyarında kendine layık gördüğün isminle Azadî, koca bir çölde terk edilmiş ruhsuz insanlar bile senin güzelliklerini duyacak. Ve yeniden hayat bulacaklar senin mücadele ettiğin yaşam ırmağında. İnançları, umutları yeniden yeşerecek, senin inancının yolunda aydınlandıkça. Yolcular yollarının yönünü senin hedefine çevirip, yarım kalan hayallerini gerçekleştirmeye can atacaklar. Arayışı olan her şaşkın beden, devranın çarklarından kurtulup senin doğruluğunda ısrarcı olduğun davada yeniden can bulacak ve yeni yaşam umutları olmaya aday olacak. Sadelik arayan ve cümbüşlerde boğulan kalpler, huzuru ancak senin saf ve mütevazı yaşam biçiminde bulacak ve bir lokma bir hırka felsefesinde amaç sahibi olacak. Ermişler dahi ismin her telaffuz edildiğinde dilleri lal olacak ve sadece senin adın onların ağızlarının mührünü çözebilecek.
DAĞLARIN PATİKALARINA RUHUNU VERDİ
Azadî Stêrk, adı gibi özgürlüğün yıldızı olarak halkının özgürlük gerillası olmuş genç bir savaşçı. Özgür yaşam için savaşması gerektiğini çocuk yaşlarda öğrendi ve istediği özgürlüğü almak için yönünü gerilla saflarına verdi. Zalimlerin zulmüne son veren bir umut deryası olmak için yönünü verdiği bu sonsuz hakikatin yolunda kendisi olmanın mutluluğuna vardı. İnsanlığa gerçekliğin ancak savaşmaktan geçtiğini ve eline aldığı silahı ile asıl gerçekliğin yaratıcısının yine insanın kendisinin olacağını gösterdi. Bu bilge yaşamın felsefesinin kurucusu Önder Apo ile her gün kendini yeniden, yeniden yaratarak insan iradesinin neler başarabileceğini gösterdi. Kendini yaratma yolunda çektiği sancıları savaş gerekçesi haline getirerek, inatla yaşamın zorluklarının üzerine yürüdü.
Azadî, birçok insanın aklının dahi eremeyeceği büyük zorluklarla karşılaştı, fakat yaşam savaşında bir adım dahi geri atmadan istikrarla arşınladı zorlu yolları. Her gün kendinde farklı bir renk, faklı bir sinerji yaratarak etrafını güzelleştirmesini bildi. Kendisinden başkasını düşünmeyen ve yaşamı bireyci yaşayan insanlara kendilerinden başka insanları düşünmeleri gerektiğini gösteren yaşam biçiminde sevginin, aşkın ancak toprakla, tüm insanlarla paylaşılınca manasının olabileceğini, bu uğurda savaşarak gösterdi.
Metîna alanı onun için ilk dağ ile tanışma alanı ve ilk gerillacılık yaptığı diyar oldu. Metîna’yı o kadar çok sevdi ve keşfetmek yüreğine öylesine işledi ki, her patikasını, her taşını, her suyunu, her yoldaşını tanır hale geldi. Onu her an, her saat yollarda, aşılması zor tepelerin patikalarında bulmak zor gelmedi yoldaşlarına. Bir kadın gerilla olarak durmak, yorulmak, dinlenmek nedir bilmeden örgütün her görevine büyük bir heyecan ve moralle koşturup durdu Metîna’da. Yoldaşlarının kendisine karşı gösterilen sevgi selinde yüreğini temiz insanlara açtığı ve paylaştığı için bu yaşamdan büyük bir zevk duydu. Hissettikleri ile yüreği kabaran Azadî, onları yüreğinin en derinliklerinde, hiçbir elin ulaşamayacağı en özel yerlere yerleştirdi ve sakladı.
Azadî, yaşamın manasını her gün böyle bir azim ve inançla kurdu. Türlü türlü oyunlar, sahtekarlıklarla dolu dünyada gülmek, en büyük eylemdir. Özgürlük hakikatinin zirveleştiği andır. Hele bir de insanın gözlerinin içi gülümsüyorsa, o an yaşadığı her neyse, insanı bir adım daha yaklaştırmıştır amacına. Ve o insan, aradığı anlamın doruklarına ulaşmıştır artık. Özgürlüğe olan inançlarına karşılık, sadakatlerini, en değerli şeyleri olan canlarını vererek gösterirler. Kolay mıdır tüm arayışçıların dillerindeki slogan olmak, Azadî olarak yankılanmak her zulme karşı. Azadî bunun bilincinde olarak bu yaşamda yerini aldı ve bunu bir kadın militan olarak en layık bir şekilde yerine getirdi.
HALKININ UMUDU OLDU
Gerilla ilkelerini büyük bir ahlaki amaçla donatarak yaşar ve bu ölçüler, onun savaş tarzına yön verir. PKK tarz ve taktiğinin, düşmanı tarihte nasıl kahramanca bir duruşla boşa çıkardığını her gün yanındaki yoldaşlarından görür ve bilir. Kendisi ile birlikte olan bir yoldaşı ile beraberken, üzerine geldiği anda dahi düşmandan korkmadı; tam tersi elini bombasına atarak yanındaki yoldaşıyla kendisini düşmanda patlatma fedailiğini gösterebilecek bir cesaretle donandı. Düşmanın Kurdistan topraklarına asla adım atmaması gerektiğini, geldiğinde de asla ayak izinin bile kalamayacağı iddiası ve kararlılığıyla savaştı. Bu, çelikten iradesinin başarısını göstermeye yeter de artar.
Azadî’yi, gülen gözlü insanı olarak tanımlamak ve onun özgürlük aşkını gözlerinde okunmak mümkündü. Bedeninin her hücresine yerleşen bu duyguyu hiçbir güç, hiçbir teknik, hiçbir kirli el kirletemedi ve ondan alamadı. Bunu da yaşamının her anında görmek mümkündü. Onda var olan, tüm insanlığa armağan bir yaşam modeliydi. Yeter ki bakmasını bilen ve hisseden kalpler görmeye, duymaya ve inanmaya devam etsin.
2023 yılının Temmuz ayında çelik bir irade ile kendini donatan büyük savaşçı Azadî Stêrk, şehadete ulaşırken bile birçok yoldaşına zaferin bayrağını teslim etti. Düşmanın hain saldırıları onun duruş ve mücadeleci ruhuna gölge düşüremedi. Çünkü Azadî, düşmanından intikamını asil bir savaşçı olarak aldı ve zaferin bayrağını her daim taşımasını bildi.