15 Ekim, Kuzey ve Doğu Suriye için yeni bir katliamın tarihiydi. Katliamın failleri aynıydı. Yıllardır ezilen halkların cellatları… “Serêkaniyê’de kontrolü sağladık” yalan propagandalarında bulunan Türk devleti, itibarı için bir an önce kenti ele geçirmeliydi. Bunun için de yeni bir şeyler gerekiyordu. Çünkü savaşmaya getirdiği çeteler korkup kaçmaya hatta QSD güçlerine teslim olmaya başlamıştı.
Çıkış için yine akıllarına en kötü, en vahşi yöntem geldi. Kan, vahşet, katliam… Hava ve kara bombardımanıyla istediği sonucu elde edemedi. Artık yasaklı silahları kullanacaktı. Beyaz fosfor ve misket bombalarıyla Serêkaniyê kent merkezini bombaladı. Aralarında çocuk ve kadınların da olduğu onlarca sivil yaralandı.
MINBIC’DEN ÇEKİLME
Serêkaniyê ve Girê Spî merkezli Kuzey-Doğu Suriye’ye dönük başlatılan saldırılardan saatler önce, gece karanlığında apar topar üssünü boşaltarak işgale yol açan ABD öncülüğündeki Uluslararası Koalisyon, direnişin yedinci gününde; yani 15 Ekim 2019 tarihinde Minbic’da bulunan üssünü boşalttı. Yoğun kimyasal silah kullanımının olduğu bir günde üssünü boşaltan koalisyonun saldırılara karşı tutumu aslında bir kez daha görüldü.
KİMYASAL SİLAH KULLANIMI BELGELENDİ
Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik işgal saldırısında kimyasal silah kullandığı, İsviçre merkezli Wessling Araştırma Enstitüsü ve zararlı maddeleri araştıran Bafob şirketi tarafından belgelendi. Dr. Abbas Mansoura, savaş suçunun belgesini Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) ve Birleşmiş Milletler yetkililerine sunduklarını belirterek, "Bir an önce harekete geçmeliler" dedi.
BM İnsan Hakları Komiseri Sözcüsü Rupert Colville, Türk devletinin işgal saldırıları sırasında yaşanan infazlar ve katliamlara dikkat çekerek “Bunlar savaş suçu teşkil edebilir” dedi.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Ofisi, Türk devleti bağlantılı grupların işlediği infazlara dikkat çekerek, Türkiye’nin bunlardan sorumlu tutulabileceği uyarısında bulundu.
Irak eski Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’de ‘etnik temizlik’ yaptığı konusunda uyardı.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) ise, “RSF, Türkiye’nin saldırılarından dolayı Kuzey ve Doğu Suriye bölgesinde kalan yerel gazeteciler için endişeli ve bölgenin yeni bir bilgi kara deliğe dönüşmesi kaygısını taşıyor” dedi.
KÜRDİSTAN GENÇLİĞİNE SEFERBERLİK ÇAĞRISI
Komalên Jinên Ciwan Koordinasyonu, Rojava için seferberlik ruhuyla direnişe çağırdı.
HDP Gençlik Meclisleri de, “Son dönemini yaşayan AKP-MHP faşist zihniyeti kendini ayakta tutabilmek için Rojava’ya dönük açık bir işgal saldırısı başlattı. Bizler bu kirli politikalara, insanlık dışı uygulamalara cevap olacağımızı belirtiyor, bu temelde barışa duyarlı tüm gençleri, HDP Gençlik Meclisleri olarak Rojava Devrimi’nin yarattığı kazanımlarına sahip çıkmak için alanlara ve faşizan saldırılara karşı direnişi büyütmeye çağırıyoruz” dedi.
YARIN: Onur Direnişinin 8’inci günü: İleri teknolojili sızma girişimi