ANF’nin sorunlarını yanıtlayan PJAK Eşbaşkanı Zîlan Vejîn, Rojhilat ve İran’da 2023 yılında yaşanan gelişmeleri ve 2024 yılı hedeflerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Rojhilat ve İran’da yaşanan Jin Jiyan Azadî devriminin ardından rejimin sarsıldığını hatırlatan Zîlan Vejîn, “Jin Jiyan Azadî ayaklanması sürecinde halkın birliği, devrimci bir hareketin mücadele konusuna nasıl bakması gerektiğini bir kez daha ortaya koydu. Özgürlük tek bir alanla sınırlı kalmamalı. Zaten özgürlüğün sınırları olamaz. Bu, görevlerimizin çok büyük ve ağır olduğunu gösteriyor. Gerek olaylar ve gelişmeler, gerekse hazırlıklarımız gösteriyor ki 2024 yılı çalışma ve mücadele ile dolu bir yıl olacak” dedi.
PJAK Eşbaşkanı Zîlan Vejîn’in değerlendirmeleri şöyle:
İran devleti hem içeride hem de dışarıda nasıl bir durumun içerisindedir?
İran rejimi 1979'dan bu yana en zayıf seviyesinde. Bütün ülkelerde rejimin yarattığı büyük sıkıntılar var. İran ülkesi coğrafi olarak zengin kaynaklara sahip, ancak zor ve sorunlu alanlar da var, dolayısıyla ülkenin yönetilebilmesi için iyi bir ekonomik, sosyal ve kültürel yönetimin olması gerekiyor. Uzman bir yönetimin olması lazım ama rejim halkın talepleri yerine kendisine bağlı, çıkarcı, elit bir grubu diniyor sadece. Geçmişte mezhebi Şii olanların çıkarlarının esas alındığı söylenirdi ama artık hem Şiilerin hem de Sünnilerin de rejime karşı olduğu ortaya çıktı. Yani Şiiler arasında da menfaat ve çıkar için rejimin yanında olanlar çıktı. Rejimin politikalarının sonucunda ülke her geçen gün daha da geriye gitti. Doğal kaynakları, ticari, turistik, sosyal ve kültürel olanaklarıyla örnek bir cennet haline gelebilecek ülke, artık ekolojik, sosyal, kültürel, ekonomik ve politik sorunlarla dolu bir çöle dönüşmüş durumda. Kriz kelimesi İran'ın iç durumunu anlatmaya yetmez!
Aslında Kürtlerin deyimiyle taş taş üstünde kalmamış ülkede. Yalnızca rejim, dış ilişkiler yoluyla (Birçok şeyi Çin ve Rusya gibi bazı güçlere satarak) devlet kurumlarını güçlendirdi. İran toplumu zulmü ve adaletsizliği kabul etmediğini gösterdi. Yoksulluk İran toplumunda her geçen gün daha da derinleşirken, rejim toplumu olumlu anlamda etkileyecek olan teknolojiyi ise elinden geldiğince yasaklıyor. Rejim içeride de çok zayıf. Son 40 yılda her seferinde rejimin bir kanadı ortadan kaldırılırken, şimdi de gelenekçiler (usulgera) dedikleri katı muhafazakarların kanadı iktidarın tüm köklerini ele geçirdi. Artık rejimin içinde de kendilerine muhalif bir kanat var. Ali Hameneyi’nin ölümü hükümet içinde bir patlamaya ve bölünmeye yol açabilir. Bu büyük bir çelişki ve handikaptır ve buna ne gibi çözümlerin bulunduğu henüz belli değildir. Hamaneyi'den sonra İran farklı bir İran olacak, Çin, Rusya gibi güçlerin kölesi haline gelebilir veya dünyanın hegemonik güçleriyle bütünleşmenin kapısını aralayabilir. Her iki durumda da büyük çatışmalar yaşanacaktır.
İran rejimi içerisinde birçok karar alma merkezi haline gelen rantçı bir grup da oluşmuş durumda. Şu anda bile muhafazakarların etrafındaki açgözlü kanatlar güçlü ve hiçbir değişime izin vermiyorlar. İnsanın aklının ermediği büyük bir rant var işin içinde. Bir süre önce çay alımındaki yolsuzlukta 3,5 milyar dolar çalınmış. O kadar büyük hırsızlık yapılıyor ki. Yine birkaç yıl önce bir petrol platformu çalındı! Filmlerde bile görünmeyecek hırsızlıklar bunlar. Yani bu rejim, İran'ı topraksız bir yer haline getirmiş, üstüne üstlük dış müdahalelerle desteklenen bir hırsızlık sistemi yaratmıştır. Ayaklanmalar sırasında birçok yerde halkı bastırmak için Hizbullah ya da Heşdi Şabi gibi dış güçler kullanıldı. Bunların tamamı dışarıdan destek aldılar.
REJİM SORUNLARI BASKI VE ZULÜMLE ÇÖZMEYE ÇALIŞIYOR
İran rejimi devamlılığı için Çin ve Rusya gibi ülkelerle içeriği açıklanmayan büyük anlaşmalara imza attı. Artık İran'ın her yerinde, petrol gibi sektörlerden, Körfez'deki balıkçılığa ve hatta "Bitcoin"e kadar her alanda Çinliler var. Şimdi ise "Lityum" maddesini çıkarmak için Urmiye gölünü kuruttukları ve bunun da Çinlilerle yapılan anlaşma çerçevesinde olduğu söyleniyor. Kuruyan gölde bu şüpheyi güçlendiren bazı çalışmalar var. Görünen o ki İran devleti iktidarın kendilerinde kalması karşılığında tüm ülkeyi peşkeş çekmişler. İran bu kırk yıl içerisinde Japonya gibi ülkelere rakip olabilecekken, artık hangi güçlerin elinde olduğu ve nasıl bir karanlığa doğru gittiği belli olmayan bir ülke haline geldi. İran rejimi Rusya devleti ile bu tür anlaşmalar ve sözleşmeler imzalamıştır. Kendilerini Rusların müttefiki olarak tanımlıyorlar ama Rusya öyle davranmıyor ve birçok yerde İran'a karşı hareket ediyor. Rusya'nın tarih boyunca İran üzerinde hegemonya kurma çabaları dikkate alındığında bu anlaşılabilir bir durumdur.
İran rejimi artık dış güçlerle anlaşmış görünüyor. Ukrayna'daki savaşın başlangıcında durum böyle değildi ama Gazze'deki savaşta çok temkinli davrandılar ve Amerika'nın açıklamaları kendilerininkiyle aynıydı ve Hamas saldırısında İran'ın parmağı olduğuna dair hiçbir kanıt olmadığını söylediler. Yani İran'la bazı konularda anlaşmaya varılmış, 11 milyar İran parasının yurtdışına çıkması da bu durumu doğruluyor. İran rejiminin halklarla yaşadığı sorunlar, insan haklarının ihlal edilmesi, ülkenin ‘çölleşmesi’ gibi ekolojik sorunların yaşanması, şeriat kurallarının halk nezdinde meşruiyetini yitirmesi gibi sorunların İran rejiminin tıkanmasını sağladı. İran rejiminin bu sorunları çözmesi neredeyse imkansızdır.
Çünkü çözüm önerisi diye sundukları yöntemler baskı ve zulümdür. Demokratik ve siyasi çözümler rejimin çıkarına hizmet etmediği için durum her geçen gün daha da kötüleşiyor. İçinde bulunduğumuz dünya krizi nedeniyle İran rejimi de kriz içerisinde. Bu krizin etkileri İran toplumuna da yansıyor ve toplum gergin bir durumda. İran rejimi ‘Jin Jiyan Azadî’ ayaklanması sonrası sarsıldı. Artık dış dünyayla anlaşmalar yaparak ve bazı tavizler vererek ülke içindeki kontrolünü sağlamlaştırmak istiyor. Elbette rejimin devamı için gerekli araçları ve argümanları var, dış güçler de destek sunacaklardır fakat İran toplumu artık rejimin her şeyini kabul eden ve buna boyun eğen bir toplum değil. Tam tersi rejimi karşı ayaklanan bir toplumdur.
2023 yılı boyunca Rojhilat’ta ve İran’da halk eylemleri oldu. Rejim çok sayıda eylemciyi dam etti, katletti, çok sayıda kişiyi zindanlara attı. Rojhilat ve İran’da yaşanan özgürlük, demokrasi ve toplumsal sorunların vardığı nokta nedir? Bu sorunların çözümü sizce nasıl sağlanır?
İran rejimi şu anda derin bir kriz içerisinde. Kriz, iktidara geldikleri 1979 yılından itibaren başladı. Çünkü onların ideolojisi ve mantığı başlı başına bir kriz yarattı. Yani sakat anlayışlarıyla kriz yaratıyorlardı. Bu anlayışa göre onlara karşı olan herkes ortadan kaldırılmalıydı, tasfiye edilmeliydi ve öldürülmeliydi. Binlerce kişi rejim mahkemeleri tarafından asıldı. Halk o dönem de muhalefet edebileceği bir mücadele biçimi arıyordu. 1998 seçimlerinde halk siyasi reformlara destek vererek ‘Hatemi’yi Cumhurbaşkanı seçti ancak 1998 sonbaharında onlarca aydın, yazar ve sanatçı "seri cinayetlerle" katledildi. Rejim bu cinayetleri istihbaratın içindeki çetelere yıkarak yaşananların üstünü örttü. Halk, İslami rejim yetkililerinin verdikleri reform sözünü yerine getirmediğini gördü. Bundan dolayı tepkilerini ortaya koymanın bir yolunu arıyordu.
Böyle bir ortamda ilk kez Kürt halkı, İran halkına serhildan tarzını öğretti. 1999 yılında Rêber Apo’ya karşı gerçekleşen 15 Şubat Uluslararası Komplo ile Kürt halkı ayağa kalkınca bunun etkili bir hareket tarzı olduğunu tüm İran halkı da gördü ve kısa süre sonra bazı örgütlerin tohumları filizlendi. İran halkı da rejime tepki göstererek ayaklandı. Fakat bu ayaklanmalar çoğu zaman rejimin vahşi saldırılarıyla bastırıldı. 1999 yazında Tahran'da "Üniversite Caddesi"ne saldırıp öğrencileri katlettiler. Bu saldırılara rağmen halk artık her alanda tepkisini ortaya koyuyordu. Bazen Tahran’da, bazen Rojhilat şehirlerinde isyanlar yaşanıyordu. Bu ayaklanmalar sırasında Mahabad’da Şiwane Seyid Qadir isimli genç katledildi. Bu tür ayaklanmalar Belucistan ve Ahvaz gibi yerlerde de yaşandı. Ayaklanmaların çoğu bölgesel kalıyordu.
2022 yılında ABD'nin uyguladığı ekonomik ablukaların ardından devlet büyük bir krize girince ve bu kriz halkın cüzdanlarına zarar verince bir patlama yaşandı. Diğer yandan gelenekçiler olarak biline katı muhafazakarlar da sistemin tüm yetkilerini ellerine alarak halkı şeriat kanunlarıyla tehdit ediyorlardı. Taliban ve DAİŞ kanunlarının başka bir versiyonu olan kanunları devreye koyuyorlardı. Halk bu kadar baskı altındaydı. Daha sonra Jîna Emînî olayı patladı ve serhildan ateşi Rojhilat ve İran’ın birçok şehrini sardı. İran'ın merkezi bölgeleri isyanlara daha az katılırken, çevre bölgeler var gücüyle gösterilere başladı. Kurdistan, Belucistan ve Ahvaz gibi bölgeler rejime karşı büyük bir ayaklanma başlattı. Ayaklanmalar birkaç ay devam etti. Kışın ve geçim zorluğunun yanı sıra rejimin baskı ve oyunları nedeniyle isyanların düzeyi azalınca rejim farklı baskılara başlayarak önceki uygulamalara geri dönmeye ve bunları daha da ağırlaştırmaya çalışmıştır.
Kimi eylemciler idam edildi, kimi serbest bırakıldığında katledilip intihar süsü verildi, kimi zehirlendi. Korkunç bir örnek var; okullarda kız çocuklarına zehirli gaz sıktılar ve o gençler zehirleyerek intikam aldılar. Rojhilat ve İran'da demokrasi, özgürlük, toplumsal, siyasal ve kültürel sorunlar eskisi gibi devam ediyor ve her geçen gün daha da derinleşiyor. Bu sorunlar ancak demokratik ve özgür bir sistemle çözülebilir. Ayrıca sistemin ekolojik standartlara uygun olması gerektiğini de vurgulamak lazım. Ekolojik sorun rejimin de, muhalif güçlerin de üzerinde çalışmadığı önemli bir konudur. Parti olarak bu konuyu üzerinde çalışmamız gereken, siyasi-sosyal programımızda yer alması gereken önemli bir konu olarak görüyoruz. İnsanlara ekolojik yaşam öğretilmeli. Böylece genel olarak ekolojiye uygun bir yaşam ve değerler yaratabilirler. Bize göre İran'da bu sorunların çözümü ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganında gizli. Yani özgürlük olmalı ve her şeyden önce kadınların özgürlüğü olmalı, yaşama, siyasete, topluma katılımları olmalı. Demokratik bir yaşam olmalı, bu yaşam doğayla ve ekolojiyle uyumlu olmalıdır. Çözüm budur.
İran halklarının sorunlarının çözümünde toplumsal mücadelenin ve toplumsal öncülüğün önemi nedir? Bu mücadelede yaşanan temel sorunlar nelerdir, nasıl bir örgütlülük ve öncülük ile bu sorunlar aşılır?
İran rejiminin sistemi ve küresel kapitalist sistem birçok fırsat ve araçla kendisini güçlendirmiş ve geniş bir ağ kurmuştur. Bu sistemle mücadele etmek için elbette fikirlere ihtiyaç var, programlara ihtiyaç var ve bunları uygulayacak insanlara ihtiyaç var. Buna öncülük edecek bir ideoloji olmazsa bu sorunların çözümü gerçekleşmez. İnandığımız mücadelede temel bir prensip vardır; o da söylediğinizi yapmaktır. Yani söz ve eylem bir olduğunda adil, özgür ve eşit bir sistem yaratılabilir. Verdiğimiz mücadele de, Önderliğimizin bütün çabası da bunun içindir. İran'ın tarihi yalanlarla, hatalarla ve inkarlarla doludur. Ancak doğru bir ideoloji ve öncülerle bu hatalar düzeltilebilir.
Maalesef bizim dışımızdaki partiler ve hareketler buna dikkat etmiyor. Bütün planları günü birlik siyaset ve iktidarı ele geçirme üzerinedir. Ama biz demokratik, cinsiyet özgürlükçü, ekolojik bir topluma dayanan Demokratik Konfederalizm’den yanayız. Biz buna "hakikatin yolunda yürümek" diyoruz. Yani partimizin ve hareketimizin çalışmaları sadece siyasi değil, felsefi ve toplumsal yönleri de var. Üyeleri de felsefi, sosyal ve ahlaki bir yaşam sürdürme mücadelesi veriyor. İran ve Rojhilat’ta ayaklanmaları örgütleyecek öncüler olmadığı sürece devrim olması ya da değişimin yaşanması zor görünüyor.
2023 yılında yaşanan gelişmeler gözüne alındığında Rojhilat ve İran’ı 2024 yılında neler bekliyor?
2024 önemli bir yıl. Mevcut savaşlara baktığımızda durumun eskisi gibi olmayacağını görüyoruz. Sorunlar patlayacak noktaya geldi. Yıllardır mevcut güçler sorunları çözmek yerine savaşı daha da derinleştiriyorlar. Bölgede çatışmalar ve krizler daha da büyümüş durumda. Böyle durumlarda fırsatlar ve mücadele umudu daha da artar. Gelecek yıl tüm bölgelerde ve dünyada farklı bir yıl olacak. Olumlu gelişmeler de yaşanabilir, daha kötüsü de olabilir, bu olaylara ve mücadeleye bağlıdır. 2024 yılı Rojhilat da, İran da farklı olacak. Rejimin ise toplum üzerinde daha etkili olmaya çalışacaktır.
Halklar çok fazla deneyim kazandı. Siyasi güçler de belli oldu. Maske takarak iktidarı ele geçirmek isteyen güçler de açığa çıktı. Halk onların gerçek yüzünü gördü. Kürt güçlerinin de klasik şekilde devam edemeyecekleri ortaya çıktı, ya değişip adım atacaklar ya da genel olarak kalmayacaklar. Bütün bu konuların açık ve net olması gerekiyordu. Şimdi ortaya çıkan gerçeklere göre yeni yıla girme hazırlıklarımızı yapıyoruz. Siyasi ve örgütsel olarak büyük görevlerin bizi beklediğini biliyoruz. Biz İran bağlamında düşünüyoruz. İran'ın bir ölümünün özgürleşmesiyle sorunların çözüleceğine inanmıyoruz.
İran'da demokrasi olmadan bir kesimin özgürleşmesi zordur. Ayrıca Jin Jiyan Azadî ayaklanması sürecinde halkın birliği, devrimci bir hareketin nasıl düşünmesi gerektiğini, mücadele konusuna nasıl bakması gerektiğini bir kez daha gösterdi. Tek bir alanla sınırlı kalmamalı. Özgürlüğün sınırları olamaz. Bu, görevlerimizin çok büyük ve ağır olduğunu gösteriyor. Gerek olaylar ve gelişmeler, gerekse hazırlıklarımız gösteriyor ki 2024 yılı çalışma ve mücadele ile dolu bir yıl olacak. Kurdistan'ın tüm parçalarında, hatta tüm bölgede ve dünyanın birçok yerinde de aynı şeyin olduğunu, bölgeyi ağır bir yılın beklediğini görürüz. Bizler de bunu biliyor ve ona göre hareket ediyoruz.
Doğu Kurdistan Özgürlük Güçleri olarak yeni yıl hedefleriniz nelerdir?
Amacımız yaşanan sorunlara çözüm üretmek için daha fazla örgütlenmek. Toplumumuzun geleceği için daha fazla emek vereceğiz ve mücadele edeceğiz. Geçtiğimiz yıl çalışmalarımızda bazı eksiklikler yaşadık. Rejimin oyunlarını ve yöntemlerini de gördük. Kurdistan'ın diğer parçalarındaki mevcut durumu dikkatle takip ediyoruz. Tüm bu gerçeklere ve etkenlere göre kendimizi yeniden hazırlayıp daha fazla örgütleneceğiz. Ayrıca yönetimimiz de yeni durumlara göre üzerine düşen görevleri yerine getirebilmek için hazırlıklarını yapıyor. Hedefimiz tüm İran halkını özyönetim sisteminin kurulması için mücadeleye katmaktır. Yine kadının özgürleşebilmesi için daha fazla çalışma yürütmeyi hedefliyoruz. Jin Jiyan Azadî devriminin kazanımlarını korumak ve büyütmek için mücadele edeceğiz.
Yaşanan krizlerin sona ermesi için özgürlükçü, demokratik ve ekolojik bir çözüm üreteceğiz. Bizler yaşanacak olan her türlü olası duruma hazırız. Öncü arkadaşlarımız üzerlerine düşen görevlerini aşkla yerine getiriyorlar. Sorunlar olabilir ama moralimiz yüksektir, irade ve azmimiz büyüktür. Çok çalışıp görevlerimizi yerine getireceğiz ve bunun sonucunda halkımıza özgür, demokratik ve eşit bir yaşam kazandıracağız. Böylece bize bu yolu gösteren, bu uğurda canını feda eden yoldaşlarımıza layık olacağız.