İşgalci Türk devletinin saldırılarına karşı direniş sözü
Dêrîk halkı, işgalci Türk ordusunun saldırılarına karşı topraklarını koruma ve direnişlerini güçlendirme sözünü yineledi.
Dêrîk halkı, işgalci Türk ordusunun saldırılarına karşı topraklarını koruma ve direnişlerini güçlendirme sözünü yineledi.
İşgalci Türk ordusunun 23 Ekim’de Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik gerçekleştirdiği saldırılarda, sivil yerleşim alanları ve bölgenin alt yapısı doğrudan hedef alındı. 5 milyon kişinin hayatını tehlikeye atan bin 31 saldırı gerçekleşti. Bu saldırılar sonucunda 17 sivil şehit düşerken, 65 sivil de yaralandı. Dêrik halkı, saldırılara tepki göstererek topraklarını koruma ve direnişi güçlendirme sözünü yineledi.
‘HALKLAR ÖNDER APO’NUN FELSEFESİYLE ÖRGÜTLENİYOR’
Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıların 12 yılı aşkın bir süredir devam ettiğini hatırlatan Cîhan Elî, “Söz konusu Kuzey ve Doğu Suriye halkları olunca uluslararası güçler sessizliğini koruyor. Bugün Filistin ve Lübnan için tepkiler yağdıran güçler, Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılara karşı küçük bir tepki bile göstermiyor. Bu sessizlik halkların direnişini etkilemiyor; halklar kendisini yalnız hissetmiyor. Aksine, öz gücüne dayalı direnişini geliştiriyor. Kendi yaralarını kendileri sarmayı biliyorlar. Saldırılarla irademizi kıramazlar. Her bir saldırıyla irademiz daha da güçleniyor. Bu son saldırılarla bir kez daha görüldü. Halk, alanlarda saldırıları boşa çıkardı. Bu direnişe her zamanki gibi kadınlar öncülük etti. Güçlü kadının iradesi, güçlü toplumun iradesini doğurdu. İşgalci Türk devleti bilmelidir ki Kuzey ve Doğu Suriye halkları, Önder Apo’nun felsefesiyle örgütleniyor ve mücadele ediyor. Bu nedenle mücadelemizi ve direnişimizi kıramazlar” diye konuştu.
‘SALDIRILAR BOŞA ÇIKARILDI’
Sivillerin hedef alındığı saldırılara dikkat çeken Hogir Salih de “Toplumun yaşam alanları ve yaşam ihtiyaçlarını gideren mekânlar hedef alındı. Maddi hasar oluştu fakat halkın iradesini kıramadı; halkı göçertemedi. Bu bağlamda, saldırılar bir kez daha boşa çıkarıldı. Aksine, saldırıların başladığı günden itibaren halk, sokaklara inerek direniş sloganlarını haykırdı. Özerk Yönetim’e ve halklara terörist diyen Türk devletinin kendisi, en büyük teröristtir. Çocukları, ihtiyarları ve kadınları hedef alanlar ancak terörist olabilir” dedi.
Hogir Salih, bölgede kendisini garantör güç olarak tanımlayan devletlere hitap ederek, şöyle devam etti: “Sözüm ona bölgenin huzuru ve istikrarı için topraklarımızda bulunan güçler, saldırılar nedeniyle 5 milyon insanın hayatı tehlikedeyken neredeydiler? Yine sözüm ona insan haklarını koruyoruz ve savunuyoruz diyen güçler, neden sessizdiler? Bu sessizliğe ve ikiyüzlülüklerine son vermeleri için onları görev ve sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyorum.”
‘BU SALDIRILARLA ÖZEL VE PSİKOLOJİK SAVAŞ YÜRÜTÜLÜYOR’
Şadiye Mihemed ise, Türk devletinin aralıksız süren saldırılarına dair şunları söyledi: “Bu saldırılarla uluslararası kanunlar çiğneniyor. Bölgenin tüm alt yapısı hedef alındı. Hedef alınan yerler halkın geçim kaynağıdır. Bu saldırılarla özel ve psikolojik savaş yürütülmektedir. Fakat halklar, bu saldırılara karşı alanlara akarak siper oldu. Tek yumruk, tek sesle düşmana büyük cevap verdiler. İşgalcilerin gerçekleştirdiği saldırılara karşı uluslararası güçlerin küçük bir refleksi bile gelişmedi. Bu güçler, saldırılara karşı tavrını ve tutumunu belirtmelidir. Bu sessizlik, Türk devleti ile ortaklık yaptığı anlamına denk gelmektedir.”