2024-2025 eğitim ve öğretim yılında Rojava Üniversitesi'ne 827, Kobanê Üniversitesi'ne 435, El-Şerq Üniversitesi'ne ise 326 öğrenci yerleştirildi. Kuzey ve Doğu Suriye Eğitim ve Öğretim Kurulu'na bağlı Qamişlo, Hesekê ve Şehba Öğretmen Okullarına 494, Şehba ve Hesekê Tıp Akademileri'ne 45 ve Sanat Yüksekokulu’na ise 66 öğrenci kayıt yaptı. Böylece Kuzey ve Doğu Suriye'deki Rojava, Kobanê ve El-Şerq Üniversiteleri ile Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi'ne bağlı akademilere 2024-2025 yılı için 2.193 öğrenci alındı. Bu bağlamda, 6 Ekim’de başlayan 2024-2025 eğitim ve öğretim yılında Rojava Üniversitesi'nde yaklaşık 2.721, Kobanê Üniversitesi'nde 1.459, El-Şerq Üniversitesi'nde ise 595 öğrenci eğitim görüyor. Toplamda, Kuzey ve Doğu Suriye’deki üniversitelerde yaklaşık 4.775 öğrenci eğitim hayatına devam ediyor. Rojava Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Eşbaşkanı ve Sosyoloji Öğretmeni Nûjîn Hesen ile üniversite öğrencilerin eğitim düzeyini ve mevcut sistemle elde edilen sonuçları konuştuk.
‘MÜFREDATIMIZ EZBERE DAYALI DEĞİL’
Kuzey ve Doğu Suriye’de bulunan üniversitelerde okuyan öğrencilerde aydınlanma ve entelektüel bir kişilik yaratıldığını dile getiren Nûjîn Hesen, “Üniversitenin ilk yılında eğitimin önemine, üniversitelerin neden inşa edildiğine, üniversite öğrencilerinin görev ve sorumluluklarına ve bu mekânların araştırma-inceleme merkezi olduğuna vurgu yapılıyor. Bilimin peşine düşen, aydın ve entelektüel bir kişiliğin yaratılmasının temel yolları ve yöntemlerine yoğunlaşılıyor. Ezbere dayalı olmayan, tabuları yıkan ve her gün yeni bir bilgiye ulaşan, üreten bir tablonun ortaya çıkması aşılanıyor. Söylenenle sınırlı kalmayan, ezbere dayanmayan ve kendisinden katan bir pozisyona gelmesi sağlanıyor. En önemlisi de toplumsal bilimlerin temeli olan Demokratik Ulus, Jineoloji, Tarih ve Sosyoloji gibi eğitimler ilk iki yılda veriliyor” diye konuştu.
Kuzey ve Doğu Suriye’de bulanan üniversitelerde okuyan öğrencilerde aydınlanma, entelektüel bir kişilik yaratıldığını dile getiren Nûjîn Hesen, “Üniversitenin ilk yılında eğitimin önemine, üniversitelerin neden inşa edildiğine, üniversite öğrencilerin görev ve sorumluluklarına ve bu mekânların araştırma-inceleme merkezi olduğuna vurgu yapılıyor. Bilimin peşine düşen, aydın ve entelektüel bir kişiliğin yaratılmasının temel yolları ve yöntemlerine yoğunlaştırılıyor. Ezbere dayalı olmayan, tabuları yıkan ve her gün yeni bir bilgiye ulaşan, üreten bir tablonun ortaya çıkması aşılanıyor. Söylenenle sınırlı kalmayan, ezbere dayanmayan kendisinden katan bir pozisyonuna gelmesi sağlanıyor. Ve en önemlisi de toplumsal bilimlerin temeli olan demokratik ulus, jineoloji, tarih, sosyoloji gibi eğitimler ilk iki yıl veriliyor” diye belirtti.
Kuzey ve Doğu Suriye’de bulunan üniversitelerde verilen eğitimlerde öğrencilerin yaşamlarında gözle görülür değişimlerin yaşandığına dikkat çeken Nûjîn Hesen, şöyle devam etti: “Üniversite öğrencilerinde yeni bir dönemin ve yaşamın başlangıcı söz konusu oluyor. Lise hayatına kadar süren serüvenin ardından, bilimin geliştirilmesinde rol oynadıklarını keşfefiyorlar. Analiz ve yorum gücü ön plana çıkıyor. Sorumluluk duygusu gelişiyor. Topluma öncülük yapacağının farkına varıyor ve bu misyonla kendisini eğitip geliştiriyor. En önemlisi de sadece kendisini geliştirmek için çaba harcamıyor. Kendisinin gelişmesinin, topluma faydalı bir kişiliğin yaratılması demek olduğunun bilincine varıyor. Örgütlediği bilgiyi ve bilimi topluma mal ediyor.”
‘BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU TOPLUMA HİZMET EDİYOR’
Üniversitelerin bir amacının da topluma hizmet edecek insanlar yetiştirmek olduğunu söyleyen Nûjîn Hesen, “Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşanan savaş nedeniyle birçok okumuş kişi ülke dışına çıktı. Bilgisini ve birikimini toplumun hizmetine sunamadı. Bu nedenle, Kuzey ve Doğu Suriye’de bulunan üç üniversitenin temel amaçlarından biri, doğru temeller doğrultusunda toplumuna hizmet edecek kişilerin yetiştirilmesidir. Toplumun faydası için kurulan sivil toplum kuruluşlarında ve Özerk Yönetim’in kurum ve kuruluşlarında yer alarak yeni bir yaşamın inşasını gerçekleştirmektir. Bu nedenle üniversitelerde ‘demokratik ulus’ eğitimi veriliyor. Üniversitelerden mezun olan öğrencilerin büyük çoğunluğu Özerk Yönetim’in kurum ve kuruluşlarında yerini alıyor. Tabii ki bu bir mecburiyet değil; böylesi bir şart koşulmuyor. Bazı öğrenciler ise özel çalışma alanlarında yer almayı tercih ediyor. Fakat bu tercihin oranı oldukça düşük,” diye ekledi.
‘BİLİM VE YAŞAMI BÜTÜNLÜKLÜ ELE ALIYORUZ’
Nûjîn Hesen, “Alternatif üniversite dememizin nedeni, var olan bilime karşı yeni bir bilim yaratmaktan geliyor. Var olan bilimi eleştiren bir pozisyondayız. Yaratılan bilim halka hizmet etmiyor ve halkın elinde değil. Bu nedenle, Kuzey ve Doğu Suriye’deki üniversiteler kendilerini alternatif üniversite olarak görüyor. Suriye’deki üniversiteler, bahsettiğimiz üniversitelerden uzak değil; kendi memurlarını yaratma çabası içerisindeler ve ezbere dayalı bir eğitimi dayatıyorlar. Üreten, geliştiren ve katan pozisyondan çok uzaklar. Devlet memurlarının sayısı artırılmak isteniyor. Ezbere dayalı bir eğitim sistemi, sınavların ötesine götürmeyen ve yüksek bir puan alma yarışından ibaret olan bir yapı ki, bu durum geleceğe yatırım yapan bir sistemin inşasını zorlaştırıyor. Dünya genelinde üniversitelere bakacak olursak, artık sınav sistemine dayalı eğitim ve öğretimi ortadan kaldırdılar. Çünkü bu sistemle yaratıcı kişiliklerin inşasının mümkün olmadığının farkına varıldı.
Kuzey ve Doğu Suriye’deki üniversitelerde, bilimin parçalanamayacağının farkındalığını yaratmak istiyoruz. Coğrafya veya sosyoloji okuyan bir öğrencinin amaçlarının birbirinden kopuk olmadığını ve birbirini tamamladığını bilmesi gerekiyor. Kendi alanında uzman kişiliklerin yanı sıra toplumsal bilimleri bir araya getiren, bütüncül bir kişilik yaratılması hedefleniyor. Alanında uzman, ancak tüm alanları kapsayan bir bilgi düzeyine ulaşılmasının, topluma daha faydalı olacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla bilim ve bilgi topluma aittir ve toplumun hizmetinde olmalıdır. Günümüzde bilim, iktidarın elinde olduğu için genel geçer görüş şudur: Bilim ve yaşam birbirinden kopuktur, bir bağı yoktur. Aksine bilim ve yaşam, birbirinden bağımsız değildir; biri olmadan diğerinin yaratılması söz konusu olamaz,” diye vurguladı.
‘TÜRK DEVLETİNİN SALDIRILARI EĞİTİMİ OLUMSUZ ETKİLİYOR’
Türk devletinin saldırılarına da dikkat çeken Nûjîn Hesen, “Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları, başlı başına eğitim sisteminin gelişmesine engel oluyor. Var olan tüm engellerin köküne bakacak olursak, bu saldırıların karşımıza çıktığını rahatlıkla görebiliriz. Bölgeye yönelik aralıksız bir saldırı söz konusu. Güvenlikten kaynaklı, birçok kez üniversite eğitimlerine ara veriliyor. Öğrencilerin düzenli bir eğitim görmesi engelleniyor. Öncelikle ailelerin gönül rahatlığıyla çocuklarını üniversitelere ve okullara göndermesi ve öğrencilerin sağlıklı bir eğitim görebilmesi için bölgenin güvenliğinin sağlanması olmazsa olmazlardandır. Bölgede yaşayan halklar güvenli ve istikrarlı bir yaşam sürdürürken, Türk devleti bu huzuru ortadan kaldırmak için saldırılarıyla güvenliği baltalıyor,” dedi.
‘KÜRTÇE MATERYALLERE AĞIRLIK VERİLMELİ’
Son olarak eğitim sistemindeki ihtiyaçlara da değinen Nûjîn Hesen, sözlerini şöyle tamamladı: “Eğitimde esas alınacak kaynaklar ve materyaller daha da güçlendirilmeli. Bunun için de akademilerimizin güçlendirilmesi gerekiyor. Üniversite materyallerinin oluşturulabilmesi için güçlü akademilere ihtiyacımız var. Özellikle Kürtçe materyallerimizin sayısı oldukça az. Materyallerin çoğu Arapça ya da İngilizce. Dolayısıyla, araştırma ve inceleme yapılabilecek Kürtçe kaynaklar ve materyaller geliştirmeye ağırlık verilmeli. Kürtçe araştırma ve inceleme yapmak isteyen, okumak isteyen öğrencinin gelişmesi, istenilen düzeyde olmuyor. Çünkü Kürtçe materyallerin yetersiz olması, öğrencilerin donanımlı yetişememesinin önünde ciddi bir engel oluyor. Rojava Üniversitesi’nin eğitim dili Kürtçe, fakat Kürtçe materyallerin olmaması nedeniyle Arapça ve İngilizce materyalleri esas almak zorunda kalıyoruz. Bu nedenle Arapça ve İngilizce dilinde gelişkin olmayan öğrencilerimiz oldukça zorlanıyor.”