Efrîn’de 7 ayda 13 kişi katledildi, 208 kişi kaçırıldı

Efrîn-Suriye İnsan Hakları Örgütü, işgalci Türk devleti ve çetelerinin yıl başından bu yana Efrîn’de 13 kişiyi katlettiğini, 208 kişiyi kaçırdığını, 17 bin ağacın da kesildiğini açıkladı.

Efrîn-Suriye İnsan Hakları Örgütü üyeleri, Efrînlilerin barındığı Şehba’daki Serdem Kampı’nda bir araya gelerek Türk devletinin işgal ettiği Efrîn’de 7 ayda işlediği suçlara ilişkin bir açıklama yaptı. Açıklamaya Efrîn ve Şehba kantonlarındaki avukatlar ile Serdem Kampı’nda yaşayanlar da katıldı.

Açıklamayı İnsan Hakları Örgütü Sözcüsü Mihemed Ebdo okudu. Türk devletinin Efrîn bölgesindeki demografik yapıyı değiştirme politikasını sürdürdüğünü belirten Ebdo,  “İşgalci Türk devleti, bölgede katliam, insan kaçırma, şiddet, fidye, halkın mal ve mülküne el koymanın yanı sıra el koyduğu malzemelerin tekrar pazarda satılması ve doğa kırımı gibi işlediği suçlarla insan haklarını ihlal ediyor” dedi.

Mihemed Ebdo, 2023 yılının başından bu yana yaşanan hak ihlalleri ve suçlara dair bilançoyu ise şöyle sıraladı:

*Aralarında 24 kadın ve tecavüze uğrayan bir çocuğun da bulunduğu 208 yurttaş kaçırıldı.

* 3’ü kadın olmak üzere 13 kişi katledildi.

* 16 binden fazla ağaç kesilirken, binden fazla ağaç kökünden söküldü ve 70 hektardan fazla arazi yakıldı.

* UNESCO dünya mirası listelerinde yer alan Eyn Dara, Nebî Horî, Şikefta Duderî, Gora Marmaron gibi tarihi mekanların ve sit alanlarının büyük bir kısmını yıktı. Tarihi eserler yağmalanarak dünya karaborsalarında satıldı.

* Demografik yapının değiştirilmesi ve işgal altındaki Efrîn’de sömürge evlerinin yapımı Türk, Körfez ve Filistin örgütlerinin finansman desteğiyle devam ediyor. İşgalci Türk devleti, Eyadî El Beyda, Kuwêt El Rehme ve Binyan El Qatari gibi Müslüman Kardeşler’e (İhvan) bağlı derneklerin desteği ve finansmanıyla 30 yakın sömürge evi inşa etti.

KÜLTÜREL SOYKIRIM

“Bu suç ve ihlallerin en tehlikelisi ise, artık kültürel soykırım düzeyine ulaşan demografik değişimdir” diyen Ebdo, “İşgalci Türk devleti, Efrîn’in merkezindeki ana meydanlarından biri olan Özgürlük Meydanı’nın ismini Atatürk Meydanı, Qestela Miqdad köyünün adını Selçuk Obası olarak değiştirdi. Ayrıca stratejik yerlerin Kürtçe isimleri Türkçe isimlerle değiştirildi. Köy, ilçe ve şehir merkezinde her yere ve her tabelaya Türk bayrağı ve Erdoğan'ın afişleri asıldı. Okullarda Türkçe materyaller kullanıldı. Öğrencilerin kıyafetlerine Türk bayrağı dikildi. Dükkanlardaki tabela isimleri Türkçe yazıldı. Bütün bu ırkçı uygulamaların yanı sıra işgalci Türk devleti Êzidî, Alevi ve Hristiyan dini mekân ve mabetlerini de yıktı. İşgal altındaki bölgelerde yaşayan halkı Türk kimliklerini çıkarmaya zorladı.  İşgalci Türk devleti, Şera ilçesine bağlı Kefer Cen ve Qitme'den geçen Raco ilçesindeki Mîdan Ekbes demiryolu raylarını kaldırarak Ezaz'daki tüccarlara sattı” dedi.

 ‘SALDIRILARIN AMACI HALKIN GERİ DÖNME UMUDU KIRMAK’

İşgalci Türk devlet güçleri ve Suriyeli silahlı çete gruplarının Şehba bölgesindeki köylere ve göçmen kamplarına her gün saldırdığına da dikkat çeken Ebdo, şöyle devam etti: “Bütün bu saldırılar ve suçlar dünyanın gözü önünde yaşanıyor fakat bu insanlık dışı suçlara karşı kör sağır ve dilsiz kalınıyor. İşgalci Türk devletinin amacı, kamplardaki ve köylerdeki yurttaşlara baskı yaparak, bölgeyi terk etmeye zorlamak, Efrîn’deki evlerine ve topraklarına bir daha dönme umutlarını kırmaktır. Öte yandan Türk devletine ait bazı dijital medya organları, göçmenleri Efrîn bölgesine dönmeye çağırıyor ve onlara güvenliklerini alma, mallarını, evlerini ve topraklarını iade etme sözü veriyor. Ama bu çağrılar asılsızdır ve içinde bir zehir vardır. Bunun da kanıtı evlerine dönen yurttaşlara yönelik işlenen suçlardır.”

BM’YE ÇAĞRI

Hukuk örgütü olarak, başta Birleşmiş Miletler (BM) olmak üzere tüm uluslararası örgütlere ve insani kuruluşlara “kanuni sorumluluklarından önce ahlaki-politik insani sorumluluklarını yerine getirme çağrısında bulunan Ebdo, “Özellikle Efrîn başta olmak üzere Türk devletinin Suriye'nin kuzeyinde işgal altında tuttuğu tüm bölgelerden çekilmesini sağlamak için baskı uygulayın. Suçluları uluslararası mahkemelerde yargılayın, göçmenlerin güvenli bir şekilde geri dönmesini sağlayın” dedi.