Rojava tüm Suriye halklarının güvenli alanına dönüştü

DAİŞ zulmünden kaçarak Rojava Devrim alanına sığınan Humuslu Alayan Şahab, ailesiyle birlikte devrim savunmasında yer alıyor.

Suvar İdlib Tugayı Savaşçılarından Alayan Şahab El Şati. Humus’un Tedmur bölgesinden. 35 yaşındaki Şahab, evli ve üç çocuk babası. Ailesi Tebqa’daki göçmen kampında kalırken kendisi de Minbic cephe hattında savunma görevini yerine getiriyor.

Suriye rejim ordusunda askerlik yaparken Kürtlerle tanıştığını belirten Şahab, “Kürt arkadaşlarımla askerlikte iyi arkadaşlık yaptık. Dürüstlük ve güven kaynağıydılar. Göçer olduğumuz için kışı Tedmur’da yaz aylarında da tüm Suriye kentlerini dolaşırdık. Her zaman Kürt arkadaşlarımın yanına gitmek isterdim” dedi.

‘YAŞAMI GÖZÜMÜZDE KARARTTILAR’

Şahab, DAİŞ işgali döneminde yaşadıkları zorlukları şöyle anlattı: “Çoğumuz dağın zirvelerinde yaşardık. O yüzden olup bitenden çok haberimiz yoktu. Ceyşul Hür’ün bizim bölgemize geldiğini duymuştuk. Bir süre sonra da yeni bir grubun geldiğini öğrendik. Adı DAİŞ’ti. Karargahları yan yanaydı. Bir süre Ceyşul Hür’le birliktelerdi, sonra ayrıldılar. DAİŞ artık her şeyi yasaklamaya başladı. Başta sigarayı yasakladılar. Sonra kıyafetlerimize karıştılar. Sakal bırakma ve bıyık kesme zorunluluğu getirdiler. İki yıl onlarla kaldık. Çok zor günlerdi. Yaşamı gözümüzde kararttılar. Hatta neredeyse İslam’dan nefret ettik. Bir örnek vereyim; göçer olduğumuz için suyu arabalarla kuyulardan getiriyorduk. Her kuyuda kontrol noktaları vardı. Şeriat eğitimi görmeyenlere zekât kâğıdı olmayanlara su vermiyorlardı. Bu da şeriat eğitimi ve zekât kâğıdı almaya zorluyordu. Artık onlarla yaşayamıyorduk.”

DAİŞ zulmünden kaçarak Ürdün sınırındaki Rukban kampına gidişlerine de değinen Şahab, “DAİŞ ailelerin çıkmasına izin vermiyordu. Araba görünce durdurur arabaya el koyar ve kafa keserdi. Kaçak yollarla Ürdün sınırındaki Rukban kampa gittik. 3 yıl orada kaldık. Kampta da durum iyi değildi. Ya Ceyşul Hür askeri olacaktın ya da yardımlara bakacaktın. Motor ticaretine başladım. Ailem çok hastaydı. Tedavi edilmediği için yaşamını yitirdi. Ardından Suriye ordusu kampın etrafını kapatıyor. Ardından babama dedim, rejim geldi bizi zorla askere götürecekler o yüzden ‘Kürtlere gidiyorum’ dedim” diye aktardı.

YERDEN GÖĞE KADAR FARK VAR

Şahab, 2017 yılında 40 motorla Özerk Yönetim bölgelerine geçtiklerini belirterek, bu süreci ve sonrasını şu ifadelerle anlattı: “2017 yılında 40 motor insan birlikte kaçak yollarla Özerk Yönetim bölgelerine geldik ve kamplara yerleştik. Çoğumuz Demokratik Suriye Güçleri QSD’ye katıldı. Bende Tebqa'ya gelerek QSD'ye katıldım. Rejim dönemi, sonrasında DAİŞ işgali ve şimdiyi kıyasladıktan sonra vardığım sonuç doğrultusunda QSD’ye katılma kararı aldım. Rejim hakkını vermiyordu ama arkadaşların yanında öyle değildi. DAİŞ dönemine gelince özellikle kadın konusunda kadınlar sanki hapisteydi. Çünkü Arap göçerlerdik. Her ev arasında 5 km mesafe var. Kadınlar çarşaf giymeden kapıya çıkamaz. Odun toplamaya giderse bile tek başına gittiği için DAİŞ’in baskıcıları Hesp adlı ekipler gelerek işkence uyguluyordu. Yerden göğe kadar fark var.”

‘TOPRAKLARIMIZIN BİR KARIŞINI BİLE ALAMAYACAKLAR’

Derazor özgürleştirme hamlesi ve Eyn İsa cephe hattında da savunma görevini yerine getiren Alayan Şahab Al Şati bugün Suvar İdlib Tugayı bünyesinde Minbic savunma hattında görev başında. Şahab “Söz hakları olmayan kadınlar devrimle bu haklarına sahip oldu. Güven ve huzurun tesisi haline geldi. Devrimin birçok ürünü ve kazanımı var. Suvar İdlib Tugayı olarak hepimiz şehit olsak da bu topraklarımızın bir karışını bile kimseye vermeyeceğiz” ifadeleriyle konuşmasını sonlandırdı.