Üç hayatın bir ömürde buluşması

Sürekli bir yerlere koştururlar. Hep aceleleri vardır. Yürürken sakin, eylemde en hızlısıdırlar. Savaşta en yaman sınavlara tabi tutulacaklarını bilerek seçmişlerdir yollarını. İşleri güçleri düşmanlarını topraklarından atmaktır.

Yazının, yürekle pamuk ipliği gibi birbirine bağlı olduğu görünmez bir bağı var.  Ve bu bağın tarihle ilişkisini kuran evrenin harekete geçirdiği işaretler, olaylar, durumlar, hikayeler..

Böyle bir enerjiye rastlarsanız asla sırt çevirmeyin. Çünkü bu yazının yazılması tesadüf değildi. Evrenin ve tarihin bir işaretiydi.

Bu yazıyı benim yerime yazacak başka bir arkadaşım vardı aslında. Ama eli hiçbir zaman kelimelere gidemedi. Hep Sîdar'a ve yoldaşlarına ithafen bir yazı yazmak istiyordu.

İki satırı geçemiyordu yazdığı yazı. Ama yazması gerektiğini bildiği için ısrar ediyordu. Çünkü gördüğü gerillayı yazmayı borç biliyordu ve buna inanarak yazıyla buluşturmuştu yüreğini.  Ancak Kurdistan dağlarında yaşanan savaşın hakikatini açığa çıkartmak, gerçeği halka duyurmak, direnişin halklaşması için, direnişçilerin bir halkın özgürlüğü adına nasıl direndiklerini duyurmak için dağların bir çok savaş alanını gezdi ve tarihe not düşürdü. İşgalci Türk ordusunun Kurdistan dağlarında yaptığı insanlık dışı vahşeti duyurmak için gittiği bir alanda şehit oldu. Bu birinci işaretti. Yani Şehit Avrîn Mahsum’un vasiyeti...

KIRMIZI BİR KALEMLE BAŞLADI HER ŞEY

İkincisi ise; ona verilmesi gereken kalemin bana verilmesiydi. Ve hikaye yazılıyordu.

Kırmızı bir kalemle başladı her şey. Heybetli ve asil bir gerillanın cebinden çıkartıp bana uzattığı bir kırmızı kalemle.

“Bu kalem kimin, biliyor musun?” dedi. Ben sorduğu soruyu cevaplamasını bekler gibi bakınca; “Fotoğrafına baktığın gerillanın'' dedi.

                                     SÎDAR ZÎLAN

Kalemin sahibi ve fotoğrafına baktığım o yiğit, Sîdar Zîlan' dı. Kırmızı bir kalem ve bir fotoğrafla başladı gerilla Sidar ile bu yazının tarihi. Kalem onu hatırlattı, hatıra onu dile getirdi ve böylelikle tarih yazmasını buyurmuştu bile.

GÜNEŞ’E VARMAYI HEDEF BELLEDİLER

Bazı savaşçılar var bu ülkede, onlar savaşıyor diye biz hala direnebiliyoruz. Bazı savaşçılar var ki isimleri bilinmez ama marifetleri düşmanı sarsmıştır bir gece ya da gündüz ansızın. Bazı savaşçılar bu ülkede uykusuz kalıyorlar diye biz uyuyabiliyoruz. Onlar dağlarda hiç tahmin etmediğimiz yerlerde nöbetleşerek uyudukları için biz hala yaşıyoruz.

Bazı savaşçılar var ki, kimse tanımasa da gerillada sürekli onlardan söz edilir ve savaşçılık deyince onların ismi dile gelir. Onlar savaştıkları için huzurlu, direndikleri için onurlu, asil oldukları için hala ayaktayız.




                                      SERBEST BÊRÎTAN

Sürekli bir yerlere koştururlar. Hep aceleleri vardır. Yürürken sakin, eylemde en hızlısıdırlar. Savaşı, savaşçılığı tanıyıp, severek farkında olarak, en yaman sınavlara tabi tutulacaklarını bilerek seçmişlerdir yollarını. Uykusuzluğun her halini yaşamış, halden hale düşen su misali eylemden eyleme akmışlardı. İşleri güçleri düşmanlarını topraklarından atmaktır.

Birilerine sorarsınız, işaret parmaklarıyla gösterir onları. Bu savaşçıların isimlerini ne kimse bilir ne de kimse ortalıkta duyar. Gerillada sessiz sessiz, kısık sesle ve hayranlıkla söz edilir böylesi savaşçılardan. Nereye gittiklerini, ne yaptıklarını kimse sormaz onlara.  Çünkü onlar, Güneş'e varmayı hedef olarak bellemiş,  intikamı kendilerine pusula, iyiliği ve ahlakı muskaları bellemişlerdir.

Yolları kesişen ve aynı hedefe koşan, aynı amaçla yaşayan ve aynı an'da birlikte şehit olan üç savaşçının hikayesidir bu yazı.

                                       MORDEM ÊRIŞ

Bu yazı yaşamda yiğitleşen HPG Gerillaları Sîdar Zîlan, Mordem Êriş, Serbest Bêrîtan' dır. 

Amed'de doğup büyüyen Mordem' in, Şirnex’te doğup büyüyen Serbest'in, Efrînli olan ve Halep'te doğan Sîdar'ın hikayesidir.

Onların hikayesi, savaşçılığın hikayesidir. Onların hikayesi, üç hayatın bir ömürde buluşması, birleşmesidir. Ve en önemlisi de onların hikayesi, Önder Apo' nun buluşturduğu, birleştirdiği ve fedaileştirdiği Kurdistan gençlerinin hikayesidir. Sîdar Zîlan, Mordem Erîş'in ve Serbest Bêrîtan'ın hikayesi; PKK’nin hikayesidir.

İşte onlar, marifetleriyle kendilerini var kılmış savaşçılardır.