Devrim, dönüşü olmayan noktada

Amerikalı enternasyonalist Agir, Rojava Devrimi'nin tüm saldırı ve baskılara rağmen 10 yıl içerisinde Kuzey ve Doğu Suriye toplumunu geri dönüşü olmayan bir noktaya ulaştırdığını söyledi.

Amerikalı enternasyonalist Agir, Rojava Devrimi’nin, Ortadoğu için olduğu kadar tüm dünya için de çok önemli ve gerekli olduğunu belirtti. 

ANF’ye konuşan YPG’nin enternasyonalist savaşçılarından Amerikalı Agir, DAİŞ’e karşı büyük zaferlerle birlikte inşa edilen Rojava Devrimi’ni korumak için Rojava’ya geldiğini kaydederek, “Rojava'yı ilk olarak Kobanê savaşı sırasında duydum ve DAİŞ’e karşı savaşın gelişimini haberlerden takip ediyordum. Böylece yavaş yavaş neler olduğunu ve YPG-YPJ'nin ne için savaştığını anlamaya başladım” dedi.

DIŞARIDAN ANLAMAK ÇOK ZOR

Geçirdiği süre içinde sahadaki durumu, insanların nasıl yaşadığını ve burada olmanın ne anlama geldiğini somut olarak daha iyi anlamaya başladığını belirten Agir, bunu dışarıdan anlamanın çok zor olduğunu vurguladı.

Özellikle savaşın dayattığı ve kalkınmanın önünde duran tüm ihtiyaç ve koşullarla ilgili pek çok sorunun varlığına işaret eden Agir, “Demokratik Özerk Yönetim bütçesinin büyük bir kısmı savaş harcamalarına gidiyor. Bu da uluslararası toplum tarafından yüzleşilmesi gereken bir sorun” dedi.

İSTİKRAR VE BARIŞ İÇİN

Demokratik Özerk Yönetim’in resmi olarak tanınması, terörist saldırıların/tehditlerin durdurulması ve tüm bölgenin uçuşa yasak bölge ilan edilmesinin, istikrar ve barışın sağlanmasına yardımcı olabileceğini kaydeden Agir, ayrıca tüm devletlerin, yargılanıp mahkum edilebilmeleri için DAİŞ’li vatandaşlarını geri almalarının zamanının da geldiğini söyledi. 

DÖNÜŞÜ OLMAYAN BİR NOKTAYA ULAŞTI

Bütün saldırılara rağmen Rojava Devrimi’nin direnerek bugünlere geldiğini ve ayakta kaldığını vurgulayan Agir, şöyle devam etti: “Sadece 10 yıl içinde Kuzey-Doğu Suriye toplumu geri dönüşü olmayan bir noktaya ulaştı. Ortadoğu’nun kabileler, etnik gruplar ve dinler arasındaki iç bölünmelerle tüketildiğini görmeye alışkınız, ancak burada eğilim ters yönde ilerliyor. Hoşgörü ve kapsayıcılığın istendiği takdirde somut olarak başarılabileceğini görüyoruz. Kadınlara yönelik şiddet ve eşitsizlikle ilgili korkunç istatistikler duymaya çok alışkınız, ancak burada toplumsal cinsiyet sorunu kesinlikle aşılmaktan çok uzak olmasına rağmen her geçen gün daha fazla kadın toplumda istediği yeri alıyor. Kültürde, siyasette, orduda, ekonomide, bilimde, tıpta, sporda vs… Yer almak derken mevcut bir erkek sistemine entegre olmaktan değil, kendi yapılarını yaratmaktan bahsediyorum. Bunun sadece kadınlar için değil, erkekler için de çok büyük bir farklılığı ve hayal edilemez bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Kadınların özerkliği ve özgürlüğünden duyduğumuz korkuyu yitirirsek, bu bizim kendi özgürlük olasılığımızı da artırabilir.”

DEVRİM İDEOLOJİSİ VE ÖNDER ABDULLAH ÖCALAN’IN PARADİGMASI

Rojava'nın sisteminin, şu anda Ortadoğu için olduğu kadar daha genel anlamda tüm dünya için de çok gerekli ve önemli olduğunu düşünen Agir, “Sahte çok kültürlülük bayrağı altında asimilasyon değil, tüm etnik grupları ve dinleri kapsayarak halkın tabanından başlayan gerçek bir demokratik sistemin peşinde koşmak; kadın özgürlüğü ve özerkliğinin yanı sıra farklı bir erkeklik arayışı; dünya ile ekolojik denge arayışı ihtiyacı; anavatanlarımla ve kendimle derinden konuştuğumu hissettiğim bir şey. Önder Abdullah Öcalan bir keresinde Kürdistan'ın küresel değişim için bir fırın gibi olabileceğini söylemişti. Bu gerçekten doğru. Özellikle de Rojava'dan geçen ve tüm kıtalardan gelen binlerce insanı düşündüğümüzde. Şimdiye kadar Rojava'nın DAİŞ’e karşı dünyayı nasıl savunduğunu ve dünyanın Rojava'yı nasıl görmeye geldiğini gördük. Şimdi bu deneyimin genişlemesinin ve dünyaya yayılmasının zamanı geldi ve bu süreci nasıl gerçekleştireceğimizi anlamak için daha fazla olgunluk kazandığımıza, yavaş yavaş daha güçlü ve daha tutarlı hale gelebileceğine inanıyorum. Bence Önder Abdullah Öcalan paradigmasının değeri, bize gösterdiği yolda ilerlemeye devam etmek, bu yolu paralel giden diğer yollarla kesiştirmek, fikirlerini başkalarıyla konuşan bir entelektüel gibi değil, kolektif bir boyuta taşıyarak genişletmektir.”

DAHA FAZLASINI YAPMA ÇAĞRISIDIR

Enternasyonalist Agir, 9 Ekim’de ANF’ye konuştuğu için şunları söyledi: “9 Ekim, Che Guevara'nın katledildiği gündür. Fiziksel ölümüne rağmen adalet, özgürlük ve demokrasiye inanan tüm insanlar için bugüne kadar çok önemli bir referans olan ölümsüz bir örnek teşkil etti. Ancak tüm Latin Amerika ve diğer yoksul ülkeler için daha da önemli olduğu kesin. Bugün aynı zamanda Abdullah Öcalan'a karşı uluslararası komplonun da başlangıcıdır. Bu anlamda her şeyin küresel olarak birbirine bağlı olduğunu asla unutmamak önemlidir. Aynı zamanda bu olayı, bugün dünyanın pek çok yerinde Öcalan'ın düşüncelerinin artan etkisiyle, önümüzdeki on yıllarda sona erecekmiş gibi görünen bir dünyaya alternatif olma ihtiyacının giderek daha fazla hissedilmesiyle de ilişkilendirmemiz gerekiyor. Dolayısıyla bu tarih, herkese sadece Önder Öcalan'ın ve Murray Bookchin gibi benzerlerinin fikirlerini anlamaya ve öğrenmeye çalışmakla kalmayıp, aynı zamanda yeni ve sürdürülebilir bir dünya için daha fazlasını yapmaya ve paradigma geliştirmeye yönelik bir çağrı niteliğindedir.”