Türk devleti ve çetelerinin saldırılarının başladığı günden bugüne kadar, Tişrîn’deki QSD-YPJ savaşçılarının tarihi direnişine dair birçok hikayeyi ve deneyimi dile getirdim. Bu kutsal toprakların güçlü, özgür ve güzel kadınlarının hikayelerini anlattık. Bu hikaye de her anı mücadele ile yoğrulmuş bir hikaye…
Tişrîn Direnişi’nin beşinci gününde cepheye ulaştım. Burada tanıştığım ve beni en çok etkileyen isimlerden biri şehit Ronahî Yekta oldu. Şehit Ronahî, bir tabur komutanıydı. Ancak direniş sürecinde aldığı sorumluluklar bundan çok daha fazlasıydı. Direnişin ilk günlerinde, işgalci Türk devletinin özel savaş medyası Tişrîn Barajı’nın kontrol altına alındığını iddia ediyordu. Bu iddiaların yalan olduğunu göstermek için QSD-YPJ savaşçılarının direnişini belgeledik. Özgür basın çalışanı Enes Yıldız, Tişrîn’deki direnişi anlatan bir program hazırlıyordu. Ben de kameraman olarak bu süreci kayda alıyordum. Enes’in solunda ise şehit Ronahî Yekta ayakta duruyordu.
Beş gün boyunca süren çatışmaları ve işgalci çetelerin saldırılarını değerlendirdi. Konuşmasını Kuzey-Doğu Suriye topraklarını savunma sözünü vererek bitirdi. İşgalci Türk devletinin özel savaş medyasının yalanlarını açığa çıkaran ve QSD-YPJ savaşçılarının direnişini kamuoyuna duyuran ilk kişi şehit Ronahî Yekta oldu. Programdan sonra cephedeki savaşçılarla buluşmak için yola çıktık. Şehit Ronahî Yekta’nın komutasındaki taburda genç ve cesur kadın savaşçılar vardı. Dikkatimi çeken şeylerden biri; beş gündür devam eden yoğun bir savaşa rağmen savaş mevzilerinin tertemiz ve düzenli olmasıydı. Sanki hiç çatışma yaşanmamış gibi bir düzen hakimdi.
YÜZLERCE RONAHÎ TİŞRÎN BARAJI’NI KORUMAK İÇİN SAVAŞIYOR
Şehit Ronahî, hem savaşı koordine ediyordu, hem de savaşçılarının moralini yüksek tutuyordu. Onun için vakit çok kıymetliydi. Tüm zamanını savaşçılar ve mevziler için harcıyordu. Savaşçılarla birebir ilgileniyor, mevzilerin güvenliğinden emin oluyor ve askeri düzeni titizlikle sağlıyordu. Aynı zamanda çok duyarlı bir komutandı. Koşullar ne olursa olsun, savaşçılarının yemeklerini kendi hazırlıyor, onların motivasyonunu yükseltmek için elinden geleni yapıyordu.
Tişrîn direniş cephelerinde, şehit Ronahî’nin adı sık sık anılıyordu. Onun anısını yaşatmak isteyen savaşçılar, şehadet haberini aldıklarında hep bir ağızdan şu sloganları haykırdı; ‘Şehîd namirin, Jin Jiyan Azadî.’ Bugün, bu direnişe baktığımda, Ronahîlerin 7 Aralık 2024’te başlattığı mücadele 2 ayı aşmış durumda. Şimdi, şehit Ronahî’nin izinde yürüyen yüzlerce genç kadın ve erkek savaşçı, Tişrîn’i savunmak için mevzilerde yerlerini almış durumda. Bu savaş, yalnızca bir direniş değil, aynı zamanda bir geleceğin inşasıdır. Ve bugün, Tişrîn cephelerinde düşmana karşı savaşan yüzlerce Ronahî var…