Zagroslarda ölümsüzleşen Kobanê’nin özgürlük çiçeği

Kurdistan’ın özgürlük meleği, Garê’de Apocu felsefe ile gün gün büyüdü, taş gibi sağlam bir iradeye kavuştu. Alanında öne çıktı ve keskin nişancı unvanını kazandı. Oradan Zagroslara geçip barbar Osmanlı askerlerinin peşine düştü.

Önder Apo, geliştirdiği düşünce ve fikirlerle 5 bin yıllık yerleşmiş düzeni kökünden sarstı. İktidarcı, beton gibi kalıplaşmış beyinleri fikirleri ile parçaladı. Önder Apo’nun fikirlerinden güç alan Özgür Kadın Güçleri, Kurdistan dağlarında NATO’nun 2’nci büyük ordusuna karşı mücadele yürütüyor. Her kadın gerilla Önder Apo’nun felsefesinin yarattığı enerji ile yeni bir yaşam uğruna fedaice mücadele ediyor.  Avaşîn Zagros da bu anlayış ile yoğrulmuş fedai bir gerilla olarak tarihe not düşerken, aşk ve büyük bir ruh ile Önderliğin düşüncelerini yaşamının anlamı haline getirmiş ve yaşamını ülkenin özgürlüğüne adamıştı.

KOBANÊ’DE ÖZGÜRLÜK ÇIĞLIKLARI ARASINDA HAYATLA TANIŞIR

 Egemen güçler 1998 yılında toplanarak, Önder Apo’ya yönelik uluslararası komplonun hazırlığını yapıyordu.  Aynı yıl direniş kenti Kobanê’de bir melek yaşam ile tanıştı. O meleğin ismi Medrîka’ydı.  Medrîka’nın en büyük şansı, Önder Apo’nun yaşadığı ve mücadelesini yürüttüğü topraklarda dünyaya gelmesiydi. Kobanê halkı aynı iklimde ve aynı topraklarda Önderlik ile yaşadıkları için kendilerini şanslı ve mutlu hissediyor. Medrîka da bu duyguları ruhunda yaşıyordu. Önder Apo’nun oluşturduğu sinerji ve yurtseverlik ruhu, Kobanê’nin sokaklarında her gencin ve çocuğun yüreğinde güçlenerek yaşanıyordu. Medrîka da bu yurtseverlik duygularıyla büyüyen ve yetişen genç bir kadındır. Medrîka’nın köyde yaşaması, kapitalist sistemin insan yaşamı üzerinde oluşturduğu kirli amaçlardan uzak kalmasına yol açmıştı. Bu, onun yaşam ahlakına ve duygularına olumlu yansımıştı. Medrîka saf, sevgi dolu yüreği ile arkadaşları arasında bir çocuğu andırıyordu. Ve hep çocuksu temizliği ile kaldı. Samimiyetiyle herkesin gönlünde bir melek olarak yerini aldı. Sanki Neolitik dönemden kalma bir ruh ile 21’inci yüzyılda bu dünyaya geri dönmüş gibi. Yıllar geçtikçe Medrîka, Özgürlük Hareketi’ne olan sevgisini artık yüreğinde saklayamadı. Bu sevgisini pratiğe geçirmenin yollarını arıyordu. Bu arayış onu Kurdistan dağlarının zirvesinde dünyanın her tarafından insanları kendine çeken özgürlük ateşi ile tanıştırdı. Özgürlük ateşi Medrîka’yı sarmıştı. 2016 yılında Apocu hakikatin ışığını gören Medrîka, yüzünü göklerin zirvesine çevirir.

PKK’NİN KUTSALLIĞINI ANLAMIŞ VE İÇSELLEŞTİRMİŞTİ

Görkemli dağların zirvesinde tanrıçalar tahtının ortasında dirençli toprakların kızı, adını özgürlük savaşçıların arasına yazdırdı. Avaşîn Zagros ismiyle gerilla yaşamına yeni bir renk katttı. Temel eğitimini Garê’de aldı. Avaşîn’in kalbi her türlü kötülükten ve işgalcilerin olumsuz etkilerinden arınmış ve beyaz bir sayfa gibi temizdi. Bu temiz kalbin yaşam ölçüsünü PKK ve Apoculuk kültürü belirliyordu. Eğitimini tamamladıktan sonra aynı alandaki gerilla birlikleri ile ilk askeri pratiğini yaptı. Eğitimden öğrendiklerini hayatında uygulamaya başladı ve bunu kişiliğinin temel özelikleri haline getirmeye çalıştı.  Avaşîn, her sabah yıldızlarla uyandı ve güneşin doğuşunu saygı ile selamladı. Dostluğun ve gerillacılığın yaşam değerini ve kıymetini bilerek, güne büyük bir coşku ile başladı. Denilir ki, eğer kalp sever ve isterse insan dağları yerinden oynatabilir, ‘hayır’ kelimesini yerle bir edebilir. Avaşîn, yaşamıyla, özverisiyle ve pratiği ile bu sözü doğruladı. Görevlerin en zoru ve zahmetlisi hangisi ise Avaşîn sorumluluğun bilincinde olarak bunu eksiksiz yerine getirirdi. Dostluğu ve PKK’nin kutsallığını çok iyi anlamış ve içselleştirmişti.  Apocu felsefesi ile yaşayan arkadaşlarının, dostları için canlarını feda ettiğini, PKK’de arkadaşlığın kendin için değil arkadaşların için yaşandığını öğrenmişti. Halkın özgürlüğü ve ülkenin bağımsızlığı için nefes aldıklarını öğrenmişti. Önder Apo’nun öğrencisi olarak bu gerçekleri çok çabuk anlamış ve uyguluyordu.  

APOCU FELSEFE İLE GÜÇLENDİ

Kurdistan’ın özgürlük meleği, Garê bölgesinin her tarafında bulundu. Tüm cephelerde mücadele yürüttü. Özgürlük yolunda savaş verdi. Onu dünyaya getiren annesidir ancak o Garê’de Apocu felsefe ile gün gün büyüdü. Garê’deki 6 yıllık gerilla pratiğinde taş gibi sağlam bir iradeye kavuştu. Devrime gönül vermiş ve Özgürlük Hareketi’nin bir kadına gerillaya yüklediği sorumluluk bilinciyle hareket etti. 2021-2022 yıllarında askeri akademide eğitimlere katıldı.  Tüm aksiliklere rağmen büyük emeklerle alanında öne çıktı ve keskin nişancı unvanını kazandı.

AMAÇLARI YOLUNDA YAŞADI

Avaşîn, sadece silahlı mücadelesiyle değil aynı zamanda Önder Apo´nun fikirlerini de güçlü bir şekilde kavrayarak, ataerkil zihniyete karşı cinsiyet mücadelesini geliştirerek sisteme en büyük darbeyi vurdu. Avaşîn’e göre ölçüt şuydu: “Apoculuk ideolojisini ne kadar çok yaşarsam, sistemi o kadar çok yıkabilirim ve sistemin hedeflerini bozabilirim.” Bunun için Önder Apo'nun savunmaları çerçevesinde askeri alanda derin tartışmalara girdi. Pek çok konuda kendisini geliştirdi. Amaç ve hedeflerinde daha net ve iddialı hale geldi. Manevi, azim ve sevgi dolu bir dostluğun ardından Garê dağına veda ederek, Cenga Xabur’un ateşine doğru yol aldı.

ZAGROSLARIN ZİRVESİNDE ÖLÜMSÜZLEŞTİ

 Avaşîn'in yıllardır yüreğinde biriktirdiği nefreti ve öfkeyi, silahının mermisiyle düşmanın kalbine boşaltmasının zamanı gelmişti.  Metîna alanında cesurca aynı özveri ve fedakarlıkla mücadelesini sürdürdü. Kısa sürede tüm yoldaşlarının sevgisini kazandı ve kalplerinde yer edindi. Yaz güneşinin kavurucu sıcaklığı ya da kış sabahının soğuğu, Avaşîn için bahar gibiydi. Çünkü her baharı yüreğinde yaşar, her yeniliği yaşar, onun baharı Şilêr´in rengiyle süslenirdi. Bu temelde hareketli gruplarla hiçbir engel tanımadan işgalcilere karşı zorlu bir mücadele içerisine girdi. Kurdistan topraklarında işgal saldırılarında şehit olan her bir şehit için vefa ve dostluk vaadi temelinde işgalcilerden hesap sordu. Sonunda yüreğindeki şevk ve heyecanla kendinden emin ve hızlı bir şekilde Hekarî Tepesi'ne doğru yürüdü. Orada Şahinlerin, Sekvanların tarzında barbar Osmanlı askerlerinin peşine düştü. Avaşîn, olağanüstü bir sorumlulukla, çağın bilgisiyle Türk işgalci ordusuna karşı birçok ölümcül darbe gerçekleştirdi. 24 Eylül günü Hekarî Tepesi’nde Türk işgalcilerinin vahşi saldırıları sonucunda  şehadete ulaştı.

Ağaçlar yapraklarını dökerek, kelebekler yuvalarından göç ederek Avaşîn’i anıyor. Herkes semaya doğru onun muhteşem yükselişini izliyor. Kadim toprakların şehidi, ölümsüzler kervanından sevgi ve alçak gönüllülükle bu duruşu selamlıyor.